Maraş. Yukarıda, sol taraftaki kuleli bina Fransisken Pederler Misyonu tesisidir (Kaynak: The Armenian Weekly).

Maraş Sancağı - Ticaret

Yazar: Varti Keşişyan, 28 Kasım 2011 (Son güncelleme 28 Kasım 2011) Çeviren: Tomas Terziyan

Kilikya’nın kuzey-doğuya açılan kapılarından biri olan Maraş ya da Kermanig, erken ortaçağ zamanlarından bu yana, Doğu Akdeniz kıyılarından Mezopotamya ve İran’a akan ticaretin önemli kavşak ve transit noktalarındandı. Ticaret ve alışverişin şehirde gelişmekte olan bir durum arz ettiğine şüphe yok ama buna dair çok az bilginin tarafımıza ulaştığını söylemek gerekir. Armenolojik çalışmalarda, özellikle Kilikya hakkındaki yazılı kaynaklarda, bu konuda nadir ve bir o kadar değerli tanıklıklara rastlıyoruz. Bunlardan pay biçerek, Maraş ve çevresindeki nüfusun temel unsurunu temsil eden Ermenilerin yalnızca yöredeki ekonomik canlılığa değil, aynı zamanda uluslararası transit ticarete güçlü bir katkıda bulunduklarını söyleyebiliriz. Farklı Ermeni yerleşmelerinde kaleme alınan elyazmalarının ticari amaçlarla o yöreleri ziyaret eden Maraşlı Ermeni tüccarlar hakkında tanıklıklar sağlayan kolofonları [elyazmalarına düşülen; yazar, tarih, yer vs. dair kısa kayıt; ç.n.] da dikkat çekicidir.

Maraş. Çorbacıyan ailesi. Oturan, soldan birinci, Harutyun Çorbacıyan. Ayakta, soldan ikinci, Bağdasar Çorbacıyan (Kaynak: Joyce Çorbacıyan koleksiyonu)

Kilikya Ermeni Krallığı düştükten sonra bir yandan kara transit ticaret yollarının öneminin azalması, diğer yandan istilacıların yarattığı ağır siyasi ve ekonomik şartların sonucunda Maraş bir zamanki anlam ve önemini kaybeder.

Osmanlı hükümranlığı döneminde Maraş’ta ekonomik ortamın ve dâhildeki pazarların tecrit edilmiş olması nedeniyle ticaret de kendi içine kapalı, mahalli bir özellik gösterir. Bununla beraber şehrin alışveriş pazarı, 18. Yüzyılın sonları ile 19. Yüzyılın ilk yarısında, kendi dâhili hayatiyetini hâlâ muhafaza etmektedir. Dahası, ürünlerini mahalli pazarlarda ya da Maraş’a komşu çevrelerde satışa çıkaran zanaatkâr ustalar da perakende ticarette bilfiil yer almaktadırlar.

19. yüzyılın ortalarından itibaren Osmanlı İmparatorluğunda uç veren reformlar, batılılaşma yolundaki yeni ticari ve ekonomik ilişkiler zanaatlara ve ticarete yeni bir hız kazandırarak ülkedeki üretimin de o nispette gelişmesine yol açarlar. Ekonomik gelişme için belli ön koşullara sahip olan Maraş uçsuz bucaksız doğal zenginliği, hammadde bolluğu, zanaatkâr sınıflarının dahliyle ülkedeki artan hareketliliğin dışında elbette kalamazdı.

Maraş’ın ekonomik hayatı 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren güçlenme işaretleri verir; zanaatlarda üretim hız kazanır, manifatura nevi yeni işletmeler ve atölyeler açılır, üretici-tüccar gruplarda artış gözlenir.

Özel uzmanlıkların eksikliği zanaatkârların hem üretip hem de ürettiklerini sattıkları başlangıç zamanlarında Maraş’ın ekonomisine has bir durum idiyse de daha sonra 19. Yüzyılın ortalarından itibaren üretimde yaşanan patlama ve sanayideki gelişme ticaret ve zanaatın birbirinden ayrılmasına zemin hazırlar. Ticari ve ekonomik alan yeni şekillenen mali ilişkilerde önemli rol oynayan becerikli girişimcilerle geniş kapsamlı bir yapıya kavuşur.

Üretim ve ticaretteki hareketlilik genellikle sosyal hayatta halkın bilincinde, anlayış ve adetlerinde değişikliklere yol açar. Para âleminde yeni ortaya çıkan üst sınıfın temsilcileri ilerleme kaydeden şehirlerle temasa geçerek Avrupai çağdaş adet ve alışkanlıkları benimseyip Maraş’a tanıtırlar. Modern ticaret yöntemlerini öğrenen, eğitim ve öğretimin vazgeçilmezliğine vakıf bu insanlar kendi çocuklarını eğitime sevk etmekle kalmayıp aynı zamanda okullar tesis eder ve Maraş’taki eğitim işini örgütlerler. Ticaretle uğraşan söz konusu ailelerdeki gençlerin birçoğu Zeytun’daki hükümet karşıtı mücadelelere ve Hınçak partisinin gizli faaliyetlerine ya katılır ya da yardımcı olurlar.

Maraşlı Ermeniler 19. yüzyılda toplam bölge nüfusunun temel unsurlarından birini oluştururlar. Büyük bir kısmı şehirde, bir kısmı da Ermenilerin yaşadığı ya da karma nüfuslu çevre köylerde oturmaktadır. Şehirde olduğu gibi köylerde de üretim ve ticaret alanları neredeyse bütünüyle Ermenilere aittir [1]. Dolayısıyla Ermeni unsurun Maraş nüfusunun genelinde yalnızca sayı olarak değil, ekonomideki ağırlığıyla da önemli yer tuttuğunu söylememiz yanlış sayılmaz. Ermenilerin bu tekeli Birinci Dünya Harbi ve onu izleyen sürgün ve kırımların sonucunda Maraş’taki Ermeni unsurun ortadan kaybolmasına kadar devam eder.

Maraşlı Ermeni tüccarların yaptıkları işlerin resmini az-çok tamamlamak için, bizzat zanaatkâr ustaların tüccar sınıfının temelini oluşturduklarını akıldan ırak tutmayıp, onların üretim ve ekonomik faaliyetleri hakkında konuşmak gerekir. Dahası, Maraşlı Ermeni tüccarların faaliyetlerinin kapsamlı bir şekilde incelenmesi, bunların büyük bir kısmının 19. Yüzyılın sonlarına kadar henüz zanaattan ayrılmadıklarını bize gösterir. Zanaatkâr ustaların gerçekleştirdikleri üretimin ticaretin payandası olduğunu; işte bu nedenle, 20. Yüzyılın başlarına kadar, bu iki grup arasında kolayca kesin bir sınır çizilemeyeceğini söyleyebiliriz.

Maraş’ın Ermeni üretim sektörü oldukça zengin bir çeşitlilik arz eder. Dokumacılık, keten ve pamuklu elbise üretimi, ipekçilik, terzilik, kunduracılık, terlikçilik, boyacılık, kuyumculuk, gümüşçülük, dericilik, marangozluk, bakırcılık vs. başlıca yeri tutar. Aslında, hammadde girdisinden başlayarak hazır ürün çeşitleri çıktısına kadar, mahallin bütün mal dolaşımı bu zanaatların çevresinde dönmektedir.

Maraş, 19. Yüzyılın son çeyreğinde genellikle küçük çaplı malların üretildiği bir zanaatkârlık merkezidir. Daha çok dış pazarlarda tüketilen mallar da yapılmaktaysa da üretim büyük ölçüde mahalli talebi karşılamaktadır; dolayısıyla zanaatkârların hem iç hem de dış pazar için çalıştıklarını söylemek mümkün. Yöre nüfusunun büyük bir çoğunluğu ihtiyaçlarını karşılamakta şehrin Ermeni ustalarının emeklerinden yararlandığı için mahalli tüketimin oldukça geniş hacimlere ulaşması kayda değerdir. Köylük çevreler zanaatkârlardan hemen hemen yoksun olup insanlar alımlar için genellikle Maraş’ın alışveriş merkezine başvururlar.

1890’ların verilerine göre Maraş’ta el emeği ve bakkaliye ürünleri satan 1900 dükkân, 281 atölye, 7 han, 2 sabun imalathanesi vs. bulunmaktadır. [2] Dükkânların büyük bir kısmı aynı zamanda, yerinde üretip hazır mal satan atölye-iş yerleridir. Atölye-iş yerleri âdet üzere gaballa [Erm. Bir nevi yazılı teminat, devir senedi; ç.n.] devredilir; gabalaruların [Erm. Gabal marifetiyle devralan kimse; ç.n.] büyük bir çoğunluğu ise Ermeni’dir. Bunlar aynı zamanda üreten ve ürettiklerini satan bizatihi zanaatkâr ustalar ya da başkalarına iş veren tüccarlardır. Ermenilerin bu alanda oynadıkları rol gerçekten kayda değer ve üzerinde durulmayı hak ediyor.

Kaynak: 'Maraş Nakışçılığı’ ; yay. Maraş Yurttaşlar Birliği [Maraşi Hayrenagtsagan Miyutyun (Մարաշի Հայրենակցական Միութիւն ); ç.n.] ve Kermanig Vasburagan Kültür Birliği [Kermanig Vasburagan Mışagutayin Miyutyun (Գերմանիկ Վասպուրական Մշակութային Միութիւն);ç.n.], Halep, 2010 (Ermenice)

Giderek durumunu güçlendiren Ermeni tüccar-zanaatkâr sınıfı yeni şekillenmekte olan ticari-ekonomik ilişkiler hareketinde yer alarak bölge sanayiinin örgütlenmesinde önemli rol oynar. Böylece 19. Yüzyılın ortalarından itibaren, Maraş’ın Ermeni nüfusu içinde, ticaret ve zanaatkârlık sayesinde zenginleşen sermayedar tüccarlardan oluşan, ticaret ile sanayiinin temel kaldıraçlarını elinde tutan üstün bir ticaret sınıfı sahnede yerini alır. Mesleklerinde para biriktirmeyi başaran usta zanaatkârlar bu alanda işletmeler kurarak, kazandıkları sermayeyi üretime yatırırlar.

Zanaatkârlıktan tamamen ayrılan bir başka grup yalnızca ticari faaliyetlerle uğraşır. Dolayısıyla Maraşlı Ermeni tüccarları birbirinden görece bağımsız iki gruba ayırabiliriz: sanayici, ihracatçı ve ithalatçı büyük tüccarlar ile perakende satış yapan küçük tüccarlar. Bu ikinciler için Maraş’ta aktariye ya da attariye başlığı altında belirgin bir tasnif söz konusu; bu, anlamı bakkal olan Arapça bir kelime; Türkçede ise perakendeci, çeşitli mallar satan tüccar anlamında kullanılmaktadır. Buğday, pirinç, pamuk gibi zirai maddelerin üretimi ya da bağcılık mahsullerinin alım-satımıyla uğraşan üçüncü bir grup daha var. Bu üç alt grupta yer alan Ermeni tüccarlar, aslında şehrin ticari ve ekonomik bütünlüğünü oluşturmaktadırlar.

Avrupa’dan ihraç edilen malların Maraş ve çevresine ithali ile çevre yerleşmelere tedarikini sağlayan onlardır. İmparatorluğun büyük alışveriş merkezleri ve pazarlarıyla ticari ilişkiler kurmakta, buralara gönderdikleri mümessilleri marifetiyle her türlü Avrupai sınai ürünü ithal etmektedirler.

Maraşlı Ermeni tüccarlar Kilikya ve Küçük Asya’nın Ermeni nüfuslu kentleriyle, keza Suriye’deki kazanç kapıları Halep ve Şam pazarları ve buralardaki temsilciliklerle bağlantılar kurmuş, bölgedeki ticarethanelerle alışverişlerde bulunmuşlardır. Yılda birkaç kez İstanbul, Halep, Gesarya/Kayseri, Adana ve diğer yerlere uğrayıp Maraş’a türlü çeşit mal getirirler. İmparatorluğun yakın ve uzak bölgelerine; Sis [Kozan, ç.n.], Adana, Kayseri, Malatya, Diyarbakır’a, aynı zamanda Şam ile Halep’e yerel doğal ürünler ve el sanatı ürünleri ihraç eder, oralardan da mal satın alıp Maraş’a getirirler [3]. Maraş ürünleri Halep’teki ticari mümessiller sayesinde Avrupa pazarlarına çıkar.

Maraş’a ithal edilen mallar arasında her tür demirli ve cam eşya, seramik, dokumalar, yünlüler, boyalı iplik ve kumaş, kırmızı iplik, renkli deri eşyalar, şeker, kahve, madeni yağ, kâğıt vs. yer almaktadır [4]. İthalat büyük çapta Mersin, Beyrut ve buna ek olarak İskenderun’dan yapılmaktadır.

Maraş’ın ihracatı içinde doğal ürünler, pirinç, kuru üzüm, boya otu, fıstık, mazı, kızılkök, ceviz, sahlep, aynı zamanda atlar için basit ve süslü eyerler gibi saraciye işleri, bakır eşyalar, halılar, kereste, ceviz kerestesi, mobilya, deri eşyalar, kordovan [attan elde edilen ince deri, ç.n.], kuyumcu ya da savat ustalarının el işçilikleri, keza hayvanlar ve kaliteli koyun yünü başlıca yeri tutar. Dâhildeki illere ise alaca, yünlü-pamuklu bez, yerli sandalet, siyah yün ya da keçi kılından yapılma şalvar, fermane [Erkeklerin ve kadınların giydiği (üzeri işlemeli) yelek, (kollu) cepken; ç.n.], aba vs. gibi giyim eşyaları ihraç edilir [5].

Kaynak: 'Maraş Nakışçılığı’ ; yay. Maraş Yurttaşlar Birliği [Maraşi Hayrenagtsagan Miyutyun (Մարաշի Հայրենակցական Միութիւն ); ç.n.] ve Kermanig Vasburagan Kültür Birliği [Kermanig Vasburagan Mışagutayin Miyutyun (Գերմանիկ Վասպուրական Մշակութային Միութիւն);ç.n.], Halep, 2010 (Ermenice)

Sanayici büyük tüccarlar

19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Maraş’ta görece büyük zanaat atölyeleri ve sanayi işletmeleri kurulmaya başlar. Girişimlerinde ticari kazanç peşinde koşan zanaatkâr ustaların bilinen ve pazarda büyük talep gören dokumacılık, iplikçilik, yünlü-pamuklu kumaşçılık ve bunlarla bağlantılı zanaatlara öncelik vermeleri doğaldır.

Dokuma üretimi için gerekli, daha doğrusu elverişli bütün ön koşullar Maraş’ta vardır. İlkin, bulunduğu yerin zirai bir çevre olması, sınai faaliyetin hemen hemen bulunmaması ve Avrupa ürünlerinin seyrekliği bu koşulların başlıcalarıdır. Aynı zamanda hammadde çokluğu, pazardaki mal talebi, ustaların varlığı ve yüksek becerileri elverişli etkenlerdir. Bütün bunlar dokumacılık ve ona bağlı mesleklerin gerçekleştirdiği üretimi şekillendirip örgütler. Dolayısıyla söz konusu üretimin Maraş’ta yerelleştiğini söyleyebiliriz.

Ticaretle uğraşan zanaatkâr sınıf Maraşlı Ermenilere ait bu geleneksel mesleklerle, küçük dokuma üretiminden sınai işletmelere doğru yönelerek yeni bir ekonomik alana adım atar. Geleneksel dokuma ve kumaş üretimini benimseyen Maraş’ın Ermeni tüccarları kiralık emekleriyle yaşayan işçilerden yararlanarak zanaat atölyeleri kurarlar. Bu atölyeler sayıca az bazen de kalabalık zanaatkâr gruplarının çalıştığı küçük imalathane nevi fabrikalardır. Dokumacılık ve kumaşçılık 19. Yüzyılın sonlarındaki üretim hacimleriyle Maraş’ın zanaatkârlık ve üretiminde ön sırayı işgal ederler. Bizzat tüccarlar ellerinin altında on, bazen de yüzlerce dokumacı çalıştıran usta zanaatkârlardır. Zanaat işletmeciliği yapan ustalar aynı zamanda iplik ithal eden ve bitmiş malı ihraç eden tüccarlardır.

Maraş eskiden beri dokuma üretimiyle; alaca, manisa, aba ve maşlah gibi doğulu tarzda pamuklu, yünlü ya da karışık dokumalar, aynı zamanda ipekli, altın ve gümüş sırmalı işler, kemerler, başörtüleri, baskılı bez örtüler ve perdeleriyle ünlüdür. Keza Osmanlı İmparatorluğunun dâhildeki illerine, hatta Şam ve Halep’e ihraç edilen yünlü, ipekli ve çeşitli dokumalar üretilmektedir.

Ne yazık ki dokuma üretim hacmi, aynı şekilde ihracat miktarı ve çeşitli ürünlerin satış fiyatlarıyla ilgili bütün ayrıntılara sahip değiliz. Ancak bu işle uğraşan tüccarların ve zanaatkârların çokluğundan pay biçerek söz konusu meslekten elde edilen kazancın hayli verimkâr olduğunu düşünmek gerekir; girişimci tüccar sınıfının faaliyet alanını büyüterek süratle geliştiği aşikâr.

Maraş’ın dâhili ve harici ticaretinde alaca işi önemli bir yer tutar.  Mahalli talebi karşılamaktan başka Kilikya ve Küçük Asya’nın Ermeni nüfuslu şehir ve köylerine, aynı zamanda Suriye’ye yüklü miktarda ihraç edilir. [6]

Şehirde 1800’lerin ortalarından itibaren, alaca üreten birçok atölye ve imalathane bulunmaktadır.

Sdepan İsgyan’ı bu işin öncülerinden saymak gerekir.  1791’de Maraş’ta doğan bu Ermeni, babası Melkon İsgyan’ın vefatından sonra, öğrenim görmesi için Kudüs’e, Jarankavorats [Ruhban, ç.n.] Okulunun müdür ve öğretmeni olan amcası Piskopos İsgyan’ın yanına gönderilir. Birkaç yıllık öğrenciliğin ardından rahip olmayı arzu eder ama amcasının tavsiyesiyle, alaca üretim atölyesini kurduğu Maraş’a döner. İş çok çabuk gelişir. Yetenekli ve zeki tüccar vasfıyla, onu bir saygı ifadesi olarak Hacı Baba diye adlandıran Türk ve Ermeni halklar indinde sevgi ve takdir görür. İsgyan, Maraş’a komşu birtakım şehirlerle ticari işler gereği bağlantı halindedir. 1875’te vefat eder. Oğulları da ticaretle uğraşır ve çok geçmeden Amerika’ya yerleşirler. [7]

1. Hovhannes Der Mesrobyan (1850’ler-1907)
2. Hovsep Dişçekenyan (1854-1917)
3. Kevork Der Mesrobyan (1885-1907)

1830’larda Maraş’ta doğan Hacı Bedros Giligyan (Yirikyan) alaca işiyle uğraşan ilk tüccarlardandır. Hacı Bedros Maraşlı varlıklı Yirikyan ailesinin atasıdır ve eğitim aşığı, fakir babası bir kişi olarak bilinir. Oldukça geniş bir alaca işi kurmuştur. Kalabalık Yirikyan ailesinin bütün üyeleri 1895 katliamlarına kurban giderler [8].

Maraş’ta alaca işiyle uğraşan tanınmış tüccarlardan biri de 1845’te aynı şehirde doğan, kardeşleri Bağdasar ve Boğos ile birlikte büyük bir alaca işi kurup ticaret yapan Vartavar Şahzadeyan’dır. O da 1895’teki Ermeni karşıtı kıyımlara kurban gider [9].

1850’lerde Maraş’ta doğan Hovhannes Der Mesrobyan şehrin önde gelen tüccarlarından olup ticarette önemli bir yeri vardır. Alaca üretimi için, kardeşlerinin de yer aldığı büyük bir iş kurar. Ticari faaliyetin yanı sıra Maraş’ın Ermeni kilise hayatına faal olarak katılır, Karasun Manug [Sivaslı Kırk Şehitler, ç.n.] Kilisesinde meclis üyeliği yapar ve cömert bağışlarıyla kiliseyi destekler. 1907’de aynı şehirde vefat eder. [10]

1879’da Maraş’ta doğan Apraham Çorbacıyan alaca üreten ünlü tüccarlardan olup şehrin önde gelen ticaret adamlarından Garabed Çorbacıyan’ın oğludur. Surp Sdepannos Kilisesi Okulu ve Merkezi Okul Getronagan’da öğrenim görür. Genç yaşta ticarete atılır, atölye-dükkânlar açar ve alaca yaptırmaya başlar. 1890’ların sonlarından itibaren, alışveriş işleri gereği birçok pazar şehri ve birçok ticari merkezle bağlantıya girer. Halep, Beyrut, İstanbul, Yunanistan, İzmir ve Mısır’ı ziyaret ederek ticareti bir hayli ilerletir. Cemaat işlerine katkılarda bulunur. 1909 Kilikya felaketinden sonra Halep’e taşınır, oradan da soluğu Güney Amerika’da alır. [11]

Boğos Saatcıyan, Bulgurcuyanlar, Kovukluyanlar, Der Hovhannesyanlar, Seferyanlar, Medzabadivyanlar, Hacı Partam, Garabed Hüsükütyan ve diğerleri gibi birçok aile de alaca işiyle uğraşırlar. [12]

Kaynak: 'Maraş Nakışçılığı’ ; yay. Maraş Yurttaşlar Birliği [Maraşi Hayrenagtsagan Miyutyun (Մարաշի Հայրենակցական Միութիւն ); ç.n.] ve Kermanig Vasburagan Kültür Birliği [Kermanig Vasburagan Mışagutayin Miyutyun (Գերմանիկ Վասպուրական Մշակութային Միութիւն);ç.n.], Halep, 2010 (Ermenice)

Hiç kuşkusuz bunlar gerekli hammaddeleri sağlayıp atölyelere ve evlerde çalışan ellere teslim eden, işçilerinin hazırladığı bitmiş alacayı Maraş’ın ünlü Alacacı Bedesteninde (kapalı çarşı) satan [13] ya da şehrin çevresindeki köy ve illere, Kayseri’ye, hatta Suriye’ye kadar ihraç eden tüccarlardı.

Maraş’taki atölyelerde farklı çeşitlerde yünlü ve pamuklu başka dokumalar da işlenir. Koyun ya da keçi yününden aba, kumaş vs. dokumalar hem yerli pazarda hem de çevre illerde büyük talep görür. Türk ve Kürt çobanlardan bol miktarda yün satın alıp yünlü dokuma yaptıran ustalar vardır. Maraş’ta işlenen, hem yerli pazarda hem de çevre yerleşmelerde satılan yünlü ve pamuklu kemerler de ünlüdür. Burada, Maraş ve özellikle çevre köylerdeki nüfusun temel uğraşlarından birinin hayvancılık olduğunu da akıldan çıkarmamak gerekir. Bunların beslediği hayvanlar o kadar çok yün ve kıl verir ki yalnızca mahalli ihtiyaçları karşılamakla kalmaz, aynı zamanda ihraç edilir.

Maraş’ın khasa  tabir edilen, maviye boyanmış yerli pamuklu kumaşı, keza bez ya da mağrum denen kaba kumaş şehirde ve çevre köylerde çokça tüketilmektedir. Yakın ve uzak illere ihraç edilen altın ve gümüş sırmalı ipekli dokumaları, nakışlı kumaşları ayrıca ünlüdür.

Dokumalardan başka hazır elbiseler ve özel olarak işlenmiş kıyafetler ile eklentileri de talep görmektedir. Erkekler için yapılmış, aba tabir edilen üstlükler Maraş’ın çevresindeki illere ihraç edilmekte; bunların bedenaba, sırma denen ipekli, altın sırma nakışlı çeşitleri çokça aranmakta ve 15-20 liraya varan oldukça pahalı fiyatlara satılmaktadır. Keza Maraş’a komşu köy ve şehirlere ihraç edilen yünlü şalvarların da alıcısı çoktur [14].

20. yüzyılın başlarında Avrupa dokumaları ve elbise çeşitleri şehirde çoktandır yaygınlık kazanınca, yerli üretimin büyük bir kısmı köylerde tüketilmeye başlar.

Yerli talebi karşılamak bir yana, daha çok, büyük ün kazandıkları uzak şehirlere kadar sevk edilen ipekli dokumalar, çeşitli püsküller, khanturlar, şeritlere işlenen püskül dizileri Maraş’ın başlıca ihraç kalemleri arasındadır.  İşin başındaki usta zanaatkârlar, namı diğer kazazlar (ipek iplik üreticileri), ipekli ipliklerin satışıyla büyük çapta kendileri uğraşırlar. Bunlar Maraş’ta tüketilmekten ziyade uzak şehirlere kadar ihraç edilirler. [15]

20. yüzyılın başlarına kadar Maraş’ta ipekböcekçiliğiyle uğraşılmaması, dolayısıyla ipek ipliğin tamamen dışarıdan, büyük ölçüde de Halep ve Şam pazarlarından ithal edilmesi dikkat çekici bir vakıadır. İmdi Ermeni tüccarların ithal ettiği ipliklerle dokunan ipekliler yeniden dış pazarlarda satışa çıkarılır.

1800’lerin ortalarında,  ipekli mal ticaretiyle uğraşan en büyük tüccarlar Çorbacıyan ailesinin üyeleridir. Bu işi ailenin atası Çorbacı Oğlu Hagop Ağa kurar. Onun mesleğini oğulları Dövlet Çorbacıyan ve Tavit Çorbacıyan sürdürürler. Dövlet 1815’te Maraş’ta doğar. İlköğrenimini Yarpuzlu Harutyun Kalfa Yumşacıkyan’ın yanında görür. Belli bir süre babasının mesleği kazazlıkla uğraştıktan sonra ticarete atılır ve büyük başarılar elde eder. Ata evini yeniden inşa eder; ortaya üç katlı, otuzu aşkın odaya sahip güzel bir malikâne çıkarır.  Dövlet Efendinin oğulları, Maraş’ın cemaat, sosyal ve ticari çevrelerinde aynı şekilde önemli mevkiler işgal eden Harutyun, Mardiros, Hagop ve Garabed Çorbacıyanlardır. Dövlet Efendi, oğulları meslekte başarılar kaydedince kendisini bütünüyle cemaat ve toplum işlerine verir. 1850’den 1890’da vefatına kadar, Meclis-i İdarenin (mahalli hükümet meclisi)  Ermeni temsilcisi sıfatıyla hükümet meclisi azalığı yapar, aynı zamanda cemaatin şehir ve taşra meclislerinin başkanlığını yürütür. Karşılaşma fırsatı bulduğu Sultan Abdülaziz onu rütbe-i salise [binbaşılık derecesinde mülki rütbe, ç.n.] mertebesine tensip eder. Kudüs Patriği Yesayi tarafından Maraş naipliğine (bunu patriklik temsilcisi olarak yorumlamak gerekir) tayin edilir. Bu görevi vefatına kadar üstlenir. Dövlet Efendinin Rusya’nın deniz ticaretinin kapısı olan Odesa’yı da ziyaret ettiği ve bu vesileyle Rus Şehbenderliği unvanı aldığı ama bu unvanı kendi şehrinde kullanmama akıllılığını gösterdiği de hatırlardadır. Anayasanın ilanından sonra Halep vilayet meclisinin Maraş temsilcisi olur. Birbiriyle zıtlaşan Hacı Nazır Paşa ile askeri kumandan İsmail Paşayı barıştırır ve Nazır Paşa aracılığıyla kara ticareti vergisini, bacı iptal ettirmeyi başarır. Bu vergi Maraş’tan ihraç edilen bütün mallardan alınmakta ve şehirdeki ticaretin gelişmesini engellemekteydi. 1882’de, Zeytunlu asileri tutuklamak ve Zeytun’a boyun eğdirmek amacıyla Maraş’a gönderilen, toplarla donanmış 1000 kişilik Türk ordusunu geri çevirip meseleyi barışçı bir şekilde halletmede önemli rol oynar.  Dövlet Efendi yaptığı bağışlarla Surp Sdepannos Kilisesinin büyük hayırseveri olur. Maraş’taki Merkezi Okul Getronagan’ın kuruluş ve inşasına katkıda bulunur. Okulu sağlam temeller üzerine oturtmak amacıyla, gelir getiren mülkler olarak üç dükkân bağışlar. Eğitimin şehirde yayılması için canla başla çalışır; Surp Sdepannos Kilisesine bitişik bir okul açar ve kendi parasıyla öğretmenler çağırır. Maraşlı Ermeniler ve Türkler tarafından sevilen ve sayılan bir şahsiyettir. Dövlet Efendi 1890’da vefat eder ve Surp Sdepannos Kilisesinin avlusuna gömülür. [16]

Dövlet’in oğlu Tavit, babasının işi olan ipekçiliği uzun yıllar sahiplenir. Oğulları Giragos ve Nşan Çorbacıyan da baba mesleğine aynı şekilde devam ederler [17].

Çorbacıyanların hepsi de Maraş’ın tüccar sınıfının önde gelen temsilcileri olup yalnızca pazarda değil, aynı zamanda Türk ve Ermeni halk arasında etkili bir mevkie sahiptirler. Şehrin cemaat, kilise ve sosyal hayatına önemli katkılarda bulunmakta, hatırı sayılır yardımlar yapmakta, ayrıca sorumluluk isteyen hükümet görevleri üstlenmektedirler.

Dövlet’in oğlu, Türk çevrelerin de saygısına mazhar olan ve pazarda uzun yıllar tüccarlığıyla üstünlük kuran Hacı Giragos Çorbacıyan meslekten kazaz idi. Dürüstlüğüyle Türk işçilerin güvenini kazanır ve onlar mallarını Giragos’a satmayı tercih ederler. Cemaat hayatına fiilen katılır, uzun yıllar Surp Karasun Manug Kilisesinin haznedarlığını yürütür ve birinci Dünya Harbinden önce vefat eder. Babasının işini sürdüren oğlu Dikran onun gibi tanınmış bir ticaret adamıdır [18].

Tavit Çorbacıyan’ın en genç oğlu, 1857’de Maraş’ta doğan Nışan’ın da mesleği kazazlıktır. Mahallin Merkezi Okulu Getronagan’da öğrenim görür. Cemaat hayatına ve sosyal hayata bilfiil katılır. Onun girişimiyle şehirde Ermeni ve Türk toplumlarına sahne oyunları sergileyen ilk tiyatro kumpanyası kurulur. İlk Hınçagyanlardan olup hükümet tarafından takibata uğramış ve 1895 katliamlarına kurban gitmiştir. [19]

Dövlet Efendinin 1849’ta Maraş’ta doğan oğlu Mardiros Çorbacıyan da bir ticaret adamıydı. Surp Sdepannos ilkokulunda ve Surp Sarkis kilisesinin cemaranında [kilise okulu, kolej, ç.n.] öğrenim görür. Maraş’taki Merkezi Okul Getronagan’ın kuruluş ve inşasında önemli rol oynar. Yardım toplama komisyonu başkanı sıfatıyla, kendisiyle aynı fikri paylaşan birkaç kişiyle birlikte şehirde büyük bir eğitim hamlesi başlatır. 1889’da, henüz genç yaşta iken vefat eder [20].

Dövlet Efendinin yine bir tüccar olan üçüncü oğlu Hagop Çorbacıyan Maraş’taki ilkokullarda öğrenim görür. Babasının izinden giderek cemaate yararlı işler yapar. 1890’da mahalli idare meclisi (Meclis-i İdare ) üyeliğine atanır.1896’da siyasi bir suçlamayla hapse atılır, sonra serbest bırakılır. Tehcir döneminde Halep’te kalır; ardından Bab’a, oradan da bütün ailesinin kırımlara kurban gittiği Der Zor’a sürgün edilir. [21]

Çorbacıyan ailesinin önde gelen temsilcilerinden, Dövlet Efendinin en küçük oğlu Garabed Çorbacıyan Maraş’ın Ermeni okullarında öğrenim görür. Hayırsever amaçlarla, Surp Sdepannos Kilisesinin Rupenyan Cemiyetini kurar. Gelir getirici işler yaratarak bu cemiyete maddi imkânlar temin etmeye çalışır. 1892’de siyasi bir suçlama neticesinde Halep’e sürülür, daha sonra azat edilir. 1896 kırımlarından sonra, Maraş’ta toplanan yetimler için Verabadveli H. S. Cenanyan’la işbirliği yaparak şehrin Yetimhane-Okulunun temellerini atar. Hınçagyan partisinin Maraş’taki ilk üyelerindendir. Cemaat işlerine kırk yıl kadar hizmette bulunur. Tehcir sırasında Halep’e, ardından da Bab’a sürülür. Mütarekeden sonra, 1920 felaketinden sağ kurtulduğu ama 1921’de Türkler tarafından esrarlı bir şekilde öldürüldüğü Maraş’a geri döner. [22]

1. Hagop Khırlakyan (?-1920)
2. Mari Khırlakyan (Hagop’un karısı)
3. Kevork Khırlakyan (1838-1903)

Aynı şekilde bir kazaz olan Hacı Kaspar Gönübeyazyan gibi, bu işle uğraşan başka ustalar da var. [23]

Khırlakyan ailesi Maraş’ın tüccarlar topluluğunda önde gelir. Khırlakyanlar menşelerini 18. Yüzyılda Karabağ’dan Maraş’a göçen Kaspar Kalpakyan- Khırlakyan’ın soyundan alırlar. Bu geniş ve kalabalık aile şehrin en büyük tüccar aileleri sınıfı içinde yer alır. Khırlakyanlar beceriklilikleri ve ticari bilgileri sayesinde, aynı zamanda Türk ve Ermeni çevrelerin saygısına mazhar olup Maraş’ta şerefli bir mevki ve etkiye sahiptirler. Ailenin büyükbabası Kaspar’ın oğlu Toros Dede Khırlakyan’ın kuşağı bu soyun uzantısını oluşturur; Kevork, Apraham, Avedis, Hagop ve Harutyun onun oğullarıdır. Khırlakyanlar ticaretin çeşitli dallarında geniş bir faaliyet gösterirler; hem imalat hem ziraatla uğraşır, hem de ithalat-ihracat tüccarlığı yaparlar. Manchester, Halep ve Beyrut’ta şubeler tesis ederler. Ticari işleri nedeniyle sık sık kaldıkları Beyrut’ta evleri vardır. Aile Katolik cemaatine bağlı olup mahallin Katolik kilisesi ve okuluna çokça yarar sağlar.

Ailenin en yaşlı temsilcisi Kevork Khırlakyan (1838-1903), Maraş’ın Ermeni ve Türk çevrelerinde büyük saygı görür; resmi bir mevkie sahip olup şeref nişanıyla taltif edilmiştir [24].

Ailenin göze çarpan simalarından Hagop Khırlakyan çok yüksek bir mevkiin adamıdır. Ticari işlerine paralel olarak, hükümetle vardığı anlaşma gereği Osmanlı ordusuna malzeme tedarikiyle uğraşır. Hükümete yaptığı hizmetlerden dolayı nişanlarla taltif edilir. Aynı zamanda Katolik cemaatine sağladığı önemli yardımlar için Papa XIII. Leo’dan madalya alır.

1914’te Osmanlı parlamentosuna Maraş mebusu seçilir. Mütarekeden sonra 1919’da Maraş’a döner ve Fransız işgal kuvveti subaylarının şehirde ikametini sağlayarak onlara büyük hizmetlerde bulunur. Ne var ki 1920’de ordu beklenmedik bir şekilde çekilirken haberi bile olmaz ve arkalarından gitmeyi dener ama şehrin yakınlarında Türk ayaktakımı tarafından yakalanıp öldürülür [25].

Maraş’ın ticaret alanındaki tanıdık simalarından biri de bir halı tüccarı olan Krikor Medzaduryan’dır [26]. Hovsep Dişçekenyan, Sarkis Çorbacıyan vs. [27] de halı ticaretiyle uğraşan diğerleridir.

20. yüzyıl başlarında Maraş’ta halı imalatı ve ticareti yönünde önemli adımlar atılır. British-Eastern Carpet Company [İngiliz-Doğu Halı Kumpanyası, ç.n.], şehirde Şark Halı Kumpanyası adı altında atölyeler açarak halı sanayiine hız verir. Başarmak için gerekli bütün ön koşullara sahip olan bu girişim, aradan çok geçmeden vuku bulan katliam ve sürgünler yüzünden akamete uğrar [28].

1. Hagop Khırlakyan ve ailesi Maraş’taki evlerinin bahçesinde  (Kaynak: Khırlakyan ailesi koleksiyonu).
2. Harutyun Muradyan (1854-1926).


Hem yerli pazarın hem de çevre köy ve şehirlerin sabun talebi müteşebbis Ermeni tüccarların kurduğu çifte sabun imalathanesi tarafından eksiksiz karşılanmaktadır. Maraş’taki ilk sabun fabrikasını tüccar Çorbacıyan soyunun üyelerinden Garabed Çorbacıyan, yine şehirde tanıdık bir tüccar olan Garabed Mahsereciyan’ın işbirliğiyle kurar.[29] Garabed Mahsereciyan aynı zamanda daha çok mahalli pazarlarda satılan ve büyük talep gören susam macunu (tahin) üretimi için mahsere tabir edilen bir şırlağan yağı atölyesi açar.

Saray Altı mahallesinde mahsere işleten Mahsereciyan biraderlerin de benzer üretimleri vardır. [30]

Sabun imalathanelerinin ikincisi Maraş’ın tanıdık tüccarlarından, 1828’de Maraş’ta doğan Boğos Muradyan’a aittir. Muradyan, sabun imalathanesi dışında bir pamuk çırçır atölyesine ve aynı zamanda bir değirmene sahiptir. Mevkii ve zenginliği nedeniyle, Sultan Abdülhamit zamanında, 1895’te işlenen Ermeni karşıtı kırımların ilk hedeflerinden birinin de onun evi olduğu söylenir. Boğos Muradyan ve iki yiğit oğlu saatlerce karşı koyarlarsa da cephaneleri tükenince saldırganların kurşunlarına yenik düşerler ve evleri yağmalanır.  

Bakırcılık Maraş’ta görece gelişmiş zanaatlardan biridir. Ustalar yalnızca şehrin değil, aynı zamanda çevredeki bütün köylerin ve Kilikya ovasındaki birtakım şehirlerin talebini karşılayan büyüklü-küçüklü kazanlar, tepsiler, küvetler, bardaklar, çeşitli mutfak eşyaları hazırlarlar. [31] 1853’te Maraş’ta doğan Avedis Sınıkcıyan bakırcılar çarşısının tanıdık simalarındandır. Protestan Ermeni kilisesine üyedir ve cemaat içindeki hayır işleri ile sosyal faaliyetlerde bilfiil yer alır. Aynı zamanda belediye meclisi üyesidir. Şam’a sürgün gönderilir ama daha sonra 1930’a kadar kaldığı Halep’e taşınır. 1930’da ailecek Amerika Birleşik Devletlerine geçerler [32]. Hagop Garabedyan ve biraderleri, Avedis Kumruyan, Haytayan ailesi, Avedis Sancıyan ve mahdumları ile diğerleri de bu zanaatın ünlü isimleri arasında yer alırlar. [33]

Bakır işinden başka demircilik de oldukça işlek ve bütünüyle Türklere özgü bir meslektir. Bunların ürettikleri, çevre köy ve şehirlerde büyük talep gören, günlük hayatta kullanılan nesneler, zirai aletlerdir. [34]

Kuyumculuk çeşitli Ermeni yerleşmelerinde olduğu gibi Maraş’ta da Ermeni ustaların tekelindedir. Bunların hazırladığı nadir ve zarif ziynetler: bilezikler, gerdanlıklar, küpeler, taçlar, kemerler vs. kuyumculuğun hayli ileri bulunduğu merkezlerde bile büyük ün yapmışlardır. Krikor Kalusdyan’ın tanıklığına göre, Maraşlı kuyumcuların hazırladığı türlü türlü ziynetlerin elle yapıldığına inanmak mümkün değildir [35]. Savatla işlenmiş gümüş süsler, kutular çok makbuldür. Maraş’ta gerçekleştirilen kuyumculuk ürünleri İmparatorluğun zengin kentlerine; İstanbul ve diğer yerlere kadar ihraç edilir. [36]

Firma sahibi zanaatkâr ustalar kendi üretimleri için gerekli hammadde, boya ve gereçleri aracı tüccarlar ya da farklı şehirlerde bulunan ticari acenteler üzerinden bizzat ithal etmektedirler. Burada, ticaretin yalnızca atölye üretimine bağlı olmayıp aynı zamanda onunla beslendiği bir nevi üretici tüccarlık söz konusudur. Gerçekte bu gibi firmaların büyük bir kısmı aile işletmeleri özelliği göstermekte, iş bölümü daha çok aile üyeleri arasında yapılmaktadır. Bunlar aynı zamanda ithal ve ihraç eden tüccarlardır.

Böyle hatırı sayılır bir işletme de Sağbazaryan ailesinin tesis ettiği basma üretim firması olup üretilen yerli basma bile Sağbazar Basması diye anılmaktadır. Bu zanaat geleneksel olarak kuşaktan kuşağa aktarılıp ciddi bir üretim işine dönüşmüştür. Bütün hammaddeler, boyalar ve basma kalıpları aile üyeleri tarafından hazırlanmaktadır. Üretilen basma yerli tüketimi karşılamaktan maada çevre yerleşmelerde de büyük talep görür [37].

Maraş’ın üretici tüccarlarından Hovhannes Çorbacıyan’ın çabalarıyla büyük bir gelişme kaydeden yağlıkçılık da basma üretimi içinde başlı başına bir daldı. Beher renk için ayrı bir kalıp kullanmak yöntemiyle, tül ya da krep üzerine rengârenk çiçekli baskılar uygulanmaktaydı. Çorbacıyan, bu iş için gerekli bütün materyal ve takımları da bizzat hazırlamaktaydı. [38]

Ahşap ürünler ve mobilyanın da Maraş’ın ihracatında özel bir yeri vardır. Şehri kuşatan sık dağ ormanlarıyla süslü tabiat ağaç ürünleri ve kereste ticaretinin çevrede hayli büyümesine yol açar. Burada da, ahşap ve kereste tüccarları ile mobilyalar üretip satan ustalardan oluşan iki ayrı kesim söz konusudur.

Birinci grup inşaat için gerekli ahşap sınıfından direkleri ve kirişleri, keza yakacak odun tedarik edip satmakla uğraşır. Bunlar yerli tüketim dışında yakın şehirlere, aynı zamanda Suriye’ye ihraç edilir [39]. İkinci grup mobilya ihracatıyla uğraşır. Maraşlı ustaların hazırladıkları nadir mobilyaların daha çok dışarısı için üretildiği bilinmektedir.  Giligetsi’nin aktardıklarına göre Maraş’da “marangozluk diğer zanaatlara kıyasla çok ileri gitmişti. Nadir sandalyeler, koltuklar, karyolalar, divanlar vs. yapılmakta ama çok az evde bu mobilyalardan bulmak mümkün idi çünkü bunların zenginlere has bir iş olduğu söylenirdi. Zanaatkârlar yaptıklarını Halep’e gönderir ve orada satarlardı” [40].  Büyük mobilya parçalarının, yol ve vasıtanın bulunmadığı bir zamanda o kadar uzun yol kat edip Halep’e nasıl ulaştırıldığını bilmek elbette ilginç olsa gerekir. Becerikli tüccarlar bunları zarar görmeden nakletmenin yolunu da bulurlar: büyük tahta sandıkların içine yerleştirir ve katırcılar vasıtasıyla Adana ve Kuzey Suriye illerine, daha çok Halep’e sevk ederler. [41]

19. yüzyılın sonlarına doğru, Avrupa ülkeleri ve Osmanlı İmparatorluğu arasındaki ticari ilişkiler gitgide sıkılaşır. İç pazar ucuz Avrupa mallarıyla dolup taşar ve mahalli zanaat üretiminin sınırları giderek daralmaya başlar. Avrupa ürünlerinin rekabetine dayanamayan kimi üretim çeşitleri zamanla meydanı terk eder ve ithalatçı tüccarlar pazarda hâkim mevkiler edinmeye başlarlar.

Attariye (aktariye) tüccarları

Bu tüccarlar grubunda dikkat çeken nokta içlerinde ihtisaslaşmış bir dağılımın bulunmamasıdır. Bunlar büyük çapta ithalat ve ihracat yapan tüccarlardır, yani pazardaki taleplere göre iş görür; farklı yerlerden mal alır ve Maraş’ın farklı çarşılarında bulunan dükkân ve tezgâhlarında çeşitli mallar satarlar. İstanbul, Halep, Mersin ve Kayseri ile ticari bağları bulunan tüccarlar da bunlar arasındadır. Genellikle, ithal edilen malların ticaretiyle uğraşırlar. Taşra illerine sabun vs. yerli ürünler gönderir oralardan da Maraş’ta sattıkları ya da dışarı gönderdikleri başta mazı, reçine, ceviz, pirinç, deri, ahşap ürünler ve hammadde elde ederler.

Mıgırdiç Amiralyan ile oğlu Yezras Amiralyan Maraşlı aktariye tüccarları içinde hatırı sayılır bir mevkie sahiptirler. Amiralyan soyunun menşei Zeytun’dur. Mıgırdiç’in dedesinin Osmanlı ordusunda tabiplik yaptığı ve kendisine amira unvanının verildiği, dolayısıyla Amiralyan soyadının buradan geldiği bilinmektedir.

1840’da Maraş’ta doğan Mıgırdiç Amiralyan yetenekli ve faal bir kişi olarak hatırlanır. Belediye Çarşısında modern bir dükkân işletmekte ve perakende ticaretle uğraşmaktadır. Cesur ve sözünü esirgemeyen biridir. 1890’da Türkler ve Ermeniler arasında çıkan bir olay vesilesiyle Ceza Mahkemesinin hâkimine çıkışarak, haksızlığa uğrayanları savunur ve tutuklanıp Halep’e götürülür, üç ay sonra geri döner. 1895 katliamları sırasında çok sayıda asker Amiralyanların evini kuşatır; oğlu Yezras Amiralyan’la birlikte saatlerce dayanır ama kuşatmacılar evi ateşe verip bütün aileyi kurban ederler. [42]

1869’da Maraş’ta doğan Yezras Amiralyan mahalli Protestan okulunda öğrenim görür, ardından babasının işini takip eder. 1889’da Türklerle Ermeniler arasında çıkan bir olay nedeniyle tutuklanır ve Halep’e sürgün gönderilir; rüşvetle serbest bırakılıp altı ay sonra Maraş’a geri döner. Hınçag partisinin bir üyesi sıfatıyla, 1895 Zeytun çatışmalarına maddi ve manevi destek sağlar. 1895 katliamları sırasında babasıyla birlikte son kurşununa kadar direnirse de saldırganlar evi kundaklarlar ve baba-oğul yangında can verirler [43]

1. Maraş’ta doğan Elmas DerMıgırdiçyan (kızlık soyadı Kürkcüyan), ve oğlu Levon Der Mıgırdiçyan (Maraşlı tüccarlardan). Büyük ihtimalle Maraş’ta çekilmiş bir fotoğraf (Kaynak: Silvina Der Mıgırdiçyan koleksiyonu).
2. Koharig Der Mıgırdiçyan (Levon'un kız kardeşi); 1920’ler, Paris (Kaynak: Silvina Der Mıgırdiçyan koleksiyonu).
3. Osmanlı [İstanbul; ç.n.] Ticaret [ve Sanayi, ç.n.]Odası tarafından verilmiş, Levon Der Mıgırdiçyan’a ait resmi üyelik belgesi (Kaynak: Silvina Der Mıgırdiçyan koleksiyonu).
4. İstanbul Fransız Yüksek Komiserliği tarafından verilmiş, Levon Der Mıgırdiçyan’a ait serbest yolculuk belgesi [pasaport, ç.n.] (Kaynak: Silvina Der Mıgırdiçyan koleksiyonu).

Arıkyanlar Maraş’ın önde gelen tüccar ailelerindendir. Atalarının çok önceden İran’dan göç ettikleri ve ilkin Arik-Han adını taşıdıkları söylenir. Ailenin büyükbabası Barsum Han, oğlu Bedros, Bedros’un oğulları ise Hagop ve Harutyun’dur.

1815’te Maraş’ta doğan Harutyun Arıkyan o sıralar henüz rahip olmayan müstakbel Katolikos Mıgırdiç’ten öğrenim görür. Genç yaşta ticaret hayatına atılır ve zekâsı sayesinde hatırı sayılır başarılara imza atar. Cemaat ve hükümet çevrelerinde büyük bir ağırlık ve etkiye sahiptir. 38 yıl boyunca Meclis-i İdare üyeliği yapar. Maraş’taki mahalli idare ve Zeytun arasında doğan anlaşmazlıkları çözer, hükümete büyük hizmetlerde bulunur. Yetenekleri ve hakkaniyeti için hükümet tarafından üçüncü ve dördüncü dereceden Mecidiye ve Osmanî madalyalarıyla taltif edilir. Katolik Ermeni kilisesinin bir evladı sıfatıyla halkın çıkarlarını koruyarak kilisede doğan iç ihtilafların hallinde büyük yararlılıklar gösterir. 1890’da vefat eder. [44]

1867’de Maraş’ta doğan, kentteki Katolik Ermeni okulunda öğrenim gören Dzeron Tütüncüyan şehrin tanıdık tüccarlarındandır. Genç yaşta ticaretle uğraşır; yağ, post, deri, petrol, şeker ve başka malların ithalatını yapıp dış pazarlara yerli ürünler ihraç eder. Katolik cemaatinde büyük saygı görür. Ceza Mahkemesi ve şehir meclisi üyeliklerinde bulunur. 1920 Şubat’ında, Maraş’ta yaşanan son felakette, diğer birçokları gibi hayatını kaybeder. [45]

Topalyanlar Maraş’ın büyük tüccar ailelerindendir. Ailenin Vartan nam atasının uzun zaman önce Beyazıt’tan, bir diğer geleneğe göre İran’dan Maraş yakınlarındaki Gaban (Geben) yerleşmesine göç ettiği ve topal olduğu için soyadının Topaloğlu diye anıldığı söylenir.  1780’lerde Gaban’da doğan ve ailesiyle birlikte Maraş’a yerleşen Kevork Topalyan onun soyundandır. Kevork Ağa büyük bir çiftlik sahibi olup Türkler ve Ermeniler tarafından sevilen bir kişidir. Uzun yıllar, Ermenileri temsilen Meclis-i İdare üyeliği yapar; aynı zamanda Surp Kevork Kilisesinin idarecilerindendir (işkhan). Maraş’taki ilk düzenli okul 1830’larda onun çabalarıyla açılır. Hükümet ve Zeytun arasında çıkan meselelere müdahale ederek barışçı bir rol oynar. Bir yanlış anlamaya kurban giderek katledilir [46].

Kevork Ağa’nın 1813’te Maraş’ta doğan oğlu Vartan Topalyan da babası gibi ticaretle uğraşır. Türkler ve Ermeniler tarafından büyük sevgi ve saygı görür. Meclis-i İdare üyeliği yapar ve tağagan [mahalli cemaat meclisi üyesi, ç.n.] sıfatıyla Surp Kevork kilisesine her daim hizmette bulunur. 1890’da vefat eder. [47]

Aynı soydan gelen, 1845’te Maraş’ta doğan ve yine ticaretle uğraşan Garabed Topalyan adil ve hakkaniyetli bir insandır. Kendisine atılan iftiralar ve arkasından çevrilen entrikalara karşı daima mücadele eder ve cesaretiyle Türklerde saygı uyandırır; ona çatal yürekli lakabını takarlar. Meclis-i İdare üyesi olur. Eğitim aşığı bir insandır; ilerici gençleri kendi parasıyla Antep Koleji’nde okutur. 1895 katliamlarından önceki karışık günlerden birinde kılıçla öldürülür. Çok dallı bir ağacı andıran Topalyan soyunun kimi üyeleri resmi görevlerde de bulunmuşlardır. [48]

1855’te Maraş’ta doğan ünlü tüccar Krikor Geyigyan genç yaşta ticaret hayatına atılır, 25 yıl kadar Meclis-i İdare üyeliği yapar. Alman ve Amerikan misyonerlerinin mahalli hükümet nezdindeki işgüderliğini üstlenir. Tehcir döneminde, 1916’da ailesiyle birlikte Der Zor’a sürgün gönderilir ve orada katledilir. [49]

1. Hagopcan Bayramyan
2. Hampartsum Topalyan ( ?-1913)
3. Dzeron Tütüncüyan (1867-1920
4. Gosdan Varjabedyan (1879 1917)
5. Krikor Geyigyan (1855-1916)
6. Mıgırdiç Amiralyan (1840’lar-1895)


1843’de Darende’de doğan Mahdesi Melkon Hazarabedyan tanıdık tüccar Mahdesi Hovhannes’in (Cafar) oğludur. Henüz 18 yaşında babasının ticaret işine girer. 1878’de işi Maraş’a taşır, Elbistan’da bir de şube açıp ithalat ve ihracatla uğraşır.

Maraşlı Garabed Ganimyan ve Melkon Babigyan’la işbirliği yaparak Halep’te bir acente açar. Melkon Hazarabedyan 1895’teki katliam günlerinde ailece Amerikalı misyonerlerin yanına sığınır, evi ise yağmalanır. Hazarabedyan hayırsever bir insandır, yetenekli öğrencilerin eğitimine yardımcı olur. Cemaat, kilise ve eğitim işlerine katılır; cömert bağışlarda bulunur. Meclis-i idare ve kent meclisi üyelikleri yapar. 1915 Ağustos’unda, Maraşlı birçok ileri gelenle birlikte hapsedilir. Zulüm ve zorbalıkların Maraş’ta umumi tehcirden 3-4 ay önce çoktan başlamış olduğu bellidir. Maraş ve çevresinin önde gelen Ermenileri çeşitli bahaneler ve sahte suçlamalarla hürriyetlerinden mahrum bırakılırlar; aralarında öğretmenler, papazlar, tüccarlar vs. vardır. Hazarabedyan sürgüne ilk gönderilenlerdendir. Sürgün güzergâhı Halep, Meskene ve 1916’da vefat ettiği Abu Harir’den geçer. [50]

Bilezikciyanlar şehrin ünlü tüccar ailelerindendir. Ailenin atası Mahdesi Garabed’in İran’dan, muhtemelen Yeni Culfa’dan Maraş’a göç ettiği ve ticaretle uğraştığı hatırlardadır. 1826’da Maraş’ta doğan Hovhannes Bilezikciyan Mahdesi Garabed’in soyundan gelmedir. 17 yaşında ticaret işine başlar, büyük bir ithalat-ihracat ticarethanesi kurar, çok zengin olur. O kadar zengindir ki Maraşlılar ondan altın babası diye söz ederler. Merkezi Okul Getronagan’a ve Surp Karasun Manug Kilisesine gelir getiren mülkler bağışlar, aynı zamanda para yardımlarında bulunur. 1892’de vefat eder. [51]

Hovhannes’in oğlu, 1850’de Maraş’ta doğan Garabed Bilezikciyan babasının işine devam eder. Kilise düşkünü ve iyi yürekli bir insandır.  Zeytun isyanına destek verdiği suçlamasıyla Halep’e gönderilir ve rüşvet karşılığında serbest bırakılır. 1895 kıyımlarından sonra hapse atılır ve 45 yaşında hapishanede can verir. [52]

Yine ünlü tüccarlar olan Nazaret ve Armenag Bilezikciyanlar da aynı ailenin temsilcileridir. Cemaat işlerine yardımlarını esirgemezler. Yeni kurulan Kemalist Türkiye iktidarının yetkilileri onların bütün zenginliklerini gasp ederler. [53]

İsim listesi, 1868’de Maraş’ta doğan Hacı Çarkcıyan’la devam ediyor. Çarkcıyan, Merkezi Okul Getronagan’da öğrenim görür. Ticari faaliyetin yanı sıra eğitim ve kilise işlerinde görev alır; Surp Karasun Manug Kilisesinin haznedarlığını yapar. Birinci Dünya Harbinde Hama’ya sürgün gönderilir. Mütarekeden sonra Maraş’a döner. 1920’de, Kuytul mahallesinde toplanan 368 Ermeni ile birlikte şehrin Ulu Camiinin avlusuna götürülür ve orada hepsi kılıçtan geçirilirler. [54]

Bayramyan ailesi Maraş’ın ünlü tüccarlarındandır. Zeytun menşeli bu soydan gelen Khaçer Bayramyan, geniş ölçekli bir ticaret işi kurar, on yıl boyunca Meclis-i İdare üyeliği yapar. Oğulları Hagopcan ve Toros da onun gibi ticaretle uğraşırlar. Hagopcan Bayramyan Maraş, Zeytun ve Elbistan’da hükümet kasadarlığı görevlerinde bulunur. [55]

1860’ta Maraş’ta doğan Gostan Varjabedyan da tüccardır. Davranışlarıyla Türk önde gelenleri ile hükümet görevlilerinin sevgisini kazanır ve onlardan saygı görür. Yedi yıl Meclis-i İdare üyeliği yapar. 1915’te, ailesiyle önce Der Zor, daha sonra 1917’de vefat ettiği Meskene’ye sürgün gönderilir. [56]

Garabed Partamyan ve oğulları, Dakesyan biraderler, Kazazyanlar, Setrak Dişçekenyan, Hamalyan biraderler, Sarkis Aharonyan, Soğomon Vosgeriçyan, Harutyun Babayan, Der Mesrobyan biraderler vd. aktariye tüccarları olarak hatırlardadır. [57]

Maraş çevresinde yapılan ihracat ve ithalat

Maraş şehrinin çevresindeki geniş Maraş Altı ve Pazarcık ovaları, doğu ile kuzey-batının sulak ve verimli dağlık vadileri, keza dağları örten ormanlar ülkeyi doğal güzelliklerle donatmanın yanı sıra Maraş ile çevre nüfusun hem tüketim ürünleri hem de ticari mal ve dolaşımdaki hammadde ihtiyacını karşılar. Çevredeki verimli topraklarda her türlü hububat ve baklagiller: buğday, arpa, darı, çavdar, mercimek, susam, pirinç, pamuk, tütün vs. yetişmektedir. Ormanlardan ise büyük miktarda orman ürünü: cehri, mazı, kök boya, salep, menekşe, meyankökü, sumak, kitre ve kazbe [yonca otu, ç.n.] elde edilir [58]. Fıstık, ceviz ve diğerleri de önemli ürünlerdir. Bunların büyük bir kısmı dış pazarlara gönderilir ve bu nedenle oldukça büyük miktarlara ulaşmıştır.

Buğday ve pirinç bölgede yapılan ihracatta önemli yer tutar. Maraş ile çevresinin topoğrafyasını inceleyen yazarlara göre şehir eskiden beridir önemli bir ziraat ve büyük bir ticaret merkeziydi. [59] Maraş içinde iç bölgelerden getirilen buğdayın depolandığı ve satıldığı geniş bir çarşının varlığı yöredeki buğday ticaretinin önemine tanıklık etmektedir. Arasa tabir edilen bu geniş çarşının çevrenin tüm buğdayını tedarik ettiği aşikârdır.

Maraş ovasındaki toprak sahiplerinin çoğunun Türkler olduğu bilinmektedir ama 1800’lerin ortalarından itibaren hububat ve bakliyat ekimi para getiren işler olarak Ermeni sermayedarları da harekete geçirir.  Bunlar geniş araziler edinip ziraata hız verirler. [60] Maraşlı birtakım büyük ailelerin o taraflarda yazlık evleri, geniş tarlaları ve bağları vardır. Bu aileler ekilip biçilecek topraklar satın alır, daha çok köylü rençperler çalıştırarak ekim işine girişirler; mahsulü Maraş’a getirip satarlar. Oldukça para getiren bir iştir yaptıkları; bazı aileler bu yolla zenginleşip yüksek bir mevkie ulaşırlar.

Ermeniler özellikle pirinç ekiminde önemli bir yer tutarlar. Maraş çevresindeki tarlalarda büyük bir kısmı Ermenilere ait ortalama 450 gentinar [kantar=56,5 kg, ç.n.] pirinç elde edilmekte; mahsul hem şehirde satılmakta hem de çok miktarda dışarı gönderilmektedir. [61] Maraşlı tüccar sınıfının temsilcilerinden Khırlakyan biraderler, Topalyanlar, Muradyanlar, Arıkyanlar, Gosdan Varjabedyan, Kısacıkyanlar ve daha başkaları pirinç ekimiyle uğraşırlar. [62]

Kaynaklar Ermeni iş adamlarının 1900’lerden itibaren, kazanç sağlayan bir iş olarak Maraş çevresine dut ağaçları dikmeye başladıklarını ve ipekçiliğe hız verdiklerini belirtir. Aynı zamanda, zeytin ve zeytinyağı üretmek için geniş zeytinlikler, keza mahsulünden büyük kazanç bekledikleri fıstık ağaçlıkları tesis ederler. [63] Ama birinci Dünya Harbinin patlak vermesiyle birlikte bütün bu girişimler yerle yeksan olur.

Üzümden hazırlanan türlü çeşit ürün Maraş pazarında başlıca yeri tutar. Şehir bağcılıkta önde gelen bir mevkie sahiptir; çevredeki bağlarda 40 kadar üzüm çeşidi yetişir. Elde edilen bol üzüm mahsulüyle, hem yerli tüketim hem de ihracat için çeşitli şekerlemeler: kuru üzüm, pekmez, pestil, kırma, samsa vd. hazırlarlar. Tek başına kuru üzüm üretimi 1890’da 1.600.000 okka (2.048.000 kg) gelmektedir. [64]

Şarapçılık ve rakıcılık 1900’lerin başlarında hayli ilerleme kaydeder; Kilikya şehirleri ve köylerine, Osmaniye ve Adana’ya kadar alkollü içki ihraç edilir [65].

İskenderun üzerinden büyük miktarda Avrupa’ya gönderilen bal ve balmumu da başlıca ihracat kalemlerindendir. Yine 1890 verileriyle Maraş’ta 12,500 adet arı peteği bulunmaktadır. [66]

Hayvan ticareti de Maraş pazarında önemli bir yer tutar. Yörenin iklimi ve dağlık otlaklar küçükbaş hayvancılık için elverişlidir. 1890 verileriyle Maraş sancağında 105,800 baş koyun ile 284,000 baş keçi bulunmaktadır. Buna paralel olarak başta Halep’te gerçekleştirilen hayvan ticareti büyük bir ihtimalle mahallin Ermeni tüccarlarının dahliyle hayli büyük miktarlara ulaşır. Maraşlı tüccarlar ilkbahara girmeden koyun sürülerini köylülerden satın alır, kiralık çobanlar eliyle dağlık otlaklarda besledikten sonra sonbaharda sürüyü Diyarbakır, Halep, hatta Mısır gibi uzak yerlere sürerler.

Köyler

Köylerde az sayıda tüccar ve aktariye tabir edilen perakende satıcılar bulunmaktadır. Çevredeki nüfus genellikle fakirdir; tüccarlar varlıklı sınıfı oluşturur. Gürün, Aşodi [Gürpınar, ç.n.], Darende, Kayseri ve diğer yerlerden tüccarlar da vardır. Bunların hububat ve diğer ürünlerin ticaretiyle uğraşan aracı tüccarlar olduğunu düşünmek gerekir.

Zanaat ve ticaret bazı köy çevrelerinde hayli gelişmiş bir görünüm arz eder. Her çevrenin kendine has bir dalda ihtisaslaşmış olması doğaldır, dolayısıyla ticaret de daha çok o dalda gerçekleştirilir. Belli el sanatları önemli ihraç kalemleri oluştursa da köy çevrelerinin zanaatkârlık üretimleri temelde yerli nüfusun talebini karşılamaktadır.

Yalnızca Ermenilerin yaşadığı, Maraş’ın, Dereköy ve Keşifli köylerine yakın başlıca ve en büyük köyü olan Fındıcak (günümüzde Dönüklü) zanaat ve ticaret bakımından gelişmiş bir merkezdir. Burada, ihtiyaç duyulan bütün zanaatlar icra edilmekte olup zanaatkârlık ve ticaret gelişmiştir. Çevre büyük çapta kendi kendine yetmekte, sakinleri önemli alımlar için Maraş’a gitmekte, bu arada birtakım ürün ve üretimlerini Maraş çarşılarında satılığa çıkarmaktadırlar.

Maraşlı birtakım zengin ailelerin burada yazlık evleri ve bağları vardır. Keşifli’den Manug Ağa Kalusdyan ve oğlu Garabed hatırlardadır. Yüz yaşındaki ihtiyar ve oğlu 1895 saldırılarına kurban giderler. [67]

Fındıcak çevresinde yer alan birkaç köyün nüfusu, ziraatla uğraşmaktan maada odunculuk yapar; ormanlardan ağaç keserek Maraş, Antep, hatta Suriye ve Mısır’a büyük miktarda yakacak odun ihraç eder. Uzak yerlerde alışverişi aracı tüccarlar gerçekleştirir. Bazen de köylüler mallarını katırcılar marifetiyle taşıyıp Maraş’a yakın ticaret merkezlerinde satarlar. Söz konusu çevre aynı zamanda Maraş’ın usta mobilyacılarına çok miktarda kereste tedarik eder.

Bu ormanlar yabani hayvanlarıyla da zengindir. Kurt, tilki, yaban kedisi, sansar gibi hayvanların postları talep gören mallardan olup hatırı sayılır miktarda ihraç edilmektedir. [68]

Maraş’ın güney-doğu tarafında geniş düzlükler üzerine yayılan 10 nahiyeli Pazarcık kasabası zirai bakımdan ziyadesiyle gelişmiş bir yerdir. Tarım ve hayvancılık nüfusunun temel uğraşlarıdır. Önemli alımlar için Maraş şehrini ziyaret eder ve ürünlerini oraya satmaya getirirler. Maraşlı kimi zengin ailelerin çiftlikleri vardır; buğday, arpa ve diğer hububatı, özellikle pirinç gibi zirai ürünler yetiştirirler. Hayli büyük bir işe sahip olan Garabed Ağa Topalyan, Pazarcık’ın hatırlanan simalarındandır.

Tarımın, özellikle buğday üretiminin önemli yerlerinden biri de Elbistan kasabasıdır. Elbistan ovası en ilkel yöntemlerle ekilip biçilmesine rağmen yılda 2,5 milyon kile (91.125.000 kg) buğday vermektedir. [69]

Maraş’ın batı tarafındaki Andırın (Enderun) kasabası Kürt aşiretler tarafından işlenen, bütün çevre ve uzak yerlerde nam salan halı ve kilimleriyle yörenin ihracatında önemli bir yere sahiptir. [70] Maraşlı Ermeni tüccarlar bunların alım satımıyla uğraşır, köylülerin işledikleri halı ve kilimleri satın alıp Ermenilerin çokça yaşadığı merkezlere ihraç ederler.

Gaban (Geben) Andırın kasabasının merkezi, çevrenin en verimli ve zengin köylerinden olup bu vasfı daha çok Adana ile ticaret sayesinde kazanmıştır. Göksun’un (Gogison) güneyinde yer alan Gançi (kadim Gançi Kalesi/ Çukur Hisar) köyünün sulak tarlalarında yetişen, tohumları ziyadesiyle makbul ve bütün Suriye’nin talebini karşılayan salatalık ünlüdür. [71]

Göksun bucağında hazırlanan gümüşlü eşyalar da büyük üne sahiptir. Bunlar, çoğunlukla Ermenilerin yaşadığı merkezlere 1800’lerin ortalarından beridir yerleşen Çerkezlerin Kafkasya’dan beraberlerinde getirdikleri bir zanaatın ürünleridir. [72]

Zeytun’dan çok miktarda hububat ve bakliyat, sumak, misk, zeytin, şarap, rakı, kuru üzüm, pestil, pekmez, nadir ballar; aynı zamanda deri, demir eşya ve odun ithal edilip uzak yerlere gönderilir. Yalnızca Maraş’a ihraç edilen kuru üzüm tutarı yılda 4,500 lirayı bulmaktadır. Söz konusu ürünlerden Aziziye, Çukurova ve Dörtyol’a kadar gönderilir. İhracatta ikinci sırayı yılda 1.000 liraya ulaşan tutarla Kudüs’e kadar ihraç edilen salatalık tohumu alır. Zeytun’dan Maraş’a koyun ve inek sütü, yağ ve yoğurt da ihraç edilir. Yerli demir eşyaların üretimi için gerekli hammadde Zeytun’un demir madenlerinden sağlanır.

Halep-Maraş arasındaki ekonomi köprüsü

Maraş eski zamanlardan beridir çeşitli ticari ve ekonomik bağlarla, güneyde kendisiyle sınırdaş Suriye şehirlerine bağlanmıştı. Maraşlı tüccarlar 19. Yüzyılın ortalarında yeni bir güç elde ettiklerinde, transit ticarette başı çeken mevkilerde bulunan Halepli Ermeni tüccarlar birtakım Avrupa ülkeleriyle ilişkideydiler. Bu ilişkiyi Beyrut-Halep-Kilikya-Anadolu ile gerçekleştirilen transit ticareti ellerinde tutan Londra, Manchester, Paris ve Livorno’daki acentelerle yürütüyorlardı.

Halep ve Şam pazarları Maraşlı Ermeni tüccarlar indinde dış pazarlara açılan başlıca kapılardır. Deniz yoluyla ise Beyrut ve İskenderun limanları aynı derecede önem arz etmektedir. Anılan şehirlere atfedilen bu durum onların, özellikle Halep’in mahallin Ermeni tüccarlarının etkili mevkileriyle daha da önem kazanan gelişmiş ticari-ekonomik seviyesinden kaynaklanmaktadır.

Maraşlı Ermeni tüccarlar Halep’e yeterli miktarda yerli ürün götürür ve oradan da Maraş ve çevre illere çeşit çeşit mal ithal ederler. Halep’e ihraç ettikleri yerli zirai ürün ve zanaat ürünleri çoğu Ermeni Halepli aracı tüccarlar ya da acenteler yoluyla çeşitli yerlere sevk edilir. Halep’ten Avrupa sanayi malları: yünlü, ipekli, pamuklu dokumalar; iplikler, demir eşya, teneke, cam eşya, boyalar, keza çok miktarda kahve, şeker, baharat vs. gibi sömürge ürünleri gönderirler [73]. Maraş’tan ihraç edilenlerin en büyük kısmını ise daha önce söylediğimiz gibi zirai hammaddeler oluşturur.

Maraş ile Halep arasındaki ithalat ve ihracatın basit bir mukayesesi malların hemen hemen birbirine benzer bir listesini karşımıza çıkarır. Bu da bize Maraş’tan ithal edilen malların büyük bir kısmının Halep’teki ticarethaneler aracılığıyla Marsilya limanına inip Avrupa pazarlarına girdiğini düşündürür. [74] Halep’ten yapılan ihracatın listesinin Maraş’ın ihracat listesindeki malları neredeyse tamamıyla içermesi ilginç bir saptamadır.

Bu bağlar, Maraş’ın Halep vilayetine dâhil edildiği 1890’dan sonra giderek daha da sıkılaşır. Aynı vilayet kuşağına, aynı kanun ve kurallara bağlanmanın mal dolaşımının artmasına yol açması; tüccarların giriş-çıkışını, malların ihraç ve ithalini kolaylaştırması doğaldır. Maraş’tan yola çıkan ticaret kervanları Halep ve Beyrut’ta ayrılırlar. Bu dönemde aynı zamanda, Halep ve Beyrut’ta ticari temsilcilikler açan ve Küçük Asya şehirleriyle, keza Avrupalı ticaret müesseseleriyle bizzat ticari ilişkiler yürüten Maraşlı tüccarlar da görürüz. Khırlakyanlar, Mahdesi Melkon Hazarabedyan ve ortakları Garabed Ganimyan ile Melkon Babigyan bunlar arasındadır. Sisag Varjabedyan, “Lübnan’daki Ermeniler [Erm. Hayerı Lipanani meç, ç.n.]” başlıklı eserinde: “Maraşlı Hırlakyan ticaret müessesesinin Beyrutlu işgüderleri, örneğin her yıl, Avrupa’dan binlerce liralık mal alır ve transit yolla Kilikya ile dâhildeki illere gönderirlerdi” diye yazar [75]. Şu aktarım da Maraşlı Ermeni tüccarların Beyrut’taki ticari hareketliliğe karşı artan ilgilerine yeterince tanıklık etmektedir: “Beyrut’taki [Ermeni] tüccarların büyük bir kısmı 1880’li yıllarda gurbetçilerdi.  Bunlar Rum Hanı’nda ikamet eder ve komisyonculukla uğraşırlardı. Genellikle Kayserili, Adanalı, Maraşlı, Urfalı ve Diyarbakırlı olup çeşitli şehirlerle büyük çaplı ticaret yaparlardı [76].”

Maraş çarşıları

Maraş çarşılarına genel bir bakış atfedecek olur isek genellikle doğulu şehirlere has, kimi zaman bütün bir sokağı kaplayan, ihtisaslaşmış atölye-dükkânlardan oluşan uzun diziler görürüz. Şehirde Alacacı Bedesteninde yerleşik kunduracılar, alacacılar; Kuyumcu Pazarında kuyumcular; geniş Kazancı Çarşısında bakırcılar; Saraçhanede saraçlar birbirinden ayrı mahalleler işgal ederler. Usta zanaatkârlar yan yana dizili bu dükkânlarda hem çalışır hem de mallarını satarlar.

Maraş’ın başlıca çarşıları: Bedestenin (Kapalı Çarşı) bitişik bulunduğu Belediye Çarşısı, Kuyumcupazarı, Arasa, Tabakhane, Çarşıbaşı, Boğazkesen, Dükkânönü, Uzunoluk, Kayabaşı, Divanlı, Kuyucak, Sarayaltı vs. dir. Belediye Çarşısı en güzelleridir; Bedesten ise doğu kısmının zenginliğiyle ünlüdür.

Maraşlı dükkâncıların: bakkallar, meyve satıcıları ve aktarların çoğu Ermeni olup içlerinde az sayıda Türk de vardır. Ermeni tüccarlar Maraş’ın perakende alışverişinde temel bir rol oynarlar. Kunduracıların yaptığı ayakkabıları satın alıp az bir kazançla satan, kefaf [kavaf, ç.n.] tabir edilen dükkâncılar da var [77]. Sebze ticaretiyle genellikle Ermeniler uğraşır. Bunlar hem eker hem de satarlar, bu nedenle de bahçeci tabir edilirler [78].

Taşıma

20. yüzyılın başlarına kadar, demiryolu ve başka vasıtaların yokluğu nedeniyle, İmparatorluğun her yerinde olduğu gibi Maraş’ta da ulaşım ve taşıma aracı olarak hayvanlardan yararlanılmaktadır. Mallar geleneksel güzergâhlar olan eski kervan yolları üzerinden taşınmaktadır. Maraş’ın güneyinde yayılan düzlüğün güney tarafındaki Bahçe yolundan, eski Adana-Misis kervan şosesine çıkılır; batı tarafından yol Antep ile Halep’e uzanır; kuzeye doğru ise dağ yolundan Gürün ile Sivas’a ulaşılır. Keza çevre illere götüren dar ve tali yollar vardır.

Malların taşınması da eski günlerdekine benzer şekilde ticaret kervanı görünümü arz eder. İllerdeki tarım ürünlerinin taşınması genellikle öküz ya da sığır arabalarıyla, bazen de mallar develer üzerine yüklenerek yapılmakta; ithalat ve ihracat için daha uzak yerler söz konusu olduğunda ise at, eşek, katır ya da deve kervanları kullanılmaktadır.

Bu trafik son derecede büyük bir eziyet demektir. Harmandallar (Maraşlı katırcılar böyle anılırlar) katırlarının ardından 12-18 saat yol yürümek zorundaydılar. Katırcılar kimi zaman 10-15 hayvana sahiptir ve düzenli olarak Hacın, Antep, Kilis, Kayseri, Adana vd. yerlere gidip gelirler. Dolaşım ve taşıma güçlüklerinin ticareti ve ekonomik ilişkileri, dolayısıyla bölgedeki üretimin gelişmesini aksattığını söylemeye gerek yok. Buna bir de yolların emniyetsizliğini, haydut çetelerinin saldırı ve talanlarını eklemelidir.

Ticari bağlar demiryolunun açılmasıyla birlikte daha bir gelişir ve güçlenir. Aradan çok geçmeden “hayat yolu” diye adlandırılan demiryolu, İmparatorluğun iç ve dış ticaretine büyük hız verir. İlk hat 1886 Ağustos’unda devreye giren Mersin-Adana hattıdır.

Vergi ve resimler

19. yüzyılın ortalarına kadar ve daha sonra da uzun süre Osmanlı İmparatorluğunun ekonomik ilişkilerinde, keza Ermenilerin gündelik ekonomi ve ticari ilişkilerinde vergi ve resimler temel bir yer tutar. Esnafvergisi adı altında zanaatkâr, dükkâncı ve tüccarlardan tahsil edilen belirli ve belirsiz çeşitli vergi ve resimler vardır. Osmanlı İmparatorluğunun vergi sistemi içinde yerleşik kanuni vergi ve resimlere paralel olarak, yetkili ve görevlilerin keyfine göre sık sık kanunsuzca tahsil edilen ihtiyari para ve tazminatlar da almış başını gitmişti. Levon Vartan’a göre Osmanlı yurttaşları, çarşıdaki insanlar ve hatta evlerde çalışan dokumacılar aseslik [ases: çarşı ve pazar yerlerini beklemekle görevli güvenlik memuru, ç.n.] tabir edilen vergiyi ödemekteydiler. İhraç ve ithal edilen, çarşı ya da dükkânlarda satılan bütün mallardan Bac denen vergi [gümrük vergisi, ç.n.] alınırdı. [79]

Sonuç

Maraş hakkındaki bütün Ermeni kaynaklarında yazarlar sık sık yekdiğerini tanık göstererek şehrin ekonomik ve özellikle ticari gelişmesinin yavaşlığına işaret ederler. Bu yaygın görüşün gerçeğe yakın olduğunu kabul etmekle birlikte, özellikle aynı yazarlar bazen kendi kendileriyle çelişerek şehirdeki ticari hareketliliği dile getirdiklerinde,  bugüne kadar hüküm süren “Maraş’ın ticaretinin hiçbir anlam ifade etmediği” [80] kanaatine katılmak mümkün değildir.

Buraya kadar yazılan her şeyi bir araya getirdiğimizde şunu görüyoruz: her ne kadar Maraş’ta diğer Ermeni yerleşimleri ve kolonilerinde gördüğümüz gibi çok büyük tüccarlar ve girişimci büyük iş adamları, ülke ekonomisini geniş anlamda etkileyen ticaret ve üretim devleri yoksa da; yukarıda öne sürülen kanıtlar Maraşlı Ermeni tüccarların elverişsiz koşullar, şehrin dış yollara kapalı ve tecrit edilmiş mevkiine a rağmen büyük ticaret merkezleri ve pazarlarla geniş bağlantılar kurduklarını, yalnızca dâhildeki illerle değil, aynı zamanda İmparatorluğa uzak-yakın yerleşimlerle güçlü bir ticaret gerçekleştirdiklerini doğrulamaktadır. Dahası, Maraşlı Ermeni tüccarlar belli belirsiz birçok zorluğun üstesinden gelerek bölgedeki ticaret ve üretimin gelişmesinde önemli rol oynarlar.

Nihayet, 1895’te, Sultan Abdülhamit’in hükümranlığı zamanında vuku bulan Ermeni karşıtı katliamların Maraş’ın ekonomik gelişmesine ket vurduğunu da kaydetmemiz gerekir. 1909 Kilikya felaketi şehrin ticari-ekonomik hayatına yeni bir darbe indirir; özellikle ticaret sınıfı, çoğunun katliamların ilk kurbanları olduğunu haydi söylemeyelim, büyük kayıplara uğrar. Ancak, kısa zaman içinde ticaret ve pazarın yeniden güç kazandığını, hatta 20. Yüzyılın ilk on yılında önceki durumundan da iyi bir seviye tutturduğunu görüyoruz. Ne var ki bu son çabalar da patlak veren birinci Dünya Harbi, Büyük Felaket ve sürgünlerin korkunç karmaşası içinde heba olacaktır.

Dolayısıyla, Osmanlı İmparatorluğunun kıstaslarını göz önüne alarak, Maraş ilinin 20. Yüzyıldan hemen önce ve sonraki dönemde ticaret ve mal dolaşımı bakımından oldukça gelişkin bir durum arz ettiğini söylemek mümkündür. Maraş pazarı temelde yörenin talebini karşılamakta, belli dallarda ise gerçekleştirilen ihracat mahalli talebi aşmaktadır. Şehrin ithalat ve ihracatının tamamı onun ticari hareketliliğine bizatihi tanıklık eder mahiyettedir.

19. yüzyılın sonları ve 20. Yüzyılın ilk on yılında ortaya çıkan ağa, efendi, mahdesi [Hacı, ç.n.] ve işkhan şeref unvanlarını taşıyan Ermeni tüccarlar Maraş’ın ticari alanda etkili mevkilere sahip önde gelen sınıfını temsil etmektedirler. Bunların hükümet çevreleriyle sıkı ilişkileri olup kimi zaman sorumlu görevlerde bulunurlar. Ermeni tüccarlar soydaşlarının hayatında önemli roller üstlenir, kilise yönetimine katılır, cemaat meselelerine kayıtsız kalmaz ve cömert bağışlarla cemaat, toplum ve eğitim hayatına hizmet ederler.

  • [1] Mahalli Müslüman eşraf sınıfı genellikle toprak sahipleri ya da devlet memurlarından oluşmakta, bunlar sahip oldukları geniş toprakların geliriyle yaşamaktadırlar. Bazıları aynı zamanda tüccar ya da zanaatkârdır. Köylüler daha çok tarım ve küçükbaş hayvancılıkla uğraşırlar.
  • [2] T. K. Hagopyan ve diğerleri, Ermenistan ve Komşu Çevrelerin Yer İsimleri Sözlüğü [Erm. Hayasdani yev Haragits Şırçanneri Değanunneri Pararan (Հայաստանի եւ Յարակից Շրջանների Տեղանունների Բառարան), ç.n.], Cilt 3, Erivan, Erivan Üniversitesi yayını, 1991, s. 722. (Ermenice).
  • [3] Krikor Kalusdyan, Maraş ya da Kermanig ve kahraman Zeytun [Maraş gam Kermanig yev heros Zeytun (Մարաշ կամ Գերմանիկ եւ հերոս Զէյթուն); ç.n.], 2. baskı, New York, 1988, s. 305 (Ermenice).
  • [4] a.y., s. 305.
  • [5] a.y.
  • [6] a.y., s. 284.
  • [7] a.y., s. 871.
  • [8] a.y., s. 921.
  • [9] a.y., s. 922.
  • [10] a.y., s. 926.
  • [11] a.y., s. 934.
  • [12] a.y., s. 285.
  • [13] a.y., s. 286.
  • [14] a.y., s. 290.
  • [15] a.y.s. 292.
  • [16] Vahan Kürkcüyan, 'Milli Hatıralar' [Erm. Azkayin Huşer («Ազգային Յուշեր»), ç.n.],  Hayasdani Goçnag [Ermenistan Kampanası (Հայաստանի Կոչնակ), ç.n.] 1929, Mart 16, No 11. (Ermenice).
  • [17] Kalusdyan, a.g.e., s. 292.
  • [18] a.y., s. 923.
  • [19] a.y., s. 924.
  • [20] a.y.
  • [21] a.y.
  • [22] a.y., s. 923.
  • [23] a.y., s. 292.
  • [24] a.y., s. 920.
  • [25] a.y.
  • [26] a.y., s. 291.
  • [27] a.y., s. 306.
  • [28] a.y., s. 291.
  • [29] a.y., s. 303.
  • [30] a.y.
  • [31] a.y., s. 299.
  • [32] a.y.
  • [33] a.y.
  • [34] a.y., s. 300.
  • [35] a.y.
  • [36] a.y., s. 299.
  • [37] a.y., s. 291.
  • [38] a.y.
  • [39] a.y., s. 37.
  • [40] Araks, 1889, 2. Yıl, Kitap 1, Haziran, Sen Petersburg, s. 43.
  • [41] Kalusdyan, a.y., s. 43, 295.
  • [42] a.y., s. 916.
  • [43] a.y.
  • [44] a.y.
  • [45] a.y., s. 917.
  • [46] a.y., s. 918.
  • [47] a.y.
  • [48] a.y., s. 919.
  • [49] a.y., s. 920.
  • [50] a.y., s. 773, 921.
  • [51] a.y., s. 925.
  • [52] a.y., s. 925.
  • [53] a.y.
  • [54] a.y., s. 923.
  • [55] a.y., s. 925.
  • [56] a.y., s. 926.
  • [57] a.y., s. 306.
  • [58] a.y., s. 278.
  • [59] a.y., s. 264.
  • [60] a.y., s. 277.
  • [61] a.y., s. 278. Bir gentinar [kantar, ç.n.]  56,5 kilograma denk gelmektedir.
  • [62] a.y., s. 278.
  • [63] a.y., s. 282.
  • [64] a.y., s. 281.
  • [65] a.y., s. 282.
  • [66] Giligia [Kilikya, ç.n.], s. 316.
  • [67] Kalusdyan, a.y., s. 42-43.
  • [68] a.y., s. 37.
  • [69] a.y., s. 70.
  • [70] a.y., s. 60, 291.
  • [71] a.y., s. 64.
  • [72] a.y., s. 17.
  • [73] bkz. Arevelyan Mamul [Şark Matbuatı (Արեւելեան Մամուլ),ç.n.], 1906, s. 668.
  • [74] Kalusdyan, a.y., s. 319.
  • [75] S. H. Varjabedyan, Lübnan’daki Ermeniler [Erm. Hayerı Lipanani Meç (Հայերը Լիբանանի Մէջ), ç.n.], Cilt 1, Beyrut, 1951, s. 331. (Ermenice)
  • [76] a.y., s. 431.
  • [77] Kalusdyan, a.y., s. 294.
  • [78] a.y., s. 302.
  • [79] Levon Vartan, Osmanlı ve İran İmparatorluklarında Vergiler, XV-XX. Yüzyıllar [Erm. Hargerı Osmanyan yev Barsgagan Gaysrutyunnerun Meç, XV-XX. Tar (Հարկերը Օսմանեան եւ Պարսկական Կայսրութիւններուն մէջ, ԺԵ-Ի դար), ç.n.], A-I, yayına hazırlayanlar: G Aprahamyan & K Kasbaryan, Erivan, KAT, 2004, s. 123. (Ermenice)
  • [80] Araks, 1889, 2. Yıl, Kitap 1, Haziran, Sen Petersburg, s. 43.