Marika Ninu: Mülteci Ermeni ve Rembetikonun Benzersiz Yıldızı
Yazan: Tassos Kaklamanis, Vahe Taşçıyan. Çeviren: Arlet İncidüzen, 30/07/2024 (son değişiklik: 30/07/2024). Bu sayfa Atina'nın “Armenika” dergisi ile iş birliği yapılarak hazırlanmıştır.
Marika Ninu Yunanistan'ın müzik tarihinin en parlak yıldızlarından biridir. Rembetikonun 1940'lar ve 1950'lerde en bilinen isimlerinden biri haline gelmiş meşhur şarkıcılarındandır. Şarkıları günümüze kadar ulaşmış ve halk tarafından sıklıkla dinlenmeye devam etmektedir.
Bu sayfayla Marika Ninu’yu sadece sanatçı kimliğiyle göstermeyi amaçlamıyoruz. Daha çok onun Ermeni kökenlerine ve aile hikâyesi üzerine yoğunlaşacağız. Yunanistan’da ne kadar da ünlü bir isim olursa olsun bu çevrenin dışında neredeyse hiç bilinmemektedir.
Evangelia/Vengelia Atamyan, Sis kökenli Ermeni
Marika Ninu’nun doğumunu tasvir eden birkaç anlatı mevcuttur. Bunların içinden en olası olanına göre kendisi 1921’de Mersin limanından İzmir’e doğru yol alan ve mültecileri taşıyan bir Yunan gemisinde dünyaya gelmiştir. Yunanlı kaptanın eliyle, henüz gemideyken vaftizi de gerçekleştirilmiştir.
Atamyan ailesi Kilikya’dan İzmir’e doğru göç yolundayken, yolda doğduğu kesindir. Atamyanlar İzmir’de Yunanistan’a geçip katliam ve tehcirden uzak, sakin, yeni bir yaşam kurmayı amaçlıyorlardı. Yeni doğan bebeğe Evangelia adı verilmiş olsa da yakın çevresinde kendisine Vangelia ya da Vangel şekliyle seslenilmiştir. İlk evlilik cüzdanında ismi “Vanuhi-Evangelia Atamyan” şeklinde yazılıdır.
Marika Ninu’nun ailesi, annesi Simagül (Sima olarak çağırılırdı) Atamyan (bekârlık soyadı Kahyayan, 1893), babası Hayg Atamyan ce üç çocukları Arşaguhi (d. 1912), Barkev (d. 1915) ve Koharig’den (d. 1921 sonları, Ermeni Kilikya topraklarında) oluşmaktaydı.
Bu Ermenilerin büyük bir çoğunluğu 1915 Soykırımı’nda hayatta kalıp I. Dünya Savaşı’nın sonlarında Arap eyaletlerinde üç yıl veya daha uzun süre sürgüne gönderilmiş insanlardı. Ateşkesten sonra Doğu ve Kilikya bölgesini savaştan galip çıkan İtilaf orduları, özellikle Britanya güçleri tarafından işgal etmişti. Bu şartlar altında 1919’dan başlayarak hayatta kalan Ermeniler Kilikya civarından toplanmaya başlamıştır. Onların birçoğu zaten bu bölgelerin yerlisiydi, haliyle tehcirden sonra memleketlerine geri dönmüşlerdir. Ermeniler için Kilikya’da tarihi bir evre başlamaktaydı. Soykırım felaketinden sonra hayatta kalanlar için bu yeni bir başlangıçtı. Osmanlı İmparatorluğu yıkılmış, Kilikya Ermenileri için Britanya ve ardından Fransız güçleri himayesinde yeni bir toparlanma dönemi başlamıştır.
Ne var ki bu yeni hayata başlama evresi oldukça kısa sürecekti. 13 Kasım 1921’de Fransız idaresi ile Mustafa Kemal’in (ileride Atatürk) liderliğindeki yönetim bir anlaşma imzaladılar. Buna göre Fransa Kilikya bölgesinin tamamını birkaç ay içinde Türkiye’ye bırakacaktı.
Bu şartlar altında Atamyan ailesi ve binlerce başka Ermeni için Kilikya’dan civar ülke ve şehirlere, özellikle Suriye, Lübnan, Kıbrıs, İzmir ve Yunanistan’a göç süreci başlamıştır.

Atamyan ailesi, Kilikya’nın Sis (günümüzde Kozan) şehri yerlisiydi. Sima Atamyan (bekârlık soyadı Kahyayan) Sis’de doğmuştu. Babasının adı Kevork, annesinin adı Sultan’dı. Kocası Hayg Atamyan, Kayseri’de dünyaya gelmişti ama daha sonra Sis’e yerleşmişti. Hayg Atamyan saatçiydi ama aynı zamanda Sis’de ud ve keman çalmasıyla meşhurdu. İlk üç çocukları Sis’te dünyaya gelmişti: önce Arşaluys, ardından Barkev ve Koharig. Marika Ninu’nun 1940 tarihli evlilik cüzdanında doğum yerinin aynı şekilde Sis şeklinde belirtilmiş olması ilginçtir, oysa kendisinin göç yolculuğu sırasında dünyaya geldiğini bilmekteyiz.
Atamyan ailesi, 1922 yılında mülteci olarak İzmir’e ulaşmıştır.
Yunanistan’a Göç ve Ardından Kokkinia’da Yeni ve Zorlu Yaşam
İzmir limanına ulaşıldıktan sonra Atamyan ailesinin yakınlardaki Menemen şehrine yerleştiği tahmin edilmektedir. Atamyan ailesinin burada geçirdiği süreye dair pek bir bilgimiz yok ancak burada çok kısa bir süre kaldıklarını bilmekteyiz.
O tarihte Türk güçleri İzmir ve civarını ele geçirince Hıristiyan halk (çoğunlukla Rum) için Yunanistan’a göç hareketi başlar. Türk askerler yetişkin Hıristiyan erkeklerin göç etmesini engeller, birçoğu tutuklanır ve öldürülür. Hayg Atamyan’ın da o felaket günlerinde tutuklanıp öldürüldüğü anlatılmaktadır. Sima ve çocukları bu kitlesel göç hareketine katılıp gemiye binmeyi ve Yunanistan’a ulaşmayı başarırlar. İlk durakları Lesbos adası olur, burada belirli bir süre kalıp Yunanistan’ın kara kısmına geçerler. Hayg Atamyan’ın öldürülmesine dair bir başka anlatı daha mevcuttur; buna göre Hayg zaten Kilikya’da öldürülmüş ve ailesi İzmir’e onsuz varmıştır.
Atamyan ailesi Yunanistan’da Pirea şehri yakınlarındaki Kokkinia (günümüzde Nikaia) bölgesine yerleşir. Buraya yerleşilmesi tesadüfi değildi. Çok sayıda mülteci ilk önce buraya yerleşir ve mülteci kamplarında yaşardı. Kokkinia’da çok sayıda Sis’ten göç etmiş Ermeni de bulunmaktaydı. Memlekitlilerin özellikle de hemşerilerin aynı yerde bulunması zorlu mülteci hayatında yardımlaşma ve destek vesileleri yaratmakta ve mültecilerin hayata tutunmalarını sağlamaktaydı. 1930’ların sonlarında Kokkinia’da Sisli 90 aile (aralarında Atamyanların da bulunduğu) yaşamaktaydı. Bu sayı muhtemelen mültecilerin yeni geldiği ve Yunanistan’dan başka ülkelere, özellikle de Güney Amerika’ya göç hareketinin henüz başlamadığı 1920’lerde daha fazlaydı.
Atamyan ailesinin Kokkinia mülteci kampındaki evinin çevresi Sisli ailelerle çevrelenmişti. Bunlar arasında Maksim Bacı ve Arsen Ebeyan, Santukhd Bacı Açabahyan, Bakkal Nuryan, kunduracı Semerciyan, Mari Çalıkyan’ın ailesi, Pekmezciyan, Bıligyan, Haytayan, Kalaycıyan, Kasarcıyan, Avşaryan aileleri bulunmaktaydı.

Atamyan ailesi, Kokkinia mülteci kampındaki çatısı teneke kaplı, yağmur sırasında hep su alan kulübemsi evini bu aileler sayesinde inşa edebilmiştir. Evin adresi: 50, Meğaron Sokak. 1920’lerin sonlarında karşı kıyısında Zavaryan Okulu’nun kurulacağı Suda nehri Atamyanların evinin yakınlarından geçmekteydi.
Sima Atamyan, yine Sisli “Kara” Sima’nın evinde çalışmaya başlar, burada bulgur hazırlayıp satarlar. İki Sima’yı birbirinden ayırmak için Sima Atamyan’a mavi gözlerinden dolayı “gök” lakabını vermişlerdir. Bir başka komşuya “küçük” Sima denmiştir. Aile çok büyük geçim sıkıntısı yaşamaktadır, öyle ki Barkev daha 9 yaşındayken çalışmaya ve sokak sokak dolaşarak ayakkabı boyamaya başlamıştır. Daha sonra bir atölyede metalcilik öğrenecek ve Kokkinia’da kendi atölyesini açana kadar burada çalışacaktır. Yine Kokkinia’da bir kebapçı açmış ve atölyedeli işlerini bitirdikten sonra akşamları da burada çalışmıştır. Kebapçı’da Koharig de ona yardım etmiştir.
Marika Ninu bu zorlu hayat şartların büyümüştür. Eğitim aldığı ilk kurum Kokkinia’daki Surp Hagop Ermeni Kilisesi’nin bitişiğindeki Ermeni okulu olmuştur. Viyana Mıkhitaryan Tarikatı’nın Kokkinia’daki Azize Teresa Katolik Kilisesi bitişiğindeki okuluna da gitmiştir. Okul yıllarında Aris/Arsidages Kalfayan (ileride Peder Der Garabed) müzik öğretmeni olur. Kalfayan onun müziğe ve şarkı söylemeye olan yatkınlığını fark edip okul törenlerinde şarkı söylemesi için sık sık sahneye çıkması için cesaretlendirir ve onu kilise korosuna dahil eder. Arsi Kalfayan Marika’ya özel dersler de vererek nota okumayı ve mandolin çalmayı öğretir. Özetle Marika Nunu’yu müzik ve şarkıcılığa Arsi Kalfayan yönlendirmiştir.

Şarkıcı öğretmenine karşı derin bir saygı beslemiştir. 1950’lerde Marika Ninu turne için gittiği ABD’de Kaliforniya’nın Fresno şehrindeki Ermeni mahallesi Yetem’de pederlik yapan öğretmeni Aris/Der Garabed Kalfayan’ı ziyaret etmek istemiştir. Lakin anlatıldığına göre Marika Ninu zamanında kendisini klasik müziğe yönlediren öğretmeninin karşısına çıkmaktan çekinmiştir. Marika -muhtemelen o dönemde hakim olan kanının etkisiyle- rembetiko okuyan (rebetisa/Ρεμπέτισσα) bir halk şarkıcısı olmaktan ve bir soprano olmadığı için utanmıştır. Bu nedenle nihayetinde Kaliforniya’da yaşayan öğretmeniyle bağ kurmaktan vazgeçmiştir.
Sis Ermenilerinin büyük çoğunluğu gibi Atamyan ailesi de ağırlıklı olarak Türkçe konuşmaktaydı. Ermenice hakim olsalar bile kendi aralarında bu dilde iletişim kurmaktaydılar. Marika Ninu Sisli bir ailede, Sisli akrabaları ve komşularıyla birlikte Türkçe konuşulan bir ortamda büyümüştür. Okulda ve Kokkinia’da Ermenice ve Rumca, daha sonra ise İngilizce de öğrenmiştir. Şarkıcılık kariyerine başladığında repertuarına birkaç Türkçe şarkı da eklemiştir. Yunanistan’da Osmanlı İmparatorluğu’ndan göç etmiş Türkçe konuşan Rum nüfusun da oldukça kalabalık olduğu dikkate alınırsa, Türkçe şarkılar da rağbet görmekteydi. Marika Ninu, Türkçe şarkıları Rumca şiveyle okumaktaydı ama çağdaşı birçok Yunan şarkıcıyla karşılaştırıldığında bu şivesi çok az konu olmuştur. 1950’lerde ABD’ye gittiğinde Yunanistan’daki yakınlarına gönderdiği mektupları Ermenice harfli Türkçe olarak kaleme almıştır. İlk edindiği lakap da yine Türkçe’dir: “deli.” Yabani karakteri ve şarkı söylemekteki yeteneğine istinaden yakın çevresi ona “Deli Marika” demeye başlar. Yüksek sesle, özgürce, evin içinde dışında, arkadaşlarının yanında bir yandan mandolin çalarak şarkı söylerdi. Konu komşu, bu inatçı, coşkulu ve hayat dolu kızın gözlerinin önünde “Deli Marika”ya dönüşmesini haşin gözlerle izlerdi.
İlk Evliliği: Hayg Mesrobyan’la
Muhtemelen etrafın baskısı, dedikodusu nedeniyle ailesi Marika’yı 17 yaşında evlendirmiştir.
Ablası Arşaluys zaten Krikor Arucuyan’la evlenip Arjantin’e yerleşmiştir. Diğer ablası Koharig 1935 civarında Örmezliyan soyadlı biriyle evlenmiş ve üç kızı olmuştur. Kardeşlerden en son evlenen Barkev olmuştur. Barkev, 1945’te Bedroc ve Gülizar (bekârlık soyadı Sıvaslıyan) Kalpakyan çiftinin kızları Hayguhi’yle evlenir. Gülizar Kokkinia doğumludur. Barkev ile Hayguhi’nin iki kızı olur: Güla ve Arşaluys. Güla’nin vaftizinde Marika Ninu vaftiz annesi, oplu Hovhannes ise vaftiz babası olmuştur.
Hayg Mesrobyan, 1919 Afyon-Karahisat doğumlu, Kokkinia’da yaşayan bir tüccardır. Parseğ ve İsguhi çiftinin oğludur. Hayg ve Marika 15 Haziran 1939 tarihinde Kokkinia’daki Surp Hagop Kilisesi’nde evlenmiştir. Kilisede Krikor Der Sahagyan sağdıç olmuş, Atamyan ailesi gibi Sisli olan ve Kokkinia’da yaşayan Peder Der Giragos Neredyan da nikahlarını kıymıştır.
Ertesi yıl, 3 Nisan 1940’ta oğulları Hovhannes (Yanaki) dünyaya gelir 12 Eylül 1940 tarihinde aynı kilisede vaftiz olur. Vaftiz babası Krikor Der Sahagyan, vaftizini yapan ise Peder Hovhannes Viranyan’dır. Yeni kurulan aile Kokkinia’da Dzavella sokağında yaşar. Hayg Mesrobyan’ın annesi de aynı evde yaşamaktadır.
Hayg Mesrobyan ve Vanuhi/Evangelia Atamyan’ın Yunanistan Ermeni piskoposluğu kütüklerindeki nikâh kaydı. Hayg’ın mesleği demirci şeklinde belirtilmişken “Marika Ninu” isminin karşısına “ev kadını1 yazılmıştır.(Kaynak: “Marriages 1900-1939,” FamilySearch Library, Salt Lake City, Utah, microfilm reel 1038667, item 2, p. 212, marriage record 2461, 25 June 1939, Hayg Mesrobian and Vanouhi-Evangelia Atamian).
Marika Ninu’nun ilk evliliği uzun sürmez. Çift sürekli kavga etmektedir. 1941 veya 1942’de boşanırlar. O tarihlerde Sima Atamyan (1942 veya 1943) vefat eder. Hayg Sirvart (soyadı bilinmiyor) isimli bir kadınla evlenir ve ilk oğulları Parseğ Yunanistan’da dünyaya gelir. 1946 veya 1947’de, Yunanistan göç eden binlerce Ermeni’yle birlikte ailece Sovyet Ermenistanı’na göç ederler.
Boşandıktan sonra Marika Meğaron sokaktaki anne evine geri dönmüş, II. Dünya Savaşı yılları sırasında Alman güçlerinin Yunanistan’ı işgal ettiği dönemi burada geçirmiştir. Bu dönemde Yunanistan’da kıtlık baş göstermiştir. Atamyanlar gibi mülteci bir aile günlük geçimini sağlamakta çok büyük ve kimi zamanda da katlanılmaz zorluklar çekmiştir. Marika ve ağabeyi Barkev, sık sık civar köylere gidip yiyecek bulmak için değiş tokuş yapmak zorunda kalmışlardır. Evde yaptıkları iğneoyalarını tahıl veya sebzeyle değiştiriyorlardı.
Barkev Atamyan’ın da sesi güzeldir. 1940’larda, ağabey-kardeş Surp Hagop Kilisesi korosunda, Pazar günleri ve bayramlar ilahiler okurlardı. Meşhur “Neredesin annem?” (“Ur Yes Mayr İm?”) ilahisini Marika Ninu solo olarak okurdu. Ninu’nun varlığının kilisedeki kalabalığı artırdığı, Ermeni ve Yunanlı cemaarin onun büyüleyici sesini dinlemeye geldiği anlatılmaktadır. Evde aile ve akrabalar arasında düzenlenen bayram toplanmaları sırasında mülteci Ermenilerin çoğunun aşina olduğu Türkçe şarkılar da seslendirirlerdi. Bunların arasında “Ümitlerim hep kırıldı” şarkısı vardır. Kostas Ferris’in 1983 tarihli Rembetiko filminde -ki Marika Ninu’nun hayatının kurgusal anlatımıdır- bu şarkı aynı zamanda soundtrack olarak da kullanılmıştır.

Marika Ninu’nun Parlak Şarkıcılık Yılları
1940’larda Marika, Yunanlı akrobat Nino’yla (Nikos Nikolaides) tanışır ve onunla evlenir. Nino ve Marika birlikte “Nino Çifti” (Ντούο Νίνο) isminde bir akrobasi grubu kurarlar. Daha sonra, Marika’nın oğlu Hovhannes de gruba katılır ve bunun üzerinde grubun adı “İki Buçuk Nino” (Δυόμισι Νίνο) olur. Üçü birlikte çeşitli Yunan şehirlerini dolaşıp gösteriler düzenlerler. İşte o dönem Evangelia Atamyan “Marika Ninu” sahne adını benimser.
Yunanistan’ın Alman işgalinden kurtuluşundan sonra grup Atina’nın Egaleo semtine yerleşir ve başkentteki tiyatro salonlarında akrobasi gösterileri düzenlemeye başlar. II. Dünya Savaşı’nın bitişi aynı zamanda rembetiko ve buzukinin zirve dönemidir. Bu dönemde sahnelerde daha çok aralarında Marika Ninu’nun da bulunduğu şarkıcılar yükselmeye başlamıştır.
Ninu’nun rembetiko şarkıcılığının başlangıcının şu olay olduğu anlatılır. Ninu, grubuyla birlikte Atina yakınlarındaki “Salamis” limanında akrobasi gösterisi sunarken, bir denizci kendisinden Türkçe bir şarkı söylemesini ister. Ninu annesinden duyup öğrendiği Türkçe bir şarkıyı okur. Seyriciler arasında oyuncu Petros Kyraikos da bulunmaktadır. Ninu’nun sesinden etkilenip onu, daha sonra 1948’de Ninu’nun ilk albümünü kaydedecek olan Manolis Chiotis’le tanıştırır.
Ertesi yıl o dönemin en meşhur Yunanlı sanatçılarından Vasilis Tsitsanis’le birlikte Manrika Ninu’nun ünü yeni bir yükselişe geçecek, Ninu Yunanistan’ın o yıllarda en sevilen halk şarkıcılarından biri olacaktır. Bu işbirliği sırasında Marika’nın şarkı kayıtları vs plakları çok rağbet görmüştür. Marika Ninu zirvede sürdürdüğü şarkıcılı kariyerinde yeteneği ve sahne duruşuyla modern Yunan halk şarkıcılığında bir çığır açacaktır.
Marika Ninu meşhur olduğu yıllarda Ermeni kimliğini gizlemeyi denemiştir. Yunanistan Ermeni mülteciler için ne kadar da yeni ve güvenli bir başlangıç ve hayata yeniden tutunma fırsatı sunmuş olsa da mülteciler on yıllar boyunca yasalardan mustarip olmuştur ve mültecilerin Yunanistan vatandaşlığı almaları ve eşit vatandaş olarak yaşamaları neredeyse imkânsızdı. Muhtemelen bu zorlukların hepsini Marika da Kokkinia’daki mülteci hayatında ve ileride şarkıcılık döneminde yaşamıştır. Yunanistan’da Ermeniler sığınmacı sıfatıyla yaşamaktaydı (Nansenyan denen kimlikler taşırlardı). Sonunda Yunanistan vatandaşlığı almaları için 1960’ları beklemek gerekecekti. Marika kocası Nikos Nikolaides sayesinde vatandaşlık alacaktı. Lakin bu da kendi aile üyelerinin vatandaşlık hakkı kazanmaları için yeterli değildi. Örneğin, oğlu Hovhannes/Yanaki Yunanlı olmayan, mülteci Ermeni çocuğu sayılmaktaydı. Hovhannes Yunanistan vatandaşı olabilmek için 1960’ları bekleyecekti. Şarkıcının seçtiği Yunan isminin basit bir tesadüf olmadığını sanmaktayız. Yunan çevreler için ırkçı söylemlerden korunmak, kendisini Pontuslu ve Anadolulu bir Rum gibi göstermek için bunu tercih etmiş olmalı. Elias Petropoulos Marika Ninu hakkında şöyle yazmıştır: “Yunanlılar, rembetikonun en büyük şarkıcısının Yunanlı olmadığından bihaberler. Marika Ninu, anadan ve babadan Ermeniydi.”
Kasım 1951’de Ninu-Tsitsanis çifti Türkiye’ye davet edilir, yaklaşık bir buçuk ay İstanbul’da, Kazablanka Gazinosu’nda sahne alırlar. Bu turne sırasında çifte piyanist ve akordeonist olarak Evangelia Margaroni de eşlik etmiş ve daha sonra o dönemi aktarmıştır. Öyle ki o dönemde Tsitsanis, Türklerin antipropaganda yapıp konser salonuna saldırabilecekleri endişesiyle Ninu’yu hiçbir şekilde Ermeni kimliğini belirtmemesi, Ermenice konuşmaması için uyarmıştır. Ninu “Kazablanka”daki konserlerde Ermeni konuşan insanlar olduğunu fark edince dayanamamış, onlara yaklaşarak kendisinin de Ermeni olduğunu itiraf etmiş ve ardından iki tane Ermenice şarkı okumuştur.
Zamansız Ölümü
1954-1955 yıllarında Marika Ninu ABD’ye, o tarihlerde özellikle rembetikonun popüler olduğu belli bölgelerde (Yunanlı-Amerikalıların yaşadıkları) konserler vermeye gider. Amerika’da ağabeyi Barkev’in ailesine maddi destek sağlayabileceği kadar iyi bir para kazanmayı ummaktadır. Barkev’e kanser teşhisi konmuştur ve kız kardeşinin turnesi sırasında Barkev vefat edecektir. Marika ağabeyine hastalığı boyunca yardım edebilmek için her yolu denemiştir. Ailenin geçimini sağlamak, kız kardeşlerini okutmak ve fabrikalarda işçi olarak çalışmak zorunda kalmalarını önlemek için küçük yaşından beri çalışan ağabeyi Barkev’e büyük bir minner duymaktadır.
ABD’den dönüşünde Ninu’ya da kanser teşhisi konur. Bazı kaynaklara göre Ninu’nun kanser teşhisi seyahatinden önce konulmuştur.
1956’ta Marika ABD’ye ikinci gidişinde bu sefer ayrıca uzman doktorlara muayene görünüp tedavi olmayı ummaktadır. Yolculuk neredeyse Mart ayından Ağustosa neredeyse yarım yıl sürer. Marika Ninu Yunanistan’a döndüğünde artık ağır hastadır. Bununla birlikte gelir elde etmek için konserler vermeyi sürdürür.
Ninu ölümünden birkaç gün önce ziyaretine gelen Vasilis Tsitsanis’e Σαν άστρο εβασίλεψα der, Yunanca iki şekilde anlaşabilecek bir cümle: “Yıldız gibi kaydım” ve “Bir yıldız gibi zaptettim.” Ölümünden birkaç gün sonra Tsitsanisi Ninu’nun bu sözünün de geçtiği, bugün bildiğimiz meşhur şarkısını besteler: “Pazar günü seni gördüğümde” (Κυριακή σε γνώρισα).
Şarkıdan birkaç saqtır:
Κυριακή σε γνώρισα Κυριακή σε χάνω Θέλω να είναι Κυριακή Κι αυτή που θα πεθάνω | Pazar günü seni gördüğümde Pazar günü gidiyorsun canım Lütfen Pazar günü olsun Son anım ve vefatım. |
Σαν άστρο εβασίλεψες Και χάθηκες χαρά μου Κι απ' τον καημό μου το βαρύ Έγινε μαύρη η Κυριακή Και σπάραξε η καρδιά μου | Yıldız gibi kaydın Gökyüzünde söndün Yüreğim ağır, derdim çok Sevda yoludur insafsız Pazar günü kapalı ve karanlık |
Marika Ninu 23 Şubat 1957’de Egalois’teli evinde vefat eder. Ağabeyi Barkev’in yanına defnedilir. Ne yazık ki ikisinin mezarı da günümüze ulaşmamıştır, maddi imkâsızlıklar nedeniyle mezarlarına sahip çıkılamamış, mezarları yıkılmış ve yerlerine başkaları defnedilmiştir.
Marika Ninu’nun hayatında mültecilik ve mülteci hayatının şartları kalıcı ve yıkılmaz etkiler bırakmıştır. Mülteci ve Ermeni mülteci bir ailenin evladı olarak, çeşitli mücadelelerle karşıya karşıya kalmış, fakirlik, ırkçılık, toplumsal hayatın baskıları, kaymak atabkası tarafından aşağı görülen bir müzik akımı, rembetiko şarkıcılığı… Lakin azmi, inatı ve yeteneği sayesinde Evangelia Atamyan/Marika Ninu bütün bunları göğüslemiş, şakımaya ve peşinden hayranlar sürüklemeye devam etmiştir. Kostas Ferris’in Rembetiko filmi bunun en güzel kanıtıdır. Ayrıca son zamanlara Katerina Tsiridou ve Tasos Kaklamanis tarafından kaleme alınan bir kitapla Marika Ninu’nun hayat hikâyesi ayrıntılarıyla anlatılmakta ve onun Ermeni kimliği (Rembetiko filminde rastlanmayan) mercek altına alınmaktadır.
Marika Ninu’nun yıldızı yanmaya devam etmektedir. Şarkıları sayesinde onun büyüleyici sesi ve hatırası günümüzde bile fakirlik, zulüm, haksızlık, sıkıntı ve hoşgörüsüzlüğe karşı mücadelede insana güç veren bir etkendir.
Kaynaklar
- Katerina Tsiridou, Tasos Kaklamanis,"Μαρίκα Νίνου – Ευαγγελία Αταμιάν. 'Σαν άστρο εβασίλεψα''" [Marika Ninu– Evangelia Atamyan. «Bir Yıldız gibi Parladım»], Ellinoekdotiki Publications, 2023, Աթէնք։
- Güla Anseryan (bekârlık soyadı Atamyan) ve Arşaluys Anseryan (bekârlık soyadı Atamyan) ile görüşme, 3 Haziran 2024:
- Misak Keleşyan, Sis-Madyan, Hay Cemaran matbaası, Beyrut, 1949.
- Αργυρώ Μποζώνη Argyro Bozoni, Μαρίκα Νίνου: Αυτή είναι η ζωή της [Marika Ninou: This is her Life], 7 Mart 2022 [https://www.lifo.gr/culture/music/marika-ninoy-ayti-einai-i-zoi-tis]
- Vangelis Pallas, Ευαγγελία Αταμιάν (Μαρίκα Νίνου 1922-1957) [Evangelia Atamian (Marika Ninou 1922-1957)], 6 Mayıs 2021 [https://peripteron.eu/evangelia-atamian-marika-ninou-1922-1957/]
- Yetem, Surp Asdvadzadzin Ermeni Kilisesi dergisi, Yettem, Kaliforniya, 1967, Sayı 5, Mayıs.
- Anuş Tırvants, “Marika Ninu: 100. Yaş”, Jamanak gazetesi, İstanbul, Sayı 12793, 10 Mart 2022:
- “Marika Ninui Arasbelı”, Azad Or, 2002 özel sayısı, Atina.
- “Marika Ninu; görülmeyen bir sınıfın şarkısı rembetiko büyücüsü” (imzasız), Nor Aşkharh 2004 yıllığı, II. Cilt, Atina, H. Arakelyan matbaası, s. 40-42.
- Quin Minasyan, “Marika Ninu Anıldı”, Agos gazetesi, İstanbul, Sayı 846, 29 Haziran 2012:
- Setrag Şahen, “Der Garabed A. Khn. Garabed Kalfayan”, Yeridasart Hayasdan dergisi, New York, 64. Yıl, Sayı 14, 4 Ağustos 1967.
- Sifi Kasesyan, “Prosopikes apopsis ya ta kina”, Armenikos Typos, Atina, 21 Nisan 2014, s. 2.
- T. [Hagop Celalyan], “Marika Ninou – I Armenissa tou rebetikou”, Nor Aşkharh/Armenikos Typos, 15 Nisan 2003, s. 3.
- “Marika Ninou – Afigmatikos monologos apo tin adelfitis” (imzasız), Nor Aşkharh/Armenikos Typos, 17 Temmuz 2006.
- FamilySearch Library.