Batı Ermenice Lehçeleri Ses Kayıtları
Bu sayfada Batı Ermenicesine ait farklı lehçelerle ses kayıtlar ve bunların Ermenice harflerle yazıya aktarılmış halini, Batı Ermenice, İngilizce ve Türkçe çevirilerini bulacaksınız. Kayıtlar, hikaye, deyim, atasözü, nesir ve nazım edebi eserler, kültürel, tarihi veya folklorik öneme sahip konular içermekte. Sayfada, her bir kayıt için kısa bir de sözlük bulunmakta. Yazılı kısımda seslerin olabildiğince aslına yakın telaffuzu için rehber de yer almakta. Batı Ermenice lehçelerinin ses kayıtlarını içeren bu projenin koordinatörü Vartan Taşçıyan
Yazıya aktaran ve Batı Ermenicesine çeviren Tovmas Habeşyan
Kaynak; Tovmas Habeşyan, Musa Dağ Atalarından Yankılar, Erepuni Matbaası, 1986, Beyrut
Okuyanlar; Garen Hergelyan (17) ve Patil Taslakyan (17), Aynjar, Lübnan, Mart 2024
Okuma Koordinatörü; Tamar Hergelyan-Taslakyan
Lüroun mı da՜kin k°a՜ra՜çaim gu ınnir. Gourtir, gourtirկ՝ puntzır khuğa՜im arçiv geukir, u gu ınnir ırgı pijen. mıe khuğen arçı tihin, migalna՜ suluk° tihin gu içnir urtir. Yeipır puntzır khuğen nırkı ça՜ıng gu ha՜sna՜irın՝ gu kırgıdve՜irın gukha՜rıngva՜irın u meim iğudz՝ dzırrıdilu geu uğa՜irın u gourta՜irın ta çüt çuntsuğ hürrı dzeuv. | Bir dağın eteklerinden bir dere akıyordu. Akıp, akıp, yüksek bir toprak karşısına gelir ve ikiye bölünürdü. Biri toprağın sağ tarafından, diğeri de sol tarafından akıp, giderdi. Yüksek toprağın aşağıda kalan kenarına vardıklarında, kucaklaşır, karışır ve bir olup döne döne akar ve uçsuz bucaksız uzak denize giderlerdi. |
Ad puntzır khuğen irvan gu a՜bra՜irın khilık dılka՜im u çur eutz mı. Eutz tız ba՜reun mır, içven ma՜üt ır, sürdın a՜ bığdür. | Bu yüksek toprak üzerinde uslu bir tilki ve kötü kalbli bir yılan yaşarmış. Yılan ipe benziyordu; gözleri karanlık, kalbi bulanıktı. |
Dılken u eutz mıgızmıg k°ıdun՝ irga՜ınk kida՜ınk irints iğu. iğun ingir՝ ağpar kimı. Urir antsun u da rvına, u mgızmıg çı niğa՜tsutsen. Arunts migen՝ migual çikir, “a՜sten a՜ri, a՜nten kınu” a՜suğ çikir. Vakhıt igık, ki pa՜rı u khilık dılken peür k°ırk° ırits, ka՜ğtsruta՜in şa՜dtsu. mıtnits çakhran, heük pırnoütsdzı. mıdmıduts irgan pa՜rıg ki cots gurnu ka՜ğtsuteun çara k°ınna. İlu kınütsı utzen khuaç. Khilık zırıtsnu ha՜sgıtseuts utzen zer sırden heük. | Tilki ve yılan birbirini buldu ve yer ve gök onların oldu. Kardeş gibi arkadaş oldular. Günler ve yıllar geçti ve birbirlerini hiç kırmadılar. Bir olmadan diğeri yoktu, “buraya gel, oraya git” diyen yoktu. Bir gün de geldi ve iyi tilkinin karnı guruldamaya başladı, açlığı şiddetlendi, yüzü karardı, endişe sardı kendisini. Açlığına nasıl bir çare bulması gerektiği konusunda uzun uzun düşünmeye başladı. Kalktı ve yılanın yanına gitti. Akıllı sözle endişesini yılana anlattı. |
-As kheuğ, mir dzınnudz deiğ, mir a՜brudz deiğ, şüd gu sirınk: tız cannat deiğ mi as deiğ: ımmı çe՛ feda՝ yeipır ma՜k°r k°uzaim çıkeuv i, yeipır khurızı ya ya varigı tzan çu ınnei, na tza՜kı tiv gu ırvınu, nada՜çıren izzeir kürd gu hivu. A՜ga՜r a՜nhük-a՜nhük tı gı nısda՜nk tız şaşk°ınna՝ sosung°-sosung° ka՜ğtsıtniris bır sa՜gga՜nk mınk. Mıdmıda՜tsudz u ızçaran a՜ k°ıdoudz ım is. mınk bır sibınk ızmir dzınnudz u a՜brudz deiğ, bır asnank çıren migal izzeir. Yan deiğ ha՜m ma՜ka՜k gun՝ ha՜mda՜ idzdzir, ha՜m ha՜vir gun, ha՜m ga՜kuvna. Mir arasen şüd da՜rvını uğ u huts gu, nısdil-ga՜nnil u dusdlık° gu. harum çınnur zas alayr peun tı gı marnınk? Mınk barabur bır asnank ya՜n ten. İngırutu a՜britsınk՝ ingırutu ya ՜ bır guçınk. | -Bu toprak, doğduğumuz yer, yaşadığımız yer, çok seviyoruz, cennet gibi yer, fakat ne fayda, bir kuzu bile yok üzerinde, horoz veya tavuk sesi işitilmez, ne de kuş kanadı görülür, su kıyısında kurbağa guruldamaz. Eğer rahat rahat, aptal gibi oturursak, nihayetinde açlıktan öleceğiz. Düşünüp, çözümü buldum ben. Doğduğumuz ve yaşadığımız yeri terk edeceğiz ve suyun karşı tarafına geçeceğiz. Orada hem koyun, hem keçiler, hem tavuk, hem keklikler var. Aramızda uzun yıllara dayanan bir hukuk var, samimiyet var. Haram olmaz mı eğer tüm bunları unutsak. Karşı kıyıya beraber geçeceğiz. Birlikte yaşadık, birlikte de buradan taşınacağız. |
-Şüd-şüd üğeürt i a՜tseudzıd, a՜suts eutz kuğtsır tzinu, ımmı yeu küpra gu, yeu tsantsour diğ ki bır ga՜rınk ha՜ngeüsd asne? | -Söylediğin çok doğru, dedi yılan tatlı bir sesle. Fakat köprü nerede? Karşıya geçebileceğimiz sığ bir yer var mı? |
-Küpra çiku, nada՜ tsantsour diğ, ımmı sıha՜ıt mı çantsudz՝ ya՜n ten gınnınk. | -Köprü yok, sığ bir yer de, fakat bir saat geçmeden diğer tarafta oluruz. |
İlun katsen çıren izzeir. Dılken a՜suts.-İlı meişkıs. Eutz ilu yı dılken meişk, pa՜lvitsuı va՜iz, kıleukhn a՜ kıkhlen iter. Dılken hidzdzu ba՜ğag çıren, idur-ipir ızvıdven u tız k°az sifitsu kınüts. Yeipır ha՜ssun çırenı geis՝ eutz kıbtsits ızdılken va՜iz. kha՜va՜ritsun dılken içven. | Kalkıp su kenarına gittiler. Tilki şöyle dedi: “Sırtıma çık.” Yılan tilkinin sırtına çıktı, boynuna dolandı, kafasını da kafasının üzerine koydu. Tilki soğuk suya girdi, ayaklarını ileri geri götürüp getirdi ve kaz gibi süzülüp, gitti. Suyun yarısına geldiklerinde, yılan tilkinin boynunu sıktı. Tilkinin gözleri karardı. |
-He՜y, çau şinis? Martsur ızheum uğ u hatsen. | -Hey, ne yapıyorsun, yediğimiz ekmeğin tadını unuttun mu? |
-Sırdes ıztzuan gu lıssim ha՜mu. | -Kalbimin sesini dinliyorum şimdi. |
-İs ba՜z khığtem, teun çe gınnus, gu mıdmıdus? | -Eğer ben boğulursam, sen ne olursun, düşünüyor musun? |
-Ça՜ir bır ınnu tı՛ğ ınnu, is ızki bır khıttim ha՜mu. | -Ne olacaksa olsun, şimdi ben seni boğacağım. |
Dılkigeun soürd va՜khin tuğuts. u ma՜ik a՜suts. “Ça՜ğvüren heid ça՜ğvür iğe”. | Tilkinin yüreği korkudan titredi, ve aklından şunu geçirdi: “Kötü ile kötü ol.” |
-Yeipır k°arar tırir bır khığtis zes, pi ızkıla՜ukhıd kıntesı teim, tız ingir ba՜kneimdzı sung°ı ağız mı՝ u ha՜ngesd sırdu ya՜ mürnem. | -Beni boğmaya karar verdiğinde, kafanı burnumun karşısına getir. Arkadaş gibi öpeyim son birkez ve rahat bir halde öleyim. |
Eutz çur-çur dzidza՜ğilu, ga՜khits ızkıla՜ukh kıntenı teim. Dılken, ba՜knilı diğ, kha՜dzdzits ızkıla՜ukh utzen, k°ırtits u çayr isgeitsdzı. Eutz tultsu, tişmits. Dılken lan na՜fa՜ıs mı aru. Ziçven lan-lan iputs. a՜khşeur tız miğır kağtsırtsu er, tı kidis yer mour ırmein nür dzınnits. Yeipır ha՜ssu çıren izzeir, ilu çırin, tıtvits ızmeişk. Eutz ka՜gvitsu, ingu kida՜in. Dılken işits, işits u kınüts keür mı ipir, iter kılkhen irvan, sung°ra kha՜dzdzits za՜ken u kişits-kişits uğırtoütsdzı u asuts. | Yılan sinsi bir gülüşle başını tilkinin göğsü önünde eğdi. Öpücük yerine, tilki yılanın başını ısırdı, kopardı ve suya atıp bıraktı. Yılan kendini bıraktı, gücü gitti. Tilki geniş bir nefes aldı. Gözlerini büyük-büyük açtı, dünya bal gibi tatlandı, annesinden yeniden doğmuştu sanki. Suyun kenarına geldiğinde, sudan çıktı, silkindi. Yılan çözüldü ve yere düştü. Tilki baktı, baktı ve gidip bir taş getirdi, kafasının üzerine koydu ve kuyruğunu ısırdı, çekip-çekip düzeltti ve şöyle dedi: |
-İngeir bır ınnu tız ga՜ngeun, Yğürt, Yğürt՝ tız ga՜ngeun. | Arkadaş dik olmalı, düz, dik. |
Musa Dağı Lehçesini (Hıdırbeg Köyü Ağzı) Nasıl Okumalı? (Tovmas Habeşyan’ın Hazırladığı Rehbere Göre, sadece küçük değişiklikler yapılmıştır)
Sesler açısından gerçeğe en yakın şekilde okumak için, Musa Dağı lehçesi (Hıdırbeg köyü ağzı) ile kaleme alınan yazılarda aşağıdaki işaretler kullanılmıştır:
- a՜
İngilizce man veya cat kelimelerinde rastlanan a sesi veya Arapçadaki fa՜tha՜ ‘daki ses Musa Dağı lehçesinde sıklıkla rastlanır. Bu sesi ifade etmek için a sesli harfin üzerine ՜ işaretini kullandık (a՜). Örneğin; ip anlamına gelen “ba՜run”. - k°
Arapçadaki ق sesi de Musa Dağı lehçesinde sık kullanılır. Bu sesi ifade etmek için k harfi üzerine ° işaretini koyduk (k°). Örneğin; kesmek anlamına gelen “k°ıdril”. - g°
Ender rastlanan bazı kelimelerde g veya ğ olarak telaffuz edilmeyen, ama bunların ortasında olan bir ses var. Bu sesi ifade etmek için g harfinin üzerine ° işaretini koyduk (g°). Örneğin; ceviz anlamına gelen “ung°ez”.
Diğer Kurallar
- V sesi daima v harfi ile ifade edilmiştir.
- I sesi daima ı harfi ile ifade edilmiştir. Örneğin; zaman anlamına gelen “vakıt”.
- Bir çok kelimede yan yana rastladığımız u ve a seslerini çok hızlı, bir ses olarak okumamız gerekir. Öyle ki a sesi u sesine birleşsin ve o sesine yakın bir ses haline gelsin. Örneğin; “a՜riven buaş”, yani Güneşin başı (puaş kelimesinde u ve a sesleri ayrı ayrı telaffuz edilirse, lehçedeki sesin aslını kaybetmiş oluruz.