Yozgat, 2 Ağustos 1900; merkezdekiler, soldan sağa: Piskopos Torikyan, Rahip Ghevont Tursarkisyan (Dini Önder) (Taryan/Yerganyan, bahsi geçen eser)

Yozgat - Bayramlar

Yazar: Ed Grigoryan, 19/9/2012 (son değişiklik: 19/9/2012) Çeviren: Dikran Der-Voğormyacıyan

Yozgat Ermenileri Ermeni geleneksel yortularına büyük önem verir ve daima onlardan her birini büyük bir görkemle kutlar. O yortular ve ritüeller sıkça kendine özgü sahneleme eylemleridir, bunlar köyün, şehrin veya ilçenin coğrafi konumuna göre değişik şekiller alabilir.

Yozgat: Sahagyan Ailesi (A. Taryan/A. Yerganyan, Yozgat ve çevre (Kamirk) Ermenilerinin tarih kitabı, Beyrut, 1988)

Agamor (Noel, Yeni Yıl)

Agamor (Yeni Yıl, Yılbaşı) Hıristiyanlık öncesi bir bayramdır ve burada gelenek haline gelmiş bir inanış vardır: Bu inanışa göre o gün nasıl başlarsa yıl da o şekilde devam eder. Yozgat Ermenilerinin Yılbaşını sevinçli ve görkemli bir şekilde geçirmek için ellerinden geleni yapmasının nedeni de budur. Önce hamursuz ekmek hamuruyla çeşitli hamur işi yiyecekler pişirirler; köy işlerini simgeleyen aletlerin benzerleri olarak "Saban Demiri" ile "Tutak" da mutlaka bunlar arasında olur. Hamursuzu un ve yağsız pişirirler; ona yuvarlak, kete veya ay şekli verirler; üstüne çiğ yumurta sürerler; çatalla da aynı yüze çeşitli süslemeler yaparlar. Son olarak, hamursuzun üstüne çörek otu (siyah nigella tohumu) serperler. Pişiren kadın hamursuzlardan birinin içine mutlaka para saklar. Yılbaşı günü hamursuzunun içinden madeni para çıkan kişi şanslı sayılır.  Udik-has veya et yenen günlerin ekmeği adı verilen alışıldık hamursuzdan farklı olarak,Yılbaşı hamursuzuna Yozgat'lılarca bak-has veya perhiz ekmeği adı verilir. [1]

Yeni yılın ilk sabahı, çok erken saatlerde Yozgat'lı Ermeni kadının eline iğne iplik alıp biraz örgü örmesi gelenektir. Bu seremoniye Yehuda'nın gözünü dikmek adı verilir. Bu yapılmazsa yeni yılda Yehuda'nın kendilerine ve ailelerine kötülük yapabileceği inanışı hakimdir.

Bu işlemden sonra, yine erken saatlerde, Yozgat'lı genç kızlar ve gelinler vosge cur (altın su) getirmeye giderler. Merasimli o günün kaynak suyuna bu ad verilir. Her birey oraya ulaşan ilk kişi olmak için çaba sarf eder; zira o gün kaynaktan ilk su alanın testisinin sıvı altınla dolacağına inanılır. Bir önceki gün hazırlanan hamursuzları da kaynağın yanında aralarında takas etmek üzere yanlarına alırlar. Hamursuz takasının seçme hakkı olmaksızın, karşılaşılan ilk kişi ile yapılması da ön koşuldur. Kadınlar ocaktan aldıkları külü ve ambardan aldıkları bir avuç arpayı yanlarında götürürler ve kaynağın gözüne dökerek şöyle derler:

Al sana arpa, ver bize hayır
veya,
Al sana kömür (kül), ver bize ömür (hayat)

Daha sonra, takas edilen hamursuzları kaynak suyu ile ıslatırlar ve eve geri dönerler. Kırıntılarını evcil hayvanların yemlerine katarak hamursuzlardan onlara da pay çıkarmak gelenektendir. Bu olguya şakayla "Hayvanlar Paskalya'sı" adını verirler [2].

Yozgat Bölgesi'ndeki Burunkışla (Boğazlıyan kazası) Ermeni köyünde, sabah erkenden gerçekleştirilen bu kaynak ziyareti bir şölenle devam eder. Oraya erkekler de giderler, karın üstünde ateş yakarlar ve başlayan bu grup dansı, şarkı ve sevinç güneş doğana kadar sürer. Kızlar ve erkekler eve geri döndüklerinde, evdekilerin bayramını kutlarlar ve babanın duasını alırlar. İşte o zaman, hamursuz ekmek aile fertleri arasında eşit olarak bölüşülür [3].

Yılbaşında Fareler Bayramı da kutlanır. Öyle ki, evin büyükleri, nineler ve bayanlar farelerin de bayram edebilmesi ve yıl boyunca kendilerine kötü davranmamaları, elbiseleri kemirmemeleri ve buğday çalmamaları için, evin farklı köşelerinde bulunan, fare geçiş noktalarına normal veya kavrulmuş buğday, arpa veya başka taneler serperler [4].

Yozgat Sancağı'na bağlı Rumdigin (günümüzde Felahiye) kasabasında (Boğazlıyan Kazası) Yeni Yıl'da herkes, özellikle de erkekler birbirinin evini ziyaret eder ve birbirini kutlar. Onlar birbirine şöyle der:

Zinavor Yeni Yıl, Yeni Yıl kutlu olsun
Sevenlerle, dostlarla birlikte.

Bu ziyaretler bütün gün sürer ve insanlar evlerde zengin sofralarda şarapla ağırlanırlar [5].

Noel

Hüküm süren soğuğa rağmen, Yozgat Sancağı'ndaki Ermeni yerleşim yerlerinde dindarlar günün ayininde hazır bulunmak üzere büyük bir kalabalık olarak kiliseye yönelirler. Ayinden sonra, bölge ahalisi birbirini ziyarete gider ve birbirlerinin Noel yortusunu kutlar.

Bozuk Köyü'nde (Çorum Sancağı) ve Ermenilerin yaşadığı diğer yerlerde, Noel akşamı ergenler dam dam ve kapı kapı dolaşırlar ve yanlarında getirdikleri torbaları hediyelerle doldururlar. Onlar bu vesileyle şu Türkçe şarkıyı söylerler:

Bugün Krisdos doğdu, avedis,
Bütün cihan şağ oldu, avedis.
Melaikler gökden indi, avedis.

Daha sonra şöyle devam eder:

Bugün Noel Yortusu, avedis,
Efendimizin görünmesinin yortusu, avedis,
Adalet bugün parladı, avedis
[6].

Ovsanna Şoghodyan, Rumdigin Köyü'nden (Kaynak: H.  Yapucyan, Rumdigin Hatıratı, Beyrut, 1967)

Burunkışla Köyü'nde yerel okulun öğretmeni tarafından yönetilen öğrenci korosu Noel günü'ne özgü bir olgudur. Yaklaşık 20 kişiden oluşan bu korodaki çocuklar beyaz gömlekler giyerler ve gece ve sabahın ilk saatlerine kadar ev ev dolaşırlar, İsa'nın doğumunu müjdeleyen dini şarkılar ve ilahiler söylerler. Kendilerini ağırlayan köylüler onlara hediye olarak para, tereyağı, üzüm şırası ve bulgur verirler.

O gün Burunkışla Kilisesi de dindar bir kalabalıkla dolup taşar. Hepsi hüküm süren soğuk havayı hiçe sayarak, geleneğe uyar ve ayakkabılarını girişte bırakarak kiliseye girerler. İçeride, yere halılar ve kilimler serilmiştir, burada sıra ve sandalye yoktur. Herkes bağdaş kurarak oturur. Erkeklere ayrılan yer ana kapıdan mihraba uzanan bölgedir, kadınlar ise kilise balkonuna çıkarlar.

Rumdigin'de Noel Yortusu vesilesiyle her aile kete ve simit-ekmek hazırlar. Ketenin hamuru en kaliteli buğdaydan hazırlanır ve içine yumurta, yağ ve süt ilave edilerek yoğrulur. Hamur kürelere dönüştürülerek, içine bolca khoris (veya khoriz) konulur, düzleştirilir; kenarları süslemeli hale getirilir ve üzerine yumurta sarısı sürüldükten sonra tandıra konulur. Simit-ekmeğe gelince, o khorissiz olur; tahinle hazırlanır. Hamurun üstüne yer yer kuru üzüm konur ve ardından tandırda pişirilir.

Kete ve simit-ekmek hazırlandıktan sonra, kuru üzüm, kavrulmuş nohut (leblebi), ceviz, kurutulmuş kayısı, pestil, ceviz sucuğu ve birkaç çeşit kuruyemiş ortaya çıkarılır.

Ergenler bütün bunları bildikleri için sivri uçlu çengel şeklinde bir metal hazırlarlar, ucuna renkli bir mendil bağlarlar ve birkaç metre uzunluğunda bir iple birleştirirler. Bu hazırlıkları yapan gençler Noel Yortusunun arife akşamı (khıtum) damdan dama gezip, mendille metal çengeli her evin bacasından aşağı sarkıtarak Noel'in gelişini müjdelerler ve şöyle derler:

Krisdos doğdu ve göründü, avedis, yem ketemi as.

Evin hanımı veya ninesi bu müjdeyi alır almaz bacaya asılan mendilin içine kete ve kuruyemiş doldurur. Böylece, ergenler mutlu bir şekilde damdan dama dolaşmaya ve hanelerden Noel'in nimetlerini elde etmeye devam ederler.

Gece yarısı geçer geçmez kilisenin çanı duyulur ve dindar halk kiliseye koşar. Ayinin sonunda halk kiliseden dışarı çıkarak, eve dönüş yolunda müjdeyi birbirine vererek selamlaşır: "Krisdos doğdu ve göründü".

Evin büyükleri eve varınca salona yerleşirler; evin çocukları, erkek, kız çocuklar ve gelin ise önce büyüklerin ellerinden öperler, ardından uygun hediyeler alırlar. Geleneğe göre, yeni gelinlere göğüs ve alından asmak için altın hediye edilir.

Erkekler ve gençler evlerinden çıkarak, gruplar halinde birbirinin bayramını kutlarlar [8].

Kırk Çocuk (Kırk kandil)

Yozgat bölgesinde Ermenilerin saydığı ve yaygın olarak kutladığı yortulardan biri de Karasun Mangants yortusudur. Bu yortuya farklı köylerde farklı isimler verilir. Örneğin, Boğazlıyan'da bu yortuya Karasuncirak denir, Çat Köyü'nde ise Karsunmanug. Bu yortu özellikle genç kızlar tarafından kutlanır; onlar kilisedeki dini ayinden sonra birinin evinde toplanır ve neşeli bir toplantı yaparlar.  Bu vesileyle "khavidz" [9], helva hazırlarlar ve yalnızca bitkisel yağdan yapılmış yiyecekler yerler, yoksa onların perhizi bozulur. Bu yortu Büyük perhizin tam ortasındadır [10].

Derindas, Derındadz, Derındes (Diyarıntaraç)

Derindas Yozgat Ermenileri ve özellikle çocuklar ve gençler için mutlu bir gündür; onlar ateşin üstünden atlama gibi hareketli ve coşkulu oyunlardan sonra, ahşap çubukların ucuna sabitlenmiş teneke meşalelere reçine koyup ateşe uzatarak bunu yaktıktan sonra sokaklarda fener alayları düzenlerler. Reçine iğne yapraklı ağaçların ürettiği zamktır ve kolay tutuşabilme özelliğine sahiptir [11].

Rumdigin köylerinde Diyarıntaraç akşamı tüm evlerin çatılarına yakılmak üzere çalı çırpı dizilir. Kilisedeki ayinden sonra çalı kümeleri ateşe verilir ve onların ateşten dilleri göğe yükselir. Genç erkekler ve kızlar ateşin etrafında dans ederler, birbirlerini tutuşan çalı kümeleri üzerinden atlamaya teşvik ederler ve bunların üstünden coşkuyla atlarlar. Korkusuz olmayı öğrenmeleri için küçük çocuklar da bu ritüele dahil edilir.

Yozgat'ta yeni gelinlerin veya genel olarak genç gelinlerin de geleneksel ateşin etrafında dönmeleri gelenektir.  Diyarıntaraç ateşi Ermenilerin yaşadığı yerlerde yılda bir kez o ateşle kendini gösteren gözle görülmez tapınma ateşidir. Yeni gelinler işte o ateşin etrafında dönerek mutlu bir hayat yaşayacaklarına inanırlar. Bu vesileyle, yerel geleneklere göre, yeni gelinler mahalleliye kuru üzümle karıştırılmış tane (haşlanmış buğday) dağıtırlar.

Boğazlıyan'da ayrıca Derindas ateşinden alınan bir avuç külü damın dört tarafına savurmak da gelenektir. Bu şekilde kötü ruh kankışın evden içeri girişine engel olunacağına inanılır. Derindas ateşinin evin damında yakılmasının da aynı şekilde kankışı aileden uzak tutma amacı ile bağlantılı olduğuna inanılır, zira, halkın inancına göre, bu ateşin içinde yanan kötü ruhun karnı ve ayaklarıdır [12].

Yozgat, bir Ermeni ailesi; ayaktakiler, soldan sağa: küçük erkek çocuğun adı bilinmiyor, Hovhannes Babayiğityan, Harutyun Babayiğityan, Aghavni Babayiğityan (Hovhannes'in karısı), küçük erkek çocuğun adı bilinmiyor. Oturanlar, soldan sağa: Hacı Zakar Babayiğityan, Hacı Zakar'ın karısı (adı bilinmiyor) (Kaynak: A. Taryan/A. Yerganyan, bahsi geçen eser).

Karnaval

Bu Büyük Perhiz'den önce gelen eğlenme, coşku, yiyip-içme günüdür. Ertesi gün yedi hafta sürecek oruç dönemi başlayacağı için, sofralara büyük bir bolluk hakimdir.

Burunkışla Köyü'nde Karnaval'ın lezzetli yemekleri tavuk, hindi, kuzu, farklı hamur işleri ve pastalardır [13].

Yozgat, bir Ermeni ailesi. ayakta duran yetişkinler: Bay ve Bayan Sarkis ve Makruhi Enfiyeciyan, Bay ve Bayan Hagop (Sarkis'in erkek kardeşi) ve Anuş Enfiyeciyan. Oturanlar: Sarkis'in ve Hagop'un ebeveynleri (Kaynak:A. Taryan/A. Yerganyan, bahsi geçen eser)

Büyük Perhiz

Bu perhiz haftaları aynı zamanda barış, barışma ve tolerans günleri olmalıdır. Öyle ki, Yozgat bölgesindeki Ermeni köylerinde bu dönemde yaşanan kavgaların ve kinlerin papaz ve köyün büyükleri aracılığıyla ortadan kaldırılması gelenektir.

Rumdigin'de büyük perhize medzbak adı verilir.

Köylü yortu günlerini gösteren bir takvime sahip değildir ve haftaların sırasını aklında tutmak için özel bir yöntem geliştirmiştir. Şöyle ki, evlerin pencereleri büyük ölçüde damdadır; evin büyükannesi veya hanımı büyük bir baş soğan alarak, çevresine yedi tane tavuk veya horoz tüyü dizer, ortasından küçük bir çubuk geçirir ve bir iplikle pencerenin yanına asar. Soğan tüyleriyle birlikte medzbak olarak adlandırılır. Son haftaya kadar her geçen hafta ondan bir tüy koparırlar ve tüyler tükenince perhiz de sona erer ve Paskalya gelir. Soğan filizlenirse, bu durum yılın bereketli ve hayırlı olacağı anlamına gelir. Yozgat Şehri'nde, Bozuk ve Burunkışla'da bu soğana khlocik adı verilir. O soğan tandır odasının tavanına asılı olur ve sıkça, orucunu bozmak isteyen çocukları korkutmaya yarar. Hafif bir rüzgâr estiğinde, khlocik sallanır; evdekiler ise onun evin içinde yapılan her hareketi, özellikle çocukların hareketlerini dikkatle izleyen canlı bir varlık, bir canavar olduğuna çocukları inandırırlar. Küçük erkek ve kız çocukları Khlocik'in orucunu bozanların gözlerini oyduğuna da inanırlar. Ancak Paskalya arifesinde onun son tüyünü de çıkarırlar, tandır odasından dışarı atarlar ve çocuklara teslim ederler. Çocuklar onu büyük bir coşkuyla ayaklarının altına alıp ezerler... [14].

Dejgineg (Palmiye Pazarı)

Rumdigin lehçesinde Palmiye Pazarı'na Dejgineg adı verilir. Aynı kasabada taze söğüt dalından yapılmış bastona da aynı isim verilir. Palmiye Pazarı günü ergenler yaklaşık bir metre uzunluğunda bir söğüt dalı keserler ve kabuğunu soyarlar. Bu şekilde soyulan dal beyaz bir renk alır. Ardından, çıkarılan kabuk bir parmak genişlikte olacak şekilde yeniden aynı dalın üzerine çaprazlama sarılır, öyle ki sarımlar arasında beyaz aralıklar kalır. Dalı bu halde ateş dumanının üstünde tutarlar. Kısa bir süre sonra sarılan kabuğu çıkarırlar ve ellerinde siyah beyaz güzel bir baston kalır.

Ergenler ellerinde o bastonla ev ev dolaşırlar ve sürekli şu sözleri tekrarlarlar: "Mamu-mamu (büyükanne), tavuğunun altından bana bir yumurta ver".

Bunlar Paskalya'da düzenlenecek yumurta kırma oyunu için yapılan hazırlıklardır [15].

Çorum (Ankara Vilayeti), 1904; Ermeni cemaatinin temsilcileri (Kaynak: Nubaryan Kütüphanesi arşivi)

Paskalya

İlkbahar mevsiminin dönüşüm koşullarında, Paskalya mutluluk veren bir yortudur. Kışın zorlu günleri artık geride kalmıştır; uzun oruç dönemi sona ermiştir; doğa yeniden yeşermiş ve her yanı yeşil kaplamıştır. Doğadaki bu değişiklikler Paskalya şenliklerinin ve kutlamalarının da bir tür aynasıdır.

Paskalya Pazarı, Yozgat bölgesindeki dindar halk kilisedeki ayine katılır. O gün, kilisede dağıtılan kutsanmış ekmeği mutlaka almak ve yemek gerekir, aksi takdirde bütün işlerin ters gideceğine inanılır. Ayinden sonra insanlar evlerine döndüklerinde beklenen ziyafet başlar ve akşamın geç saatlerine kadar devam eder. Yılın o mevsiminde, doğanın yeniden canlanışı ve ilkbaharda çiçeklerin açması ile birlikte, çocuk, ergen, genç kız ve erkekler yeni ve rengârenk Paskalya giysileri giymiş halde kırlara ve bahçelere doluşurlar; burada yumurta kırma oyunu oynarlar ve davul, zurna eşliğinde dans ederler, bu arada büyükler İsa'nın göğe yükselişini müjdelemek için birbirlerinin evini ziyaret ederler.

Kırmızıya boyanmış yumurtalar ve her yerde oynanan yumurta kırma oyunu bu Paskalya kutlamalarının en dikkat çekici olaylarındandır. Yozgat bölgesi hakkında, komşu Türklerin de Ermenilerin bu mutluluğunu ve eğlencesini paylaştığı anlatılır. Yerel Türklerin bir atasözü "Ermenilerin kırmızı yumurtasının kabuğu yere düşmeden, ilkbahar gelmez" der [16].

Göğe Yükseliş Bayramı

Paskalya'dan 40 gün sonra kutlanır. Rumdigin'de bu yortuya Vicag adı verilir. Bu yerleşim yerindeki mahallelerden her birinin köyün dışında kendine ait bir düzlüğü vardır; bu düzlükte Göğe Yükseliş Bayramı vesilesiyle şarkı söylemek, dans etmek ve çekiliş yapmak için burada toplanırlar. Ghale adı verilen ve düzlük olan tepenin zirvesi bu tür yerlerdendir. Burada o yortu günü büyük bir kalabalık toplanır; yemek, müzik, dans, şarkı, çeşitli oyunlar gibi etkinlikler düzenlenir [17].

Yozgat: Genel manzara (Kaynak: H. S. Eprigyan, Resimli Doğa Sözlüğü, fasikül A, Venedik, Aziz Lazarus, 1900)

Vartavar (İsa'nın başkalaşımı)

Bu yortu su ile bağlantısı olan bir mutluluk vesilesidir. Her mahallenin gençleri, gelinleri, kızları ve ergenleri büyük bir sevinçle birbirlerini ıslatırlar. Onlar ne sade, ne de özel yortu kıyafeti giyenleri esirgemezler. Başkalaşım yortusu olduğu için hiç kimsenin kızmaya veya sıkılmaya hakkı yoktur. Su sıkma oyunu sabah erkenden başlar ve güneş en yüksek noktasına ulaşıncaya kadar devam eder; bundan sonra herkes sırılsıklam ve yorgun halde evine döner. Yaz dönemindeki bu yortuda Yozgat bölgesi Ermenilerinin yaşadıkları yerlerin yakınında bulunan manastırlara inanç ziyaretine gitmesi adettendir. Diğerleri, bu yortu gününü mutlu ve eğlenceli bir ortamın yaşandığı bahçelerde geçirir. Yozgat bölgesinde bu yortuya özel bir dans şarkısı vardır, kızlar ve erkekler birlikte bu dans şarkısını söyleyip dans ederler. Bunun Ermenice sürümü elimize geçmiştir, ama bunun orijinal şarkı mı yoksa sadece Türkçeden bir tercüme mi olduğundan emin değiliz.

Hey Vartavar, Hoy Vartavar,
Muradımı ver veya canımı al,
Muradımı ver veya canımı al.
Kız şu gözlerine kurban

Tarlalarına çiftçi olayım,
Tarlalarına çiftçi olayım.
Hey Vartavar, Hoy Vartavar,
Muradımı ver veya canımı al,

Muradımı ver veya canımı al.
Oğul! Belindeki kemer olayım,
Kapının önünde dolaşayım,
Kapının önünde dolaşayım. 

Kız senin siyah saçlarına kurban,
Evine koruyucu olayım,
Bahçene koruyucu olayım.  
Kız niye naz yaparsın,

Yiğit yiğide yar olur,
Yiğit yiğide yar olur.
Oğul, güneşini seveyim,
Yedi dağdan çiçek getireyim,

Yedi dağdan çiçek getireyim.
Oğul siyah perçemine öleyim,
Ceyran boyunun kölesiyim,
Ceyran boyunun kölesiyim
[18].

Boğazlıyan: Kutsal Meryem Ana Kilisesi (Kaynak: A. Taryan/A. Yerganyan, bahsi geçen eser)

Meryem Ana

Ağustosun ortasına denk gelen Meryem Ana Yortusu'nun en belirgin özelliği üzümün kutsanmasıdır. Yozgat yöresinde bu yortu tüm kiliselerde büyük bir ihtişamla kutlanır. Yerel Ermenilerde bağcılığın çok yaygın olduğunu ve üzüm üretiminin yerel ekonomide önemli yer tuttuğunu dikkate almak gerekir. Yerel üretim üzümün bir kısmı dışarıya gönderilir, önemli bir kısmı ise şerbet hazırlamakta kullanılır. Belki de Meryem Ana Yortusu'nun bölgedeki en önemli yortulardan birisi olmasının ve pek çok yerel Ermeni kilisesinin Meryem Ana'nın ismini taşımasının nedeni de budur. Halk o gün kilisedeki ayini büyük bir kalabalıkla izler. Yıl içinde, o güne kadar hiç kimse üzüm yememelidir.

Meryem Ana Yortusu Rumdigin'de büyük bir ihtişamla kutlanır. İnananlar kutsanmış bir üzüm salkımını kiliseden eve getirirler, daha sonra, eşek, at veya kağnı ile Kızılırmak (Halis) Nehri kıyısında bulunan bağlara yönelirler: Bucak, Bağarsıkh, Doburcalı isimli yerlere giderler. İki-üç gün boyunca bu yerlerde sürekli ziyafet verilir, şarkı söylenir ve dans edilir, tüfekle atış yapılır. Yerel Türkler bu yortuya oğlak kıran adını verir, zira bu vesileyle Ermeniler çok sayıda oğlak kurban ederler [19].

Uzunlu Ermeni kasabası da (Boğazlıyan Kaza'sı) üzüm bağlarıyla ünlüdür. Meryem Ana yortusu burada da büyük bir ihtişamla kutlanır. Papazlar ve koro çocukları bir ayin alayı oluşturup, ilahiler okuyarak, günlük (tütsü) yakarak ve kutsamalar yaparak bağların içinden geçerler. Ardından, kutlamalar bağlarda devam eder, gençler grup dansları yapar, şarkı söyler, başkaları koyun veya keçi etinden kurban etini hazırlar. Sık sık komşu Türkler de Ermenilerin bu Meryem Ana yortusu kutlamalarına katılırlar; papazlardan kendi bağlarını da kutsamalarını isterler [20].

Haç

Rumdigin'de kutlanan Haç Yortusunu biliyoruz. Bu yortu sonbaharda, tüm bağ bozumu, üzüm ezme ve şerbet hazırlama etkinlikleri sona erdiğinde kutlanır. Haç yortusu bir şekilde yıl boyunca yürütülen ağır zirai faaliyetlere de son noktayı koyar, zira bu yortuyu köylünün evine çekileceği kış mevsimi takip eder [21].

  • [1] Armen Taryan, Antranig Yerganyan (editörler), Yozgat ve çevresindeki (Kamirk) Ermenilerin tarih kitabı, Yozgat ve çevre Ermenileri Derneği yayını, Beyrut, 1988, sayfa 148.
  • [2] Aynı kaynak, sayfa 148 -149.
  • [3] Aynı kaynak, sayfa 132.
  • [4] Aynı kaynak, sayfa 149.
  • [5] Haygazun, H Yapucyan, Rumdigin Hatıratı, Rumdigin Ermenileri Derneği yayını, Atlas Basımevi, Beyrut, 1967, sayfa 57-59.
  • [6] Taryan/Yerganyan, Yozgat Tarih Kitabı…, sayfa 130. Nuritsa M. Pilibosyan, Avedis Kesdekyan (A. Gabents, Vahe Hayg, Yozgat'lılar Anıtı (Yozgat), Frezno, 1955, sayfa 104-105.
  • [7] Taryan/Yerganyan, Yozgat Tarih Kitabı…, sayfa 132.
  • [8] Yapucyan, Rumdigin Hatıratı…, sayfa 57-58.
  • [9] Bu tatlı eritilmiş yağda un kızartılarak, ardından üstüne kaynar şekerli su ilave edilerek hazırlanır.
  • [10] Taryan/Yerganyan, Yozgat Tarih Kitabı…, sayfa 149.
  • [11] Aynı kaynak, sayfa 151.
  • [12] Aynı kaynak, sayfa 152. Yapucyan, Rumdigin Hatıratı…, sayfa 59.
  • [13] Taryan/Yerganyan, Yozgat Tarih Kitabı…, sayfa 133.
  • [14] Aynı kaynak, sayfa 130-131. Yapucyan, Rumdigin Hatıratı…, sayfa 60. Pilibosyan/A. Gabents/Vahe Hayg, Yozgat'lılar Anıtı…, sayfa 105-106.
  • [15] Yapucyan, Rumdigin Hatıratı…, sayfa 60-61.
  • [16] Aynı kaynak, sayfa 61. Pilibosyan/A. Gabents/Vahe Hayg, Yozgat'lılar Anıtı…, sayfa 105-106. Taryan/Yerganyan, Yozgat Tarih Kitabı…, sayfa 133.
  • [17] Yapucyan, Rumdigin Hatıratı…, sayfa 61-62.
  • [18] Aynı kaynak, sayfa 62-63. Pilibosyan/A. Gabents/Vahe Hayg, Yozgat'lılar anıtı…, sayfa 106-107.
  • [19] Aynı kaynak, sayfa 106։ Yapucyan, Rumdigin hatıratı…, sayfa 63. Taryan/Yerganyan, Yozgat Tarihi Kitabı…, sayfa 131.
  • [20] Aynı kaynak, sayfa 96.
  • [21] Yapucyan, Rumdigin Hatıratı…, sayfa 64-65.