Hozat, 1937 veya 1938 civarı (Kaynak: kişisel koleksiyon)

Dersim - Halk hekimliği

Yazar: Adom H. Bucikanyan, 02/12/2016 (son değişiklik: 02/12/2016), Çeviren: Dikran Der-Voğormyacıyan

Halk hekimliği nedir?

BM Dünya Sağlık Örgütü'ne göre (DSÖ), sağlığı korumak veya hastalıkları önlemek, hastalıklara teşhis koymak ve ayrıca bedensel ve ruhsal hastalıkları iyileştirmek veya tedavi etmekte kullanılan tüm tedavi yöntemleri halk hekimliği veya geleneksel tıp addedilmektedir. Yerli veya yerel halk arasında kullanılan tüm yöntemler onların kültürüne ait özel kuramlara, ecdattan miras kalan ve bir açıklaması olan veya olmayan tecrübe ve inanışlara dayanabilir [1].

Şifalı bitkiler (çeşitli otlar) ve hayvanlar aleminden elde edilen müstahzarların yanı sıra, halk hekimliği nesnel olarak kavranması mümkün olmayan, mesela inanç ziyareti, mucize yaratan kaynaklarda yıkanma veya bariz bir şekilde batıl itikatlara dayanan ananeler ve bunların arasında muska ve nazarlık kullanımı gibi tedavi şekillerine de başvurabilir. Bazı durumlarda Ermenilerin mollaların dualarına da başvurduklarını görüyoruz.

Halk hekimliği veya geleneksel tıp sıkça, doğal olmadığı için zararlı olduğuna inanılan klasik tıbbın (genel kabul gören, batı tipi) yerine kullanılmaktadır. Başka durumlarda geleneksel tıp klasik tıbba paralel olarak uygulanmaktadır, bazen de DSÖ tarafından teşvik görmektedir. Son olarak, ekonomik nedenlerden dolayı hekime veya eczacıya başvurma imkânının olmadığı veya Dersim'de olduğu gibi bazı bölgelerde hekim veya eczacı bulunmadığı için, halk hekimliğine başvurmanın zorunlu olduğu durumlar da vardır.

Peri şehri (Kaynak; Kevork S. Yerevanyan, Çarsancak Ermenileri Tarihi, Beyrut, “G. Donigyan” matbaası, 1956)

İnceleme yazısı ile ilgili bazı zorluklar

Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde Dersim Sancağı altı kazadan oluşmaktaydı. Ovalarda (deniz yüzeyinden 1000-2000 metre yükseklikte) bulunan Ermeni bölgeleri (Çarsancak ve Çemişgezek) hakkında konumuzla ilgili kaynaklar bulunabildi, ama diğer kazalar hakkında kaynak bulunamadı.

Dersim'in dağlık bölgeleri deniz seviyesinden 3000-4000 metre yükseklikte bulunmaktadır. Dağlardan ve yüksek bölgelerden bazıları volkanik geçmişe sahiptir; bu nedenle de buralarda şifa verici özellikleri olan maden suları ve kaplıcalar mevcuttur.

Dersim Sancağı'nda su kaynakları boldur, zira çok sayıda nehir ve çay buradan doğmaktadır. Halk hekimliğinde bitkilerin çok önemli bir yeri vardır; bitkilerin varlığı ise yerel sulama durumuna, coğrafi konuma ve iklim koşullarına bağlıdır.

Dersim Ovası'nın çeşitli bölgelerindeki bitkiler (baklagiller, çeşit çeşit meyve ağaçları, sebzeler ve şifalı bitki çeşitleri) birbirine benzediği için, sanıyoruz ki bunların halk arasındaki kullanımı da yerli Ermeniler, Kürtler ve Türklerde aynıdır. Aynı mantıkla, Dersim dağlık bölgelerindeki bitki çeşitlerindeki benzerlik de farklı köylerde yaşayan dağlı halkın kendi çevrelerinde bulunan bitkileri benzer tedaviler uygulamakta kullandıklarını düşündürmektedir.

Çemişgezek Çukur mahalleden bir görünüm. Muhtemelen 1930’larda çekilmiş bir fotoğraf (Kaynak: Kasbaryan Ailesi koleksiyonu, Vazken Antreasyan’a teşekkür ederiz.)

Dersim'deki sağlık koşullarına genel bakış

Dersim'de insanların yaşadığı bölgeler genellikle deniz seviyesinden 1000-2000 metre yükseklikte bulunmaktadır. Bu yerlerde havayı filtreleyen ormanlar, karların erimesi nedeniyle oluşan içme suyu akıntıları, çeşitli sebzeler ve meyve ağaçları vardır. Bu koşullarda Dersim'li çok sağlıklı ve uzun ömürlü olmalıydı. Nüfusun artması da beklenebilirdi.

Salt tıbbi açıdan, Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarında Çarsancak'ta hiçbir hekim bulunmadığını, Peri'de ise eczane olmadığını biliyoruz. Tedaviler yaşlı kadınlar tarafından, aktarlardan temin edilen maddelerle, özellikle şifalı bitkilerle, mesela güçlü bir müshil olan hintyağı gibi malzemelerle yapılmaktadır. Berberler meydanda tedavi uygularlar; damar açarak ve/veya sülükler yardımıyla kan alırlar.

Sıtma, verem, kızamık, çiçek, boğmaca gibi bulaşıcı hastalıklar ve çocuk hastalıklarının yol açtığı tahribat muazzam boyutlardadır. Erken yaşta yuva kuran köylü çiftin çok çocuğu olur. Ancak ölüm körpe canları ellerinden alır. Bir çift yirmi yılda 10-12 çocuk sahibi olabilir; bunlardan ancak 1-2 tanesi hayatta kalır. Dersim hatıratı yazarlarından Kevork Yerevanyan'ın da belirttiği üzere, Mako Bacı'nın 30 çocuğu olmuştur; bu çocukların hepsi genç yaşta ölmüştür [2].

Yerevanyan'a göre, başka bir ekstrem vaka fazla et yiyen Perri'lilerin kısa yaşamasıdır. Yerevanyan, Perri'lilerin bu et yeme alışkanlığı yüzünden 45 yıldan fazla yaşamadıklarını belirtmektedir. Perri'liler "et giren yere hekim girmez" diye düşünüyorlardı, [3], bu da meşhur "an apple a day keeps the doctor at bay" ("günde bir elma yiyen doktor görmez") halk deyiminden farklı bir yaklaşımdır.

Modern anlayışa göre, Yerevanyan et yemenin ve uzun ömürlü olmanın birbiri ile taban tabana zıt olgular olduğunu düşünmekte haklıdır. Bu doğrultuda yapılan çok sayıda epidemiyolojik inceleme göstermektedir ki, kırmızı et tüketimi mide ve kolon kanseri ve kalp damar hastalıkları riskini artırmaktadır [4].

Hüküm süren genel hijyen durumu da dikkate alınmalıdır. Ghazaryan'ın aktardıklarına göre, Çemişgezek ve çevresindeki, tamamen veya kısmen Ermeni nüfuslu köylerde 1880'lerden başlayarak, sağlıksız tek katlı evlerin veya yeraltında bulunan ev/ahırların yerine taş/tuğla ile iki katlı "modern" evler inşa edilmeye başlanmıştır [5].

Diğer yandan Çarsancak'ın bazı bölgelerinde toprak evlerin çatlaklarından içeri giren fareler, durgun sulardaki sivrisinekler ve sinekler hastalık bulaştırma araçlarıdır.

Yerevanyan Çarsancak'ta kış mevsiminde yaşanan başka bir sağlıksız olguyu bildiriyor. Buna göre, soğuktan korunmak için, mutfak-oturma odası-yatak odasının nadir pencereleri kapatılır ve oraya dolan büyük ailenin fertleri kirlenmiş hava ile birlikte gazyağı lambasından çıkan dumanı da solurlar [6]. Bu sıkışık koşullarda hastalıkların ailenin büyüklerine ve küçüklerine ne kadar kolay bulaştığını tahmin etmek zor değildir.

Günümüzden bir Dersim manzarası. Fotoğraf, Huşamadyan'ın dostlarından Norair Chahinian'a ait. Kendisi, fotoğrafını kullanmamıza içtenlikle izin verdi.

Dersim'de halk hekimliği uygulamaları: Hastalıklar ve tedavi imkânları

Sadece nadir vakalarda diplomalı hekimler Ermeni köylerini ziyaret ederler. Ermeni köylünün doğumundan ölümüne kadar hiçbir hekime muayene olmadan yaşaması da mümkündür. Dolayısıyla, onlar sağlık sorunlarını çözmek için halk hekimliğine başvururlar. Bu yerlerde tecrübeli ebeler ve eczacılar vardır; ancak temel tedavi imkânlarının kaynağı nesilden nesile aktarılan bilgilerdir. Diğer bazı kültürlerde olduğu gibi, Dersim'li köylü halk da hastalıkların doğa üstü etkilerden, mesela yaşayan bir kişinin "kem gözü" veya "el" adıyla bilinen "kötü ruh", vs., kaynaklanabileceğine inanır.

Hastalıkların nedenleri doğa üstü güçlerin etkisine bağlandığında, bu hastalıklarla mücadelede kullanılan yöntemlerin de kısmen batıl itikatlara dayalı olması anlaşılır bir durumdur. Buna göre, diğer Ermeni bölgelerinde olduğu gibi Dersim Bölgesi'nde de "kötüyü kovmak" için uygulanan tedavi yöntemleri arasında inanç ziyaretleri (manastırlara, dağlara, mezar taşlarına, kaynaklara) ve kurban kesme ritüeli bulunmaktadır. Halk bunların yanı sıra muskaların sağladığı korumaya inanmaktadır. Bunlara paralel olarak Dersim'liler maden suları (soğuk veya termal sular) ve şifalı bitkiler gibi daha nesnel addedilen doğal tedavi yöntemleri kullanırlar.

Günümüzden bir Dersim manzarası. Fotoğraf, Huşamadyan'ın dostlarından Cihangir Gündoğdu'ya ait. Kendisi, fotoğrafını kullanmamıza içtenlikle izin verdi.

Mucizevi sular

Dersim'liler suyla tedavi yönteminin (içerek veya yıkanarak) bilimsel temellerinden muhtemelen haberdar değildi. Soğuk veya sıcak banyo tedavisinin (balneoterapi, kaplıca) bedensel ağrılara etkisini birkaç şekilde açıklamak mümkündür: Kan dolaşımı ve kalp-damar atışı stimülasyonu, belli hormonların üretiminde yaşanan değişim, terleme veya idrar üretimi yoluyla toksinlerin vücuttan dışarı atılması. Sıcak/soğuk hissi vasıtası ile oluşan hassasiyet nedeniyle asıl ağrının "unutulması" da söz konusudur. Bu his kaybı karşı tahriş edici ilaç kuramına dayanmaktadır ve kısmen, halihazırda piyasada satılan ağrı dindirici merhemlerin etki mekanizmasını açıklamaktadır.

Dersim'deki maden sularının bileşimi (kısmen volkanik) makro veya oligo kimyasal elementler bakımından zengindir. Maden tuzlarının canlı varlıklara ciltten emilim (yıkanma), içme veya havadaki damlacıkları soluma yoluyla nüfuz ettiklerini biliyoruz [7].

Yirminci yüzyılın başlarında yaşayan Dersim'li, bizimle aynı devirde yaşayanlardan bazıları gibi kutsal mekân (manastırlar, sular, taşlar) ziyaretleri vasıtası ile bazı hastalıkların tedavi edilebileceğine inanıyordu. Peki Dersim'lilerin şifa bulmak için ziyaret ettikleri mekânlar hangileriydi?

Günümüzden bir Dersim manzarası. Fotoğraf, Huşamadyan'ın dostlarından Cihangir Gündoğdu'ya ait. Kendisi, fotoğrafını kullanmamıza içtenlikle izin verdi.

Baghin Dağı'nın (volkanik) demir ve kükürt açısından zengin kaplıca gölü. Eklem ağrılarından muzdarip olanlar burada tedavi olurlar. [8]. Kükürt eklemlerin, eklem bağlarının ve tendonların kıkırdaklı yapısına iyi gelir.

Surp-Ag (Soğuk-Su) maden suyu [9].

Perri'deki Noroyents kaynağı: "Titreme"den muzdarip kişilere derman olur. Yıl boyu yaşayacakları "titreme"den kurtulmak için, bazıları uzak bölgelerden gelen çocuklar ve ergenler yılbaşı gecesi bu kaynakta yıkanırlardı. Bunun sonucunda, "titreme"yi kaynağın yanı başında biten beyaz yapraklı kuş üvezi dallarına hastanın elbiselerinden koparılmış parçacıklar yardımıyla "bağlayarak, o yerde bırakırlardı. Bu tür çok sayıda "kutsal ziyaret mekânı-hastane"lerin yakınında, benzeri güzel kutsal ağaçlara rastlanabilirdi [11].

"Titreme" sıtmanın belirtilerinden biridir. Bunu yayan Dersim'in bazı bataklık bölgelerinde (Perri gibi) çoğalan sivrisineklerdir [12]. İnsanların akyuvarlarına dişi sivrisineklerinin ısırıkları sonucu sıtmaya yol açan tek hücreli parazitler bulaşır. Bu tek hücreli parazitler vücut içinde, biyolojik döngülerini tamamlayarak çoğalırlar; söz konusu biyolojik döngünün aşamalarına göre hasta yüksek ateş, baş/vücut ağrıları, aşırı terleme, sayıklama ve şiddetli titreme gibi çeşitli krizler geçirir [13].

Titreme bir direnç tepkisidir. Titreme sonucunda kaslar aşırı gerilir ve vücudun sıcaklığı artar. Ancak uzun süreli titreme kas liflerinde küçük yaralar oluşmasına yol açar ve bu nedenle ağrıya neden olur. Buna karşın, soğuk su banyosu kasları dindirir ve bunun yanı sıra lenf dolaşımını stimüle ederek hastanın direncini artırabilir. Yerevanyan'ın aktardıklarına göre, yüksek ateşi düşürmek için hastayı çok sayıda örtü altında terletirler ve alnına rakıya batırılmış bezler koyarlar. Yerevanyan ayrıca, ateşi düşürmek için solfato (sulfonamidin bir çeşidi) kullanıldığını yazmaktadır [14]. Bu bize biraz garip geldi, zira ilk sulfonamidler 1932-35 yıllarında bulunmuştu.

Günümüzden bir Dersim manzarası. Fotoğraf, Huşamadyan'ın dostlarından Norair Chahinian'a ait. Kendisi, fotoğrafını kullanmamıza içtenlikle izin verdi.

Su perisi soğuk su kaynağı
Dersim'in Akrag Köyü'ndeki manastırın yakınlarında (Khozat bölgesi) bulunmaktadır. Kulak tıkanması ve kulak ağrıları için kulağın içine bu kaynağın suyundan damlatırlar. Birey yakınlardaki okunmuş taşın üstüne yanan bir mum da diker [15].

Khosduk kaynağı: Karın ağrısından muzdarip çocukları Pazaron'daki Khosduk Kaynağı'na (Çarsancak bölgesi) götürürler, oradaki suda yıkarlar ve çocuklara aynı kaynağın suyunu içirirler. Büyükler söz konusu ise, bu ağrıyı çekenlere evde bakarlar. Yerevanyan büyüklere rakı içirdiklerini ve şayet ağrılar devam ederse ağrıyan yere ısıtılmış taş koyduklarını yazmaktadır. [16]

Günümüzden bir Dersim manzarası. Fotoğraf, Huşamadyan'ın dostlarından Cihangir Gündoğdu'ya ait. Kendisi, fotoğrafını kullanmamıza içtenlikle izin verdi.

Diğer geleneksel tedavi yöntemleri

Burada Dersim halk hekimliğinden çeşitli örnekler sunuyoruz. Bu örnekler çeşitli Ermeni kaynaklara dayanmaktadır.

Depresif gelin

Bu konuyu anlatan, 1870'lerde Dersim'i ziyareti esnasında Frank (bu sıfat genellikle Katolikliği kabul eden Ermenilere verilmektedir) Garabed isimli bir Dersim'liye rastlayan rahip Karekin Srvantsdyants'tır: Srvantsdyants okuyucuya Garabed'den duyduklarını anlatıyor. Bahsi geçen hasta, Garabed'in "cinli", başka bir deyişle "kötü" ruhların etkisinde olduğu söylenen hasta gelinidir. Buna göre, "cin"den kurtarmak için kadının başında dört İncil'i okumuşlar; kâğıt falı açmışlar; ama bütün bunlar fayda etmemiş. Ardından, Garabed'i Til Köyü'nde cin kovma konusunda ün yapmış İslam mollasını çağırmaya zorlamışlar. Cinci hoca kadının başında bir şeyler mırıldanmış, ve anlattıklarına göre bu sözler üzerine cinler yere dökülmüş; adam yerden toprağı almış ve bir kamışın içine doldurmuş ve kamışı mumla kapatarak, cinlerin hapsedildiğini söylemiş. Molla kamışın belli bir yere gömülmesini tavsiye etmiş ve vizite ücretinin ödenmesini istemiş. İkna olmayan Garabed pazarlık etmiş; tutarın geri kalanını gelin iyileştikten sonra ödemeyi taahhüt ederek mollaya avans olarak iki adet beş kuruşluk vermiş. [17]

"Susung" çağıran çocuklar

Onlar kulak ağrılarını tedavi ederler. Rahip Karekin Srvantsdyants'ın el yazısı notlarına göre, bu "uzmanlık" aşağı köyde (köyün adını onun el yazmasından net bir şekilde anlamak mümkün olmadı) yaşayan yetenekli bir ailenin küçük bir kızına ve oğluna kalıtım yoluyla aktarılmıştır. Tedavi seremonisi bu köyde bulunan harabe halindeki bir şapelin mihrabında gerçekleşir. Küçükler "Susung, susung içeri git veya dışarı gel" diye seslenerek, şapelin arkasındaki pencereden üç kez birbirlerine mendilden yapılmış bir top atarlar. Bunun ardından hasta kişi bu pencerenin içine iki yanık mum diker. Tedavi olarak, Meryem Ana kaynağının suyuyla yoğrulan yerel toprakla hazırlanmış bir macunu Hastanın kulağına sürerler.

Günümüzden bir Dersim manzarası. Fotoğraf, Huşamadyan'ın dostlarından Cihangir Gündoğdu'ya ait. Kendisi, fotoğrafını kullanmamıza içtenlikle izin verdi.

Kurşun dökme seremonisi ile kem gözleri uzaklaştırmak

Yüksek ateşi olan hastaların dermanıdır. Usta bir kurşun dökücü erittiği metali hastanın başının üstünde tutulan su dolu bir tavaya boşaltır. Kurşun soğuyunca çeşitli şekiller alır; bu şekiller çivi/köpek şeklinde ise, acı çeken kişinin ailesinin aklından geçen şahsın (kem göz) ismi öğrenilir ve sivri uçlu bir metal kem gözün içine saplanır; bu şekilde kötü ruhlar hastadan uzaklaştırılmış olur. Kurşun parçaları daha sonra sokağa dökülür ve yoldan geçenler tarafından çiğnenir. Bu işlemin yanında, hasta örtülere sarılır; terleyene kadar hastaya sıcak sıvılar içirilir. [18]

Atalardan kalma deneye dayalı "nesnel" tedavi yöntemleri

Burada şu yöntemlere rastlıyoruz: Kan alma, şiş vurma, kineziyatrik (osteopatik teknikler), ısı ile terletme ve şifalı bitkilerle tedavi. Antranig'e göre, "Dersim dağlarında yetişen her bitki kendi adı ile anlamına sahiptir... ve ayrı bir hastalık içindir; yerliler tarafından da bu hastalığın ismi ile tanınırlar" [19].

Çocuk hastalıkları

Gördüğümüz gibi, bunlar Dersim'de nüfus artışını son derece olumsuz etkilemiştir. Genellikle Yerevanyan (sayfa 481-485) ve Kasbaryan (sayfa 494-505) bu hastalıklar hakkında hemen hemen aynı açıklamalarda bulunmuşlardır.

Günümüzden bir Dersim manzarası. Fotoğraf, Huşamadyan'ın dostlarından Cihangir Gündoğdu'ya ait. Kendisi, fotoğrafını kullanmamıza içtenlikle izin verdi.

Kızamık

Viral bir hastalıktır; yüksek ateş, göz kızarıklığı, boğaz iltihabı ve vücutta kırmızı sivilceler çıkması ile kendini belli eder. Kış mevsiminde bulaşıcı ve tehlikelidir ve beyin yangısına dönüştüğünde ölümcüldür. Hasta kırk gün sıcak tutulur; süt ve tatlı ile beslenir. İç organlarının, örneğin bağırsaklarının, zarar görmemesi için hasta sivilcelerini "dışarı dökmelidir".

Boğmaca

Bir bakteri enfeksiyonudur; güçlü öksürük ve bulaşıcı balgamı ile karakterizedir. Hastalığın kendiliğinden cehennem olup gitmesini beklerler. Başka bir tedavi yöntemi belirtilmemektedir.

Su çiçeği hastalığı

Viral bulaşıcı bir hastalıktır; ateş, baş ağrısı, çiçek şeklinde kırmızı kabarıklıklar ve vücut geneline yayılan içi sıvı dolu döküntüler ile karakterizedir. Virüs yayılmasın diye hastayı yıkamazlar.

Günümüzden bir Dersim manzarası. Fotoğraf, Huşamadyan'ın dostlarından Norair Chahinian'a ait. Kendisi, fotoğrafını kullanmamıza içtenlikle izin verdi.

Çiçek hastalığı

Viral bulaşıcı bir hastalıktır; çocukların düşmanıdır, özellikle de 1890'larda zorunlu aşılama henüz Dersim'de uygulanmazken. Yerevanyan aşı yapan kişilerin yılda 2-3 kez düzenli olmayan aralıklarla Harput'tan geldiklerini yazıyor. Bulaşmayı önlemek için bir dizi temel sağlık tedbirleri alınabilir (temel temizlik, yaygın sabun kullanımı, hastanın ve eşyalarının izole edilmesi), ancak yörede hüküm süren genel ortam ve hastalığın ölümcül niteliği nedeniyle, köylülerin bu tedbirleri aldığına inanmak zordur.

Çagha Boghan (çocuk boğan)

Kasbaryan bunun kızıl hastalığı olduğunu bildirmektedir. Ancak Kasbaryan teşhis için yalnızca boğazdaki belirtileri tarif etmekte ("çocukların boğazından çıkarak onları boğuyordu), vücutta beliren ve güneş çarpmasına benzeyen kızıllık ve dildeki lekelerden bahsetmemektedir. Hasta çocuğun boğazındaki irinli zar parmakla patlatılır ve çocuk boğularak ölmekten kurtulur ve iyileşirmiş [20].

Cilt hastalıkları

Tsırtsırug

Tanıma bakılırsa, trikofiton türü bir parazit söz konusudur. Bu baş mantarı saçlara bulaşır, saçların dökülmesine yol açar ve bulaştığı yerde yuvarlak saçsız yara izleri oluşmasına neden olur. Çok bulaşıcı bir hastalıktır. Kasbaryan halkın uyguladığı aşağıdaki tedaviyi tasvir ediyor: kabak (cucurbita pepo) külünü tereyağı ile karıştırıp, yaranın üstüne sürerler [21]. Genel olarak, bazı yağ asitleri mantar önleyici etkiye sahiptir. Tereyağı muhtemelen bu nedenle tsırtsıruga karşı etkili olmaktadır. Küle gelince, tereyağının mayalanmasını engellemek için gerekli gözüküyor.

Günümüzden bir Dersim manzarası. Fotoğraf, Huşamadyan'ın dostlarından Norair Chahinian'a ait. Kendisi, fotoğrafını kullanmamıza içtenlikle izin verdi.

Mırçınpon

Vücutta küçük sivilce kümeleri ortaya çıkar ve bunlar kaşıntıya neden olur Bu olgu karınca yuvasındaki deliğin çevresini hatırlatmaktadır; ismi de bundan gelmektedir. Bunun bir türü özellikle dirseklerin çevresinde yayılır. Beyrut'ta Harput'lu bir cildiyeci bu hastalığı kalamin ile tedavi ediyordu (bu bilgi tarafımızca gerçekleştirilen bir mülakattan alınmıştır). Kaşıntı önleyici/tahriş önleyici kalamin, cilt hastalıkları için çinko asidi ve belli bir tuz içeren merhem veya sıvı süspansiyon şeklinde bir müstahzardır.

Ürtiker

Vücutta çengel şeklinde şişlikler, yani kırmızı, harita benzeri yassı urlar ortaya çıkar. Bunun nedeni, bitkilere, yemeklere veya böcek sokmalarına karşı aşırı hassasiyettir (alerji). Bunun tedavisi tanımlanmamıştır.

"Kos" (Uyuz)

Bu hastalığa Türkçe uyuz adı verilir.  Hastalığa, ciltte açtığı ve şiddetli kaşınmaya neden olan koridorların içinde yaşayan sarcoptes scabiei isimli bir mikrop yol açar. Kirli tırnaklar nedeniyle bulaşıcılık daha da artabilir. Elbiseler, iç çamaşırları, çarşaf ve yorganı mükemmel bir şekilde temizleme imkânı yoksa, hastalık daha kolay bulaşır.

Çemişgezek'te uyuz hastalığına yakalanan kişiyi Kosaghpyür'e yıkamaya götürürler. Dersim'de elbiseleri temizleme yöntemi hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. Ancak Antranig'e göre, hastaya kosakhod veya taşkıran (scabiosa arvensis, saxifrage, gazon turc) yedirirler. Başka bir tedavi de aynı bitki infüzyonunu hastaya içirmeleri ile uygulanır [22]. Bu bitkinin kullanımını haklı çıkarmak için, kimyasal bileşimini tespit etmek mümkün olmadı.

Çemişgezek, 1937 veya 1938 civarı (Kaynak: Kişisel koleksiyon)

Çıbanlar

Çıban ve it memesi Bunlar derinin altında oluşan irinli ve kırmızı urlardır, kaşıntıya ve ağrıya sebep olurlar. Çıban vücudun herhangi bir yerinde belirebilir; it memesi ise koltuk altında çıkar. Buna sebep olan organizma staphylococcus aureous mikrobudur. Bu mikrop üst solunum yolarında birikir; başka insanlara ağız, burundan dışarı atılan damlacıklar ve bulaştığı nesneler vasıtası ile bulaşır. Meme çıbanları ile ilgili olarak mikrop, emziren kadının sütüne bulaşır (anne veya süt anne) ve çocuğa bulaşabilir. Doğal olarak, sıkışık ve yıkanma imkânının olmadığı ortamlarda bulaşma riski artar [23].

Kasbaryan it memesine çare olarak yumurta akı ve toz şeker ile hazırlanmış bir macundan bahsetmektedir. Ghazaryan Çemişgezek'te bu yara için açits (ksam, sultan gülü, sabunig ve hatmi isimleriyle de tanınmaktadır; althea officinalis) isimli bir çiçeğin kullanıldığını belirtiyor. İrini emmesi için, bunu yaranın üstüne koyarlar. Bu çiçek yılan sokmasının neden olacağı zehirlenmeyi, zehrin yayılmasına engel olarak önler [24]. Yılan sokması durumunda yabani şeker havucunun (sium sisarum) karamuk otu da yaranın üstüne konularak kullanılır. Bunu bir saat sonra çıkarırlar, yerini süt ile yıkarlar ve üstünü yeniden bu otla örterler. Bu işlem yedi kez gerçekleştirilir. A. Torosyan'a göre, hatminin adı Pedanius Dioscoridis'in De Materia medica isimli kitabında geçmektedir; bu kitapta zeytinyağına batırılmış yapraklarının çıbanların üstüne konduğu belirtilmektedir [26]. Bizim zamanımıza daha yakın bir kitapta diğer tedavi özelliklerinin yanı sıra hatminin antiviral, antifungal ve antibakteriyel özelliklere sahip olduğu belirtilmektedir. Onun vasıtasıyla staphylococcus aureous mikrobunu yok etmek mümkündür [27]. Hatmi, kıvamlı halde sulu arap zamkı içerdiği için yılan sokmasına da devadır; zehrin vücuda emilimini durdurabilir. Yabani şeker havucuna gelince, onun faydalarını tanımlayan hiçbir bilgi bulunamadı.

Ger yara (Yiyen yara)

Hastalığın hangisi olduğu anlaşılamadı. Boğazı ve ağzı çürüten bir hastalıktır; Kasbaryan'a göre büyük olasılıkla kanser söz konusudur [28].

Şark çıbanı

Oyuk şeklinde yara izlerine benzeyen yaralardır; bunlar 3-10 yaşlarında ortaya çıkar, ancak yetişkinlerin yanaklarında veya burunlarının ucunda da olabilir [29]. Kişi, tatarcık sınıfına dahil dişi sinekler tarafından ısırılırsa, bu yaralar ensede ve ellerin üstünde de olabilir. Sinek derinin altına tek hücreli layşmania türünden bir parazit enjekte eder. Hastalık bilimsel olarak cutaneous leishmaniasis ismiyle tanınır [30]. Bu sinekler Suriye ve Irak'ta akarsuların bulunduğu bölgelerde çoğalır. Halep'ten Harput'a, oradan da Dersim'e geçerler. Bu yaraya Antep'lilerde ve Adana'lılarda da sık sık rastlanır. Bu yarayı tedavi etmek için, Dersim'liler yaranın üzerine un çorbası ve bakır sülfat (CuSO4) ile hazırlanan bir macuna batırılmış bir bez koyarlar. Konsantre şekerin ve un çorbasının ülserleşmeye engel oldukları ve yaranın sağlıklı bir şekilde kabuk bağlamasını kolaylaştırdıkları bilinmektedir. Bakır sülfat (CuSO4) ise dezenfektandır; metal tuzları da dezenfektandır. Modern farmakoloji şark çıbanını stiboglukonat isimli, başka bir metal olan antimon ile hazırlanmış bir müstahzar ile tedavi etmektedir.

İç hastalıkları ve belirtileri

Sıtma

Bu konuya daha önce değindik.

Sarılık

Safrada bulunan sarı bilirubin vücuttan dışarı atılmazsa, bağırsakların içine boşalır ve çeşitli karaciğer hastalıklarına yol açar. Böylece kana geçer, cilde, idrara ve gözün beyaz kısmına sarı bir renk verir [31]. Dersim'li kurumuş köpek dışkısını bala karıştırıp, doğal rengine kavuşana kadar "sararmış" hastaya yedirir [32]. Kasbaryan, uzman halk hekimlerinin hastanın omuzunun arkasındaki kısımda bulunan ve sırttan göğse kadar uzanan siniri bulduklarını anlatıyor. Dalak ve karaciğerin hasta sinirden besin almaması için, halk hekimleri bu siniri keserler. [33] Ardından her sabah, kahvaltıdan önce, karaciğeri ve dalağı sıcak sabunlu su ile haricen ovarlar. Bu masaj karaciğerin tıkanan safra kesesini harekete geçirerek, safranın boşaltılmasını kolaylaştırabilir.

İshal (ishal, karın ağrısı)

Bunlar belli hastalıkların belirtileri olabilir. Dersim'li bunları farklı şekillerde tedavi eder. Buna göre, süt bebekleri bu hastalığa yakalanırsa, o halde artık emzirmezler ve bebeğe öğütülmüş nohut gibi, nişastalı (C6H10O5)n baklagiller yedirirler. Nişasta bağırsaktaki sıvıyı emerek ve jelleştirerek "trafiği" yavaşlatır. Hastayı sıcak bir taşın üstüne oturtmak da başka bir tedavi yöntemidir. Veya hastaya nar kabuğu infüzyonu içirirler; bunun içerdiği tanin iltihaplı bağırsak zarındaki akıntıları durdurur [34].

İshalin yanı sıra, karın ağrısını dindirmek için de bir zahter türü olan başak kekik (thymus capitatus) kullanılır [35]. Bu bitki timol ve tanin gibi dezenfektanlar içerir [36].

Vartsav

Yerevanyan bu hastalığın tifo (mikrobu: salmonella typhi) olduğunu, tifüs olmadığını düşünmektedir. Diğer yandan, tifüsün Osmanlı İmparatorluğu'nda yaygın bir hastalık olduğunu biliyoruz. Yerevanyan yanılmış olabilir. Vartsavın bit ısırığı ile insana bulaşan tifüs olması daha olasıdır. Hastalık Dersim örneğinde olduğu gibi aynı evde yaşayan çok fertli ailelerde hızla yayılabilir. Yerevanyan'dan farklı olarak, Kasbaryan vartsavın tifüs olma olasılığını daha yüksek bulmaktadır. Hastalığı atlatmanın yolu uzun süre yatakta kalmaktır. Ölümcül olma oranı yüksektir.

Kabızlık

Çocuklara, tedavi olarak sinemeki (cassia acutifolia) yaprağını suda kaynatıp, sütle karıştırarak içirirler. Diğer vakalarda, deva olarak başka bir bitki olan Sütlüce otu (euphorbia lathyris? orientalis?) kullanılır. Bunun bitki sütünü (lateks) unla yoğururlar ve büyüklüğü hastanın yaşına göre değişen küçük haplar hazırlarlar. Bu bitki sütünden birkaç damla suya karıştırılıp, müshil olarak kullanılır [37]. Burada bitkideki lateksin vücutta beliren siğilleri de yok ettiğini hatırlatmakta fayda var. Bu durumda bitki sütünü siğile günde birkaç kez sürmek gerekir [38]. Bu bitkinin zehirli olabileceğini de vurgulamakta fayda var. Kabızlık durumu bütün bu tedavilere rağmen devam ederse, bu durumda hastaya müshil özelliği taşıyan dut şerbeti içirilir. Bu da sonuç vermezse, magnezyum sülfat solüsyonu [39] veya başka bir euphorbiaceae'nin (ricinus communis) çekirdeklerinden çıkarılan yağ, tatsız hint yağı içirilir [39].

Verem (ince hastalık)

Gerçi bu hastalığa Dersim'de nadiren rastlanır, ama böyle bir vaka görülürse ölümcül olur. Kasbaryan bu hastalığın genellikle Amerika'dan veya İstanbul'dan eve dönen gurbetçiler tarafından bulaştırıldığını yazmaktadır. Hasta erir ve hastalığı taşıyanlardan çoğu ölür. Yerevanyan ve Kasbaryan tedavi şekilleri bildirmezler, ancak Kasbaryan Dersim'e dönen hastaların hava değişimi sayesinde bazen sağlıklarına kavuştuklarını yazmaktadır. Tabii bu tedavi kısmen hastanın doğuştan gelen direncine bağlıdır.

Satlıcan

Bu hastalık çeşitli mikropların akciğerlerde gaz alışverişini gerçekleştiren alveollere bulaşması ile ortaya çıkar [40]. Kasbaryan'a göre tedavi şekli, ateşini düşürmek için hastayı terletmekten ibarettir. Başka bir tedavi yöntemi Dersim'de "kupa kaşel" (kupa çekmek) ismiyle tanınan bardak çekmektir. Bu muhtemelen kan dolaşımını stimüle ederek, adale ağrılarını dindirir [41].

Kansızlık Anemi

Antranig kansızlıktan muzdarip bir kişinin "gözlerinin karararak söndüğünü" tasvir ediyor. Berber (cerrah) hastanın kan fazlalığı veya kirlenmesi yaşadığını sanarak, damarlarından uzun süre kan almıştı. Köyden köye dolaşan ve meydanda sırayla yerlileri "kansız bırakan" ve vizite ücretini alan bir Türk berber de varmış [42].

Bağırsak kurtları: Tenya ve askaris

Tenya için yüzyıllardır denenmiş bir tedavi uygularlar; bu tedavi yöntemi gün boyu sadece çiğ kabak çekirdeği yemekten ibarettir. Parazit hemen ertesi sabah vücuttan atılır. Askaris için ise yeşil bir bitki tozu kullanılır; bu toz bala karıştırılır ve sabah erkenden hastaya yedirilir. Davetsiz misafir vücuttan atılana kadar hasta aç kalmalıdır [43]. Beyrut'ta 1970'lere kadar, Harput'lu eczacılar eczanelerinin bitişiğindeki kimya laboratuarlarında, öğütülmüş kabak çekirdeğiyle (cucurbita pepo) tenya ilacı olan bir sıvı hazırlarlardı. Kabak çekirdekleri cucurbitacin A-L kimyasal maddelerini ihtiva eder; bunlardan cucurbitacin-E tenyaya karşı etkilidir [44]. Cucurbitacin'ler zehirli olabilir. Yukarıda bahsi geçen yeşil bitki tozuna gelince, bu toz, pelin familyasına (compositae) mensup Artemisi cina veya Artemisa marina bitkisi olabilir. Söz konusu bitki acı santonin (C15H18O3) içerir [45]. Çin'de yetişen quinghaosu (artemisia annua, sweet wormwood) bitkisinden elde edilen artemisininin sıtmaya yol açan plasmodium falciparum'a (tek hücreli parazitler) karşı da etkili olduğunu belirtmek gerekir [46].

Çeşitli başka hastalıklar

Kulak ağrısı

Kulak ağrısı için mercimek buharı ile tedavi usulü uygulanır. Mercimek (lens culinaris) haşlanır ve ağrıyan kulak onun buharına maruz bırakılır, ardından da bağlı olarak tutulur. Mercimek taneleri lektinler içerir (lectin) [47]. Bundan, mercimekteki uçucu lektinlerin iyileştirici rol oynayabileceği sonucu çıkarılabilir [48].

Göz ağrısı

Bu Haziran'dan Ekim'e kadar olan zaman sürecinde sık sık yaşanır ve soğuk mevsimde ortadan kaybolur. Bu rahatsızlık özellikle çocuklarda görülür. Göz ağrısını renkli tozlar veya sıvılar, örneğin khırıbz, ile tedavi eden meşhur "göz hekimi" Bayan Çançoyan Dersim'de ün salmıştır. Işıktan korumak için, kişinin gözlerini siyah bir bezle bağlarlar. Karahindibadan (taraxacum officinalis) çıkarılan ve maden tuzları, vitaminler, organik asitler içeren bitki sütü de göze damlatılarak kullanılır.

Göz ağrısı için süt annenin sütü de kullanılır. Bu sütün, hastalıklara karşı mücadele eden antikorlar içerdiğini biliyoruz. İçinde şap (alum, mineral alumina salt) eritilen taze koyun sütü de başka bir devadır. Bir sargı bezi alınır, hazırlanan sıvıya batırılır; ardından ağrıyan gözün üzerine bağlanır. Şap kanamayı kesici etkiye sahip olduğu için, gözde genişleyen kılcal damarları sıkarak kızarıklığı hafifletebilir.

Güneş çarpması

Vücudu sarmısak ve ayran çözeltisine batırılmış bir beze sararlar; ateş, hidrasyon ve sarmısaktaki ateş düşürücü uçucu maddeler sayesinde düşer.

Hemoroit

Bu hastalık için, yine sarmısağın dezenfektan ve antispazmodik özelliklerinden faydalanılır.

Kaşıntı

İlgili bölgeyi toz şeker ve sülfür karışımı ile örterler. Sülfür pek çok cilt hastalıklarını tedavi eder. Şeker, tahriş olan yerdeki su ve sülfür birbirlerine karışarak, sülfürün kimyasal durumunu fiilen değiştirir ve faaliyetini stimüle eder.

Baş ağrısı

Hafif ağrı: Sirke ve rakıya batırılmış bir bezi hastanın başına bağlarlar. Sirke organik bir asit olan asetik asit ihtiva eder. Sirke aspirin molekülünün bir parçasıdır. Bezle sarmak, asidin uçmasına engel olur ve asidin alın derisinden içeri emilmesine katkıda bulunur. Ağrı kesici, ateş düşürücü ve antiinflamatuar ilaçlar arasında yer alan Brufen molekülünde de yine organik bir asit (propiyonik asit) mevcuttur. Dersim dut rakısı ise yüksek alkol oranı ve dutun bileşimindeki uçucu yağlarla halk arasında her derde deva bir ilaç olarak bilinir.

Şiddetli baş ağrısı: Dersim'liler patates dilimlerini öğütülmüş kahveye batırır, ardından bu bileşimi başın çevresine bir bez yardımıyla uygular. Kafeinin ağrı kesici ve migren önleyici özellikleri bilinmektedir. Patatesteki su kafeini yavaş yavaş eriterek emilmesine yardımcı olur.

Diğer ağrı çeşitleri

Bel ağrısı

Dersim'liler ağrıyan yere aşağıdaki merhemi yapıştırır: katranla karışık öğütülmüş günlük; bu merhem ağrı geçene kadar ağrıyan yerde tutulur. Katran burada yapıştırıcı rolünü oynamaktadır. İncil'de bahsi geçen kilise günlüğü uçucu yağlar açısından zengin, hoş kokulu reçineli, şifa verici bir maddedir. Günlük boswellia sacra veya serrata bitkisinden elde edilir. Kemik ağrıları için de başka bir ilaç vardır: Haşlanan ve suyu içilen büyük ısırgan otu. Çocuklarda bel ağrıları için meryemana dikeni kullanılır. Bu bitki içerdiği silmarin sayesinde antiinflamatuar etkiye sahiptir.

Eklem ağrısı

Çeşitli tedaviler mevcuttur. Canlı tavuğu tüyleriyle birlikte "döverek" ağrıyan yere bağlamak. Yeni kesilmiş koyunun sıcak derisini ağrıyan yere bağlamak. Bitkisel olmayan bu merhemler ağrıyan yerde kokana kadar tutulur. Muhtemelen bu yöntem karşı tahriş etme kuramına göre etki gösteriyordu.

Kemik manipülasyonu

Usta kırıkçılar bu yöntemi soğuk algınlığı sonucu hissedilen şiddetli ağrı, khosdgodili tedavi etmekte kullanırlar. Bu aslında bağırsak gribidir. Günümüzde bunun mikrobik olduğunu, soğuk algınlığından kaynaklanmadığını biliyoruz. Dersim'de bu hastalık hastanın sırt kemikleri hareket ettirilerek tedavi edilir. Kırıkçı dizini hastanın sırtına dayar, onun çapraz konumdaki kollarını çat çat diye sesler duyana kadar geriye doğru çeker. Buna khulic guyrel adı verilir. Karın ağrısı ile çat sesleri arasındaki ilişki konusunda bilgimiz yok. Acaba lenf dolaşımını stimüle etmek için mi? Bu stimülasyon mikropları bertaraf edebilir.

Sonuç

Yaptığımız inceleme eksiksiz olma iddiasını taşımıyor. Bilimsel veriler elimize geçen halk hekimliği uygulamalarının temelini belli ölçüde aydınlatsa da, uzak veya yakın bölgelerde yaşayan pek çok diğer halkta olduğu gibi, hâlâ açıklanması gereken hususlar mevcuttur.

İnanışlara dayanan "tedavi"lere gelince, bunları bir tür plasebo etkisine bağlamak mümkündür; buna göre, kişi istediği sonucu elde eder, zira bunu istemektedir. Acaba benzer ruhsal dürtüler vücutta biyolojik-kimyasal şifa verici moleküller ortaya çıkarabilir mi? Bazıları Nareg dua kitabının şifa verici gücüne de inanmaktadır [49].

Her hâl ü kârda, halk hekimliği incelemeleri orada saklı tedavi yöntemlerinin ortaya çıkarılmasını sağlayabilir; söz konusu yöntemler mutlak bir şekilde klasik farmakolojiye inananlar tarafından maalesef bilinmemektedir. Geleneksel bu yöntemlerden bazıları farmakoloji araştırmalarına sadece yararlı bir yön vermeyi başarmıştır.

  • [1] Zhang Qi, Traditional medicine definitions, World Health Organization (WHO).
  • [2] Kevork S. Yerevanyan, Çarsancak Ermenilerinin Tarihi, G. Donigyan Yayınevi, Beyrut, 1956, sayfa 479-481.
  • [3] Aynı kaynak, sayfa 476.
  • [4] Mathieu Ricard, Plaidoyer pour les animaux, Allary Editions, Paris, 2014, sayfa 81.
  • [5] Haygazn Ghazaryan, Çemişgezek Tarihi, "Hamazkayin" Basımevi, Beyrut, 1971, sayfa 126-128.
  • [6] Yerevanyan, sayfa 485.
  • [7] CSF Gomes, "Naturotherapies based on minerals", in Geomaterials (Ocak 22, 2013) (Kaynak: www.scirp.org/journal/gm), sayfa 2.
  • [8] Yerevanyan, sayfa 18-19.
  • [9] CSF Gomes, "Naturotherapies based on minerals", sayfa 3, tablo 1.
  • [10] Yerevanyan, sayfa 18-19.
  • [11] Rahip Karekin Sırvantsdyants, Toros Aghpar, Ermenistan Yolcusu, 2. bölüm, 3. baskı Baghdadlıyan (Aramyan), İstanbul, 1884, sayfa 114.   
  • [12] Yerevanyan, sayfa 482-483.
  • [13] The Merck manual - Home health handbook, Malaria, Whyley, 2009, sayfa 1218-1220.
  • [14] Yerevanyan, sayfa 481.
  • [15] Sırvantsdyants, sayfa 114.
  • [16] Yerevanyan, sayfa 481.
  • [17] Sırvantsdyants, sayfa 119-130.
  • [18] Hampartsum Kasbaryan, Çemişgezek ve köyleri, "Baykar" Basımevi, 1969, sayfa 504.
  • [19] Antranig, Dersim: Yolculuk ve rapor, Tiflis, Mnatsagan Mardirosyants Basımevi, 1900, sayfa 195.
  • [20] Kasbaryan, sayfa 498.
  • [21] Aynı kaynak, sayfa 496.
  • [22] Antranig, sayfa 195.
  • [23] Merck manual, Whyley, 2009, sayfa 1176-1177.
  • [24] Ghazaryan, sayfa 117.
  • [25] Susie Hoogasian Villa and Mary Kilbourne Villa, Armenian village life before 1914, Wayne State University, Detroit, 1982, sayfa 152.
  • [26] A. Torosyan, Ermenistan'ın Şifalı Bitkileri, Erivan, "Hayastan" Yayıncılık, 1983, sayfa 261-267.
  • [27] Ali Shah et al, Pharmacological activity of Althea officinalis, in Journal of medicinal plants research, vol 5(24), Ekim 2011, sayfa 5662-5666.
  • [28] Kasbaryan, sayfa 497.
  • [29] Aynı kaynak.
  • [30] Merck manual, sayfa 1217-1218.
  • [31] Aynı kaynak, sayfa 214 -217.
  • [32] Yerevanyan, sayfa 489.
  • [33] Kasbaryan, sayfa 495.
  • [34] Aynı kaynak, sayfa 499.
  • [35] Ghazaryan, sayfa 118.
  • [36] A. Schauenberg et al, Guide to medicinal plants - Thymus vulgaris, Londra, Lutterworth press, 1977, sayfa 256-57.
  • [37] Garabed Kapigyan, Ermeni Bitki Dünyası, Kudüs, Aziz Hagop Basımevi, 1968, sayfa 108-109.
  • [38] Larousse des plantes qui guerissent, paragraphe Euphorbe epurge, 1974, sayfa 120.
  • [39] Kasbaryan, sayfa 495.
  • [40] Merck manual, sayfa 463-465.
  • [41] Kasbaryan, sayfa 495.
  • [42] Antranig, sayfa 19.
  • [43] Kasbaryan, sayfa 499.
  • [44] Dinan L. Hormann, "Ecdysteroid Agonists and Antagonists" in Comprehensive Molecular Insect Science, cilt 3, sayfa 197-242.
  • [45] Robert H. Lewis, Memory P.F. Elvin-Lewis, Medical Botany, Plants Affecting Human Health, New Jersey, Wiley, 1977, sayfa 290.
  • [46] Merck manual, sayfa 1120.
  • [47] Lewis/Elvin-Lewis, Medical Botany, sayfa 99.
  • [48] Ravi Kant Upadhyay, Essential oils: antimicrobial, anthelmintic, antiviral, anticancer and anti insect properties, J. Appl. Biosci, 36(1): 1:22, Haziran 2010.
  • [49] Psikiyatrist Armen-Nersisyan (Ermenistan) bu fikrin savunucularındandır.

Bitkilerin isimlerini doğrulamak için aşağıdaki üç botanik sözlüğünü kullandık:

Fidanlar ve Ermenice isimleri, Mıkhitaryan Basımevi, Venedik, Aziz Lazarus, 1952.

Garabed Kapigyan, Ermeni Bitki Dünyası, Kudüs, Aziz Hagop Basımevi, 1968.

Armenag K. Bedevyan, Polyglottic dictionary of plant names (re-impression of the 1935 edition), Cairo, Madbouly bookshop, 1994.