Mecitlu Köyünün aşağısından Püragın'a (Bingöl Su) bakış. (Kaynak: Lynch, H.F.B. Armenia: Travels and Studies, volume 2: The Turkish Provinces. London, 1901).

Bulanık Kazası - Coğrafi Özellikleri

Yazar: Dikran Mardirosyan, 25/10/2017 (son değişiklik: 25/10/2017), Çeviren: Arlet İncidüzen

Osmanlı’nın son dönemlerinde Bulanık kazası, Bitlis vilayetinin Muş sancağının bir ilçesiydi ve Ermeni dağlarının en çok tahıl yetiştiren ilçelerinden biri olarak biliniyordu. İlçenin aslen Türkçe olan adı yörede aynı zamanda Bulanıkh, Bulanukh ya da Bulanığ olarak da telaffuz ediliyordu. Muhtemelen "bulanık" ismi bir zamanlar ilçenin çoğunu kaplayan siyah toprağın çamurlu, tortulu yapısından geliyordu. [1] İlçenin Ermenice tarihi adı Hark'tır. Büyük Ermeni Krallığında (MÖ 4-MS 5) Duruperan aşkhar'ının (eyalet) bir kavar'ı (ilçe). Görünüşe göre Hark eyaletten bitişik üç ilçeyi de (Abahunik, Khorkhorunik ve Bıznunik) kapsayan büyük bir alanı kaplıyordu. [2] Erken ve geç ortaçağ boyunca ve onu takip eden Osmanlı döneminde Bulanık bölgesi, Hark ve antik Ermeni Krallığının Khorkhorunik ilçesinin bölümleriyle örtüştü. [3]

Bulanık Kazası Ermeni köyleri Osmanlı dönemindeki isimleriyle verilmiştir.

Bulanık kazası Muş'un kuzeydoğu kısmında yerleşikti. Muş Ovasının kuzey sınırından Murat (Aratsani) Nehri'ne ve karşıda Hamur Dağı sırtlarına uzanıyordu. [4] Bulanık'ın doğu ve kuzeydoğuda Muş sancağının başka bir ilçesi olan Malazgirt kazasıyla sınırı vardı. Kuzeybatıda Erzurum eyaletinin Khonus kazasıyla sınırı vardı.  İlçenin güneydoğuda ise en yüksek noktası Süphan Dağı (Nekh Masik) olan Bıznunyats sıradağları boyunca Bitlis eyaletinin Khılat kazasıyla sınırı vardı. Bulanık, batı ve güneybatıda Muş sancağının diğer iki ilçesi Varto ve Muş ile komşuydu. Bulanık kazasının uzunluğu 61 km (38 mil) genişliği 24 km (14 mil) olarak tahmin edilmektedir. [5] İlçenin önde gelen kasabası Bilican Dağının kuzeydoğusu ve Haçlı Gölünün kuzeyinde, Kor-Cur Deresi (Güllüce ya da Körsu Deresi) sol kıyısında, Muş-Malazgirt yolunda Muş'un 78 km (49 mil) kuzeydoğusunda yerleşik olan Kop’tu.

1) Élisée Reclus'un "Evrensel Coğrafya"sının (The Universal Geography) baş sayfası, 9. Cilt: Güney-Batı Asya, Londra, 1891.

2) Henry Finnis Blosse Lynch.

3) Frederick Millingen'in "Kürtler Arasında Vahşi Yaşam" (Wild Life among the Koords) kitabının baş sayfası, Londra, 1870.

Bulanık arazisi öncelikle büyük, boş ve düz bir araziden ve az miktarda sıradağ ve tepecikten meydana gelmekteydi. Bulanık’ın kuzeybatı ve batıdaki bölümleri çoklukla dağlıktı. Bilican dağları, Bulanık kazasını batı ve doğu ya da resmi ifadeyle yukarı ve aşağı olarak nahiye denilen küçük bölgelere ayırmıştı. İki nahiye de alçak ve geniş düz arazilerle kaplı olmasına rağmen Aşağı Bulanık’la karşılaştırıldığında Yukarı Bulanık’takiler Aratsani Nehri tarafından çevrelendiklerinden daha geniş ve uzak bir mesafeye yayılıyorlardı. [6] Ermeni köylerinin çoğu sadece söğüt ve kavakların yetiştiği seyrek ağaçlıklı, çayırlar ve ekim arazisiyle tablo gibi bir manzara içinde çevrelenmişti. [7] Bunun sonucunda köylüler yakıt olarak tezek kullanıyorlardı. [8] Türk ve Kürtlerle karşılaştırıldığında Bulanık Ermenilerinin coğrafi konumu avantajlıydı. Ermeni nüfus doğudan batıya değişen bir yoğunlukta Ermeni Dağlarının ötesine kadar uzanıyordu. Muş’un kalabalık Ermeni nüfusu Müslüman kesmin ikiye ayıran bir tampon bölge yaratmıştı. [9]

Van Gölü'nden Nemrut Dağı'nın görünüşü. (Kaynak: Lynch, H.F.B. Armenia: Travels and Studies, volume 2: The Turkish Provinces. London, 1901).

Bulanık’ın dağlık alanlarının zirve noktası, sivri uçlu bir sırt olarak yükselen, yüksekliği 2743 m/9000 fit (bir kaynağa göre 2950 m/9678 fit) olan engebeli Bilican Dağlarıydı. [10]

Bilican güneyden kuzeydoğuya, Nazik ve Haçlı gölleri arasından onların batısına doğru uzanıyordu. Yakındaki Nemrut Dağı (Sarakın) ve Süphan (Nekh Masik) dağlarıyla birlikte adı Ermenice “Sipani net” olan (Sipan’ın oku) bir üçgen meydana getiriyorlardı. [11] Dağ kütlesinin birçok bayır ve zirvesi vardı, en yüksek olanı aynı ismi taşıyordu. Diğer zirvelerin isimleri Duman, Perti sar, Şekh-is, Coc Hayat, Pokr Hayat, Khandzar, Kosa sar, Kalvakar, Crovloro sar, Coc zhakhnots, ve Şakar-bulağ idi. [12] Türkçe isimleri ise; Bilican Tepesi, Ziyaret Tepesi, Vangesor Tepesi, Avni Kalesi Tepesi, Şeyhtokum Tepesi, Karaburun Tepesi ve Hasan Tepesi. Hangi Türkçe kelimenin Ermenicedekine karşılık geldiğini saptamak mümkün görünmüyor. Geçmişte Bilican daha sık ağaçlı idi ve zirvelerden birinde Ekestar (Ermenice üzüm bağı anlamına gelen Aykestan’ın Türkçeleşmiş hali) adında bir meyvelik vardı. [13]

Bir anane dağın adının Ermeni ulusunun atası Hayk Nahabed tarafından savaşta okla vurularak öldürülen Babilon Kralı Bel’den geldiğini aktarır. Bel’in cesedi dağın tepesinde yakıldı böylece dağ “Bel+a+can", Ermenice “Bel’in vücudu” oldu. Bu versiyon dağın diğer adı olan Ermenice mezar, kabristan anlamındaki Kerezmank ile destekleniyor. Bununla beraber yerel bir hikâye dağın ismini, krallığı dağın eteklerine kadar uzanan Kral Becan’dan aldığını anlatır. Yine başka bir teoriye göre dağ adını Khalt ilçesi Pırkhus köyünün Ermeni sakinlerinin “blec” dedikleri bayırdan esen meltemden almış da olabilir. Kürt ve Pers dillerinin gramer kurallarına dayanarak blec, “blec+an” kelimesinin tekil hali olabilir. [14]

Köylübaba yükseklikte Bilican’dan sonra ikincidir. Khınus ilçesi, Muş sancağı Khandrez nahiyesi ve Aşağı Bulanık nahiyesinden meydana gelen üçgenin ortasında, yarımada şeklinde, ormanla kaplı bir dağdır. Bilican Dağı ve Hamur Sıradağları arasında yükselir.

Hamur Sıradağları, doğu duvarı güneye, neredeyse Aratsani’nin sağ kıyısının yukarısına doğru bir miktar uzanan büyük yükselti bloğuna bağlanıyordu. Bu çıkıntı ve Hamur sıradağlarıyla şekillenmiş bu derin vadi, güneybatıdan kuzeydoğuya uzanan, büyük bir çukurluğun ardından ana sıradağların eteklerine bağlanan Köylübaba’nın heybetli kütlesi tarafından doldurulmuştu. [15]

Khınus Ovası'nın büyük çukurunun da ötesine uzanan Hamur Dağı'nın sırtı. (Kaynak: Lynch, H.F.B. Armenia: Travels and Studies, volume 2: The Turkish Provinces. London, 1901).

Yükselti bloğunun bu bölümünün bir kısmı Zernak Sıradağları olarak biliniyordu. Zernak Dağları kuzeyden güneye uzanıyordu ve Hamur’un doğusunda Püragın Nehri (Bingöl Su) vadisine alçalmadan önce hatırı sayılır bir yüksekliğe çıkıyordu. [16]

Aşağı Bulanık’ın güneybatı ucunda Aratsani Nehrinin sağ kolu olan Çarbohar’dan uzanan Kosur Sıradağları yükseliyordu ve Muş Ovasına bağlanıyordu. Böylece Osmanlı Muş sancağının iki ilçesi arasında doğal bir bariyer oluyordu: Bulanık ve Muş.

Yukarı Bulanık’ın güneydoğu bölümünde Kekerlu köyü yakınlarında yerel deyişle “kerner” ya da “kraner” olarak adlandırılan isimsiz kayalık tepecikler vardı.

Mecitlu Köyünün aşağısından Püragın'a (Bingöl Su) bakış. (Kaynak: Lynch, H.F.B. Armenia: Travels and Studies, volume 2: The Turkish Provinces. London, 1901).

Aynı zamanda Bulanık’ta komşu ilçelere geçmekte kullanılan birçok dar vadi ve geçit de vardı. Bunlar güneybatı kısmında Zatkha-getuk geçidi, Aşağı Bulanık’ın güney ucunda Kela-raşu boğazı, Yukarı Bulanık’ın güney ucunda Muş ve Khlat ilçelerine geçiş sağlayan Kersa-getuk boğazı ve kuzeye Khınus ilçesine doğru uzanan Zernaka patikasıydı.[17]

Bulanık’ta aynı ismi taşıyan en büyük ovası, toprakları mükemmel kalitede tahıl veren bütün Ermeni Platosunun en verimli arazilerinin bazılarını barındırıyordu. [18] Buğdaya ek olarak Bulanık Ovası özellikle iyi tür arpa ve darı üretiyordu. [19] Ova, Dutağ köyünden güneybatıya Teğut köyüne 69 km (43 mil) uzunlukta ve Khınus Nehrinin doğu kıyılarından Haçlı köyüne 26 km (16 mil) genişlikte uzanıyordu. Kuzeydoğuda ovanın başlangıcı Malazgirt’in kuzeyi, Dugnuk köyü yakınlarında Aratsani Nehri vadisinin bir parçası sayılıyordu. Güneybatıda ova, Liz Tepeleriyle Muş platosundan ayrılıyordu. Güneydoğuda Süphan Dağı ovayı Van Gölünden ayırıyordu. Ova batıda Bilican Dağlarının öbür tarafına ve dış sınırlarına başka bir büyük düz arazi uzantısına ulaşıyordu. Ovanın orta bölümü Aratsani Nehri ve Meğraked, Patnots ve Khınus nehirlerinin birleşmesinden oluşuyordu.

Bulanık’ın diğer alçak bölgeleri aşağıdaki ovalara dahildi.

Adını Khazan olarak bilinen gölün isimlerinden birinden alan Khazana Ovası, Haçlı Gölünün batı kıyısından başlayıp Kekerlu köyünün doğusuna doğru genişleyerek uzanıyordu.

Kop yakınlarında ovalar ve yerel ağızla “hakon” denen kum kaplı verimli düz arazi hatları vardı. Acı Su, Şorer, Bastovar, Alis ve Şamb isimlerini taşıyorlardı. Bunlar Aratsani Nehri kıyılarından Bulanık Ovası’nın Gılyıç-getuk geçidiyle bağlandığı Alaşkert’e kadar olabildiğine batı yönünde genişleyen Oşagan veya Havtrang Vadisi’nin (Kürtçeden tercümesi 7 renk) büyük uzantılarıydılar. Bulanık’ta bu hakonlar, Malazgirt’ten Zernak Dağları eteklerine kadar uzanıp Çarbohar kıyıları boyunca bölgenin ötesine, Muş Ovasının içine devam ediyordu.

Aşağı Bulanık’ta Liz kasabası yakınında Kopo adlı bir meyve bahçesi ve Şakhberat köyü yakınında düz bir ova vardı. Goğag köyü yakınında da isimsiz küçük bir düzlük uzanıyordu.

Bulanık’ta su boldu; sayısız nehir ilçenin ovalarına akıyordu.

En büyüğü Ermeni dağlarının ana nehiri adını hak eden Aratsani’ydi. Ayrıca Murat Nehri ya da Doğu Fırat olarak da biliniyordu. Aratsani, Aladağ (Tsağkants Dağları) yakınında doğup Tondrak (Tendürek?) Dağı kuzeyinde Diyadin köyü yakınındaki bir boğaza akıyordu. Burada kıyılar boyunca antik çağda “Varşaki çermugner” olarak bilinen huni şekilli çukurlardan sıcak sülfür püskürüyordu. Anlamlı olarak Ermeni asilzade Sahak II. Pakraduni’nin kardeşi Varşak’tan sonra isimlendirilmişlerdi. Batıya Malazgirt ve Bulanık’a, Khınus Nehri ile birleştiği Şirvanşekh köyü yakınına, Meğraked Nehri ile birleştiği Muş Ovasına aktıktan sonra Aratsani, Fırat ile buluşuyordu. [20] Yerel halk nehir suyunu tarım amacıyla kullanmıyordu. Ama kıyısı boyunca uzanan vadi ve çimenlik alanlarda verimli toprağın meyvelerini topluyorlardı. Khınus Nehri ve kolları, aynı şekilde diğer sayısız nehir ve derenin suyu tarım için çekiliyordu.

Böyle bir dere, Haçlı Gölü’nün kuzey kıyısından çıkıyordu ve Kor-çur olarak biliniyordu. Bir kaynağa göre bulanık suları nedeniyle ismini Ermenice kör, kirli anlamına gelen bi kelimeden almaktaydı. [21] Başka bir kaynak derenin orijinal isminin, antik Duruperan eyaletindeki Kori ilçesinden türeyen Koro-dzor olduğunu ileri sürüyor. [22] Kor-çur sığ bir dere olmasına rağmen suları kıyılar boyunca hakonlar oluşturuyor, tarım alanlarını suladığı ve su değirmenlerine güç sağladığı için köylüler açısından hayati bir önem taşıyordu. Şeykhyakub köyü ve Kop yanından akan dere kıvrılarak batı yönüne gidiyor ve sonunda sol kolu olarak Aratsani Nehri’ne katılıyordu.

Bir başka dere, Beruş Deresi, Haçlı Gölü’nün güney kıyısından çıkıyor ve Piran köyüne doğru akıyordu.

Sev-çur deresi Kop’un güneybatısında ve Bilican Dağının kuzeyinde yükselen Gonklik tepeciğinden çıkıyordu. Dere daha sonra sularını Kor-çur’a boşaltıyordu. Daha öncesinde Sev-çur, Kop yakınında halis topraklı Alis ovasına varıp sazlık bir bataklık oluşturuyordu. Zaman içinde bataklık kurudu ve çok büyük bir çayıra dönüştü.

Vart ya da Lza-çur (Mollokent Deresi) olarak da bilinen Lza-ked Aratsani Nehri’nin sol koluydu. Nehir Van Gölü’nün kuzeybatısında, Piyonk ve Mollakent köylerinin yakınında, Bilican Dağlarının batı sırtlarındaki kuyulardan fışkırdığı bir bölgede doğuyordu.

Akrag köyü yakınında Aratsani Nehriyle birleşmeden önce batıya, Aşağı Bulanık’a doğru akarak tarlaları suluyor, su değirmenlerini çalıştırıyordu.

Bulanık’ta iki göl vardı: Aslında biri gölcük olup 10 km kare (4 mil kare) alan kaplayan ve en derin noktası 7 m (23 fit) olan Haçlı Gölü ve 44 km kare (17 mil kare) alan kaplayan ve en derin noktası 50 m (164 fit) olan Nazik Gölü. Haçlı Gölü’nün rakımı (1.692 m/5.550 fit) Nazik Gölü’nden alçaktı (1.876 m (6.155 fit)).

Bulanık kazası (Kaynak: Vital Cuinet, La Turquie d’Asie: géographie administrative, statistique, descriptive et raisonée de chaque province de l’Asie-Mineure, volume 2, Paris, 1891)

Haçlı Gölü, gölün diğer isimleri Bulama ya da Çamurlu’ya ilham veren, tipik koyu tortul bir maddeyle doluydu. [23] Göl aynı zamanda Khaçi, Khaçan, Khaçlıva, Khazan ya da Khazana ve Bulanık olarak da biliniyordu. Kürtler göle 18. yy ortalarında İngiliz arkeolog Austen Henry Layard’ın bahsettiği [25] Asurca Şailu isminden türeyen Gola Şelo [24]  diyorlardı. Göl neredeyse 3-4 km (2-3 mil) çapında bir daire şeklindeydi, suyun rengi çamurlu kahverengiydi.  Çürüyen bitkisel maddelerden kaynaklanan kokuşmuş, mide bulandıran bir koku yayıyordu. [26] Kayalık kenarları olan bu gölde su tatlıydı ve balık boldu. Göldeki iki adacığın üstü, onlara biraz kireç katan ince bir kuş pisliği katmanıyla kaplıydı. Kendisinden çıkan iki dere yakındaki tarım arazilerini suladığı için, Haçlı’ya “Yukarı Bulanık’ın Nili” denmesi anlamlıydı. Haçlı gölüne komşu yüzey, doğu ve güneyde düzken, batı ve kuzeyde Bilican Dağlarının alçak kısımları göl kıyısına doğru iniyordu. [27]

Efsaneye göre Haçlı sularında kızgın atlar ve mandalar yaşayan gizemli bir göldü. Mandaların zaman zaman sudan çıkıp inekleri döllediği ve bembeyaz bir ırk yarattığı söyleniyordu. Bir başka efsaneye göre gölün batı kıyısındaki Latar köyünde putperest kral Proş’un sarayı vardı. [28] Kesin olmayan diğer kaynaklar sarayın Kela Oşk ya da Kürtçe “Qâlê hošîk” adlı küçük bir kalede olduğunu, kalıntılarının gölün kuzey kıyısında ve Kop’taki Surp Taniel manastırının kuzeybatısında bulunabileceğini gösteriyor. [29] Kral ölmeden önce çelik kılıcının (Erm. havluni tur) göle atılmasına karar verir. Amacı üç oğlu arasında çatışma çıkmasını önlemektir. Kral her birine bu arzusunu yerine getirmelerini emreder. En büyük ve ortanca sırayla kılıcı alırlar ve babalarına gölün suyuna attıkları yalanını söylerler. Ama hileleri ortaya çıkar. Sadece en genç olan babasının emrini yerine getirir ve anlatılana göre kılıç battıktan sonra göl çalkalanmaya, suları bulanmaya ve derinlerden yüksek sesler yankılanmaya başlar.

Efsaneye göre gölün dibinde cesur yürekliler hükmederlermiş ve bunların en kudretlisi kılıca sahip çıkmış ve başının altına koyup sıkıca kavramış. Karşılığında diğer cesuryürekliler her hafta ona karşı yürüyüp büyülü kılıcı ondan almak için dövüşmüşler. Bu savaş gölün dalgalanmasına, suların bulanmasına ve derinlerden yüksek sesler çıkmasına neden olmuş. Kral gölün suları kuruduğunda cesuryürekliler arasında çıkan bu savaşı kazananın kılıcı elinde tutan kişi olacağı kehanetinde bulunmuş. [30] Haçlı Gölü batı kıyısında ve Bilican Dağları kuzeybatı eteklerinde Osmanlı döneminde Kharabaşehir olarak bilinen tarihi bir yerleşim vardı. Antik tarihçilere göre Babil’den Ararat bölgesine doğru çıkışından sonra Hayk Nahabed tarafından kurulmuştur. Van Gölü’nün kuzeybatısındaki ovada bir yerleşim kurup, buraya kendi adını vermişti: Haygaşen (Hayk tarafından yapıldı). [31]

Haçlı Gölü’nün güneyinde Nazuka lic olarak da bilinen temiz su gölü Nazik uzanıyordu. Göl adını neredeyse kesin olarak kibar, zarif anlamındaki Ermenice nazeli kelimesinden almaktadır. Göldeki su yumuşak, temiz, tatlıydı ve bu sebeple içilebilirdi. Nazik Gölü oval şekilliydi. Gölde bir adacık vardı. Gölde pelikan çoktu, ayna gibi sularda tek olarak yüzerl ya da uçarken birden suya inerlerdi. [32] Yüzeyin aşağısında balıklar boldu ve büyük miktarda lezzetli alabalık bulunuyordu. Balık yılda sadece tek bir döneminde, Mayıs sonuna doğru yakalanırdı. Göl ve çevresinin sunduğu manzara olağanüstü derecede tablovariydi. Tüm manzara sakin ve tatlı romantizm havasıyla kaynaşmış gibiydi. Suyun yumuşak ve dingin yüzeyi, etraftaki manzaranın hatlarını ve değişken tonlarını yansıtıyordu. Gölü besleyen beş dere varken, gölden iki dere çıkıyor, biri Liz kasabası yakınında Aratsani Nehri’ne doğru, diğeri Khılat köyü yakınında Van Gölü’ne akıyordu. [33] Nazik gibi bir gölcüğün bir göl ve nehire su göndermesi nadir görülen bir olguydu. [34] Gölden su akışı 20. yy başlarına kadar devam etti; daha sonra yol ve hidro-teknik tesislerinin inşasıyla su akışı kesildi.

Haçlı ve Nazik gölleri, Bulanık’ın kasvetli ve sarı manzarasına ve onların güneydoğusunda Van Gölü’nün hemen kuzeyindeki kar kaplı Süphan Dağı’ndan gelen cazibeye bir güzellik dokunuşu veriyorlardı. 4.058 metreye (13,314 fit) ulaşan bu sönmüş volkan, ucu kesik külah şeklindeki büyük kubbesiyle Ermeni Dağlarının Ağrı’dan (Ararat/Masis) sonra ikinci en yüksek zirvesiydi. Dağın etekleri çayırlarla ve gösterişli, güzel kokulu çiçeklerle kaplıydı. Dağın alt kısımlarında temiz sulu küçük göller vardı. Bulanıklılar, Süphan Dağı eteklerinde bir yanda Van Gölü’nün sularının güzel görüntüsüne, diğer yanda Bulanık ve Malazgirt ilçelerinin güzel manzaralarına hayran kalırlardı.

Badnots Ovası'ndan Süphan Dağı'nın görünüşü. (Kaynak: Lynch, H.F.B. Armenia: Travels and Studies, volume 2: The Turkish Provinces. London, 1901).

Bulanık’ta iklim ılıman, dağlık arazi ve lezzetli kaynak suyu nedeniyle sağlık için elverişliydi. Verimli toprak nemli ve kum renkli [35] ya da sabanla sürülen yerlerde parlak kahverengi izliydi. [36] Bulanık üstünde yerel bitki örtüsüne etki eden birbirine rakip iki rüzgâr esiyordu. Biri yerel Ermenilerin Mışo kami dediği güneybatıdan gelen sıcak ve kuru rüzgârdı. Buğdaylar üzerinde kırmızımsı bir tabakaya neden olur, başakları eğer ve tahılları zayıflatırdı. Diğeri Acmu kami; Pers Körfezi’nden gelip, Van Gölü civarında yön değiştiren canlandırıcı ve hoş rüzgâr ürünlere serinlik ve nem getirirdi.

Erken başlayan kışlar ne dondurucu soğukluktaydı ne de don getiriyordu. Ama kar aralıksız yağıyor, sıklıkla diz hizasına ulaşıyordu. Kış gündönümünden sonra hava soğur ve toprak donardı. Muş’ta Nisan ortasına kadar süren kışlar erken geliyordu, genellikle Kasımda bazen Ekimde. Keskin kış yaklaşık 40 kasvetli gün sürüyordu. Haçlı Gölündeki 71 cm (24 inç) kalınlığında olabilen buz tabakaları, ilçenin uzak köşelerinden haftalarca duyulabilen bir gürültüyle kırılırdı. Ağır bir sis, geceleri ilçenin üstüne çöker, şafakta dağılıp dağlara yönelirdi. Kış tipi veya alçaktan esen kar getiriyor ya da ikisinin karışımını ve satani kami denen fırtına ve kasırgalar göğe yükseliyordu. Sonraki kuzeyden gelen dondurucu meltemin adı parzeğ idi. Gökyüzünü temizleyip baharın geldiğini işaret ederdi.

Mart ayında gökyüzü loşlaşır ve bulutlar kararır,  zaman zaman derin kar örtüsü üstünde etkisi olmayan sağanak yağışlar olurdu. Güneyden gelen harav kami adlı sıcak rüzgârın da yardımıyla yağmur yavaş yavaş karı yumuşatır ve erimesine neden olurdu. Van Gölü'nün iklimsel etkisi ilçenin doğu bölgelerinde verimli siyah bir toprak meydana getirmişti. Yağışlar Nisan ortasından başlayarak şiddetlenir, kışın gerçekten gidişini ve baharın uyanışını işaret ederdi.

Yazlar sıcak ve yakıcıydı, bazen dağların etrafında koyu sis olurdu. Yaz zamanı Bulanık'ta meşe ya da dişbudak gibi yapraklı ağaçlarda, beyaz taneler ya da buz topağı şeklinde ortaya çıkan çömert bir kudret helvası hasadı yapılırdı. Kudret helvasının şekerlenmiş bal gibi bir tadı olduğundan, Muş Ermenileri ona “Surp Garabed’in helvası” (Vaftizci Yahya'nın helvası) diyorlardı. “Gazba” ya da “gazben” de denilen kudret helvasından Kitabı Mukaddes'te Mısır'dan çıkışlarından sonra Sina Çölü üzerinden Vaad Edilen Topraklara geçmelerine yardımcı olması için Tanrı tarafından İsrailoğullarına gönderilen yiyecek olarak bahsedilir. [37]

Sonbaharda kuru havalarda toprak 15 cm (6 inç) derine kadar işleyebilen kırağıyla kaplanırdı. Bununla birlikte yağmur eşliğinde sürekli esen sert rüzgârlar nedeniyle sonbahar mevsiminin büyük kısmı keskin soğuk olurdu. Sonbahar sonları, hüsis kami denen, beklenmeden çıkan ve hızla ilerleyen delici kuzey rüzgârını getirirdi.

  • [1] Bensé. Bulanıkh gam Hark kavar (Bulanık veya Hark ilçesi), Ethnographical Journal, Cilt 5, Tiflis, 1899, s. 9. (Ermenice)
  • [2] Hakobyan, Tadevos, Hayastani badmagan aşkharhakrutyun: Urvagtser (Tarihi Ermenistan Coğrafyası: Anahatlar), Erivan, Erivan Devlet Üniversitesi Yayını, 2007), s. 159. (Ermenice)
  • [3] Kévorkian, Raymond ve Paul Paboudjian, Les Arméniens dans l’Empire Ottoman à la veille du genocide (Soykırım Arifesinde Osmanlı İmparatorluğu Ermenileri), Paris, ARHIS, 1992, s. 498.
  • [4] Lynch, H. F. B., Armenia: Travels and Studies, volume 2: The Turkish Provinces, Londra-New York, Longmans, Green, & Co., 1901, s. 345.
  • [5] Bensé, a.g.e., s. 11.
  • [6] A-Do (Hovhannes Ter-Martirosian). Vani, Bitlisi yev Erzrumi Vilayetnerı (Van, Bitlis ve Erzurum Vilayetleri), Erivan, Dıbaran Kultura, 1912, s. 144. (Ermenice)
  • [7] Mirakhorian, Manuel. Ngarakragan uğevorutyun i hayapnag kavars Arevelyan Dacgastani (Ermeni Nüfuslu Doğu Türkiye’ye Resmedici Bir Yolculuk), İstanbul, Bardizbanyan Matbaası, 1885, Cilt 3, s. 67. (Ermenice)
  • [8] Philippov, Vladimir N. Voennoe obozrenie Aziatskoi Turcii (Asta Türkiyesinin Askeri Değerlendirmesi). (Saint Petersburg: A.E. Landau Publishing House, 1881), s. 20-21. (Rusça)
  • [9] Lynch, a.g.e., s. 425.
  • [10] A-Do, a.g.e., s. 144.
  • [11] Hakobyan, Tadevos, Stepan Melik-Bakhışyan ve Hovhannes Barseğyan, Hayastani ev haragits şırçanneri değanunneri pararan (Ermenistan ve civar bölgelere ait yer isimleri sözlüğü), Cilt 1, Erivan, Erivan Devlet Üniversitesi Yayını, 1986, s. 702. (Ermenice)
  • [12] Bensé, a.g.e., s. 12.
  • [13] Bensé (Sahak Movsissian). Hark (Mışo Bulanıkh) (Hark։ Muş’un Bulanık’ı), Ermeni Etnografisi ve Folkloru, Cilt 3, Erivan, Sovyet Ermenistan Bilimler Akademisi Yayını, 1972, s. 33. (Ermenice)
  • [14] Bensé, Bulanık veya Hark, s. 12.
  • [15] Lynch, a.g.e., s. 333, 350.
  • [16] A.g.e., s. 347.
  • [17] Bensé, Bulanık veya Hark, s. 11, 13.
  • [18] Lynch, a.g.e., s. 344-345.
  • [19] Prothero, G. W. (Der.). Armenia and Kurdistan (Ermenistan ve Kürdistan), Londra, H. M. Stationery Office, 1920, s. 50, 65.
  • [20] Avetissian, Kamsar, Hayrenakidagan Etiudner, Erivan, Sovedagan Kroğ, 1979, s. 32. (Ermenice)
  • [21] Bensé, Bulanık veya Hark, s. 15.
  • [22] Hakobyan ve çalışma ark., a.g.e., Cilt 3, s. 236-237.
  • [23] Lynch, a.g.e., s. 344.
  • [24] Hambavaber, Sayı 25, 1916, s. 797.
  • [25] Layard, Austen H., Discoveries among the Ruins of Nineveh and Babylon, New York, Harpers & Brothers, 1853, s. 16-17.
  • [26] Oswald, Felix, A Treatise on the Geology of Armenia, Iona, Beeston, Nottinghamshire, yazar tarafından yayınlanmıştır, 1906), s. 175-176.
  • [27] Lynch, a.g.e.,p. 343.
  • [28] Bensé, Hark։ Muş’un Bulanık İlçesi, s. 48.
  • [29] Bensé, Bulanık veya Hark, s. 14.
  • [30] Sırvandztiants, Karekin, Hamov-Hodov (Tadıyla-Kokusuyla), Cilt 1, Hay Krakedneru Paregamner, (Ermeni edebiyatçıların dostları), Sayı. 16, Parisi Araks Publishing House, 1949, s. 83-85. (Ermenice)
  • [31] Hakobyan ve çalışma ark., a.g.e., Cilt 3, s. 339 ve Cilt 2, s. 690.
  • [32] Lynch, a.g.e., s. 323-324.
  • [33] Millingen, Frederick, Wild Life among the Koords (Kürtler arasında vahşi yaşam), Londra, Hurst & Blackett Publishers, 1870, s. 93-94.
  • [34] Reclus, Élisée, The Universal Geography, volume 9: South-Western Asia (Evrensel Coğrafya, Cilt 9: Güneydoğu Asya), Londra, J. S. Virtue & Co., 1891, s. 167.
  • [35] Mirakhorian, a.g.e., s. 67.
  • [36] Lynch, a.g.e., s. 258.
  • [37] Serovpyan, Sarkis, “Dikranagerdın u mananan” (Diyarbakır ve kudret helvası), Agos, 9 Mart 2015, www.agos.com.tr/am/hvotvadzi/10818/dikranagyerdn-u-mananan. (Ermenice)