Samuel Antranigyan Koleksiyonu - Beyrut
Çeviren: Sevan Değirmenciyan, 28/04/23 (son değişiklik: 28/04/23)
Samuel Antranigyan 1912 tarihinde Ordu’da doğdu. Babası Khaçig Callatyan/Canlatyan, annesi ise Zanag Callatyan/Canlatyan (Kalusdyan) idi. Zanag Ordu bölgesinde bulunan Kiraz Dere Ermeni köyünde doğmuştu.
1915 yılında Ermenilerin tehcir emri Ordu’ya ulaştığında, Khaçig Osmanlı ordusunda askerdi. Zanag 3 yaşında olan Samuel’i Türk dostlarına teslim edip, tehcir kervanına katılır.
Soykırım yıllarında, tehcir yolları Zanag’ı uzak Musul’a ulaştırır. Sürgüne ait tüm kabusu yaşadıktan sonra, kurtulur ve I. Dünya Savaşı sonunda Ordu’ya geri döner. Zanag kayınbiraderinin yardımı ile oğlu Samuel’i Türk ailenin yanından alır. Zanag’ın eşi Khaçig de sağdı. Osmanlı ordusundan firar etmiş ve yıllarca Ordu çevresinde bulunan ormanlarda yaşamaktaydı. Böylece tüm aile fertleri birbirini bulur ve Ordu’da yaşamaya başlar. Yaşadıkları ev tehcirden bir daha dönmeyen Ermeni bir aileye aitti. O yıllarda bir de kız çocukları olur. Maalesef onun adını bilmiyoruz.
1921 tarihinde Ordu’da bu sefer Kemalist güçler tarafından yeniden Ermeni karşıtı baskılar başlar. Khaçig tutuklanır ve bilinmeyen bir yere götürülür. Bu tarihten sonra izine asla rastlanmayacaktı. Zanag ve iki çocuğu memleketlerini terk etmek zorunda kalır ve diğer Ermenilerle beraber ikinci defa olarak sürgün yollarına çıkarlar. İkinci çocuğu açlık yüzünden yolda ölür. Gurup Diyarbekir yakınlarına varır. Yazılı tanıklıklardan Zanag’ın gerçekten Diyarbekir şehrine gönderme yapıp yapmadığı net değil. Daha sonraki olaylardan Harput veya Mamuret ül-Aziz gibi yakında bulunan bir şehre vardıkları tahmin ediliyor. Sürgünler aç ve bitkindi. Yemek getirmeleri için çocuklardan oluşan bir gurubu şehre gönderilmesi teklif edilir. Zanag’ın karşı çıkmasına rağmen, Samuel de bu gurupta yer alır. 9 yaşındaki Samuel artık dönmeyecektir…
Samuel’in annesi Zanak’a yolladığı kartpostal. Samuel annesinin Yeni Yıl ve Noel’ini kutluyor. Kartpostal üzerinde bulunan fotoğrafta Anthilias’ta bulunan ve geçmişte NER Yetimhanesi olan Kilikya Katolikosluk kompleksi görülmekte. Samuel annesine şöyle yazmış: “Sevgili Anne, oğlun senden ayrıltıktan sonra bu yetimhanede büyüdü. Yetimhane şimdi Ermeni Katolikosluk binası.”
Sürgünler yollarına Samuel olmadan devam eder. Sağ kalanlar Musul’a varır. Zanag ilk sürgünlüğünden dolayı şehre aşinaydı. Aynı Müslüman aile yanında çalışmaya başlar. Yıllar sonra, Zanag’ın tehcir hakkında olan sözlü tanıklığı kaleme alınmıştır. Fakat bu eziyet dolu yıllar hakkında her şeyi anlatmadığı belli. “Ah, her şeyi anlatmazsın. Sen kendine ait olmadığında ne kadar zor. Sahibin başkaysa, çocuk veya yaşlı bir kadın dahi olsa. Hayatta kalmak istiyorsan, çök der, çökersin.”
Yaklaşık bir yıl Musul’da kaldıktan sonra Ordu’ya döner. Yakınları artık yoktu. Sadece kardeşi Garabed Kalusdyan’ın Abhazya’da yaşadığını biliyordu. Ermeni karşıtı baskılar devam etmekteydi. Bu yüzden Ordu bölgesinde kalan son Ermeniler Türkiye’den kaçma gayretindeydi. Aralarında Zanag’ın da olduğu yaklaşık 80 Ermeni bir kayık kiralayıp, hep beraber gizlice Sovyetler Birliği sınırları içinde, Abhazya bölgesine komşu Adler sahiline ulaşırlar. Ordulu bir çok hemşerileri bu bölgede yaşamaktaydı. Zanag hemen Abhazya’nın Bilenkovo bölgesinde o dönem Otluğ adıyla anılan köyde yaşayan erkek kardeşine kavuşur. Burada Setrag Cansızyan ile ikinci evliliğini yapar. Bu, Cansızyan’ın da ikinci evliliği idi. İlk eşinden beş çocuğu vardı. Zanag Zetrag’ın evlatlarına analık eder. Kocasının ölümünden sonra Zanag yeniden evlenir.
Samuel’e gelecek olursak. Diyarbekir (veya Harput ve Memuret ül-Aziz) yakınlarında annesinden ayrıldıktan sonra, kovalanır ve saklanmaya mecbur olup, aylar boyunca kaçak hayatı yaşar. Daha sonra iyi niyetli insanlar kendisini yerel bir yetimhaneye götürürler. Muhtemelen Harput bölgesinde bulunan Ermeni yetimler için kurulan Amerikan yetimhanelerinden biri idi (Near East Relief - NER). Samuel 1922 tarihine kalır bu kurumda kalır. Bu tarihte Türkiye’de bulunan tüm Amerikan yetimhaneleri kapanır ve yetimler Lübnan’a götürülür. Lübnan sahilinde bulunan NER’e ait Anthilias’taki yetimhane Samuel’in yeni sığınağı olur.
O yıllarda geçici olarak Halep’e yerleşmiş olan Kilikya Katolikosu II. Sahag, 1925 tarihinde Anthilias Yetimhanesi’ni ziyaret eder. Anthilias’ta bulunan Fauar Nehri kıyısında yetimlerin toplu vaftiz töreni yapılır. Katolikos’un vaftiz sırasında Samuel’e isim ve soyismini sorduğu anlatılır. Çocuk bir an tereddüt eder, fakat Komutan Antranig’i hatırlayıp, “Samuel Antranigyan” cevabını verir. Böylece resmi ismi Samuel Canlatyan yerine, Samuel Antranigyan olur.
Anthilias Yetimhanesi’nde günlük eğitime paralel olarak, Samuel kunduracılık mesleğini de öğrenir. Yetimlerin kurduğu “Vorodum” (Gök Gürültüsü) futbol takımında da oynamaktaydı. Yetimhane arkadaşlarından Papken Der Kevorkyan anılarında, Samuel’in özellikle yerel Arapça’da hanklis adı verilen yılan balığını avlama konusunda usta bir balıkçı olduğunu yazıyor. Yılan balığı yetimhanenin tam yanından akan Anthilias Deresi’nde bolca bulunurdu. Yılan balığı aranan bir yiyecekdi, fakat avlaması da bir o kadar zordu. Öyle ki, Samuel hem onları avlayabiliyor, hem de Anthilias sakinlerine satabiliyordu.
İkinci sürgünlük zamanında Samuel’in izini kaybeden Zanag, belli ki 1920’li yılların sonlarından itibaren oğlunun sağ olduğunu ve Lübnan’da bulunduğunu biliyordu. Samuel’in kaldığı yetimhanenin Amerikalı sorumluları küçük Samuel’i annesine yollamak için bir çok başarısız girişimde bulunmuşlardı. Samuel’in yazıp, Anthilias’tan annesine yolladığı ilk mektubun tarihi 18 Nisan 1928. Aslında bu annesinden muhtemelen aynı yıl içinde kendisine ulaşan ilk mektuba yazılan bir cevap. Kendisi hakkında kısa bilgiler veren, daha sonra annesinden içinde bulunduğu durumla ilgili bilgi isteyen kısa bir mektup. 1936 tarihli, Samuel tarafından yazılan bir başka mektuptan dolaylı olarak öğrendiğimize göre, Zanag o dönem oğlunu yanına almak için yollar denemekteydi. Fakat dönemin siyasi şartları kuvvetle muhtemel Lübnan’dan Abhazya’ya yapılacak böyle bir yolculuğa engeldi. Annesine gönderdiği tüm mektupları Samuel Canlatyan olarak imzalamış.
Samuel yetimhaneden ayrıldıktan sonra, başka arkadaşlarla beraber Lübnan’ın Zahle şehrine yerleşir ve burada kunduracılıkla meşgul olmaya başlar. Samuel yetimhane yıllarından itibaren iyi bir sporcuydu. Yetimhaneden ayrıldıktan sonra “Lig Yıldızı” takımında oynamaya başlar. Takım, Amerikan yetimhanelerinden mezun yetişkin yetimler tarafından kurulmuştu. 1940’lı yıllarda Samuel Lübnan’daki Homenetmen futbol takımında da oynamaya başlar. Takım o yıllarda Lübnan futbol şampiyonluğunu kazanmıştır. Zahle’den sonra Samuel Beyrut’ta bulunan Eşrefiye mahallesine yerleşir. Daha sonra Beyrut’un merkez mahallelerinden olan Maarad’da bir oda kiralar ve ayakkabı malzemeleri satmaya başlar.
1943’de Samuel Mari Pilibosyan ile evlenir. İlk çocukları Khaçig 1944’te doğar, fakat kısa bir süre sonra vefat eder. Daha sonra Hasmig ve Kınarig isimli iki kız, Ara ve İşkhan adında da iki erkek çocukları olur. Evlilikten sonra aile Burç Hamut’a yerleşir.
Bu yolculuktan önce, Samuel 10 Haziran 1964 tarihli mektubunda, bu tarihi buluşmaya hazırlık olması açısından, şöyle yazmaktaydı: “Sevgili Anne, senden sadece cesur olmanı rica ediyorum, ki sakın heyecanlanıp hastalanmayasın, zira 44 sene birbirinden ayrı kalıp, 44 sene sonra kavuşmak ve özlem gidermek pek kolay değil. Tekrar ve tekrar yineliyorum, şimdiye kadar nasıl cesur ve sağlıklı kaldınsa, öpüştüğümüz zaman da kendini sıkı tut.”
Zanag 1986’de vefat eder. Samuel ise 2005 tarihinde Lübnan’da hayata veda eder.
Kaynaklar
- Makalenin hazırlanması için İşkhan Antranigyan (Samuel’in oğlu) ve Garo Derunyan tarafından toplanmış materyaller kullanılmıştır.
- Yeprem Zakaryan, “43 Yıl Sonra”, Tzayn Hamşenagan (Hamşenin Sesi), sayı 3-4 (80-81), Mart-Nisan 2011, sayfa 6-8. (Aksi belirtilmedikçe kaynaklar Ermenicedir. ç.n.)
- Papken Der Kevorkyan, Yetimhanelerdeki Hayat, Beyrut, 1963.