Wolfgang Kunz Fotoğraf Koleksiyonu - Lübnan – 1985

Çeviren: Sevan Değirmenciyan, 16/04/25 (son değişiklik: 16/04/25)

Önsöz

Armenier – Woher/Wohin [Ermeniler – Nereden/Nereye]. Wolfgang Kunz’un 1985-1986 yıllarında hazırladığı fotoğraf albümünün adı bu olacaktı. Ünlü fotoğrafçı 1983-1985 yılları arasında önce Sovyet Ermenistanı’nı, daha sonra Türkiye, Lübnan, Suriye, yeniden Sovyet Ermenistanı’nı ziyaret etmiş, bir çok şehir ve mekanda yüzlerce fotoğraf çekmişti.

Kunz ve Ermeniler (ve onların tarihi) arasındaki ilişki, Tiflis’te kaldığı bir sürede bir kaç gün Sovyet Ermenistanı’nı ziyaret ettiği 1970’lerde başlar. 1984’de, Alman GEO dergisi için Ermeniler hakkında bir makale hazırlamak üzere Türkiye’yi ziyaret eder. Kunz bu makalenin fotoğrafçısıydı sadece, yazarı ise bir başkasıydı. 1986’da GEO’nun Şubat-Mart sayısında yayımlanna makale zamanında Almanya Ermeni toplumunda büyük yankı uyandırır, çünkü makalenin yazarı Soykırım konusunda Türk devletinin inkarcı söylemini benimsemişti. Kunz’un o dönem yaşadığı ve çalıştığı şehir olan Hamburg’daki Ermeniler GEO’nun makale yazarına karşı küçük bir gösteri bile düzenlerler. Bu, Kunz’un Ermeni tarihi ve Ermenilerle daha yakından ilgilenmesi için yeni bir vesile olur. Daha sonra GEO dergisinin Fransız edisyonu yeniden Kunz’un fotoğraflarıyla Ermeniler hakkında bir makale yayınlar. Yazar bu sefer Claude Mutafian’dır. Ermenilerin protesto gösterisi yapmaları için bir nedenleri yoktu artık, aksine olan Soykırım inkarına karşı bir zaferdi.

Kasım veya Aralık 1984 tarihinde Kunz Batı Almanya’ya resmi bir ziyaret gerçekleştiren Kilikya Katolikosu II. Karekin Sarkisyan (1932-1999) ile Hamburg’ta bir görüşme gerçekleştirir. Katolikos Kunz’a önümüzdeki yıl, Nisan’da Lübnan ve Suriye’yi ziyaret etmeyi önerir, böylece Ermenileri daha yakından tanıma fırsatı bulacak ve Soykırım anmalarına katılabilecekti. Proje Kunz’u heyecanlandırır. Aynı yıl Hamburg’ta, Porsche arabası için takometre satın almak niyetiyle bu Alman şehrini ziyaret eden ayakkabı üreticisi ve tüccar, Lübnan Ermenisi Jerard Barsumyan ile tanışır. Kunz’u, Lübnan’ı ziyaret etmesi için Barsumyan da destekler ve bu ziyareti kolaylaştırmak için yardıma hazır olduğunu iletir.

18 Nisan 1985’te Kunz Berlin Havaimanından Doğu Alman Interglug uçağı ile Beyrut’a doğru yola çıkar. Lübnan henüz iç savaşın telaşını yaşamaktaydı. Aynı yolculuk sırasında Kunz Suriye’yi de ziyaret eder.

Kitap projesi için gerekli olan tüm görsel malzemeler hazırdı. Kunz kitabın farklı bölümlerinin hazırlığına başlar. Bu yönde Alman akademisyen Tessa Hofmann ile işbirliği içine girer. Kunz kitabın Türkiye, Lübnan ve Suriye hakkında olan üç bölümünü kaleme alır, Tessa Hofmann ise Soykırım ve Sovyet Ermenistanı konulu bölümleri tamamlar. Beyrut’ta bulunan Kilikya Katolikosluğu, Almanca olarak yazılmış bu bölümleri İngilizceye tercüme etmek ve yayınlanmasına katkı sunmak konusunda isteklidir.

Kitabın ekseni Soykırım konusuydu. Tessa Hofmann’ın kaleme aldığı bölümlerden biri Soykırım tarihini doğrudan ele alırken, diğer taraftan kalan bölümler, özellikle Lübnan, Suriye ve Türkiye hakkında olan kısımlar ise ilk bakışta yol hikayelerine dayanan anlatılar üzerine kurulmuştu. Fakat aslında bu bölümlerin de temel anlatısı 1915; Kunz, Ermeni toplumlarının hayatını Soykırım ve Soykırım’ın anısı penceresinden anlatmaya gayret ediyor. 1985 yılında gerçekleşen Lübnan ve Suriye ziyaretlerinin 24 Nisan’da Soykırım’ın 70. yılının kutlandığı Nisan ayına denk gelmesi de tesadüf değildi. Suriye’de o günlerde bir Ermeni kilisesinin temel atma töreninin yapıldığı Der Zor’u ziyaret eder. Kitap, Soykırım’dan kurtulan insanların tanıklıklarıyla dolu. Ermeni silahlı örgütlerin Avrupa’daki Türk hedeflerine karşı terör eylemleri yaptıkları yıllar. Kunz Ermeni yaşamı ve tarihi ile içe içe; yazılarında bir Ermeni gibi üzüldüğünü, sevindiğini, gurur duyduğunu, kızdığını ve isyan ettiğini görüyoruz. Sanki Ermeniliği evlat edinmiş, sanki Ermeniler tarafından evlat edinilmişti.

Böylesi uygun bir iklimde Kunz’un projesinin kolayca ilerleyeceği ve başarılı bir sona ereceği zannediliyordu. Maalesef öyle olmaz. Kunz’un arşivinde çok yönlü bir mektuplaşma muhafaza edilmekte. Buradan anladığımıza göre kitap projesi başlarda sağlam temeller üzerinde ilerlemeye başlar, daha sonra sendelemeye başlar ve nihayetinde kitap yayınlanmaz. Mektuplaşmanın başlıca adresi yazar/fotoğrafçı Kunz, Kilikya Katolikosluğu Genel Sekreteri ve Kilikya Katolikosluğu’nun New York Ruhani Önderliği. Katolikos II. Karekin’in girişimi ile çalışmanın İngilizce tercümesini New Tork Ruhani Önderliği üstlenir. Mikael Papazyan tüm bölümleri, aynı zamanda fotoğrafların açıklamalarını Almancadan İngilizceye tercüme eder. Kitap 220 sayfa olacaktı ve içinde 228 fotoğraf bulunacaktı. İngilizce çeviriyi okuduktan sonra Katolikos II. Karekin Katolikosluk Genel Sekreteri aracılığıyla Kunz’un kitabının bazı bölümleri ile ilgili çekincelerini iletir ve bazı kısımların iptalini, bazılarının ise değiştirilmesini önerir. Kunz kabul eder. Yazışmalardan, kitabın Almanya veya Birleşik Devletler’de yayınlanacağı izlenimini edindik. Kilikya Katolikosluğu da baskı masraflarına maddi katkı sunacaktı.

Bu yazışmalar 1986-1991 yılları arasında gerçekleşir. Bu sırada Leninakan’da deprem felaketi yaşanır, Yerevan’da halk gösterileri baş gösterir, Dağlık Karabağı krizi başlar. Ermenistan ve Diaspora’da meydana gelen bi temel değişimlerin, Kunz’un kitap projesini bir süre gölgede bıraktığını, daha sonra da unutturduğunu düşünmek mümkün.

2024 yılında Wolgang Kunz ilerlemiş yaşından dolayı aralarında Ermeni temalı fotoğraflarının da bulunduğu zengin fotoğraf koleksiyonunu Berlin Devlet Kitaplığı’na (bpk Fotoarchiv, Staatsbibliothek zu Berlin Preußischer Kulturbesitz) hediye etmeye karar verir. Kurum sorumlularından ve Huşamadyan işbirlikçilerinden Meline Pehlivanyan, Kunz’a Ermeni temalı fotoğraflarını sitemizde yayınlamayı önerir. Kunz kabul eder ve böylece fotoğrafçıyla işbirliğimiz ve bu sayfaların hazırlanması başlar.

Lübnan – 1985

Wolgang Kunz 18 Nisan 1985 tarihinde, sabah saat 6:30 civarı Lübnan’a ulaşır. Doğu Berlin’den, Interflug havayollarına ait bir uçakla gelmişti. Lübnan sık yaşanan silahlı çatışmalar nedeniyle, gergin, istikrarsız ve tehlikeli bir savaş durumundaydı.

Kunz’un ulaştığı günlerde Beyrut’un batı mahallelerinde silahlı çatışmalar yaşanmaktaydı. Bu nedenle Antilias Katolikosluğu fotoğrafçısı bu geziyi ertelemesini önerir. Fakat Kunz gitmeye kararlıydı. Souliers Gérard ayakkabı fabrikası ve mağazası sahibi Jerard Barsumyan Kunz’u Beyrut havalimanında karşılaması ve evine getirmesi için şöförünü yollayacağını kendisine teleks yoluyla bildirmişti.

Kunz, sabahın erken saatlerinde ahbabını rahatsız etmek istememiş ve Hamburg’tan bir teleks mesajı ile havalimanından taksi alacağını ve Doğu Beyrut’ta, Eşrefiye mahallesinde bulunan Barsumyanların evine geleceğini bildirmişt. Daha çok ayrıntı bilmiyoruz. 18 Nisan’da Barsumyan’ın şöförü Kunz’u havalimanında bekliyordu, fakat Kunz onu farketmez ve bir taksi alıp Eşrefiye’ye doğru yola çıkar. Yolculuk sonunda taksi şöförü kendisinden çok yüksek bir ücret talep eder…

Hat sahfada olumsuz ve olumlu Lübnan deneyimlerinin sayfası ilk andan itibaren Kunz için açılmıştı. Tüm bunlar fotoğrafçıya bu ülkede kaldığı zaman boyunca eşlik etmeye devam edecekti.

Kunz Antilias Katolikosluk Külliyesi’nin yanından akan anayolun karşısında bulunan Golden Beach otelinde günlüğü 50 Mark olan bir oda tutar. Kilikya Katolikosluğu’na bu yakınlık tesadüf değildi. Kunz Lübnan’a Kilikya Katolikosu II. Karekin Sarkisyan’ın daveti üzerine, Ermeni Soykırımı’nın Lübnan ve Suriye’de gerçekleşecek başlıca 70. yıl anmalarına katılmak ve Ermeniler hakkında hazırladığı albümü yeni fotoğraflarla zenginleştirmek üzere Beyrut’a gelmişti. Öncesinde Türkiye ve Sovyet Ermenistanı’nı ziyaret etmiş ve Ermeni temalı zengin bir fotoğraf koleksiyonu oluşturmuştu bile.

Kunz’un Lübnan ve Suriye’ye yaptığı ziyaretlerin merkezi teması Ermeni Soykırımı, merkezi siması ise II. Karekin idi. Alman fotoğrafçı Kasım 1984 tarihinde Katolikos ile Hamburg’ta yaptığı sohbetten derinden etkilenmişti. Kilikya Katolikosu tüm seyahati boyunca Kunz için çekici bir figür olmaya devam edecekti. Kunz günlüğünde II. Karekin’in sadeliğinden ve samimiyetinden ve kuvvetli iletişim becerisinden, aynı zamanda geniş bir dini kurumu yönetme becerisinden etkiendiğinden bahsediyor. Zeka dolu şakalarını, özellikle hassas sağlık durumu hakkında yaptıklarını çok sever. Kunz, Katolikos’un bir kalp krizinden henüz iyileştiğini, bu nedenle de özel bir diyet uygulaması gerektiğinden bahseder. Konu hakkında II. Karekin’in şakayla şöyle der kendisine: “Doktorumdan günde bir kere öğlen uykusu, günlük bir kadeh viski içmek ve haftada üç puro tüttürmek için izin kopardım.” Bir başka sefer Kunz ve II. Karekin asansördeler ve kendilerini akşam yemeğine davet etmiş olan dönemin Katolikosluk Genel Sekereterinin evine çıkıyorlar. Ev yüksek bir binanın üst katlarından birinde. Katolikos şöyle bir şaka yapar: “Kâtip cennete benden daha yakın.”

Lübnan ziyaretinin ilk günlerde çekilen fotoğrafların fokusu daha ziyade Antilias Katolikosluğu ve Katolikosluğa ait binaların üzerinde. Kunz katolikosluk binasında Kilikya’Dan getirilmiş olan Ortaçağ hazinelerini ve el yazmalarını fotoğraflar, Bikfaya Ruhban Okulu, Cübeyl’de bulunan “Kuş Yuvası” Ermeni yetimhanesi’ni ziyaret eder, katolikosluk binasında gerçekleşen bir toplantıyı fotoğraflar. 21 Nisan 1985, Pazar, en şaşaalı gündü. Sabahında Kunz Antilyas’taki S. Krikor Lusavoriç Merkez Kilisesi’nde yapılan ayine katılır. Daha sonra Soykırım kurbanları anıt-mezarını fotoğraflar. Aynı günün öğleden sonrasında Kunz kilisede yapılan bir düğünün fotoğraflarını çeker. Akşam Golden Beach’teki odasına döndüğünde, otele çok yakın bir yerde silahlı çatışma yaşanır. Kunz günlüğüne şöyle yazar: “Bu silahlı çatışmayı balkonumdan takip ettim…”

22 Nisan’da Kunz öğleden önce Fanar bölgesini ziyaret eder ve orada bulunan Khanamiryan Okulu’ndaki üst sınıf öğrencileri ile sohbet edip, Fanar’daki Leylavan adı verilen halk evlerini fotoğraflar. Öğleden sonra ise kendisine Burç Hamud’da rastlıyoruz. Burada Ermeni huzurevini ziyaret edip, Soykırım’dan kurtulmuş yaşlılarla görüşmeler gerçekleştirir.

Ertesi gün (23 Nisan) sabah Lübnan Ermeni toplumu sarsan ağır bir vaka meydana gelir. Meçhul kişiler Burç Hamud spor sahasının yakınlarında Lübnan Taşnagtsutyun’u yöneticilerinden Sarkis Aznavuryan’ı öldürür. Kunz’un günlüğünde bu suikastla ilgili herhangi bir not yok, fakat ilerde Almanya’ya döndüğünde Lübnan Ermenisi bir tanıdığından konu ile ilgili bilgi ister (ve alır da.) 23 Nisan’da Kunz geçmişte Beyrut Ermenilerinin mülteci kampının bulunduğu Karantina bölgesini ziyaret eder. Maalesef koleksiyonunda Karantina bölgesinden herhangi bir fotoğraf yok. Daha sonra Hagop Topakyan’ın Burç Hamud’ta bulunan halı dükkanını ziyaret eder. Hagop’un eşi Gerda Almandı. Kunz ilerde kendisiyle yazışır. Gerda belli ki albüm projesine yardım etmeye çalışmış. Hagop’un babası Parunag Topakyan Kayseri’de doğmuştu. Kunz’a kendisinin, kardeşinin ve annesinin hangi şartlar altında Soykırım’dan kurtulabildiklerini anlatmış. Öğleden sonra Burç Hamıd’da bulunan Mesrobyan Ermeni Katolik Okulu’nda Ermeni okullarından gelen üst sınıflarda okuyan öğrenciler bir araya gelir ve Türkiye bayrağı yakılır. Akşam Kunz önce Bikfaya Ruhban Okulu avlusunda gerçekleşen Ermeni Soykırımı 70. yıl akşam ayinini, daha sonra Antilias Merkez Manastırı’nda yapılan öğrenci-gençlik gece ayinini fotoğraflar.

24 Nisan sabahı Kunz Katolikosluk kilisesinde gerçekleşen ayine katılır. Sonrasında II. Karekin Soykırım şehitleri anıt-mezarının önünde halke hitap eder.

Aynı gün öğleden sonra Burç Hamud belediye sahasında Soykırım anmasının başlıca halk etkinliği düzenlenir. Ermeni gazeteleri bu etkinliğe 20 bin Ermeninin katıldığını yazar. Kunz günlüğünde bu sayıyı 30 bine yükseltir. Alman belgesel fotoğrafçı bu etkinlikten ve II. Karekin’in Ermenice yaptığı konuşmadan etkilenmiştir. Kuvvetle muhtemelen konuşmanın bazı kısımları veya tümü eş zamanlı olarak kendisine tercüme edilmiştir, çünkü günlüğünde Almanca olarak bu konuşmadan yapılan alıntılar görmek mümkün. Fotoğrafçının kişisel evrakları arasında bu Ermenice konuşmanın tam metnine de rastlamak mümkün. Daktilo edilmiş olan bu metin, o görkemli günde II. Karekin’in yaptığı konuşma olabilir. Üzerinde muhtemelen yazarı tarafından alınmış notlar var (halk etkinliğinde II. Karekin tarafından yapılan konuşmanın tam metnini “Hasg” aylık dergisinde okumak mümkün, 1985, No: 4-5, Nisan-Mayıs, s. 117-124.)

Ertesi gün Kunz Lübnan sahilinden ayrılıp taksi ile Bekaa vadisinde bulunan Ayncar Ermeni köyüne doğru yola çıkar. Buraya aluşmak için Dağlık Lübnan sıra dağlarını aşmak ve yol boyunca bulunan ve Suriye ordusuna ait bir çok barikattan geçmek gerekiyordu. Suriye ordusu Ayncar’da da önemli bir unsurdu. Köy, Suriye ordusunun istihbaratının başında olan kişinin makamı olmuştu. Kunz günlüğüne, Ayncar’ı, panoramasını, günlük hayatı fotoğraflarken çalışmasının Suriye askerleri tarafından zaman zaman engellendiğini yazmış. Buna rağmen fotoğrafçının koleksiyonu Ayncar fotoğraflarıyla dolu. 1915 Musa Dağı direnişini görmüş ve yaşamış Ermeni yaşlıların fotoğrafları özellikle etkileyici.

27 Nisan’da Kunz Suriye’ye seyahat eder. Tripoli üzerinden 13 Mayıs’ta Lübnan’a döner ve Antilias’da bulunan Golden Beach otelinde yeniden bir oda tutar. Ertesi gün Barsumyan ailesinin Burç Hamud’ta bulunan atölyesini ziyaret eder ve Gerard Barsumyan’dan son günlerde meydana gelen çatışmalar sırasında Eşrefiye’de bulunan evlerinin üzerine üç bomba düştüğünü öğrenir. Aynı gün Eşrefiye Hayaşen mahallesinde bulunan Türkomyan Ermeni Okulu’nu ziyaret eder.

Antilias Katolikosluğu Kunz’un dönüş biletini sağlar. Fakat Beyrut’ta havalimanına ulaşmak o yıllarda bir maceraydı. Çünkü başkentteki muhalif tarafları birbirinden ayıran sınır çizgisinden geçmek gerekiyordu. Bu açıdan Gerard Barsumyan ile ahbablığı bir şanstı. Barsumyan ailesinin Batı Beyrut’ta bulunan Hamra mahallesinde de bir ayakkabıcı dükkanı vardı. Kunz’un gitmesinden bir gün önce Barsumyanlar’ın şöförü Burç Hamud’tan Hamra şubesine ayakkabı götürecekti. Kunz’un da şöförle beraber Hamra’ya gitmesine karar verirler. Kunz 15 Mayıs için günlüğüne Beyrut sınırını aşmak için tek bir güvenli yolun olduğunu yazmış. Yol boyunca birkaç kere silah sesi duyulur. Buna rağmen Kunz’u taşıyan araba güvenli bir şekilde Hamra’ya ulaşır.

Kunz Batı Beyrut’ta geceyi Hamra’daki Marble Tower otelinde geçirir ve ertesi gün 16 Mayısta Beyrut havalimanına ulaşır. O kadar kalabalıktır ki, Kunz bu kalabalığı aşıp kapıya varabileceğinden şüphe etmeye başlar. Fakat şans yeniden yanındadır. Nihayet Almanya’ya (muhtemelen Berlin’e) giden Interflug uçağında yerini alır. Aynı gün saat 10’da Hamburg’daki evindedir.

Kilikya Katolikosluğu, Antilias, Lübnan

1. / 3. Soykırım kurbanları anıt-mezarı olan S. Stepanos Şapelinin içi.

2. S. Krikor Lusavoriç Merkez Kilisesi (sağda) ve Soykırım Kurbanları Anıt-Mezarı S. Stepanos Şapeli (solda.)

Ermeni Soykırımı 70. Yıl Anma Etkinlikleri

Çarşamba, 24 Nisan 1985, Antilias. Katolikos II. Karekin Soykırım kurbanları anıt-mezarı olan S. Stepanos şapeli önünden halka yönelik konuşmasını yaparken.

Çarşamba, 24 Nisan 1985, Antilias. Katolikos II. Karekin Soykırım kurbanları anıt-mezarı olan S. Stepanos şapeli önünden halka yönelik konuşmasını yaparken.

24 Nisan 1985. Muhtemelen Ermeni radyosundan bir muhabir Antilias Katolikosluğu avlusunda Soykırım’dan kurtulan Ermeni yaşlılarla sohbet ediyor.

Bikfaya

Soykırım kurbanları için 1965 tarihinde Bikfaya’da inşa edilen anıt. Esar; Zaven Khıdışyan’a ait. Lübnan iç savaşı günlerinde, 26 Ekim 1978’de, aşırı sağçı Hristiyan militanlar bu anıta bombalı saldırı düzenlemişti. Wolgang Kunz’un ziyareti sırasında anıt henüz tahrip olmuş durumdaydı. Anıt 1993 yılında restore edilecekti.

Bikfaya Ruhban Okulu öğrencileri ders sırasında.

24 Nisan 1985. Burç Hamud Belediye Sahasında Ermeni Soykırımı 70. yıl vesilesi ile anma toplantısı

Ermeni okullarında eğitim gören öğrenciler Burç Hamud Belediye sahasına doğru ilerliyor.
Ermeni okullarında eğitim gören öğrenciler Burç Hamud Belediye sahasına doğru ilerliyor.

Ermeni öğrenciler Burç Hamud Belediye sahasında.

II. Karekin Burç Hamud belediye sahasında halka hitap ederken. Bu konuşma “Kurbanların 70. Yılı vesilesi ile 7 mesaj” adını taşıyordu.

Soykırım’dan Kurtulanlar

Soykırım’dan kurtulan ve Burç Hamud huzurevinde bulunan görme engelli bir Ermeni.
Soykırım’dan kurtulan Parunag Topakyan (Kayseri doğumlu.)
Soykırım’dan kurtulan Parunag Topakyan (Kayseri doğumlu.)
Soykırım’dan kurtulan ve Burç Hamud huzurevinde bulunan görme engelli bir Ermeni.

Antilias S. Krikor Lusavoriç Merkez Kilisesi’nde Bir Düğün

Düğüne katılanlar ayinden sonra katolikosluk avlusunda.

Cübeyl (Biblos) “Kuş Yuvası” Ermeni Yetimhanesi

Ayncar

1915 direnişine tanıklık etmiş ve Ayncar’da yaşayan Musa Dağlı beş Ermeni. O yıl Musa Dağ köylerinde yaşayanlar tehcir ve kırım tehdidinden kurtulmak için dağa çıkıp, saldırıya geçen Türk ordusuna karşı direnişe başlar. Beyaz bir bez üzerine kırmızı bir haç olan bu bayrağı direniş günlerinde Musa Dağlılar hazırlar. Dağın tepesinde bu bayrağı açıp Fransız savaş gemilerinin dikkatini çekmeyi amaçlıyorlardı. Fransızlar bayrağı farkeder, sahile yanaşır ve tüm halkı Port Said’e (Mısır) götürür. Soldan sağa; Bedros Şannakyan (Şannakints Badır), Hayrabed Andonyan, Movses Kendirciyan (Muşta Babug), Garabed Istambulyan, Apraham Nıkruryan (Alaui).

Bedros Şannakyan (Şannakints Badır) ve <meta charset="UTF-8" />Apraham Nıkruryan (Alaui).

Bedros Şannakyan (Şannakints Badır), Khıdır Beg köyünden. 1915’de 15 yaşındaydı. Ermeni direnişini hatırlıyor. Elinde, direniş sırasında kullanılan bir tüfek var. Musa Dağ köyleri sakinleri tehcir ve kırım tehdidinden kurtulmak için dağa çıkmıştı. Onlar üzerinde kızıl bir haç bulunan bu bayrağı kendi elleriyle dikmişler ve Fransız savaş gemilerinin görmesi için dağın başına dikerler. Savaş gemileri sahile yanaşıp tüm halkı Port Said’e (Mısır) taşır.

Ayncar’da hazırlanan tandır ekmeği.

Ayncar’dan genel görünüm. Önde S. Boğos kilisesi, fonda ise Dağlık Lübnan’ın yüksek zirveleri.
Ayncar’dan genel görünüm. Önde S. Boğos kilisesi, fonda ise Dağlık Lübnan’ın yüksek zirveleri.
Ayncar’ın genel görünümü. Önde; toprağı kendi elleriyle işleyen köylüler.
Ayncar, “Haraç” ilkokulu öğrencileri, 25 Nisan 1985.
Goms Habeşyan (solda) ve Sarkis Karigyan (sağda.)

Wolgang Kunz’un Ayncar ziyareti Soykırım’ın 70. yıl anma etkinliklerine denk gelmişti. Ayncar’da bu vesile ile Bikfaya’da bulunan Soykırım Anıtı’nın bir benzeri inşa edilmişti.

Fanar (Lübnan) Khanamiryan Ermeni Okulu ve Leylavan

Fanar’da (Lübnan) Leylavan adı verilen toplu konutların inşaası.
Khanamiryan Ermeni Okulu öğrencileri. Soldan sağa; Vera Çulhacıyan, Hagop Garabedyan, Mıher Çulhacıyan, Sonia Sarıboyacıyan.
Khanamiryan Ermeni Okulu öğrencileri (Fanar), Nisan 1985. Wolgang Kunz günlüğüne okulda 452 öğrenci olduğunu kaydetmiş.
Khanamiryan Ermeni Okulu öğrencileri. Soldan sağa; Mıher Karakaşyan, Sonia Sarıboyacıyan, Sevag Panosyan, Paylig Kırmoyan, Hovhannes (soyadı meçhul), Hagop Garabedyan, Vera Çulhacıyan.

Katolikos II. Karekin’den Fotoğraflar

Katolikos II. Karekin

Kilikya Katolikosluğu Kutsal Emanetleri (Antilias)

Kilikya’dan getirilen ve Antilias Katolikosluğu’nda muhafaza edilen el yazması eserler.

Farklı Fotoğraflar

Hayaşen Torkomyan Ermeni Okulu.

Wolgang Kunz – Biyografi

Wolgang Kunz 1942 yılında Augsburg’ta dünyaya geldi. Ressam Carl Kunz ve tarihçi Ilse Kunz’un üçüncü çocuğuydu. 25 Şubat 1944’te, Augsburg şehrinin bombalanması sırasında aile evleri de yıkılır ve babasına ait resimlerin çoğu yokolur. Bu felaketten sonra ailenin geçimini sağlamak için annesi öğretmenlik yapmaya başlar, böylece baba Kunz serbest çalışan sanatçı olarak faaliyetlerini sürdürebilir.

1953 yılında ailecek Weilburg’a (Hessen) taşınırlar. Wolgang Kunz 1959 yılında burada orta eğitimini tamamlar. 1960 yılında Frankfurt’a taşınır ve 1957’den beri burada bir atölye kiralamış olan babası ile yaşamaya başlar. Dizgici olma niyeti vardı ve bundan dolayı dizgici çırağı olur. Yine bu yıllarda Frankfurt’taki Städelschule’de (Sanat Okulu) ikindi derslerine katılmaya başlar. Burada nü ve natürmort çizmesini öğrenir. Yeni satın aldığı fotoğraf makinesi ile fotoğraf çekmeye başlaması da bu dönemdedir. Wolgang Kunz kendisi için tamamen bir yenilik olan bu makinenin cazibesine kapılır.

Fotoğrafçılık Wolgang Kunz’un dünyasından içeri girmişti. Babasının atölyesinin bitişiğinde bulunan odası daha sonra uyuma uygunluğu da olan bir karanlık odaya dönüşür. Dizgici olmak için gerekli üç aylık çıraklık dönemini bitirir, fakat fotoğrafçılık vazgeçilmez olmaya başlamıştır. Wolgang Kunz otostopla Paris, Brittany’ye gider, oradan İrlanda’ya geçer ve fotoğrafçılık sanatını burada büyük bir çoşkuyla uygulamaya koyulur. Otto Steinert’in subjektive 2 albümünden etkilenmiştir. 1963 yılında Essen şehrinde bulunan Folkwangschule’ye (üniversite) kabul edilir. Steinert burada ders vermekteydi. Fakat Wolgang Kunz kendi şahsi yolunu çizmesi gerektiğine inanmıştı, öyle ki bir yıl sonra üniversiteyi bırakır. Sanat eleştirmeni Hanno Reuter Kunz’un yeteneğini farkeder ve onun hakkında yazarak fotoğraflarının Frankfurter Rundschau gazetesinde yayınlanmasına vesile olur.

1965’te ünlü fotoğrafçı Thomas Höpker ile tanışma fırsatı bulur. Bir süre onun karanlık odasında çalışır ve profesyonel fotoğrafçının çalışmalarını yakında etüt eder.

1966 yılında Wolgang Kunz bir Leica fotoğraf makinesi satın alır, Londra’ya gitmek için bir hibe elde eder ve bir sene boyunca İngiltere’nin başkentinde gençlik devrim kültürünü (Swinging London) fotoğraflar. Hamburg’a döndükten sonra, Stern fotoğraf dergisi ekibine katılır. Üç sene burada çalıştıktan sonra yeni kurulan Zeit dergisine katılır. En nihayetinde fakat serbest çalışan olmayı seçer ve kalıcı görevler üstlenmekten kaçınır. Fotoğraf makinesi ile Hamburg’tan dünyanın farklı noktalarına gider. Kuzey Vietnam, Güney Vietnam, Kuzey İrlanda, Namibya gibi genelde sıkıntı yaşanan bölgeleri fotoğraflar. Türkiye, Sovyet Ermenistanı, Lübnan ve Suriye’ye yaptığı ve Ermeni temasını merkeze alan fotoğrafçılık misyonlarını da unutmamak gerekir tabii ki.

1983 yılında Wolgang Kunz Hamburg’ta 14 meslektaşıyla beraber BILDERBERG fotoğraf ajansını kurar. Almanya’nın yeniden birleşmesinden sonra, 1995-1999 tarihlerinde Berlin’de bulunan Weißensee Sanat Üniversitesi’nde fotoğrafçılık dersleri verir. O yıllardan beri de hayatına Berlin’de devam etmektedir.