Hacın'lı Ermeni gençler (Kaynak: Bibliothèque Orientale-USJ)

Hacın - Zanaatlar

Yazar: Varti Keşişyan, 19/02/2016 (son değişiklik: 19/02/2016), Çeviren: Dikran Der-Voğormyacıyan

Tüm Ermeni nüfusa sahip yerleşim yerleri gibi, Hacın'da da eski dönemlerden beri ev zanaatları çok yaygındı; bunlardan bazıları modern zamanlara kadar varlıkların sürdürmüş, halkın temel geçim kaynağı ve uğraşısı olmuştur.

Hacın şehrinde 20 binin üzerinde Ermeni nüfus yaşar ve bu şehir Ermeni şehri olarak tanınır. Yerel zanaatlar büyük ölçüde Ermeni zanaatkârlığı ve gelenekleri üzerine kuruludur.  Tabii, şu veya bu zanaatın az ya da çok gelişme göstermesi şehrin doğal zenginliklerine, halkın yaşamına ve yaşam tarzına, bunu yanı sıra alışkanlıklarına da bağlıdır. Bazı zanaatlar zaman içerisinde daha yaygın hale gelerek, üretim artışına ve nüfusun ekonomik refahına katkıda bulunmuşlardır. Geçmişte zanaat ve zanaatkârlık evlerde, büyük ölçüde ailelerin gereksinimlerini karşılamak üzere gelişmiş olsa da, daha sonraki dönemlerde, 19. yüzyılın yarısından itibaren, bazı zanaatlar evlerden dışarı taşarak atölyelerde, dükkânlarda gelişmeye başlamış, pazar zanaatları adı verilen zanaatlar birbiriyle rekabete girişmiştir.

Hacın'dan bir manzara. Uzakta, sağdaki tepenin üzerinde okulu ve yetimhanesiyle Amerikan Misyonu görülüyor (Kaynak: Ferdinand Brockes, Quer durch Klein-Asien, Gütersloh, 1900)

Hacın'da zanaatların belli bir gelişme düzeyine ulaştığı doğru olsa da, genel resme bakıp, diğer Ermeni merkezleri ile kıyaslandığında Hacın zanaatkârlığının ne içerik zenginliği veya çeşitlilik, ne de zanaatkârlık düzeyi açısından parlamadığını söyleyebiliriz.   Zanaatların şu veya bu dalının az ya da çok gelişmesi yerel talep ve tüketim göstergeleri ile doğru orantılıdır. Dolayısıyla, Hacın'ın bir zanaatkârlık merkezi olmasına rağmen, zanaatın bir çalışma veya geçim kaynağı olduğunu, asla gösterişli bir yaşam ve yaşam tarzının dışa vurumu olmadığını söylemek mümkündür. Söylenenleri doğrulamak için, şehirde mevcut geleneksel zanaatları saymak yeterlidir: bez dokumacılığı, manisa bezi dokumacılığı, keçecilik, çorapçılık, ahşap işlemeciliği, dericilik, vs.

Gerçekten de, 19. yüzyılın yarısında Hacın zanaatçılığı yalnızca halkın yaşamsal gereksinimlerini karşılama amacı ile sınırlıydı. Bunun temel nedenleri arasında Hacın'ın ticaret yollarından uzak, izole konuma sahip olmasını, üretim araçlarının ve hammaddelerin sınırlı olmasını, dolayısıyla gelişme imkânlarından yoksun olmasını sayabiliriz. 1870-80'li yıllardan itibaren, dünya genelinde olduğu gibi, Hacın'da da özellikle ticaret-sanayi, zanaatkârlık sektörlerinde bir hareketlilik göze çarpar. Bazı sanayi işletmeleri kurulur, dericilik ve ahşap işlemeciliği, elişi, manisa bezi üretimi gibi geleneksel zanaatlar yeniden gelişmeye başlar. 

Aşağıdaki satırlarda, Hacın'da ekonomik hayata ışık tutmak üzere en yaygın ve en kalabalık atölyeleri tanıtacağız.

Dericilik

"Khaghakhortutyun" ismiyle tanınan dericilik Hacın'ın en eski ve gelişmiş zanaatlarından birisidir [1]. Bu sanayi dalının gelişmesinde hammadde bolluğu ve yerel talep önemli rol oynamıştır. Ancak hem üretimin yüksek kalitesini hem de verimliliğini sağlayan eski Ermeni dericilik geleneği etkeni daha büyük rol oynamıştır.

Şehrin doğu tarafında, Kırdedi Nehri'nin kenarında en iyi organize olmuş atölyelerden biri olarak gözüken Tagharnots (Taghar-saksı kelimesinden; hayvanların derisini işlemek için yere kazılmış özel saksılarda ıslatırlardı) yer alır. Tagharnots'un tamamı 25-30 ayrı atölyeden (küçük evler) ve yere kazılmış saksılardan oluşur; hayvanların ham derisi bu saksılarda tüylerden arındırıldıktan, temizlendikten, ve işlendikten sonra, deriler farklı amaçlarda kullanılmak üzere hazırlanır [2]. Zarif ve yumuşak deri, kadın ayakkabıları, kısa çizmeleri, terlikleri, çizmeleri dikmekte kullanılır; kaba deri çeşidi ise erkek ayakkabıları, uzun ayakkabılar, bunun yanı sıra gem, eyer, at donanımı ve yaşamsal nesneler için deriden kısımlar hazırlamakta kullanılır. Yerel talebi karşılama dışında, Hacın'lı dericiler kendi ürettikleri derilerin bir kısmını çevre şehirlere de gönderirler. 

Tüm zanaatkârlar belki eski zamanlardan beri tek bir esnaf teşkilatında birleşmiştir; bu teşkilat bir üst organ tarafından yönetilir ve tüm zanaatkârlar da bu organın himayesindedir. Bu organ hakkında mevcut kısa bilgilere bakınca, kendine özgü ve iyi organize olmuş, dericilikle iştigal eden tüm ustaları, usta yardımcılarını ve çırakları kendi etrafında toplamış bir zanaatkârlar birliğiyle karşı karşıya olduğumuz söylenebilir.

"Hacın'lı Ermeni gençler" başlığıyla en üstteki resmin devamı (Kaynak: Bibliothèque Orientale-USJ)

Her yerde olduğu gibi, Hacın'daki bu zanaatkârlar örgütü de kendi yönetmeliğine, kasasına ve başında meslektaşları tarafından seçilen kıdemli ustanın esnafbaşının ve zanaatkârlar birliği başkanının bulunduğu yönetici kuruluna sahiptir. Bunlar Garabed Deviryan usta ve Krikor Kesbercikyan ustadır. Bu kurul atölyelerin iç ve dış düzenini takip eder, tartışma ve anlaşmazlıkları çözer, ayrıca ekonomik olarak zarar gören ve zor durumdaki meslektaşlara da yardımda bulunur [3]. Bu meslekte başarılı ve ün sahibi olmuş isimlerden birisi Hacı Ağa Cıryan'dır; bu kişi işini daha sonra Adana'ya nakletmiştir [4].

1900'lu yılların başında, Hacın'lı bir grup genç kendi şehirlerinde geleneksel dericiliği geliştirmek ve iyileştirmek amacıyla Adana'ya gider; oradan yeni bilimsel metotlar ve bilgiler edinerek memleketlerine geri döner ve hemen işe koyulur. Ancak Soykırım yaşanır; Hacın Ermenilerden arındırılır ve meslek de diğer pek çok mesleğin yanı sıra durma noktasına gelir [5].

Dokumacılık ve Manisa bezi dokumacılığı

Dokumacılık, bez dokumacılığı Hacın'ın en eski ve yaygın meslekleri arasındadır. Ancak bu meslek de 19. yüzyıl sonuna kadar ev zanaatları arasındaydı ve ailelerin gereksinimlerini karşılamaya yarıyordu. Genellikle giysiler ve diğer tür bezler evlerde hazırlanırdı. Hemen hemen hiçbir evden tezgâh eksik olmazdı; kadınlar tezgâhın önünde bağdaş kurar bez dokurdu; hazırladıkları ipliklerle de yün, pamuk veya keçi tüyünden örülmüş farklı giysiler hazırlarlardı [6].

Hacın'lı kadınlar halı dokuma esnasında. Fotoğraf Amerika'lı misyonerlerin kurduğu halı dokuma atölyesinde, 1898'de Hacın'da çekilmiştir (Kaynak: H. B. Boğosyan, Genel Hacın Tarihi ve Civarındaki Kozandağı Ermeni Köyleri, Los Angeles, 1942)

Hacın: Ermeni yetimler 1895'ten sonra. Fotoğrafta onların ceketlerinin altından entari giydiklerini görüyoruz (Kaynak: Missionary Church Archives, Bethel College Kitaplığı, Rosemary Russel ve Kevin Blowers'a teşekkürler)

Manisa bezi dokumacılığı ayrı bir faaliyet dalıdır. Manisa bezi pamuklu şeritli bir bezdir; ismini meşhur bir dokumacılık merkezi olan Küçük Asya'nın Manisa şehrinden almaktadır Manisa bezi Ermenilerin yaşadığı bazı şehirlerde çok yaygındı ve alaca ismiyle de bilinirdi. Hacın'da bu mesleğin yaygınlaşması ve gelişmesi Manisacıyan ailesi ile bağlantılıdır (Manisacıyan ismi buradan gelmektedir). Anlatıldığına göre uzun yıllar önce (muhtemelen 1800'li yılların ikinci yarısında), Nazaret Ağa Manisacıyan kendi evinde bir manisa bezi dokumacılık atölyesi kurmuş ve tezgâhları ve ipliği de Maraş'tan ve Adana'dan getirterek bez ve manisa bezi dokutmaya başlamıştır. Bu tezgâhlardan çıkan manisa bezine yerel pazarda büyük rağbet olmuştur [7].

Küçük Asya'nın diğer şehirlerinde olduğu gibi, manisa bezi giysi imalatında geniş çapta kullanılmıştır ve o dönemde Hacın'ın hem kadın, hem de erkek yerel kıyafetinin ayrılmaz bir parçası olmuştur. Erkeklerin eski kıyafetlerinde siyah veya kırmızı şeritli manisa bezi anteri eksik olmazdı; kadınlar ise rengârenk manisa bezinden dokunmuş iç donu giyerlerdi.

Hacın'da bu işle iştigal eden başka aileler de bilinirdi; ancak bir yandan hammadde eksikliği, diğer yandan olumsuz tüketim ve dış pazarlara satma koşulları bu mesleğin daha da gelişmesini  ve yaygınlaşmasını önlemiştir.

Manisa bezi dokuma atölyesi

Abdülhamit'in düzenlediği katliamlarından (1895) hemen sonra, Amerikan Misyonerler Kurulu (American Board of Commissionars for foreign missions) yerel Ermenilerin gereksinimlerini karşılamaya destek olmak amacıyla Hacın'a misyoner John Martin'i gönderir. Martin Adana'da İngiliz konsolosunun yardımıyla İngiliz yardım kuruluşlarına başvurur ve onlardan gelen yardım paralarıyla şehrin doğu kısmında büyük bir arsa satın alarak oraya iki büyük bina inşa ettirir. Bu binalardan aşağıda olanı manisa bezi imalatına ayrılır, yukarıdaki binanın bir kısmı marangozluğa, bir bölümü de halıcılığa ayrılır.

Hacın Amerikan Misyonu'nun manisa bezi fabrikası (Kaynak: H. B. Boğosyan, Genel Hacın Tarihi ve Civarındaki Kozandağı Ermeni Köyleri, Los Angeles, 1942)

Martin'in ilk fırsatta manisa bezi dokumacılığı yapma imkânlarını inceleyerek, bir manisa bezi atölyesi "manıskhane" kurulmasını uygun bulması dikkate değer bir olgudur. İşi daha verimli hale getirmek ve sağlam temeller üzerine inşa etmek için, Maraş'tan sadece bu iş için özel ustalar davet eder (Asdur Maraşlıyan isimli bir ustanın adı anılır) ve kısa sürede işi oldukça geliştirir ve büyütür [8]. Marangozluk işinin yönetimini ise Toros Saghdansaghyan'a emanet eder.

Martin anılarında bu atölyeler hakkında ilginç ayrıntılar aktarmakta, bu atölyelerden çıkan ürünlerin balyalarla İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'ne kadar gönderildiğini belirtmektedir [9].

Şalvarcılık

Yün veya pamuktan dokunan geniş, kıvrımlı şalvar ismiyle bilinen pantolon. Yün ipliğe dönüştürüldükten ve siyaha boyandıktan sonra, şalvarlık kumaş dokunur, bu kumaştan da şalvar biçilir ve dikilir. Geleneğe göre şalvar, örülmüş geniş bir kemerle giyilir; bu kemer bele bağlanınca geniş kıvrımlar oluşur. Tabii günlük giysinin ayrılmaz bir parçası olarak, şalvara yerel pazarda büyük talep vardı. Hacın'da kendi imalatları olan ürünleri Hacın ve çevre köylere satmaktan başka, Maraş, Kilis, Antep, Halep, İskenderun ve Adana gibi ticaret şehirlerinin pazarlarına da gönderen şalvarcı zanaatkârlar bulunmaktaydı. Bundan da şalvarcılığın Hacın meslekleri arasında oldukça geniş bir yer tuttuğu sonucuna varılabilir.   

Mınışyan kardeşler, Makhyan, Aşıryan, Işıkyan, Ölmkesekyan, Belyan, Mangıryan, Gharibyan, vs. gibi aileler meşhurdu [10].

Çorapçılık

Şalvarcılığın yanı sıra çorap, eldiven, çarşaf, çul ve diğer dokumacılık ürünlerini dokuma meslekleri de gelişmişti. Dokuyanlar münhasıran, yünü ipliğe dönüştürerek çeşitli örgüler ören veya diken kadınlardı; onlar bu şekilde ailelerin gereksinimlerini karşılamakla kalmıyor, bunun yanı sıra oldukça büyük miktarda ürünü satılmak üzere dış pazarlara gönderiyorlardı [11].

Bu kadın giysileri zamanında Vartuhi Bahaduryan'a aitmiş (kızlık soyadı: Güreghyan). O Hacın'da doğmuş ve 1911'de Silifke şehrinin yakınlarında bulunan Mala kasabasına gelin gitmişti. Eşi, yine Hacın'lı olan Şınorhk Bahaduryan'dı. Ortadaki giysi Vartuhi'nin düğün elbisesiydi. Bahaduryan ailesinden hayatta kalanlar soykırımdan sonra 1922'de Kıbrıs'a yerleşirler. Bu konular günümüzde İstanbul'da, Vartuhi'nin tornu Şınorhig Bahaduryan/Altun tarafından muhafaza edilmektedir.

Makinede örülmüş çorapların piyasaya çıktığı, el işi örgülerin yavaş yavaş yerlerini sanayi örgülerine bıraktığı yeni dönemlerde bile, Hacın'lı erkeklerin annelerinin ve ablalarının eliyle örülmüş çorapları tercih ettiği hatırlanır. 

Hacın'ın el işi çorapları çevredeki yoğun Ermeni nüfusa sahip şehirlerde de büyük ün salmıştı ve büyük miktarlarda dış pazarlara gönderiliyordu. Genel olarak, çorapçılık Hacın'lı bayanların temel uğraşılarından biri olmuştur; bayanlar özellikle uzun kış gecelerini çorap ve eldiven örerek geçirirlerdi. Evlerde çalışan ellerden başka, genç kadın ve kızların çalıştığı küçük atölyeler de mevcuttu [12].

İşlemecilik

Ermenilerin yaşadığı pek çok merkez ve şehirde olduğunun aksine, Hacın'ın kendine has bir işlemecilik veya nakış çeşidi olmaması ilginçtir.

Ancak çulhacılık, iplikçilik, bez dokumacılığı ve diğer geleneksel zanaatlar gibi, işlemecilikte de bir yandan Hacın'da hüküm süren zorlu yaşam ve geçim koşuları, diğer yandan dış etkiler nedeniyle büyük bir yükseliş söz konusudur. Zaman içerisinde, çevre şehirlerin etkisi altında Ermeni işlemecilik sanatının ve dantelciliğinin çeşitleri bu dalda ün salmış şehirleri bile geçerek, Hacın'da yaygın hale gelmiştir.

Abdülhamit'in düzenlediği 1895 katliamlarından sonra, batılı ülkelerden Hacın'a gelen misyonerler sadece Ermeni işlemeciliğini teşvik etmekle kalmadılar, bunun yanı sıra yerel ürünleri Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri pazarlarında satışa sunarak, dünyaya da yaydılar.

Hacın Amerikan Misyonu (okul-yetimhane) (Kaynak: The Missionary Herald, Temmuz, 1912, Boston)

Hacın'da işlemeciliği canlandıran girişimlerden ilki olarak Garabed Keşişyan'ın kurduğu işlemecilik atölyesi sayılabilir. Garabed Keşişyan'ın Antep Getronagan Türkiye Kolejinde öğretmen olarak görev yaptığı dönemde, o şehrin gelişmiş zanaatlarından olan zarife adlı işlemecilik zanaatını ve onun sağladığı faydaları gördüğü ve o zanaatı Hacın'a getirmeyi aklına koyduğu anlatılır. Bu niyetle 1909'da Antep'ten tecrübeli bir bayan hoca davet ederek, babası Hagop Keşişyan ağanın geniş evinde bir atölye açar. Kısa zamanda oldukça çok sayıda genç kadın ve kız usta-öğretmenin gözetiminde Ermeni işlemeciliğinin çeşitli türlerini öğrenir ve o zanaatın sırlarına vakıf hale gelir. Garabed Keşişyan bundan sonra onlara gerekli iplik ve aletleri de vererek işini oldukça büyütmeyi başarır. O atölyede çalışan kişi sayısının bazı dönemlerde 400'ü aştığı anlatılır [13].

Hacın'da açılan az sayıda işlemecilik atölyelerinde yüzlerce Ermeni kız ve kadına işlemecilik öğretilmiştir; bu kız ve kadınlardan pek çoğu tehcirden sonra kendi yaşadıkları yerlerde ailelerinin geçimlerini bu meslekleri sayesinde sağlayabilmişlerdir [14].

Halıcılık

Bu meslekteki ilk girişim de John Martin tarafından yapılmıştır; o 1898'de özel bir amaçla Sıvas'tan Levon isimli bir desinatör ile boyama ve örgü işini öğretmek üzere Kürt kadınlar da davet etmiştir. Ancak bu girişimin devamı gelmemiştir.

Daha sonra, 1909'da, Şark Halıları Kuruluşu (İngiliz) vasıtasıyla halıcılık Hacın'da daha sağlam bir şekilde başlamış ve halı atölyeleri kurulmuştur. Fakat bu gelişmeler henüz başlangıç aşamalarında iken Birinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesi ve onu izleyen tehcir ve katliamlar neticesinde başarısızlıkla sonuçlanmıştır [15].

Hacın: Amerikan Misyonu (Kaynak: Amerikan Misyonu Arşivleri, Harvard University, Houghton Library)

Kumaş boyacılığı

Bez dokumacılığı ve örgü ürünlerine paralel olarak boyacılık da gelişir. Bu meslekte Boyacıyan Kardeşler'in önemli bir yeri vardır. Hacın'da her türlü örgü-kumaş Çomçukyan, Deliciyan ve Maraşlıyan boyama atölyelerinde boyanır [16].

Keçecilik (külahçılık)

Hacın zanaat piyasasında hem iş, hem de verimlilik açısından keçeciliğin özel bir yeri vardır. Bu durum doğrudan keçe şapka kullanımı ile ilgilidir. Hacın'lı bazı Ermenilerin, özellikle çevre köylerdeki Türklerin giydiği külah, erkeklerde günlük kıyafetin ayrılmaz bir parçasıydı.

Hacın, gravür (Kaynak: Victor Langlois, Voyage dans la Cilicie et dans les montagnes du Taurus, Paris, 1861)

Bu meslekte Nazaret ve Mikayel Atanasyan kardeşler ve oğulları (Külahçıyan soyadı ile de tanınırlar) tanınmış isimlerdir. Bunlar bu meslekte o kadar ilerlemiştir ki, ayrı departmanlar bile oluşturmuşlardır. Çeşitli yünlü ve pamuklu ürünler, yastık, yorgan, minder, vs. üretmektedirler [17].

Kalaycılık

Hacın'da en yaygın mesleklerden biri kalaycılıktır. Kalaycı ustaları yaz aylarında bölgenin her tarafını dolaşırlar ve halkın ihtiyaçlarını karşılayarak ve kendi geçimlerini sağlayarak Hacın'a geri dönerler.

Baba Kalaycıyan usta meşhurdur (Kalaycı soyadı da bundan kaynaklanmaktadır). Baba ustanın elinin altında çok sayıda çırak kalaycılık mesleğinin öğrenmiş ve kendileri de usta olmuşlardır [18].

Hacın'lı bir ailenin 1920'lerde Lübnan'da çekilen fotoğrafı. Soldan sağa: Vartivar Mutafyan ve eşi Tırfanda. Çiftin ortasında duran küçük erkek çocuk torunları, Vativar Mutafyan'dır (Kaynak: kişisel koleksiyon, Berlin, Zabel Sarafyan'a (kızlık soyadı:   Mutafyan) teşekkürlerimizi sunarız.

Hacın'dan bakır bardaklar. Bu bardaklar Hacın kökenli olan Kalaycıyan ailesine aittir ve günümüzde Buenos Aires'te, Kalaycıyan'ların evinde muhafaza edilmektedir.

Saraçlık

Saraciye adı verilen bu zanaat Maraş Türkleri arasında çok yaygındı; buradan da Hacın'a gelmiştir. Ahmet Ağa isimli bir Türkün bu mesleği Hacın'lı Pilippos Diviryan'a öğrettiği, onun da mesleği başkalarına öğreterek zaman içerisinde bu kendine has mesleğin Hacın zanaatları arasında yerini aldığı anlatılır.

Saraçlar kaliteli deri eşyalar, at eyerleri, örtüleri, gemler, kamçılar vs. üretirler. Hacın'ın önde gelen saraçları arasında, seçkin ürünler imal eden Diviryan, Saracyan ve Kuyumcuyan'lar sayılabilir. Özellikle bunların altın kaplama gümüş tellerle süsledikleri at örtüleri meşhurdur [19]:

Bununla bağlantılı zanaatlar arasında çuha üzerine yapılan el işi altın, gümüş ve ipek süslemeler sayılabilir. Bu mesleğin meşhur ustaları arasında, Manuk Terziyan ve özellikle Adana'da büyük ün sahibi Dövlet Kayyan ağa sayılabilir [20].

Hacın'da Ermeni bir aile (Kaynak: H. B. Boğosyan, Genel Hacın Tarihi ve Civarındaki Kozandağı Ermeni Köyleri, Los Angeles, 1942)

Ağaç işleri

Eski olduğu kadar yeni dönemlerde de ağaç işleri ekonominin motorları arasında yer almaktadır. Hacın Şehri'nin hemen hemen her tarafı yoğun ve zengin ormanlarla çevrilidir.  Bu büyük ormanlar bölgenin başlıca, belki de yegâne zenginliğini oluşturur. Hacın Şehri'nin çok yakınında bütün ilin gurur kaynağı olan Karaçamlık isimli orman bulunur; bu orman Hacın nüfusu için daimi bir nimet oluşturmuştur.

Yüzlerce hektara yayılan Karaçamlık Ormanları'nda 100-150 feet yüksekliğinde devasa ağaçlar yetişir. Sınırsız hammadde kaynağı olmanın dışında, halk ve özellikle fakir tabaka için geçim kaynağı olan sedir ağaçları, çam ağaçları, akkavak ağaçları ve fındık ağaçları daha yaygındır. 1895 yılına kadar, yalnız Hacın'da değil, Kayseri ve Everek-Fenese tarafları gibi çevre şehirlerde de temel geçim kaynaklarından biri cehre işi olmuştur. Cehre adı verilen ağaç malzemesi, dışarı gönderilen başlıca malzemeler arasındaydı ve sarı boya hazırlamakta kullanılırdı [22].

Bu ormanlar Hacın'daki bazı tüccarlar için de gelir kaynağıydı. Bunlar özel "hızar"lar (tomruk kesmeye veya tomruktan ahşap yontmaya yarayan, su enerjisiyle çalıştırılan büyük testere) kurarak ormanlardan kesilen devasa ağaçları tomruklara veya ahşap dilimlerine dönüştürdükten sonra satışa çıkarırlar. Hacın piyasası dışında, bu ahşap malzemeler çevre şehirlere, özellikle Kayseri taraflarına da gönderilir.

Bu işte tanınmış isimler Şıkırdımyan, Patputyan, Soğanlıyan, Evkhanyan, Bahaduryan, Keşişyan aileleridir [23].

Duvarcılık, taşçılık, marangozluk

Eski zamanlardan beri Hacın Şehri zanaatları arasında yapı zanaatları özel bir yere sahiptir.

Genellikle taştan yapılan ve mimari-yapısal değer taşıyan, yerel kiliseler, okullar, manastır, konutlar ve diğer yapılar Hacın'lı inşaat ustalarının eliyle inşa edilmiştir. Bunların tümü şehrin karmaşık zemin koşullarında inşa edilmiştir [24]. Hacın'lı inşaat ustalarının Kilikya mimari ve inşaat geleneklerinden, özellikle eğimli dağlık zeminde uygulanan inşaat tekniklerinden faydalandıkları düşünülebilir.

Bir yandan şehrin dağlık konumu, diğer yandan yer kıtlığı nedeniyle, Hacın'da inşaatlar şehre karmaşık bir siluet veren, basamaklı bir tarzda yapılmıştır. Şehrin hemen hemen tüm binaları ve yapıları birbiri üzerine, iki, üç, bazen daha da fazla, yedi kata varacak şekilde yapılmıştır. Yapı malzemesi olarak büyük ölçüde yontulmamış, eğri büğrü taşlar ve saman ile karıştırılmış sıva kullanılır [25].

Hacın: İzmirliyan ailesi 1914'te. Ön sıra, soldan sağa: Hırpisime (1907 doğumlu),  Sultan, Asadur (1843 doğumlu). Arka sıra, soldan sağa: Zaruhi, Elmasd, Şımavon, Atanas, son şahsın kimliği meçhuldür. Asadur mesleği olan marangozluğu temsilen elinde bir testere tutuyor (Kaynak: Ovsanna İzmirliyan koleksiyonu, Antranig Dakesyan'a teşekkürlerimizi sunarız)

Hacın'da oldukça büyük bir inşaat ustası topluluğu bulunmaktadır. Bunlar yalnız şehirde değil, çevre köylerde de evler, kiliseler ve başka binalar inşa ederler. Taşçı, duvarcı ustalarından oluşan büyük bir grup da yılın büyük bir kısmını şehir dışında geçirir; uzak ve yakın şehirlerde ve köylerde dolaşır, mesleğini icra eder ve geçimini sağlayarak Hacın'a geri döner [26].

Hacın'da inşaat mesleğinin önemli isimleri şunlardır: Toros Babahekyan, Hovagim Muşyan, Samuel Dzlikyan (Mardyan), Panos ve Haci Babahekyan, Asdur Dndesyan, Toros Saghdasaryan, Ohan ve Simon Khotsuryan, Aghazaryan, vs. [27].

İnşaat işine paralel olarak taşçılık, duvarcılık ve kerestecilik işi de gelişir.  Duvarcı ve taşçı ustaları kereste işlerini kendileri yaparlar, binaların ahşap kısımlarını imal ederler; bu şekilde inşaat ile ilgili tüm işleri, taş-duvar, marangozluk, sıva, dam imalatı işlerini üstlenirler, bu yüzden inşaat işi en kârlı işlerden biri sayılır [28].

Katırcılık

Yegâne nakliye ve ulaşım aracı yük hayvanları, at, eşek, katır olduğu için, Hacın'lı erkeklerin temel uğraşılarından biri de katırcılıktır. Ziraat çalışmaları, toprak mahsulleri ve hayvan yemlerinin nakliyesi için, öküz veya mandaları arabalara koşarlar, yük taşımak için ise katır, eşek veya at kullanırlar; ama katır büyük ölçüde yük hayvanı olarak kullanılır. Katırcıların, sayıları bazen 10'u bulan kendi katırları vardır. Bunlar Hacın'dan Sis'e, Adana'ya, Kayseri'ye, Konya'ya ve diğer şehirlere düzenli olarak seyahat ederler ve kendi katırlarını koştukları arabalarla yük ve yolcu taşırlar [29].

Hacın'lı bir atlı: Garabed Deveciyan (Kaynak: Bibliothèque Orientale-USJ)

Bu işte tanınmış isimler şunlardır: Vartivar Zaghyan, Santur Anigyan, Sarkis Puşyan, Çadırcıyan (Kekligyan), Balabanyan ve Kambes [30].

Ermeni katliamları ve tehcirinden sonra, Halep-Suriye çöl hattı üzerinde çalışan arabacılar arasında Hacın'lı "zanaatkâr" katırcıların oranı yüksekti. O günlerde Halep'in doğusunda bulunan Bab bölgesinde sadece 40'ın üzerinde Hacın'lı arabacı çalışıyordu [31].

Diğer zanaatlar

Yukarıda sayılan zanaatların yanı sıra terzi, kunduracı, kürkçü ve bunlarla bağlantılı zanaatlar ile iştigal eden zanaatçıları da saymak gerekir.

Hacın ve çevre köylerin ihtiyaçlarını karşılayan bakırcı, demirci ustaları da mevcuttur. Bu zanaat dallarında Demirciyan'lar, Acemyan'lar, Sıvıghyan'lar meşhurdur [32].

Hem şehirde, hem de çevresinde talep gören zanaatlar arasında değirmencilik de vardır. Yalnızca Hacın şehrinde, buğday, bulgurluk buğday, bulgur, dzedzadz öğüten 12 değirmen bulunur. Değirmen işini de büyük ölçüde kadınlar yapar. Değirmenlerin suyu şehrin iki tarafından akan Kırded ve Çatakh akarsularından temin edilir [33].

Hacın: Bir kunduracı dükkânı. İki usta, solda Mıgırdiç Deliciyan, sağda Garabed Deviryan. Diğer çocuklar onların çıraklarıdır (Kaynak: H. B. Boğosyan, Genel Hacın Tarihi ve Civarındaki Kozandağı Ermeni Köyleri, Los Angeles, 1942)

Yine fırıncılık da ayrı bir meslektir. Geleneklere göre, Hacın'lılar ekmeklerini pazardan almazlar, her aile haftalık ekmeğini şehrin hemen hemen her yerinde bulunan ekmek fırınlarında kendi pişirir. Hacın ve çevresinde 100 ila 120 fırın bulunur. Her aile ununu fırına götürerek ekmeğini yoğurur ve pişirirdi; fırıncıya ise ücret olarak haftada 1-2 ekmek verirdi. Şehirde ekmek pişiren fırıncıların yabancılara ve başkalarına satılmak üzere ekmek ürettiği üç fırın da vardı [34]. Bu işte Hacın'lı kadınların özel bir rolü olduğunu da hatırlatmak gerekir. Fırıncı genellikle yalnız bir kadın olurdu.

  • [1] H. B. Boğosyan, Hacıni Inthanur Badmutyun yev Şırçaga Kozan-daği Haj Küğerı (Genel Hacın Tarihi ve Civarındaki Kozandağı Ermeni Köyleri), Los Angeles, 1942, sayfa 169.
  • [2] A. g. e.
  • [3] A. g. e.
  • [4] A. g. e.
  • [5] A. g. e., sayfa 170.
  • [6] A. g. e.
  • [7] A. g. e., sayfa 171.
  • [8] A. g. e., sayfa 171 -172.
  • [9] A. g. e., sayfa 393.
  • [10] A. g. e., sayfa 170.
  • [11] A. g. e.
  • [12] A. g. e.
  • [13] A. g. e., sayfa 172.
  • [14] A. g. e.
  • [15] A. g. e.
  • [16] A. g. e.
  • [17] A. g. e., sayfa 172 -73.
  • [18] A. g. e., sayfa 173.
  • [19] A. g. e.
  • [20] A. g. e.
  • [21] A. g. e., sayfa 169.
  • [22] A. g. e., sayfa 111 -12.
  • [23] A. g. e., sayfa 173.
  • [24] A. g. e., sayfa 141.
  • [25] A. g. e., sayfa 174.
  • [26] A. g. e., sayfa 173.
  • [27] A. g. e.
  • [28] A. g. e., sayfa 174.
  • [29] A. g. e., sayfa 174 -175.
  • [30] A. g. e., sayfa 175.
  • [31] Bakınız: Krikor Tatulyan, Gizlenmiş sırlar, yazan ve düzenleyen Harutyun Sahagyan, Beyrut, Atlas Basımevi, 1967, sayfa 118:
  • [32] Boğosyan, sayfa 173.
  • [33] A. g. e., sayfa 147.
  • [34] A. g. e.