Midilli adası, 1928. Elişi okulu. Okulun usta-öğretmeni Yeğya Sarkisyan’ın halası, Simon Sarkisyan’ın kız kardeşi Nıvart Minasyan (ayakta). Siyah-beyaz bu resim DeOldify ile renklendirilmiş ve Huşamadyan tarafından temizlenmiştir.

Yeğya Sarkisyan Arşivi - Atina

Çeviren: Arlet İncidüzen, 24/05/21 (son değişiklik 24/05/21)

Bu hatıra nesneleri 30 Kasım 2019 tarihinde Atina’da gerçekleştirilen Huşamadayan atölyesinde toplandılar.
Bu sayfa Atina’da yayınlanan “Armenika” gazetesi ve Hamazkayin Derneği’nin katkılarıyla oluşturulmuştur.

Yeğya Sarkisyan’ın babası Simon Sarkisyan 1900 civarında İzmir’de dünyaya gelmiş. Simon Sarkisyan’ın babasının adı da Yeğya Sarkisyan ve onun bir tren istasyonunun müdürü olduğu bilinmektedir.

Yeğya’nın annesi Verjin Sarkisyan (bekârlık soyadı Torosyan) Konya’nın kuzeybatısında bulunan Akşehir’de doğmuş. Yeğya annesinin geçmişi hakkında pek bilgi sahibi değil, nitekim annesi Soykırım’da yetim kalmış ve bir süre Lübnan’daki Yakındoğu Yardımı’na (NER) ait yetimhanelerden birinde barınmış. Verjin’in Hagop isminde bir erkek ve Azniv isminde bir kız kardeşi bulunmaktaymış. Bu üç kardeşten Yunanistan’a ilk yerleşenin Azniv olduğunu bilmekteyiz. Verjin (12 yaşında) ile Hagop (6 yaşında) ise 1924’te Lübnan’dan ayrılıp Yunanistan’daki kız kardeşlerine katılmışlar. Azniv ve Hagop daha sonra 1940’larda Sovyet Ermenistan’a göç etmişler.

Verjin’in Suriye ve Lübnan’daki Fransız manda güçleri tarafından verilmiş pasaportu. Verjin (12 yaşında) ve Hagop (6 yaşında) bu pasaportla Beyrut limanından Yunanistan’daki kız kardeşleri Azniv’in yanına doğru yola çıkabilmiştir. Pasaportun tarihi 29 Nisan 1924. Pasaportun arkasında Beyrut’taki Yunan elçiliğine, Save the Children organizasyonuna ve Beyrut limanı gümrük müdürlüğüne ait damgalar var.

İzmir, Ermeni ayakkabıcılar. Soldaki ilk iki çocuktan birinin soyadı Sancıyan, soldan üçüncü Simon Sarkisyan, dördüncü Khaçik Barba (Simon’un kız kardeşi Roza’nın kocası).

Zakintos adası, Ermeni ayakkabıcılar çalışırken, 13 Temmuz 1923. Soldan sağa: Simon Sarkisyan, kimliği bilinmeyen bir şahıs, Khaçik Barba. Ayaktaki ismi bilinmeyen bir Yunan.

Yeğya’nın babası Simon, İzmir’de ayakkabıcılık yapmaktaymış. Bu zanaatı kız kardeşi Roza’nın kocası olan ustası Khaçik Barba’nın yanında öğrenmiş.

1922’de Türk ordusu İzmir’e girince Simon gibi çok sayıda yetişkin erkek esir alınır. Bu esirlerin çoğunun ileride Türkiye’de sürgün hayatı yaşadığı, bir kısmının esaret altındayken öldüğü ve bir kısmının da ancak yıllar sonra Yunanistan’a dönebildiği bilinmektedir. Ne var ki Simon bu kaderi paylaşmaz. Esir alındıktan kısa bir süre sonra, esir Türk ve Yunan askerleri değiş-tokuş yapılırken, Simon ölmüş bir Yunan askerinin kimliğini ele geçirmeyi başarır. Zakhariadis isimli bir askerin kimliğine bürünür ve şansının da yaver gitmesiyle değiş tokuş edilecek Yunan askerlerinin arasına karışmayı başarır. Bu şekilde 1923’te Yunanistan’ın Zakintos adasına ulaşır; kız kardeşi Roza ve ailesi kendisinden önce buraya yerleşmiştir. Simon’un bir diğer kız kardeşi Nıvart Minasyan ise Midilli adasına yerleşmiş ve ailesiyle birlikte burada yaşamaktadır.

Adana, 1905 civarı, Khaçikyan ailesi. Bu fotoğraf Verjin Sarkisyan’ın (bekârlık soyadı Khaçikyan) ailesine ait. O Yeğya Sarkisyan'ın karısı. Verjin'in annesinin adı Sesede, babasının adı ise Melkon'du. Fotoğraftakilerden sadece yeni doğmuş bebeğin kimliğini tespit edebildik. Fotoğraftaki bebek Verjin’in halası Lusin.

Midilli adası, 1928. Elişi okulu. Okulun usta-öğretmeni Yeğya Sarkisyan’ın halası, Simon Sarkisyan’ın kız kardeşi Nıvart Minasyan (ayakta). Fotoğrafın arkasında “Bu grup fotoğrafını, narin ve sevimli elişi çalışmamızın hatırasını sonsuza dek korumak adına Nıvart Minasyan’a hediye ederim. 1 Şubat 1928, Midilli, Zabel G. Dayleryan” yazıyor.

Simon Zakintos’da da ustası Khaçik Barba’yla birlikte ayakkabıcılık yapmaya devam eder. Yeğya’nın getirdiği fotoğraflar içinden birbirine çok benzer iki fotoğraf dikkat çekmektedir; bu fotoğrafların içeriği benzer olsa da çekildikleri iki tarih arasında felaket, sürgün ve hayatta kalma mücadelesini simgeleyen devasa bir fark göze çarpmaktadır.

İlk fotoğraf muhtemelen Birinci Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde, Simon Sarkisyan’ın memleketi İzmir’de çekilmiş. Fotoğrafta Simon ile eniştesi ve ustası olan Khaçik Barba görünüyor. Kendi atölyelerinde oldukları belli, oldukça temiz giyinmişler, saçlar taranmış ve düzeltilmiş, tıraş olunmuş, yüzlerinden tebessüm ve memnuniyet yansıyor. Tam arkalarında yüksek tezgâhta duran bir çift yeni kadın ayakkabısı belli ki onların el emeği ve gurur kaynağı.

İkinci fotoğraf 1923’te Zakintos adasında sığındıkları evde çekilmiş. Fotoğrafta yine Simon ve Khaçik Barba görünüyor. Ellerinde yine kendi ürettikleri ayakkabıları tutuyorlar ama bu sefer açık havadalar, atölyeleri yok, önceki fotoğrafta gördüğümüz güvenli ortama sahip değiller, ilk göçmenlik yılları, fotoğrafın gerisinde kuruması için ağaca asılmış çamaşırlar görünüyor. İki fotoğraf arasındaki tezat açıkça göze çarpıyor. Başlarına gelen felaket Simon’u fakirliğin ve belirsizliğin kucağına atmış. İlk fotoğrafın ardından sanki kaderin bu oyununu göstermek için ikinci fotoğrafı çekilmişler. Belki de burada hayatın devam ettiğini göstermek istiyorlar; Simon ve Khaçik bayramlıklarını giymiş, kılık kıyafetleri zanaatkâra benzemiyor, içinde bulundukları imkânsızlıklara rağmen olabilecek en iyi halleriyle görünmeye çalışmışlar.

Fotoğrafların da bir hikâyesi var. Yeğya Sarkisyan’ın elinde uzun süre sadece babasının İzmir’de çekilmiş olan fotoğrafı bulunmaktaymış. Yeğya Atina’da tesadüfen Zakintos’ta çekilmiş olan fotoğrafta görülen Avedis’le komşu oluyor. İşte Avedis göçmen zanaatkârların fotoğrafını bu vesileyle Yeğya’ya hediye ediyor ve böylece bu iki fotoğraf buluşup birbirlerini tamamlıyor.

Simon Sarkisyan, Zakintos’tan sonra Atina’ya taşınıp ayakkabıcılık yapmaya burada devam ediyor. Yine Atina’da Verjin Torosyan’la evlenip aile kuruyor.