Minasyan Ailesi Koleksiyonu - Kokinya, Yunanistan
Çeviren: Sevan Değirmenciyan, 30/12/22 (son değişiklik: 30/12/22).
Bu sayfa Atina'nın “Armenika” dergisi ile iş birliği yapılarak hazırlanmıştır.
Minasyan Tarafı (Afyonkarahisar, Adana, İzmir)
Haygan ve Kuin’in babası Garo Minasyan 1921’de Afyonkarahisar’da doğdu. Garo’nun ebeveynleri Markar ve Hayganuş. Bu sayfada olan fotoğrafların önemlibir kısmı Garo Minasyan’ın kişisel albümüne ait. Albümde aile fotoğraflarının yanı sıra, 1920’lerden başlayarak 1960’lara kadar Yunanistan Ermeni toplumunun hayatını yansıtan bir çok fotoğraf var; okul fotoğrafları, öğrenci törenleri, siyasi parti hayatından kesitler, bazı kişilerin Yunanistan ziyaretleri, kilise ayinleri, tiyatro vs.
Garo’nun babası Markar Afyonkarahisar doğumlu. Markar’ın eşi Hayganuş ise Adana yöresinden. Markar marangozdu. Mobilya ve eşyalar üzerine nakış ve farklı süslemeler ekleyebilirdi. İş icabı Adana taraflarına sıkça gider ve orada uzunca kalırdı.
Tahminen bu iş gezilerinden biri sırasında Hayganuş ile tanışıp evlendiler. Altı çocukları vardı; Sırpuhi, Takvor (1908-1971), Hıripsime (ölümü 1985), Garo (1921-1995), Onnig (Yunanistan’da doğmuş). Bu çocuklardan Takvor Adana’da doğmuş. Markar aile arasında 1909 Adana Katliamı’ndan kurtulduklarını anlatırdı. Bu da Markar ve Hayganuş’un ailelerinin Ermeni Kırımı sırasında muhtemelen Kilikya’da bulunduklarını gösterir. Bu olay sonrasında Markar ve Hayganuş’un kızları Hıripsime’nin doğduğu Afyonkarahisar’a taşınmış oldukları da kuvvetle muhtemel.
Markar’ın sekiz kız kardeşi ve kardeşi vardı. İsimlerini bilmiyoruz, fakat 1915 Ermeni Soykırımı sırasında yerlerinden edilir ve kaybolurlar. Markar ve Hayganuş’un ailesi de kırım ve tehcir kabusunu yaşar. I. Dünya Savaşı sonunda Hayganuş ve Markar’ın ailesi ile İzmir’de karşılaşırız. İzmir’in Rum Mahallesinde yaşarlar. Burada aynı avluyu paylaştıkları Rum komşuları vardı. Markar marangozluk mesleğine başlar yeniden ve şehirde aranan bir ustaya olur.
1922’de Yunan ordularının İzmir yöresinden çekilmeleri sırasında ve Türk ordusunun ilerleyişi ile beraber Minasyan ailesi de Yunanistan’a göç etmeyi dener. Türk ordusunun İzmir’e girmesi ile, yetişkin Hristiyan erkekler tutuklanmaya başlar. Markar’da tutuklanıp esir edilenler arasındadır. Ailenin geri kalan fertlerinin İzmir’den bir gemi ile yaptıkları yolculuk tam bir maceraya dönüşür. Limanda oluşan kargaşa sırasında Türkler Sırpuhi’yi kaçırmaya çalışır, fakat başarılı olamazlar. Daha sonra Yunanistan’a göç sırasında yolda ölür. Bu sırada henüz çocuk olan Garo’yu Takvor’u sırtına bağlamışlardı. Gemiye binerler ve yolculuğun ilk durağı Selanik’tir. Buradan sonra Atina yakınlarında bulunan Pire limanına gideceklerdi. Pire’ye giden yolcular arasında Minasyan ailesi de vardı. Fakat Selanik’den ayrılırken Garo’nun Takvor’un sırtında olmadığını farkederler. Gemi Pire’ye doğru yola çıkmıştı bile. Garo olmadan Pire limanına varırlar.
Dayanılmaz bir durumdu. Mülteci olarak Pire’ye varmış, ailenin babası İzmir’de kalmış, Yunanistan’da her şeye sıfırdan başlamak durumdaydılar ve aynı zamanda Garo’yu bulmank gibi hayati bir meseleleri vardı. Pire yakınlarında bulunan Lipazma mahallesine yerleşirler. Burada acilen inşa edilmiş bir mülteci kampı vardı ve sakinlerinin büyük kısmı Ermenilerden oluşmaktaydı.
Dantel. Elbize kenarları benzer işlemelerle bezenirdi. Hagop Palancıyan usta bir dantel işçisiydi. Ailecek Kokinya’ya yerleştiklerinde bu meslekle uğraşmaya başlar. Çarşıda işlemeleri talep görmekteydi. Mesleğin sırlarına Gelibolu’da vakıf olmuştu. Fotoğrafta görünenler kendi el işleri.
Garo konusunda Minasyan ailesinin şansı yaver gider. İzmir’deki evlerinin Rum komşusu Minasyan ailesini götüren aynı gemideydi ve Selanik’te inmişti. Bir Rum çiftin yanında Garo’yu farkeder. Komşu Garo’yu iyi tanıyordu, çünkü İzmir’de aynı avluda günlerini geçiriyor, bazen kucaklıyor ve seviyordu. Kadın özellikle Lipazma’ya gelir ve müjdeyi ve Garo’nun bulunduğu adresi Minasyan ailesine verir. Garo’yu kaçıranın evli fakat çocuğu olmayan Rum bir kayıkçı olduğu anlaşılır.
Hayganuş Takvor’u yanına alır. O ve mülteci kampında bulunan Ermeni papaz ve hepsi beraber Selanik’e giderler. Bu yolculuk Garo’nun kaçırılmasından altı ay sonra gerçekleşir. Takvor Garo’ya çok benziyordu. Garo’nun bulunduğu eve girdiklerinde, kadın Garo’nun kendi çocuğu olduğunu söyler ısrarla. Hayganuş kanıt olarak Garo’nun sırtında bir ben bulunduğunu söyler, ikinci kanıt olarak da kardeşine çok benzeyen Takvor’u gösterir. Nihayetinde değerli bir yüzüğünü Rum’un evinde bırakır, Garo’yu alır ve hızlıca orayı terk eder…
Esaret içinde bulunan Markar ise o sırada bir ayağını kaybeder ve hayatının sonunda kadar (1937) sakat kalır. 1923’de Lozan Anlaşması’nın imzalanmasından sonra Yunanistan ve Türkiye arasında esir değişimi olur. Bu şekilde Markar da serbest kalır ve Yunanistan’a gidip ailesine kavuşur.
Minasyan ailesi Lipazma’daki mülteci kampında yaşamaya devam ediyordu. Fakat II. Dünya Savaşı sırasında, Yunanistan’ın Nazi Almanyası tarafından işgal edildiği dönemde, İngiliz hava kuvvetleri Pire’de bulunan Alman askeri hedeflerini ağır bir bombardımana maruz bırakır. Büyük ölçüde Alman cephanesi patlar ve bu şehirde yaşayan bir çok sivilin ölmesine ve yaralanmasına ve Pire’de yıkımlara yol açar. Lipazma mülteci kampı da yıkılır. Çok sayıda Ermeni mülteci Kokinyo, Tamburya veya Atina’da bulunan Durğuti mahallesine sığınır.
Minasyan ailesi Kokinyo’ya (Nikea) yerleşir. Onlar da diğer bir çok Ermeni mülteci gibi Kokinyo’daki Zavaryan Okulu ve S. Hagop Kilisesi yakınında bulunan mahalleye yerleşir. Burası kısa bir sürede mülteci kampına dönüşür. Markar marangozluk yapmaya devam ediyordu. Çalışmasının karşılığını alıyordu. Örneğin, Atina’daki ünlü Pentelikon Oteli’nin mobilyalarını yenileyip onları süslemelerle bezediğini biliyoruz.
Markar ve Hayganuş’un çocuklarından Takvor Yunanistan’da Veron’la evlenir. Sırpuhi ve Mayda adında iki çocukları olur. İlk evladı Sırpuhi, Markar’ın tehcir ve sürgün yıllarında ölen veya kaybolan kız kardeşinin adını taşımaktadır.
Hıripsime ise Adana yöresinden, 1912 doğumlu ve o dönemde Fransa’da yaşayan Hagop Palancıyan ile evlenir. Hagop’un ağabeyi Aram I. Dünya Savaşı yıllarında Fransız ordusu himayesinde bulunan Ermeni Lejyonu’ndaydı. Hagop Hıripsime ile o dönem yaygın olan fotoğraf takası sayesinde tanışır. Daha sonra şahsen Yunanistan’a gelir, Hıripsime ile buluşur ve evlenmeye karar verirler. O sırada Markar ölmüştü. Öyle ki Hıripsime Hayganuş’u da ölümüne kadar yaşayacağı Fransa’ya götürür beraberinde. Hıripsime ve Hagop’un çocuğu olmaz. Lion yakınlarında bulunan Tarare’de yaşıyorlardı.
Onnik Yunan ordusunda silah altına alınır. Yunanistan ordusunda hizmet eden Ermeniler o dönem vatandaşlık alabiliyordu. Askerliği Kore Savaşı’nın başladığı (1950-1953) 1950’lerin başında başlar. Yunanistan Kore’ye küçük bir birlik gönderir. Onnik çatışmalar sırasında yaralanır. Savaştan sonra ise kendisi gibi asker olan Yunan bir arkadaşı ile Yunanistan yerine Brezilya’ya gitmeyi kararlaştırır. Orada, ailesi 1947 tarihine kadar Atina’nın Durğuti mahallesinde yaşamış, daha sonra Brezilya’ya taşınıp bir bakkal dükkanı açmış Yüğaper ile tanışır. Yüğaper ve Onnik’in Markar ve Ricardo Jose adlı iki evladı olur.
Garo Yunanistan’da Kokinya’da doğmuş Koharig Palancıyan (1928-2001) ile evlenir.
Atina Hilton Oteli’nde, Aram Haçaduryan’ın Atina ziyareti vesiliesi ile, 16 Temmuz 1965. Solda Garo Minasyan, sağda Aram Haçaduryan.
Fransa Ermenisi yönetmen Henri Verneuil’nun (Aşod Malakyan) Atina ziyareti vesilesi ile Ermeni Mavi Haç tarafından tertiplenen balo, 21 Şubat 1971. Mikrofonun arkasında olan kişi Henri Verneuil, sağında gülümseyen kişi ise Garo Minasyan. Hanri Verneuil Rodosto/Tekirdağ doğumlu olduğunu da belirtmek isteriz.
Palancıyan Tarafı (Gelibolu, Rodosto/Tekirdağ)
Koharig’in ebeveyni Hagop Ağa Palancıyan (1878-1968) ve Takuhi (Parseğyan) (1904-1980). Hagop Gelibolu’da doğup büyümüş. Ailenin soyismi Krikoryan olmuş, daha sonra Palancıyan’a dönmüştür. Hagop tüccardı ve 40 kadar ata sahipti. Atlar için palan hazırlayıp satardı. Bu nedenle kendisine palancı demişlerdi.
Hagop’un eşi Takuhi Rodosto/Tekirdağ doğumluydu. Gelibolu’ya gelin gitmiştir.
I. Dünya Savaşı sırasında Hagop Osmanlı ordusunda askerlik yapar ve süvari subayı olarak savaşın en sıcak noktalarından biri olarak görünen Gelibolu cephesinde hizmet eder. Tarihten bilindiği üzere, müteffik orduları 1915 senesinde buraya çıkarma yapmak istemişlerdi. Çatışmalar sırasında Hagop Palancıyan yüksek dereceli bir Türk subayın hayatını kurtarır. Bu sırada Gelibolulu Ermeni ayağından yaralanır. İlerde Hagop ordu yönetimi tarafından taltif edildi. O günden sonra Türk subay ve hayatını kurtaran Hagop arasında Hagop ve Gelibolu Ermenilerinin nihayi göçüne kadar sürecek sıkı bir ahbaplığa dönüşür. Bu dostluk hikayesi hakkında Hagop’un torunu Queen Minasyan bir makale de yazmıştır.
Ekim 1922 tarihinde Anadolu’da bulunan Yunan ordusu tüm cephelerde mağlup olmuş ve geri çekilmekteydi, Türk ordusunun nihayi zaferi kaçınılmazdı. Bu sırada Hagop Palancıyan’ın dostu olan Türk subay Gelibolu’ya gelir. Arkadaşına, kısa bir süre sonra Türk hükümetinin Gelibolu’daki Hristiyanlara şehri hemen terk etmeleri için kısa bir süre vereceklerini söyler. Bu süre çok kısa olacaktı, hazırlanmaları için süre tanınmayacak ve bu durum tüm Hristiyanlar için bir felakate dönüşebilecekti.
Hagop Palancıyan bu haberi Ermeni toplumuna aktarır. Bir toplantı yapılır. İnanmayanlar olur. Fakat sonunda Türk hükümetinden herhangi bir resmi açıklama veya emir beklemeden, göç hazırlıklarına başlama kararı verilir. Halk gemi ile Yunanistan’a bağlı Kefalonya adasına ulaşır. Daha sonra Gelibolu Ermenilerinin çoğu Ermeni ve Rum mültecilerin yerleştikleri Pire yakınında bulunan Kokinya (Nikea) bölgesine geçer.
Hagop’un bazı akrabaları Gelibolu’dan Yunanistan’a göçmek yerine, İstanbul’a yerleşir. Hagop’un kız kardeşi Arus ve ailesi Yunanistan’a gidenler arasındaydı. Aleksan Aydınyan ile evlenmişti ve Hovhannes ve Martine adlı iki çocuğu vardı. Yunanistan’da Atina’dan 30 km. batıda bulunan Megara’ya yerleşirler.
Garo Minasyan’ın Kısa Hayat Hikayesi
14 Eylül 1921 tarihinde Afyonkarahisar’da doğdu. Lipazma’da (Yunanistan) Pastör Harutyun Acemyan tarafından tesis edilen okula gider. 1931-1933 yıllarında Kudüs’e gidip Ruhban Okulu’nda eğitimine devam eder.
Babasının ölümünden sonra, yani 1937 tarihinde eğitimini bırakmak zorunda kalıp, hayata atılır. Deri ticareti ile uğraşır. Köylerden işlenmemiş deri alır ve daha sonra onları yurt dışına ihraç ederdi. Aynı zamanda farklı derneklere üye olup, Atina Ermenilerinin toplumsal hayatına aktif bir katılım gösterir.
Lipazma’da bulunduğu yıllarda Ermeni Devrimci Federasyonu-Taşnagtsutyun çocuk ve gençlik örgütlerine üyü idi. 1938 tarihinde Taşnagtsutyun Parti’sine resmen üye olur. Lipazma’da kilise korosuna da üye idi.
1941’de ailecek Kokinya’ya yerleştiklerinde, Garo S. Hagop Kilisesi’nin baş mugannisi tayin edilir. Erken yaşlardan ölümüne kadar “Azad Or” (Özgür Gün) gazetesine yazı yazmıştır.
27 Nisan 1958’de Koharig Palancıyan ile evlenir. Hayganuş ve Takuhi (Queen) adında iki çocukları olur.
Garo Ermeni Genel Spor Birliği Kokinyo yönetimine, Taşnagtsutyun partisinin yerel komitesine, uzun yıllar da Taşnagtsutyun Yunanistan komitesine üyü idi. Yunanistan Ermeni Mavi Haç Bölgesel Yönetimi üyesi ve Ermeni Huzurevi Yönetimi başkanı idi aynı zamanda. Atina’da Ermeni Cumhuriyeti Elçiliği açılması için yapılan çalışmalara da önemli bir katkı sunmuştur.
1995’de vefat etmiştir.