Adapazar, Ermeni sokağı (Kaynak; Raymond H. Kévorkian/Paul B. Paboudjian, Les Arméniens dans l'Empire Ottoman à la veille du Génocide, Paris, 1992.)

Mardigyan Arşivi – Selanik

Yazar: Vahe Taşcıyan, çeviren: Sevan Değirmenciyan, 28/02/2022 (son değişiklik: 28/02/2022).

Bu hatıra nesneleri 13 ve 14 Kasım 2021 tarihlerinde Selanik’te düzenlenen Huşamadyan atölyesinde elimize ulaştılar.

Bu sayfa Atina’da yayınlanan “Armenika” dergisi ve “Hamazkayin” Derneği Selanik şubesinin işbirliğiyle hazırlandı. Atölye, Alman EVZ (Bellek, Sorumluluk ve Gelecek) Vakfı tarafından desteklenmiştir.

Mardig Mardigyan ailesi Adapazarlı. Babası Varazdat Mardigyan ve annesi Mari Mardigyan (Gülyan) Adapazarı’nda doğmuş.

Mari’nin anne ve babası ise Makruhi ve Asadur Gülyan. Mardig, büyük babası ve büyük annesinin Armaş ve Kudüs’e adak ziyaretinde bulunduklarını anlatıyor. Bu ziyaretlerin nedenlerinden biri de, tahminen, çocuk sahibi olmak istemeleri, çünkü çocukları olmuyordu. Nihayetinde Makruhi ve Asadur bir kız çocuğu evlat edinir ve bu çocuk Mari idi.

Gülyanların Adapazarı’nda bir fırını vardı ve ekmekçilikle uğraşırlardı.

Soykırım zamanında Gülyan ve Mardigyan aileleri sürgün edilir. Bu iki aileden kimlerin bu kötü zamanlarda katledildiklerini bilmiyoruz. Kurtulanlar mütarekeden sonra memleketlerine döner, 1922 yılının sonlarında da nihayi olarak Adapazarı’ndan ayrılır ve Batı Anadolu’dan kaçan sayısız mülteci ile beraber Yunanistan’ın Limnos / Limni adasına sığınır.

Belli bir süre Limni’de kaldıktan sonra Mardig’in ailesi Kuzey Yunanistan’da bulunan Drama şehrine geçer, oradan da nihayi olarak Mardig ve ailesinin bugüne kadar yaşadığı Selanik’e yerleşir.

Mardig’e atalarından kalan bir anı olarak sadece bir eşya miras edilmiş; bu da Armaş Manastırı’nın narteks bölümünde bulunan Meryam Ana ikonasını gösteren özel bir fotoğraf. Fotoğraf yıllardır cam bir çerçeve içine alınmış. Mardig bu fotoğrafın tehcir yıllarında ailesine eşlik ettiğini, daha sonra ailesi Yunanistan’a göç ettiğininde fotoğrafın da onlara eşlik ettiğini anlatıyor. Makruhi bu fotoğrafı hep evin duvarında asılı tutmuş. Kendisinden sonra kızı Mari de aynısını yapmış. Şimdi ise fotoğrafı Mardig özenle muhafaza ediyor. Mardig, küçük bir çocuk olduğunda Makruhi’nin arkadaşı olan kadınların eve geldiğini, bu fotoğrafın önünde topluca dize geldiklerini ve Meryem Ana’ya yönelik toplu dualar ettiklerini hatırlıyor.

Mardig’in bu tanıklıklığını kaynanası ve Makruhi ve Mari’yi yakından tanımış olan Alis Kasparyan’da teyit etti.

“Mucizevi Meryem Ana” resmi ile bir fotoğraf. Bu, Armaş Manastırı narteksinde bulunan ikona. 

Armaş Manastırı’nın S. Asdvadzadzin Resmi

Armaş S. Asdvadzadzin (Meryem Ana) Manastırı narteks kısmında bulunan bu ikona Meryem Ana ve kucağında Bebek İsa’yı tasvir eder. Mardig’de bulunan bu narteksin siyah-beyaz bir fotoğrafı. Üzerine ileride süs ve renkler ilave edilmiş ve böylece fotoğrafa bir ikona şekli kazandırılmış. Gülyan ve Mardigyan aileleri fotoğrafı bu şekilde saklamış ve evlerinde saklamaya devam etmekdeler. Meryem Ana resminin üst kısmında Klasik Ermenice olarak “Dileyin ve size verilecek” yazmakta. Sağda genç bir muganni var. Solda ise yere yerleştirilmiş bir sandık görüyoruz. Üzerinde “Kumbara” yazıyor. Muhtemelen adak ziyaretine gelen hacılar maddi ve benzer hediyelerini buraya koyuyorlardı.

Bu Meryem Ana ikonasının farklı bir fotoğrafına “Armaş Manastırı 25. Yıl Jubilesi, 1889-1914” başlıklı kitapta rastlıyoruz (M. Hovagimyan Matbaası, İstanbul, 1914, s. 195). Aynı kitabın 95. sayfasında Armaş Manastırı kilisesine ait apsisin fotoğrafına rastlıyoruz. Burada da Meryem Ana ikonası var. İstanbul Ermeni edebiyatının önemli simalarından Levon Paşalyan bu iki resim hakkında ek bilgiler aktarır. Paşalyan, 1892 senesinde, İstanbul’da yayınlanan “Hayrenik” (Vatan) gazetesinde, büyük bir görkemle Armaş’a gelen hacılarla ilgili güzel bir tanıklık yazısına imza atmış [1].

Paşalyan, kilisenin sağ tarafında bulunan narteksin alnında “Armaş’ın mucizevi Meryem Ana’sı” resminin bulunduğunu yazıyor.

“Büyük bir resim. Eski Doğu resmine özgü kalın ve beceriksiz çizgiler ve şiddetli, kuvvetli, gösterişli renkler. Kafasında bir taç bulunan Meryem Ana, bebeklik özelliklerinden tamamen yoksun olan Bebek İsa’yı kucaklamış. İfade yoksunu bu resimde, Meryem Ana’nın gözü garip bir canlılığa sahip. Uçuruma açılmış bir göz, korkmuş, bakışındaki vurgulu hareketsizlik ve soğuklukla her yerden sana bakıp, seni taciz ediyor, korku uyandıran ve olağanüstü aslının korkunçluğu altında imanlıları başlarını eğmeye zorluyor” [2].

Paşalyan, manastırda Meryam Ana’ya ait olan bir başka resmin de bulunduğunu ekliyor. “... sanat değeri olan bir eser. Büyük İtalyan ustaların eserlerinin bir kopyası olarak, Venedik’te yapılmış (...)” [3]. Paşalyan’ın belirttiği bu ikinci resmin apsiste bulunan Meryem Ana resmi olduğunu düşünebiliriz.

İlginçtir, XIX. yy. sonlarında İstanbul Ermenileri Karagümrük’te bulunan S. Hovhan Vosgeperan kilisesine bir Meryem Ana resmi yerleştirir ve burası kısa bir süre sonra Armaş örneğinde olduğu gibi adak yerine dönüşür. Halk bu kiliseye “Küçük Armaş” adını verir. 1900 tarihinde kilisede bir yangın meydana gelir. Kilisenin din görevlisi hayatı pahasına Meryem Ana ikonasını kurtarmayı başarır. Daha sonra ikona Balat’ta bulunan S. Hıreşdagabed kilisesinde götürülür ve oraya yerleştirilir. İkona bu kilisede bugüne kadar muhafaza edilmekte ve önemli bir hac yeri olarak kabul edilmektedir [4].

Mardig’in yanında bulunan ikonaya gelecek olursak, fotoğrafta görülen Armaş hacılarının sevdiği ve secde ettiği “Mucizevi Meryem Ana”dır.

Yani hacıların “Mucizevi Meryem Ana” resmi Mardig’in yanında muhafaza edilen fotoğrafta bulunan. Armaş’a gelen hacılar bu resmin önünde diz çöküyor ve onun ihtilaşamı karşısında adaklarını adıyordu. Yıllar sonra dahi Armaş’taki Mucizevi Meryem Ana resmi imanlılarda saygı uyandırmaktaydı. Apsis, narteks, orada bulunan resim ve tüm manastırın artık olmadığı bir dönemde, Makruhi ve ailesi mülteci oldukları Yunanistan’da narteksde bulunan resmi, bir ikonaya dönüşmüş olan ve imanlıların kendisine karşı saygıyı ve çekim gücünü koruyan resmin fotoğrafını muhafaza ediyorlardı. Fotoğraf bir ikonaya dönüşmüştü ve Ermeni mülteci kadınlar, geçmişte Armaş’ta olduğu gibi, aynı ritüelleri ve sözleri takrarlıyor, secdeye geliyor ve etrafında dualar ediyordu.

Armaş köyü (günümüzde Akmeşe). Kilisesi, Ruhban okulu ve hacılar için öngörülen lojmanlarla manastır kompleksini görmek mümkün. Bu fotoğraf, Myheritage.com kullanılarak dijital olarak renklendirilmiş.

Levon Paşalyan tarafından kaleme alınan ve Armaş hac yolunu anlatan tanıklık. İstanbul’da yayın yapan “Hayrenik” gazetesinde çıkan bu yazının tamamını PDF üzerinden okumak için lütfen burayı tıklayınız (Kaynak; Levon Paşalyan, Eserler, Kilikya Katolikosluğu Matbaası, Anthilias, 1994.)