Üzerinde Ermenice “Cebrail İplikçiyan, 1885” yazan, küçük boy, kare bir Kayseri halısı ve muhtemelen İplikçiyan ailesinin Kayseri’deki evine ait eski bir anahtar.

Manuelyan/Tataryan/İplikçiyan Aile Arşivi - İstanbul

Büyükannemin evindeki saklı cevher

Yazar: Aykun Budak, 23/09/25 (son değişiklik: 23/09/25) - Çeviren: Arlet İncidüzen

2024 yılında büyükannemin vefatının ardından, onun evinde saklanan aile arşivini araştırdıktan sonra bu arşivi Houshamadyan’ın kullanımına sundum. Bu eşyalar, 1935 yılında İstanbul’da doğan Ovsanna Silva Papazyan’ın (bekârlık soyadı İplikçiyan, daha çok Silva Papazyan olarak bilinen) anne ve baba tarafındaki atalarına ait.

1905 yılında İstanbul’da doğan Araksi Ankine İplikçiyan (bekârlık önceki soyadı Tataryan) Silva Papazyan’ın annesiydi. Araksi, Tataryan ailesinin ikinci çocuğuydu. Ablası Hayganuş 1904 yılında doğup aynı yıl vefat etmiş, erkek kardeşi Yetvart Tateos ise 1910 yılında doğmuş ancak 18 yaşında ani bir şekilde ölmüştü. Araksi’nin babası Partoğomyos (Partig) Tataryan, Grande Rue de Pera’da (günümüzde İstiklal Caddesi) tanınmış bir terziydi. Partig’in Verkine Keresteciyan (bekârlık soyadı Tataryan) adında bir de kız kardeşi vardı. Araksi’nin babaannesi ve dedesi Santukhd ve Tateos Tataryan’dı. 1826’da Van’da doğan Tateos, İstanbul’da papaz olarak buraya yerleşti ve Santukhd ile evlendi.

1876 yılında İstanbul’da Manuelyan ailesinin ortanca çocuğu olarak dünyaya gelen Satenig Elmone Tataryan (bekârlık soyadı Manuelyan) Araksi’nin annesiydi. İki erkek kardeşi vardı: Yervant ve Nerses. Babaları Simon Manuelyan, İstanbul’un varlıklı tüccarlarından ve Kadıköy Ermeni cemaatinin önde gelen isimlerinden biriydi. Öyle ki, 1883 yılında Kadıköy’de çıkan büyük yangında Surp Takavor Ermeni Kilisesi Vakfı'na ait mülklerin büyük zarar görmesi üzerine bu mülklerin onarılması için maddi katkıda bulundu. Simon, Agüline ile evliydi. İlk çocukları Yervant Manuelyan, Paris’teki Pasteur Enstitüsü’nde saygın bir araştırmacı oldu.

Silva Papazyan’ın babası, 1900 yılında Kayseri’de İplikçiyan ailesinin ilk çocuğu olarak dünyaya gelen Harutyun İplikçiyan’dı. Erkek kardeşi Hagop İplikçiyan 1903 yılında Kayseri’de dünyaya gelmişti. 1870 yılında Kayseri’de doğan Ovsanna İplikçiyan (bekârlık soyadı Damlamyan) Harutyun’un annesiydi. Babası ise 1859 yılında Kayseri’de doğan Hacı Cebrail Simon İplikçiyan’dı. Harutyun’un ailesi 1910 yılında Kayseri’den İstanbul’a taşındı. Harutyun, babasının 1915’te kaybolmasının ardından aniden ticaret hayatına atılmak durumunda kaldı. Kendisi her zaman eski eşyalara ilgi duyardı. Bu ilgisi ilerleyen yıllarda onu bir müzayededen öbürüne sürükleyecekti.

Eski Ermeni Takvimi, 1818.

Yervant Manuelyan (1872–1948)

Yervant Manuelyan, 29 Temmuz 1872’de İstanbul’da, Simon ve Aguline Manuelyan’ın ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. İlköğrenimini Aramyan Uncuyan Okulu’nda tamamladıktan sonra, Patrik Nerses Varjabedyan tarafından Galata’da kurulan Getronagan Okulu’na devam etti. 1891 yılında Arşak Çobanyan, Vağarşak Mesrobyan, Dr. Tulyan, Dr. Artinyan, Dr. Der Khaçaduryan ve Krapos Bezazyan’la birlikte Getronagan’ın ilk mezunları arasında yer aldı.

1892 yılında Montpellier Tıp Fakültesi’nde tıp eğitimine başlayan Yervant, eğitimini 1896’da Paris Tıp Fakültesi’nde tamamladı. 1900 yılında üniversitenin genç bilim adamları için verdiği bir ödüle layık görüldü. Mezuniyetinden kısa bir süre sonra, ünlü doku bilimci Mathias Duval’ın laboratuvarına katıldı ve 1899 yılında ilk makalesini yayınladı.

Yervant, 1902 yılında Pasteur Enstitüsü’ne girdi ve kariyerinin çoğunu burada geçirdi. 1941 yılında resmi olarak emekli olmasına rağmen, hayatının sonuna kadar burada araştırmalarına devam etti. Bilimsel çalışmalarında öncelikle kuduz, frengi ve sodoku (fare ısırığı ateşi) üzerine odaklandı. Bu hastalıklar hakkında çok sayıda yayın yaptı. Hem teorik hem pratikte literatüre önemli katkılarda bulundu. Kuduzun hayvan ısırıklarıyla bulaştığını ortaya koydu. Sodoku’nun fare ısırıklarıyla yayıldığını kanıtladı ve kapalı olduğu düşünülen frengi lezyonlarının aslında açık ve bulaşıcı olduğunu keşfetti. Bu keşif, birçok sağlık çalışanını enfeksiyondan korumaya yardımcı oldu.

Yervant Manuelyan, 9 Mayıs 1948’de Paris’te vefat etti. Vefat ettiğinde, Sovyet Ermeni Bilimler Akademisi ve Fransa’daki Ermeni Tabipler Birliği’nin (L’Union des Médecins Arméniens) üyesi ve onursal başkanıydı.

Manuelyan bilime adadığı hayatında edebiyata da yer verdi. Arkadaşı Pierre Séguin, yaşamı boyunca çok sayıda şiir yazan Manuelyan’ın ölümünden sonra, onun şiirlerini “Ombres et Clartés” (Gölgeler ve Aydınlıklar) adlı kitapta topladı.

Cebrail İplikçiyan (1859–1915)

Kayseri’deki Surp Sarkis Kilisesi’nin zangoçu Simon İplikçiyan’ın oğlu olan Cebrail, 1896’da maddi refaha kavuştuktan sonra Ermeni toplumsal yaşamında aktif rol almaya başladı. 1902’de Surp Sarkis Kilisesi’ni yeniledi ve daha sonra bitişiğindeki Surp Hagopyan Okulu’nu yeniden inşa ederek eğitim kalitesinin iyileştirilmesi için büyük çaba harcadı.

Cebrail İplikçiyan, hazır giyim ticaretiyle uğraşmak için sık sık Avrupa ve Amerika’ya seyahat etti. 1910 yılında İstanbul’a yerleşti ve girişimcilik becerileri sayesinde ticari faaliyetlerini istikrarlı bir şekilde genişletti. I. Dünya Savaşı’nın patlak verdiği sırada İstanbul’da faaliyet gösteriyordu. 18 Nisan 1915’te tutuklandı, Kayseri’ye götürüldü ve hapse atıldı. Yılda bir veya iki kez yurt dışına seyahat ettiği ve bu seyahatler sırasında büyük miktarda silah ithal edip dağıttığı iddiasıyla on yıl hapis cezasına çarptırıldı. İplikçiyan Eylül 1915’te, on arkadaşıyla birlikte cezasını Diyarbakır’da çekeceği söylenerek sürgüne gönderildi. Ancak o, Urfa yolunda öldürüldü. Kısa bir süre sonra Osmanlı hükümeti, İstanbul’daki mağazasına ve Kayseri şubesine el koydu.

Büyükannem Silva’nın anılarında, dedesi Cebrail 1915’te kaybolmuş, ailesi Kayseri’den eşi Ovsanna’nın ailesinin yaşadığı İstanbul’a kaçmıştı. Kısa bir süre sonra, Kayseri’deki evlerindeki tüm halılar isimsiz bir şekilde İstanbul’a gönderilmişti. Aile, bunları Türk komşularının gönderdiğine inandı. Anne ve babası vefat ettikten sonra, büyükannem geleneği sürdürdü: Her yıl halıları açar, temizler, tekrar sarar ve onları evinde muhafaza ederdi. Ancak bu aile hikâyesi gerçeklerle uyuşmadı. Silva’nın ölümünden sonra, evinde Osmanlı Türkçesiyle yazılmış belgeler buldum ve bunları tercüme ettim. Bu belgeler, Cebrail’in biyografisinde de belirtildiği gibi, İplikçiyan ailesinin aslında 1915’ten çok önce, 1910’da İstanbul’a taşındığını ortaya çıkardı. Belgeler ayrıca, ailenin halılarını ve bazı ev eşyalarını İstanbul’a 1916 yılında getirttiğini gösteriyordu.

Silva Papaziyan (bekârlık soyadı İplikçiyan) ve anneannesi Satenig Tataryan (bekârlık soyadı Manuelyan), 1935.
Silva Papazyan (bekârlık soyadı İplikçiyan) ve babası Harutyun İplikçiyan.
Silva Papazyan (bekârlık soyadı İplikçiyan) ve annesi Araksi Ankine İplikçiyan (bekârlık soyadı Tataryan).
Harutyun İplikçiyan.
Araksi İplikçiyan (bekârlık soyadı Tataryan).
Soldan sağa: Araksi İplikçiyan (bekârlık soyadı Tataryan), Silva Papazyan (bekârlık soyadı İplikçiyan), Harutyun İplikçiyan.
Ovsanna İplikçiyan (bekârlık soyadı Damlamyan).
Silva Papazyan (bekârlık soyadı İplikçiyan) ve anneannesi Satenig Tataryan (bekârlık soyadı Manuelyan).
Silva Papazyan (bekârlık soyadı İplikçiyan) ve anneannesi Satenig Tataryan (bekârlık soyadı Manuelyan).
Cebrail İplikçiyan'ın üç dilli anteti: Ermenice, Osmanlıca ve Fransızca.
Gresham Hayat Sigortası Şirketine ait bu zarf içinde Cebrail İplikçiyan’a ait çok sayıda Osmanlıca belge bulunmaktadır. Doğal olarak 1915’ten önce hayat sigortası yaptırmış olduğu düşünülmektedir.
Silva Papazyan (bekârlık soyadı İplikçiyan) evinde. Duvardaki çerçeveli fotoğraf Partig Tataryan, büfenin üzerindeki çerçevede ise Satenig Tataryan’ın (bekârlık soyadı Manuelyan) fotoğrafı ve masa saati görünmekte.
Silva Papazyan (bekârlık soyadı İplikçiyan) Notre Dame de Sion okulu formasıyla Elmadağ/Pangaltı (İstanbul) caddesinde, okul binası arkasında görünmekte.

Harutyun İplikçiyan ve Araksi Tataryan 1933’te İstanbul’da evlendi. İki yıl sonra, 1935’te, tek çocukları olan büyükannem Silva doğdu. Dede ve büyükannelerinden sadece birini tanıyordu: 1940’ta vefat eden anneannesi Satenig Tataryan’ı (bekârlık soyadı Manuelyan). Silva onu şefkatli ve sevecen bir kadın olarak derin bir özlemle hatırlıyordu. Ne var ki Satenig 18 yaşında ölen oğlu Yetvart Tataryan’ın yasını tuttuğu için her zaman siyah giyindi ve nadiren gülümsedi.

Silva’nın babaannesi Ovsanna İplikçiyan (bekârlık soyadı Damlamyan) 1934’te, Silva’nın doğumundan bir yıl önce vefat etmişti. Silva’ya ikinci adı “Ovsanna” onun hatırası için verildi. Annesinin babası Partig 1929’da vefat etmiş, baba tarafından dedesi ise 1915’te kaybolmuştu.

1947’de Silva, hayatı boyunca minnetle anacağı Notre Dame de Sion Fransız Okulu’na kaydoldu. O dönemde okul, İstanbul’un azınlık toplulukları arasında çok rağbet görüyordu. Silva burada sadece Fransız kültürüne dayalı bir eğitim almakla kalmadı, aynı zamanda Hristiyanlığa dair güçlü ahlaki değerler edindi. Hem amcası hem de büyük dayısı uzun yıllar Paris’te yaşadığı için Fransız kültürürünün etkisi ailesinde zaten mevcuttu. Çok sevdiği okulu annemin ve benim Notre Dame de Sion mezunu olmamızla beraber bir aile geleneğine dönüşecekti.