Aziz Mesrop Dağı'nın yamaçlarında kurulu Palu şehri (Kaynak: Victor Pietschmann, Durch kurdische Berge und armenische Städte, Wien, 1940)

Palu - Köy evleri

Yazar: Vahe Taşcıyan, 20 Ağustos 2011 (son değişiklik: 20 Ağustos 2011), Çeviren: Dikran Der-Voğormyacıyan

Palu köylerinde evler büyük ölçüde tek katlıdır. Sokak kapısından içeri girdiğinizde, tortan (avlu) gözler önüne serilir. Evin bu bölümü daha içerilerde bulunan içerideki evi ve ahırı sokaktan ayırır. Yaz mevsiminde köylünün hayvanları burada toplanır, bu yüzden de tortan buna orantılı olarak büyük, duvarları ise geniş ve yüksek olmalıdır. Tortanın bir köşesinde tandır odası bulunur; Palu köylüsü buna tuyrezer, veya tonırdun adını verir. Hamur açma ve ekmek pişirme işlemleri burada gerçekleştirilir. Tandır odası yerden yaklaşık bir metre yüksekliktedir ve 2-3 metrekarelik bir yer kaplar [1].

Palu'nun çömlekçileri kadınlardır; öyle ki tandır imalatı da onlara özgü bir iştir. Tandır imalatında gaghci adı verlien değeri bir kil kullanılır. Tandır imalatının en zor kısmı ona tam şeklini verme işlemidir. Yani bu alet öyle bir şekle sahip olmalıdır ki, ileride içinde ateş yandığında sıcaklık onun bütün iç duvarlarına yayılsın. Aksi takdirde gereksiz bir araç haline gelir; pişirilecek lavaş hamuru ise çiğ kalır, tandırın duvarlarına iyi yapışmaz, hatta tandırın dibine bile düşebilir. Bu durumu Palu'lular tonirı g'antıpe. Antıpel fiili yerel lehçede ölmek kelimesi ile de eşanlamlıdır. Şu halde, tandır yerin içinde kazılmış bir yere konulur; alt kısmının iç çapı genellikle 150 cm'dir, yüksekliği 120 cm, duvarlarının kalınlığı ise 10-12 cm. Tandır fıçı şeklindedir; alt kısmı geniştir ve yukarıya doğru daralır. Çömlekçi kadın gogan adı verilen 1,5-2 kg ağırlığında yuvarlak bir taşla tandırın bütün iç kısımlarını düzleştirir. Bu duvarlar ekmek hamurunun iyice yapışabilmesi (Palu lehçesinde "goghui") için düz olmalıdır. Alt kısmın bir tarafında, ateşin zayıfladığı düşünüldüğünde ve ateşi canlandırmak gerekli hale geldiğinde açılan ve dzordz adı verilen bir delik oluşturulur. Tandırda hazırlanan ekmeği dışarı çıkarmakta, bir ucu kanca şeklinde olan "gerşampuyr" [kanca şiş] kullanılır [2].

Tortanın içinde, odun, hayvan dışkısı, sıva, tezek stoklarının muhafaza edildiği gışkırdun da bulunur [3]. Başka köy evlerinden farklı olarak, Palu'da samanlık genellikle tortanın içinde olur. Samanlığın büyüklüğü, tabii mülk sahibine ait tarlaların büyüklüğüne bağlıdır. Buğday harmanından sonra elde edilen ot ve "mıghegh" (mıghegh: harçta kullanılan çok ince saman kırpıntıları) samanlığa doldurulur.

Tortandan sonra içerideki ev gelir. Bu bölüme tortana açılan bir kapıdan girilebilir. Başka evlerde tortan ile içerideki ev arasında khel adı verilen bir koridor mevcuttur. Aralık ila Mart arasındaki soğuk aylar boyunca içerideki ev oturma odası ve yatak odası olarak kullanılır. Bu bölümün ebatları aile fertlerinin sayısına bağlıdır. Burada pencere bulunmaz; bunun yerine tavanda açılmış yarım metre çapında bir delik bulunur; bu deliğe Palu'da ertik adı verilir. Çok soğuk havalarda ertik yaklaşık 10 cm kalınlığında bir buz kütlesi ile örtülür; bu buz kütlesi eriyene kadar iki gün dayanabilir. Ertikin tam altında zeminde açılmış bir çukur olan ve eriyen buz damlalarının dolduğu bruc bulunur. Kış aylarında içerideki evde yatılır, oturulur ve yemek yenir. Gündüz yataklar üst üste dizilir; akşamları ise yere serilir. Palu'lu köylünün yatak, yorgan ve yastıklarının astarları dayanıklı bezden imal edilir. Dış yüzlerinin bir tarafına beyaz Avrupa bezi, diğer tarafına yine bord adı verilen Avrupa malı bir basma dikilmiştir. Bütün bunların içine ise kaliteli yün veya pamuk doldurulmuştur. Palu'lu dokumacının bez dokuduğu dokuma tezgâhı (hor) içerideki eve yerleştirilmiş olur. Kadınların makara vasıtasıyla (çayr, çahrag) pamuğu ipliğe dönüştürdükleri yer de burasıdır. İçerideki evde ayrıca kiler (khızen) ve yeni evli çiftlerin geceyi geçirdikleri bir veya iki ayrı oda bulunur [4].

Ocak da aynı şekilde evin bu iç kısmında bulunur; tandırın yarı büyüklüğü ve şekline sahiptir; onun gibi yerin içine kazılmıştır ve kilden yapılmıştır. Başlıca farkı, ağzının üç farklı noktasında iki santimetrelik yükseklikler ilave edilmiş olmasıdır; bu yükseklikler ocağın üstünde ısıtılacak yemek kapları için üçayak görevi görür. Ocağı da tandır gibi kadınlar imal ederler [5]. Ocağın tam üzerinde çatıda açılmış geniş bir delik olan baca inşa edilmiştir; baca göğe doğru uzanarak giderek daralır. Palu'da bu bacaya pukherig adını verirler [6].

Evin en derin ve en iç kısmında ahır inşa edilmiştir. Palu'da bu genel isim altında ahır, mandıra, ağıl gibi bölümlerin bütünü ifade edilir. Ahır iki bölümden oluşur. Buna göre mandalara ve koşum öküzlerine ayrılmış olan bir iç ahır vardır. Bunun yanında dana, inek, at, katır ve eşeğin kaldığı bir dış ahır vardır. Bu iki bölüm bitişiktir ve birbirinden bir duvar ile ayrılır. Ahırın zemini yassı taşlarla döşenmiştir. Köylü her sabah bunların üstüne yaklaşık 5 cm kalınlığında kurutulmuş hayvan dışkısı tozu döker (khuşki). Akşamüstü bu hayvan dışkısı süpürülür ve çıkarılır; ardından bunun yerine yeni bir katman ilave edilir. Bu ince dışkı tabakası üstünde hayvanlar rahatça yatabilir. Ahırda, hayvan pisliklerinin ve süpürülen hayvan dışkısı tozunun doldurulduğu tırkpos, bıruc adı verilen bir çukur da mevcuttur. Bu çukurdaki pislik günde iki kez boşaltılır ve götürülüp genellikle harman yerinin yakınındaki bir yere dökülür. Bu işlem kışın beş ayı boyunca, hayvanlar ahırda kalırken gerçekleştirilir. Daha sonra evlerden daha yüksek ve uzaktan görülebilir bir hayvan dışkısı tepesi oluşur. İlkbaharda bütün harman yerinin örtülmesinde kullanılan tezek köylü tarafından işte bu hayvan dışkısından elde edilir. [7].

Ahırın içerideki eve doğru açılan bir kapısı da vardır. Orta büyüklükteki evlerde tortandan ahırın kapısına kadar olan mesafe 15-20 metredir. Bu hattın üzerinde iki metre genişliğinde bir geçit açılmıştır; bu geçit vasıtasıyla hayvanlar evin içinde bulunanları rahatsız etmeden içeri girip dışarı çıkabilir. Palu evlerinde ahırın içinde genellikle saku da bulunur. Bu, yerden yaklaşık bir metre yükseklikte bulunan ve korkuluklarla çevrili bir odadır. Sakunun içinde, hemen duvarın dibine bir sıra olan dakhd konmuştur. Çok fertli ailelerin bir kısmı kış aylarında bu odada barınır; köyle ilgili sorunların tartışıldığı çeşitli köy toplantılarının yapıldığı yer de burasıdır. Ahırın ve içerideki evin birbirine bu kadar yakın olması, hayvanların ve köylülerin bazen yan yana yaşaması Sarkisyan'a göre sağlık açısından sakıncalar da arz etmektedir. Aynı yazar Ermenilerden farklı olarak Palu'daki Kürt köylerinde ahırların konutlardan 5 ila 10 dakikalık yürüme mesafesinde inşa edildiğini ve Kürt köylülere ait hayvanların önemli bir kısmının burada kaldığını kaydetmektedir. Sarkisyan'a göre yüzyıllarca bir arada yaşayan iki halkın yaşam tarzındaki bu gözle görülür farkın başlıca nedeni Ermenilerin hayvanlarının çalınmasından korkuyor olmasıdır; bu olgunun Ermeni köylerinde çok daha sık yaşandığı tahmin edilmektedir [8].

Palu'lu köylü evini nasıl inşa eder?

Ev sahibi ve duvarcı ustası evin planını birlikte hazırlarlar. Onların talimatları üzerine işçiler evin temelini atmak üzere toprağı kazmaya başlarlar. Kazılan alanın derinliği genellikle bir metre, eni ise 60-70 cm olur. Açılan temel çukurunda bir koyun veya koç kurban edilmesi geleneği mevcuttur. Ardından duvarcı ustası "hayr mer" duasını okuyarak duvarların dört köşelerine ait sert, büyük ve yontulmuş taşlar olan köşe taşlarını evin temeline yerleştirmeye başlar [9].

Köy evleri genellikle birbirine bitişiktir; onları birbirinden ayıran boşluk yoktur. Evlerin birbirinden ayırdedilmesini sağlayan sokak kapılarıdır. Dağ yamaçlarında bulunan evler ise, yan yana inşa edilmekle kalmayıp, çatı tarafında da ikinci bir kapıları olur, zira köylüler çatıları yol gibi kullanırlar. Evin içindeki çeşitli bölümlerin duvarları yağmura maruz kalmaz ve bu nedenle de pişirilmiş kerpiçten yapılmaz. Bunun aksine, avlunun duvarları açık alandadır, dolayısıyla sağlam ve büyük taşlardan imal edilir. Evin dış duvarları için de durum böyledir; bu duvarların iki metre yüksekliğe kadar olan kısmı taştan yapılmıştır. Daha yukarı kısımları ise kerpiçten yapılmıştır. Tabii taş ocaklarından uzak olmaları sebebiyle evin tüm bölümlerini tuğladan yapmak zorunda olan köyler de vardır. Bu durumda, onların kullandığı toprak sakız gibi yapışkan ve sağlamdır. Bu toprağı simetrik kalıplara dökerler; ardından güneşin altına sererek kuruturlar. Bu tür tuğladan örülmüş duvarların bir asırdan daha uzun dayandığı söylenir. Sadece ekonomik durumu iyi olan köylüler kendi evlerinin duvarlarını kireçli harç ile örerler. Ancak ekonomik durumunun iyi olması bile köylünün daha güzel bir ev sahibi olmasına izin vermeyebilir. Bunun başlıca nedeni, köylülerin köydeki veya çevre köylerdeki Kürt Beyleri ve ağalarından korkuyor olmalarıdır. Sarkisyan bu konuyla ilgili olarak şunları yazıyor: "o [Ermeni köylü], beylere ve komşu ağalara ait evlerin güzelliğine ve görkemine sahip bir evde özgürce oturamazdı. Tıla (Til) Köyü'ndeki Haşim Bey "köyümdeki çiftçi marabanın ayağında ayakkabı yerine çarık görmem gerekir" dermiş [10].

Evin duvarları genellikle dört metre yüksekliğindedir; bunların üstüne çatı inşa edilir. Çatı imalatında önce, duvarlara sabitlenen kalın kirişler kullanılır; kirişler arasında 2,5 metre mesafe bulunur. Bir evin büyüklüğünü kiriş sayısı ile ölçmek mümkündür. Buna göre, ölçüm birimine magh adı verilir; bir kirişli çatısı olan bir evin genişliği iki maghdır; iki kirişli olanınki üç magh, üç kirişli olanınki dört maghdır. Kirişlerin üzerine kirişlerle dik açı oluşturacak şekilde putreller (veya tugan, gıtsag) dizilir; bunlar da çok yoğun bir şekilde yerleştirilmez, aralarında yaklaşık 20 cm'lik bir mesafe korunur. Daha sonra sıra çıtaların yerleştirilmesine gelir; bunlar yoğun bir şekilde putrellere sabitlenen kısa ve ince tahtalardır. En son olarak, tahta parçaları veya körpe ağaç dalları yerleştirilir. Bütün bunları toprak, su, mıghegh (saman kırpıntısı), hayvan dışkısı tozu ve kül karışımından oluşan yaklaşık 20 cm kalınlığında bir çamur tabakasıyla örterler. Bu tip bir çamur sağlam ve kara ve yağmura karşı dayanıklı olur. Çamurun kurumasından sonra, üstüne elekten geçirilmiş 30-40 cm kalınlığında toprak dökerler; bu toprağı taştan yapılmış bir silindirle sıkıştırıp düzleştirirler. Yılda bir kez, çatı kaliteli bir kille kaplanır. Saçak yerleştirme işlemi de çatı imalatının bir parçasıdır. Bunlar yeni imal edilen çatının uç noktalarına dışarı bakacak şekilde yan yana sabitlenen tahtalardır. Saçakların rolü evin duvarlarını ıslanmaktan korumaktır; öyle ki, bunlar daha çok bu duvarların üst kısımlarına yerleştirilmiş ahşap şemsiyelere benzer. Saçaklar sağlamlıkları ile öne çıkan meşe veya iğdegiller familyasına ait ağaçların dallarından imal edilir. Saçakların üstüne yarım daire şeklinde ahşap bir boru olan ve çatıda toplanan suyun aşağı akıtılmasını sağlayan yağmur olukları yerleştirilir (gurçırvan, çortan, çırortan, cortan gibi başka isimler ile de tanınmaktadır). Evin çatısının ortasında içerideki eve açılan bir delik de bulunur. Bu deliği örtmek için bir tür ahşap perde olan "khaçk" kullanılır. Kırlangıçlar yuvalarını çoğu zaman bu khaçkın altına yapar [11].

Köy evi mimarisinde özellikle 20. yüzyılın başında, Palu köylerinde iki katlı ev yapımı başladığında belli değişiklikler yaşanır [12]. İki katlı evlere en sık bölgenin kuzeyinde bulunan Ermeni köylerinde rastlanabilir. Bu evlerde tortanın içinde çatıya kadar yükselen bir taş merdiven inşa edilmiştir. Köylünün ilkbaharın ortasından sonbaharın ilk haftalarına kadar yaşadığı çardakh burada bulunur. Başka bölgelerde çardakh ahşap bir yapı iken, Palu'da daha çok taştan yapılır. İlkbaharın başında "çardakha çıkma" hazırlıkları ilkbaharın başında başlar ve ailedeki kadınlar ve kızlar bu yazlığın duvarlarını sıvamaya başlarlar. Bu amaçla kil, ince saman kırpıntıları ve hayvan dışkı suyundan oluşan bir sıva hazırlarlar. Çardakhın duvarlarına ve zeminine sıva yaparlar. Ardından birkaç günlük aradan sonra sıva yapılmış duvarları beyaz bir taşla beyazlatırlar. Çardakhın iki paralel yanı evin duvarlarını oluşturur. Ahşap dallardan, özellikle asma dallarından yapılmış bir perde olan aghad başka bir yan oluşturur. Bunun paralel yanı açıktır ve burada, içerideki evin çatısı olan yeraçk bulunur. Tavana, gökyüzüne bakan çok sayıda deliğe sahip ahşap bir örtü yerleştirilmiştir. Çardakhın içine, gündüzleri yatakların ve bunun yanı sıra çorbalık küplerin ve günlük yaşamda kullanılan diğer eşyaların konduğu bir veya iki oda ilave edilmiştir [13].

Köy evinin çatısında yazın adırbas da inşa ederler. Bu yapı çatının bir köşesinde, sokak ile tortanın ters istikametinde inşa edilir. Çevresi 9-10 metredir, dört yanında 1,5 metre yüksekliğinde tezek duvarları yükselir; bunun üstünü örten hiçbir şey bulunmamaktadır. Duvarlardan birinin üstünde bir kapı bulunur. Adırbası Temmuz sonunda, yağmurların artık yağmadığı dönemde kadınlar inşa ederler. Kadınlar hayvan dışkısını toplarlar, ardından onun içine saman veya diğer kolay tutuşabilir maddelerden atarlar ve ayaklarıyla yoğurmaya başlarlar. Daha sonra, hayvan dışkısına küçük semer şekli verirler ve başlarlar bunlarla adırbasın duvarlarını örmeye. Her bir sıra örüldüğünde, yoğurulan hayvan dışkısı güneşin altında kuruyup sertleşene kadar 1-2 günlük ara verirler. Bu yapı Ağustos sonuna kadar çatıda kalır. Köylü yaz aylarında adırbasın içine güneşte kalması gereken çeşitli tüketim maddeleri yerleştirir [14].

Köylü evini aydınlatmak için lamba kullanır; lamba ("cırak") Palu'da topraktan imal edilen ve bir ucunda zeytinyağı doldurulan geniş bir ağız bulunan kapla eşanlamlıdır. Lambanın diğer ucu bir gagaya benzer ve dar bir deliği vardır; yanan fitil bu delikten dışarı çıkar. Lambalar genellikle cırakil adı verilen ahşap bir üçayak üzerine yerleştirilir. Sık yaşanan hırsızlık olayları Palu'lu köylünün sokak kapısını sağlam imal etmesine ve sıkıca kilitli tutmasına neden olmuştur. Kapı kilidine Palu'da kord adını verirler. Bu 40-50 cm uzunluğunda ve 30 cm genişliğinde ağaç kütüğünden yapılan bir tertibattır; bu tertibat düzleştirilmiş ve düzgün hale getirilmiştir. Bir yüzünde, sürgü veya dilin ileri geri hareket ettiği 10 cm genişliğinde ve 5 cm derinliğinde küçük bir çukur açılır. Aynı küçük çukurun içinde dikey bir şekilde 2-3 başka küçük çukur daha açılır; küçük diller bu küçük çukurların içine yerleşir. Sürgünün üstünde kare çukurlar bulunur; dikey olarak inen küçük diller bu kare çukurların içine sabitlenebilir ve bu şekilde sürgünün hareketine engel olunur. Sürgünün biraz yukarısında ve ona paralel olarak kapının üstünde anahtar için açılmış bir geçit bulunur. Anahtarın üstünde de aynı şekilde küçük oyuklar açılmıştır. Anahtar geçide takıldığında, oyukları küçük dillere sabitlenir ve bu şekilde bu küçük dilleri biraz yükarı kaldırmak mümkün olur. Sonuç olarak, küçük diller sürgünün küçük çukurlarından dışarı çıkar ve bu şekilde sürgünün geçişine izin verir. Bu demektir ki kapı açılabilir. Hırsızlar maze palli adı verilen sahte anahtarlar kullanarak sürgüyü açabilirler. Bu yüzden de evlerde, iki ucu kapının yanındaki duvarda açılan deliklere oturacak şekilde kapının iç tarafına dikey olarak yerleştirilen kots isimli büyük bir kirişten oluşan tertibat kullanılır. Bütün bu tertibat ahşaptır [15].

Osmanlı Anayasası'nın ilanından önce, köy evi mimarisinde ciddi değişiklikler görülmeye başlanır. 1909'dan itibaren, Palu'nun Havav Köyü'nde yağlıboyalı tahtalarla inşa edilmiş iki katlı evler ortaya çıkmaya başlar. Tset Köyü'nde olduğu gibi, diğer köylerde de tamamen yontulmuş taştan iki katlı evler inşa edilmeye başlanır. Bunlar pencereli ve bazen de balkonlu Palu evlerine benziyorlardı. Bütün bunlar Palu köy mimarisinde görülen yeniliklerdi [16].

  • [1] Papaz Harutyun Sarkisyan (Alevor), Palu, gelenekleri, eğitim ve aydınlanma durumu ve lehçesi, Sahag-Mesrob basımevi, Kahire, 1932, sayfa 235, 238.
  • [2] Aynı kaynak, sayfa 211, 360, 443, 451.
  • [3] Aynı kaynak, sayfa 238.
  • [4] Aynı kaynak, sayfa 233, 238, 242. Parsatan Der-Movsesyan, Ermeni Köy Evi, Mıkhitaryan Basımevi, Viyana, 1894, sayfa 39.
  • [5] Sarkisyan, a. g. e., sayfa 216.
  • [6] Der-Movsisyan, a. g. e., sayfa 42. Sarkisyan, a. g. e., sayfa 242-243. 24.
  • [7] Aynı kaynak, sayfa 205, 206, 208.
  • [8] Aynı kaynak, sayfa 235, 253, 527.
  • [9] Aynı kaynak, sayfa 233.
  • [10] Aynı kaynak, sayfa 233 -236.
  • [11] Aynı kaynak, sayfa 234, 236, 237, 375, 421, 459, 481.
  • [12] Aynı kaynak, sayfa 235.
  • [13] Aynı kaynak, sayfa 37, 38, 237, 241.
  • [14] Aynı kaynak, sayfa 207.
  • [15] Aynı kaynak, sayfa 379. Der-Movsesyan, a.g.e., sayfa 48-49.
  • [16] Sarkisyan, a. g. e., sayfa 237.