Jean-Christian Onosyan arşivi - Paris, Fransa
Bu materyaller Jean-Christiyan Onosyan’ın, anne ve babasına ait aile fotoğraflarıdır.
Annesi Yeranuhi (evlenmeden önceki soyadı Balabanyan), Ankara’nın batısındaki, Stanos veya İstanos adıyla da bilinen Istanos (günümüzde Yenikent) şehrinde doğmuştur.
Babası Dikran, 1904 Urfa doğumludur. Hatun (evlenmeden önceki soyadı Taşçıyan) ve Kevork Onosyan’ın oğludur. Diğer evlatları ise Kohar, Armenak ve Mihran’dır. Evleri, şehrin Ermeni mahallesinde, Surp Asdvadzadzin Kilisesi yakınlarında bir yerdeydi. Kevork Onosyan (Dikran’ın babası) yamacıydı. Soykırım yıllarında, bu kalabalık aileden tek hayatta kalan Dikran olur. İlk başlarda Urfa’da bir kaçak hayatı yaşar ancak daha sonra yerel yöneticiler onu şehrin Osmanlı yetimhanesine yerleştirirler ve burada savaşın sonuna kadar kalır. Savaş sona erince Dikran’ı İstanbul’a gönderirler ve ateşkesten sonar işgalci kuvvetler tarafından Ermeni yetimhanesine çevrilen Kuleli Askeri Lisesi’ne (Kuleli İdadisi/Çengelköy semtinde) yerleştirirler. 1919 civarında, İstanbul’daki birçok yetimle birlikte Batum limanına ve oradan da yeni kurulmuş bağımsız Ermenistan’ın Aleksandrapol (günümüzde Gümrü) şehrine gönderilir; daha sonra Sevan Gölü kıyısındaki Nor Bayazid (günümüzde Kavar) şehrine yerleştirilir. Burada, aynı zamanda Armaş’taki (Osmanlı İmparatorluğu’nun İzmir Vilayeti’ne bağlı) Ermeni yetimhanesinin çocukları ve onlar için tesis edilmiş bir ziraat okulu da bulunmaktaydı. Dikran da bu yetimlere katılır.
Ermenistan’da uzun süre kalmaz. Ülkenin Sovyetler Birliği’ne katılması, başlarda karamsar bir ortam doğurur. Dikran ile birkaç yetim arkadaşı ülkeden ayrılmaya ve Avrupa’ya geçmeye karar verirler. Olaylı bir yolculuktan sonra Batum’a varırlar, buradan da gemiyle Yunanistan’a geçerler. Dikran 1923 yılında, Ermenistan’ın Atina temsilciliğinden bir pasaport çıkarmayı başarır ve bu sayede Fransa’ya gidebilme imkânı bulur.
Dikran’ın ilk durağı Marsilya olur, 17 yaşındadır, limanda hamallık yapar. İşte, boş vakitlerinde saatlerce çaldığı o ilk mandolinini de bu sırada alır. Altı ay sonra Dikran’a yeni bir iş teklif edilir ve Castelsarrasin’e giderek boyacılık yapmaya başlar. Istanoslu Ermeni göçmenlerin birçoğuna da bu şehirde rastlar. Gelecekteki karısı Yeranuhi’ye (Istanoslu, 1910 doğumlu), bu şehirde âşık olur; kendisi 20, Yeranuhi ise 14 yaşındadır o sırada. Yeranuhi ve ailesi Istanos’u 1920’lerin başlarında terk etmiştir.
İş dolayısıyla Dikran Paris’e taşınır, berber olur, 1927’de Yeranuhi’yle evlenir. İki çocukları olur: Jirayr ve Ohannes/Jean Christian. Dikran 1961’de, Yeranuhi ise 1989’da vefat eder.
1) Dikran Onosyan (soldan ikinci), “Yeprad” (Fırat) orkestrasından arkadaşlarıyla.
2) ve 3) Paris’te kurulmuş “Yeprad” (Fırat) orkestrası. Davulun üzerinde yazan “Yetesia Yeprad Jazz” yazısı dikkat çekmekte. Latin harfleriyle yazılmış olan “Yetesia” kelimesi, aslında Dikran’ın memleketi Urfa’nın, Ermenicesidir.