Suzana Apartyan Arşivi – Atina
Çeviren: Nazli Temir Beyleryan
Bu hatıra nesneleri 30 Kasım 2019 tarihinde Atina’da gerçekleştirilen Huşamadayan atölyesinde toplandılar.
Bu sayfa Atina’da yayınlanan “Armenika” gazetesi ve Hamazkayin Derneği’nin katkılarıyla oluşturulmuştur.
Dijital ortama aktarılmış, “Açık Dijital Arşiv”(Open Digital Archive)adlı bölümde sunulan aile hikayelerinin her biri nevi şahsına münhasır öyküler olmalarına rağmen, aslında birçoğu, Osmanlı dönemindeki Ermenilerin ortak kaderinin izlerini taşır: Yerinden edilme, yakınların katli, hayatta kalma çabası, tehcir ve Ermeni dünyasının dışında kurulan yeni hayatlar.
Suzana Apartyan, Yunanistan’daki Huşamadyan çalışma ekibine kendini tanıttığında, aile hikayesinin tüm bu ortak hafızanın izlerini taşıdığını fark etmiştik. Bunun yanı sıra hikayesi farklıydı da. Suzana’nın getirdiği anı nesnesini ilk gördüğümüz anda bunu fark etmiştik.
Geniş ve büyükçe bir el torbasına yerleştirilmiş bu nesne, dikkatimizi çekmişti, doğal olarak. Nesneyi torbanın içinden çıkardığında ise henüz ne olduğunu anlamak mümkün değildi. Daha çok kaplumbağayı andıran, ahşap belli belirsiz bir şeydi.
Suzana, Kilikya’da başlayan ve sonrasında Kozan (Sis) ve Kadırlı (Kars-Pazar) şehirlerinde devam eden kendi aile serüvenini anlatacaktı.
Yanında getirdiği bu nesne, amcası Krikor Apartyan’a (1898-1964) ait olan ve ut yapımında kullanılan ahşaptan bir kalıptı. Kozan’da marangozluk mesleğini icra eden amcasının, ut yaptığını ve aynı zamanda köprü inşalarında çalıştığını biliyoruz.
Krikor’un babası Artin ve annesi Sultan’ın beş çocukları vardı: Krikor, Aris (Suzana’nın babası), Lusadzin, Mari/Maryam, Hayguhi. Artin’in babası Bedros ise bir erkek ve bir kız evlada sahipti: Minas ve Varvara. Asadur’un kızı, Sultan ise beş kız kardeşti.
Aris ve Krikor’un arasında aşağı yukarı yirmi yaş fark vardı. Aris 1919’da, doğmuştu, Krikor ise 1898 yılında Kozan’da.
Kilikya’yı bıraktıktan sonra Apartyan ailesi, ilk olarak 1922 yılında Yunanistan’a yerleşirler. Önce Midilli adasına ve kısa bir süre sonra ise Pire’ye (Kokinya) giderler.
Krikor, Atina’nın en ünlü gitar yapımcısı, Usta Mourtzinos’un yanında çalışmaya başlar ve mesleğinin tüm incelikleri ondan öğrenir. Kısa zamanda kendisi de ustası gibi gitar üretiminde tanınmış ustalarından biri olur. Fakat, Yunanistan’da ut bir halk çalgısı olmadığı için, Kozan’dan getirmiş olduğu ut kalıbı çok da işini görmez. Krikor da gitar ve mandolin yapmaya başlar. Önce Pire’de Alipedou sokağında sonra da Retsina sokağı 13 numarada kendi atölyesini açar.
Krikor, ürettiği gitar ve mandolinlerin ses tellerinin bulunduğu akustik yuvanın içine kendi etiketini yapıştırırdı. Özellikle ilk başlarda, Fransızca, Yunancanın yanı sıra Ermenice el yazısı etiketler de yapmıştır.
Örneğin 1920’lerden kalma “Kilikya-Sisli (Kozanlı) Krikor Apartyan, Pire” şeklinde Ermenice imzalarının olduğunu biliyoruz. Aynı zamanda Krikor Apartyan’ın 1930’larda Kilikya-Sis Ermeni Yurttaşları Hemşehri Derneği’nin yönetimine de üyeydi.
Krikor’un kız kardeşleri Lusadzin, Maryam ve Hayguhi ile erkek kardeşi Aris de aynı atölyede çalışırlardı. Kız kardeşleri de burada mandolin yaparlardı.
İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra, Lusadzin ve Hayguhi, Arjantin’e; Maryam ise 1945-1947 yılları arasında Sovyet Ermenistan’a göç ederler.
Krikor’un 1964’te vefatından sonra, atölyenin başına 2003 yılında hayata gözlerini yumacak olan Suzana’nın babası Aris geçer.
Yunanistan’da Krikor’un imzasını taşıyan gitarlar, bugün hala büyük takdir görmektedir.
Krikor’un ürettiği ilk gitarların etiketi. Etiketleri ses tellerinin geçtiği akustik deliğin içine yapıştırırdı. İlk başlarda etiketler, Fransızca ve Yunancanın yanı sıra Ermenice el yazısı olarak da basılmıştır. Bu örnekte Ermenice şunu okuruz: “Kilikya-Sisli (Kozanlı) Krikor Apartyan, Pire”.
Suzana, babasının ölümünden sonra, onun icra ettiği bu mesleği daha yakından tanımak, gitar yapımında çalışan aile bireylerinin atölye hayatlarını öğrenmek, onların ruh halini algılamak ve özellikle de babasının neden kendi kızına ve oğluna bu mesleği öğretmekten kaçındığını anlamak ister. Öyle ki, Suzana da gitar yapımını öğrenmeye karar verir. Bu bir meydan okumadır. Temel bilgileri öğrendikten sonra 2014 yılında gitar yapımına geçer. Bir yıl sürekli çalıştıktan sonra ilk gitarı hazırdır. Suzana’nın ifade ettiğine göre kendisinin bir yılda hazırladığı gitarı, babası bir ayda yapmaktaydı. Suzana’nın yaptığı bu gitar, işin uzmanları tarafından ‘ilk üretim için son derece yeterli’ olarak değerlendirilir. Yapmış olduğu bu bir yıllık çalışma, Suzana’ya gitar yapımının yalnızlık gerektiren bir iş olduğunu anlamaya yetmiştir. Bu konuda şöyle diyecektir: “Tüm bir yıl boyunca yalnızca ben ve ahşap vardık...”
Aris’in eşi ve Suzana’nın annesi Satenik’tir (doğum 1932). Satenik’in annesi ve babası, Arusyak Karamanyan ve Yesayi Karamanyan (1894 doğumlu) Kars Pazarlıdırlar. Yesayi’nin babası Hovhannes/Ohannes/Ohan Karamanyan ve annesi Gülenya Karamanyan (doğum Domburyan) 1894 tarihinde evlenmişlerdir. 1921’de Kilikya’dan İzmir’e oradan da 1922’de Yunanistan’a geçerler. Yesayi ve Arusyak’ın dört evlatları olur: Hagop, Panos, Satenik/Diruhi ve Mari.
Apartyan ailesinin göç ettiğine dair belge (Yunanca). Harutyun (Artin) Apartyan ismi ile hazırlanmıştır: Pire, Kokinya, 1922. Burada aynı zamanda ailenin, devletten aldığı yardıma da yer verilmiştir. Harutyun’un mesleği ekmekçi olarak yazılmış, 65 yaşında ve Kilikya kökenli olduğu belirtilmiştir
1. Hovhannes Karamanyan’ın, Adana Ermeni Yurttaşları Hemşehri Derneği’nden at satın aldığını gösteren, 20 Eylül 1920 tarihine ait bir makbuz. Aynı zamanda bu derneğin mührünü taşıyor.
2. Seyahat izin belgesi. Hovhannes Karamanyan’a Cihan (Adana’nın batısı) şehrine seyahat edebilmesi için verilen Osmanlıca belge.
1. Arusyak Karamanyan’a,1944 yılında, Nazi dönemindeki Atina Esirler Derneği yönetimi tarafından, Yesayi’ye mecburi hizmet yapmış olduğuna dair verilmiş Yunanca belge. İkinci Dünya Savaşı sırasında Yesayi’nin (Arusyak’ın eşi) Almanya’da mecburi hizmet ettiğini biliyoruz. Arusyak, bu derneğe üyeydi.
2. 14 Ağustos 1945 tarihli, Fransızca ve İngilizce yazılmış bu belgede, Yesayi Karamanyan’ın bite karşı kimyasal bir tozla, kıyafetlerinin dezenfekte edildiğini yazar.