Hripsime (Simi) Terziyan Nışanyan – Atina
Yazar: Ani Apikyan. Çeviren: Sevan Değirmenciyan, 23/03/2023 (son değişiklik: 23/03/2023)
Bu hatıra nesneleri 1 ve 2 Nisan 2022 tarihinde Atina'da düzenlenen Huşamadyan atölyesinde toplandılar.
Bu sayfa Atina’da yayınlanan “Armenika” gazetesi ve Hamazkayin Derneği’nin katkılarıyla oluşturulmuştur. Atölye, Alman EVZ (Bellek, Sorumluluk ve Gelecek) Vakfı tarafından desteklenmiştir.
Hripsime / Simi Nışanyan (Terziyan) Yunanistan’ın kuzeyinde, Trakya bölgesinde bulunan İskeçe’de (Xanthi) doğmuştur. Atina’da yapılan atölye sırasında Hripsime ailesinin anne tarafına ait ve Edirne / Adrianapolis’den başlayan hikayesini anlattı.
Hripsime’nin büyük büyük annesinin adı Mannig Kalusdyan, fakat büyük büyük babasının adı meçhul. Sadece eczacı olduğunu biliyoruz. Mannig ve eşinin iki kız çocuğu vardı; Hripsime’nin büyük annesi Zaruhi ve Nıvart. Zaruhi 1900 yılında Edirne’de doğmuş ve eğitimini Edirne’deki Rahibeler Okulu’nda almıştır. İlerde Garabed Yazıcıyan ile Edirne’de evlenmiş. Garabed değirmenci idi ve Edirne’nin bir ilçesi olan Karaağaç’da değirmeni vardı. Soykırım yıllarında ailenin kaderinin ne olduğu konusunda Hripsime’nin bir fikri yok. Değirmenci olması acaba Garabed ve ailesinin tehcire maruz kalmayıp Edirne’de kalmaya devam etmelerine vesile olmuş mudur? Soykırım yıllarında değirmenciliğin Osmanlı makamlarınca önemli bir meslek olarak algılandığını biliyoruz. Ermeni değirmenci ve fırıncılar mesleklerine devam edebilmeleri ve yurttaşların temel gıda ihtiyacını karşılayabilmeleri amacı ile tehcirden muaf tutulmuştur.
Garabed’in anne babasının ve ailelerinin 1915’de Der Zor’a sürgün edildiklerini biliyoruz. Garabed’in babası Stepan ve kız kardeşi Yeğisapet orada katledilir. Garabed’in annesi Nuritza, kız kardeşi Takuhi, ismi meçhul bir erkek kardeş ailenin kurtulan bireyleridir.
Soykırım’dan kurtulanlar Edirne’ye döner. I. Dünya Savaşı’ndan sonra şehir Yunan orduları tarafından işgal edilmişti. 1921 yılından itibaren Yunan orduları Türk ordusu karşısında yenilgilerle karşılaşır ve giderek geri çekilmeye başlar. Edirne’nin yeniden Türk egemenliğine geçmesinden önce, Garabed, Zaruhi ve yakınları memleketlerini bırakma kararı alır. Önce Edirne’nin bir kaç kilometre güneyinde, günümüzde Türkiye sınırına çok yakın bulunan Demotika (günümüzde Didymoteicho) şehrine ulaşırlar. Mannig Kalusdyan’ın erkek kardeşi Khaçig burada yaşıyordu ve onları ağırlar. Sadece Mannig Edirne’de kalmaya devam eder. Yıllar sonra Demotika’ya gelip ailesine kavuşur. İlerde Zaruhi ve Garabed Yunanistan’ın kuzeyinde bulunan İskeçe’ye yerleşir. Garabed burada un mağazası açar. Zaruhi’nin kız kardeşi Nıvart İskeçe yakınında bulunan Komotini şehrine taşınır ve burada Garabed Çeçyan ile evlenir. Garabed’in kız kardeşi Takuhi Fransa’ya göç eder ve Paris’e yerleşir.
1927’de Zaruhi ve Garabed’in ilk ve tek çocukları Elizabed doğar. Bulgaristan’ın Plovdiv şehrinde bulunan Fransız rahibelere ait yatılı okuluna devam eder. Fakat kısa bir süre sonra İskeçe’ye döner ve orada bir Yunan okuluna gider.
1950’de Elizabet İskeçe’de kuyumcu olan Maks Terziyan ile evlenir. Maks’ın babası Sebuh, annesi ise Hripsime idi. Vramşabuh (Vram) adında bir de erkek kardeşi vardı.
II. Dünya Savaşı sırasında, 1941 yılında Bulgar orduları Doğu Makedonya ve Trakya’yı işgal ettiklerinde, İskeçe bölgesi de Bulgar egemenliği altına girer. Maks ve Vram işlerini bırakmak ve zor şartlar altında yeni bir işe başlamak zorunda kalır. Hr gün Bulgar şehirlerine gidip gelmek, çalışmak ve aynı gün içerisinde geri dönmek zorundaydılar.
Elizabet ve Maks’ın Garo ve Hripsime (Simi) adında iki çocuğu olur.
Hripsime İskeçe’de Yunan okuluna devam eder. O yıllarda İskeçe’de yaklaşık 150 Ermeni vardı. 1927’den itibaren şehirde S. Asdvadzadzin Ermeni Kilisesi’nin inşasına başlanır.
Daha sonra 1968 yılında Hripsime (Simi) İskeçe’yi bırakır ve Atina’ya yerleşir.