Altın ve gümüş kilise feneri, Eğin. (Kaynak: Eçmiadzin Katolikosluk Müzesi, Claude Mutafian (ed.), Arménie. La magie de l’écrit, Paris/Marseille, 2007)

Eğin Kazası – Manastır, Kilise ve Ziyaret Yerleri

Yazar: Khajag Trampyan 29/07/2017 (son değişiklik: 29/07/2017), Çeviren: Arlet İncidüzen

Bu makale, Harput Vilayetinin Eğin kazasında bulunan Ermeni ve Ermenice konuşan Rum Ortodoks (Hay Horom) köy ve şehirlerinde bulunan manastır, kilise ve ziyaret yerleri hakkındaki mevcut bilgileri derleyip ortaya çıkarmayı ve okuyucuya sunmayı amaçlamaktadır. Bu bilgiler aslen Eğinli tarihçiler, coğrafyacılar, din adamları ve yabancı seyyahlar sayesinde korunmuş ve elimize ulaşabilmiştir. Uygunluk bakımından yerleşim yerlerine göre araştırmalar gerçekleştirilmiştir. Makalede özellikle Eğin şehri, Abuçekh, Çaraz, Gamaragab, Garuşla, Areki, Narver, Lic (Lick), Penga (Pingyan), Araga ve yanı sıra Rum Ortodoks mezhepli Ermeni köyleri (Vank, Tzorag, Muşeğga ve Şırzu) manastır, kilise ve ziyaret yerlerinin tarihçeleri incelenmiştir.

Eğin (günümüzde Kemaliye) şehri, Surp Asdvadzadzin Kilisesi ve mahallesi. (Kaynak: Raymond H. Kévorkian, Paul B. Paboudjian, Les Arméniens dans l’Empire Ottoman à la veille du génocide, Paris, 1992)

Eğin Şehri

Eğin şehri doğuda 36°20΄ ve kuzeyde 39°25΄ arasında bulunur deniz seviyesinden yüksekliği 1018 metredir. [1]

Şehir, kuzeyde Sandık Bağlar mevkii yakınlarından başlar ve Fırat boyunca Areki ve Gamaragab köylerine kadar uzanıp Gamaragab kayasında son bulur. [2]

Eğin şehrinde üç kilise (Surp Asdvadzadzin, Surp Kapriel ve Surp Vosgeperan) ve altı ziyaret yeri (Anmahutyun, Surp Hagop, Surp Talalos, Surp Krikor Lusavoriç, Lus ağpür ve Nerses Şınorhali) mevcut olmuştur.

Eğin bölgesinden Ermeni bir aile. (Kaynak: Arakel Keçyan ve Mıgırdiç Barsamyan, Eğin ve Eğinliler [Erm. Agın yev Agıntsik] Paris, 1952)

Surp Asdvadzadzin Kilisesi

Surp Asdvadzadzin şehrin Yukarı Mahalle kısmındadır. Kilise kireçli taşlardan yapılmıştır ve sütunlu bir yapıya sahiptir. A. Keçyan’ın aktardığına göre 27 m uzunuğunda, 20.5 m genişliğinde ve 10.5 m yüksekliğindedir. Kilise, 1840 yılında, 5000-6000 Osmanlı altını karşılığından yeniden inşa edilmiştir. Kilisenin mimarlığını Bayburtlu Ermeni din adamı Yeranos Vartabeddir. Daha sonra Sivaslı bir ressam kilisenin duvarlarında ve tavanına resimler ve çiçek motifleri çizmiştir. [3]

Surp Kevork Kilisesi

Surp Kevork Kilisesi de yine Yukarı Mahallededir. Kilisenin yeni binasının inşaatı 1874 yılında başlamış ve 1876 yılında tamamlanmıştır. Kilise Ermeni mimarisiyle inşa edilmiştir, kubbeli ve sütunsuz bir yapıdır, 25 uzunluğunda 10 m genişliğinde ve 10 m yüksekliğindedir. Kubbe çapı 12 metredir. İnşaatı için 6000 Osmanlı altını harcanmıştır. Kilisenin mimarı, Palu’nun Sağam köyünden Hovhannes Donigyan’dır. [4]

Her iki kilisenin inşaatına da yerli halk destek vermiştir (kum, taş ve inşaat malzemelerini taşıyarak). Her bir kilise için yerli halkın sağladığı destekle yapılmış olan tasarruf yaklaşık 2000-3000 Osmanlı altını etmektedir. [5]

“Salnamelere” göre Surp Asdvadzadzin Kilisesinin 7, Surp Kevork Kilisesinin 6 papazı olmuştur. H. Canigyan döneminde Surp Asdvadzadzin Kilisesinde üç, Surp Kevork Kilisesinde iki papz görevlidir. [6]

Surp Kevork Kilisesinin kubbesi ahşap kaplıdır. [7]

İstanbul’daki Surp Pırgiç Hastanesinin 1925 tarihli “Salname”sine göre 1924 itibariyle Eğin’de sadece Surp Kevork Kilisesi durmaktadır. [8]

Surp Hovhan Vosgeperan Kilisesi

Surp Hovhan Vosgeperan Kilisesinin varlığı, 16. yüzyıla ait iki hatıratla tasdiklenmektedir. Bu hatıratlardan biri K. V. Sırvantzditants’ın Toros Ağpar çalışmasında yayınlanmıştır. [9] Bu hatırat 1516 yılında yazılmıştır, diğer hatırat ise Romanya’nın Frumoasa şehrinden H. Mıgırdiç Boduryan’ın kişisel yazışmalarında geçmektedir. [10]

Her iki hatıratın da yazarı Mesrob isimli bir yazardır. [11]

Ğ. İnciciyan, Hovhan Vosgeperan Kilisesinin 1655 yılında yandığını aktarır. [12]

Abuçekh Köyünden genel görünüm, 2008. (Kaynak: Ermeni mimarisini araştırma vakfı, HCUM, Erivan)

Eğin Şehrindeki Ziyaret Yerleri

Eğin şehrinde çok sayıda ziyaret yeri bulunmaktaydı.

  • Anmahutyun veya Anmahutyan Çur [ölümsüzlük veya ölümsüzlük suyu], Medz Tzor [büyük vadi] ve Fırat nehrinin birleştiği mahalin solunda bulunuyordu. Episkopos Kevork Arslanyan’a göre Anmahutyun şehrin yukarında bulunmaktaydı. [13]
  • Surp Hagop şapeli, Eğin şehrinde, Abuçekh ile Gamaragab köyleri arasında, mezarlıkların yakınında bulunuyordu. [14] Canigyan, Surp Hagop’un Taşdibi dağının eteklerinden başlayan büyük kayanın ismi olduğunu aktarır. [15] . Episkopos Kevork Arslanyan, Canigyan’ın düşüncesine katılarak, Eğin veya Kadı gölü taraflarında, zamanında Surp Hagop isimli bir kilise bulunduğunu, daha sonra kilisenin camiye dönüştürüldüğünü eklemektedir. Ancak içerisinde kutsal eşyaların ve dini kıyafetlerin muhafaza edildiği kilisenin kilitli kasasının hâlâ orada bulunmaktadır. Kimse bu kasayı açmayı başaramamış, açmaya yeltenenlerin de elleri kurumuştur ve bugüne kadar “tılsım var” denilerek kimse kasaya yaklaşmamaktadır. Caminin kapısı doğu tarafında bulunduğuna göre, ezan sokağa bakılan taraftan okunmaktadır. Hıristiyan hacılar ise Surp Hagop Kilisesi yerine, adaklarını yerine getirmek için Zincirli kayasından az ileride olan yekpare kayaya gitmektedirler. Küçük bir kaya, büyük kayanın üzerine yerleştirilir ve şayet taşlar birbirini tutarsa dileğin kabul olduğuna inanılırdır. [16]
  • Surp Talalos [Canigyan ve A. Keçyan’a göre], Surp Talalia [Salnamelere göre] veya Surp Tallas [Episkopos Kevork Arslanyan’a göre] isimli ziyaret yeri Eğin’in Yukarı Mahalle kısmındaki mezarlığın veya dutluğun ortasında bulunuyordu. Salnamelere göre [17] bu aziz veya azize hacıların yaralarını iyileştiriyordu [18]. 1847 verilerine göre burası harabe halindeki bir kiliseydi. [19]
  • Surp Krikor Lusavoriç ziyaret yeri Areki semtinin yukarısındaydı. Duvarlarla çevrili harabe bir kiliseydi ve mihrabı duruyordu. Burada Lusavoriç yortusunda ayin düzenlenmekteydi. [20]
  • Lus Ağpür Eğin şehrinin karşısındaki Tsındzalents bahçelerinin içinde bulunmaktaydı. [21]
  • Nerses Şınorhali manastırı, Eğin’den 6-7 saat uzaklıktaki bir mesafede, Alevi Kürt köyü Gamkhu köyü yakınlarındaydı. Kilise vasfını kaybetmiş olan manastır, su kaynakları bol olan bir kırda bulunuyordu. Kilisenin iskelete ayaktaydı. [22] Manastır hakkında rivayetlerden başka bir veri muhafaza edilmemiş. [23] Köylüler, buraya adak ziyaretinde bulunup manastıra secde ederlerdi. Eğin ve civar köylerden insanlar gelirdi. [24] Manastırın etrafındaki tarlalarda manana [kudret helvası?] denen bir bitki yetişirdi, köylüler bunu ne eker ne de biçerdi. Tatlı meyvesinin sarı yumuşak bir kabuğu vardı. [25]

Eğin şehrinin genel görünümü, tablo. (Kaynak: C.F. Lehmann-Haupt, Armenien Einst und Jetzt, Erster Band, Berlin, 1910)

Abuçekh Köyü

Varaka Surp Nışan (Abuçekh Köyü)

Abuçekh, Eğin Kazasının en büyük köylerinden biriydi. Eğin şehrinin güneydoğusunda bulunuyordu. [26] Eğinliler buraya Ebiçekhu derlerdi ancak Kürtçe’de Abuçekh şeklinde kullanılan ismin kökeni 18. yüzyıla dayanmaktaydı. [27]

Abuçekh Köyünde Varaka Surp Nışan isminde, geçmişi 14. yüzyıla kadar uzanan bir kilise vardı. Surp Nışan, elyazmalarında 1651 yılından itibaren geçmektedir. 1702 yılında yazılmış bir Haysımavurk (kilise tarafından kutlanan aziz ve şahitlere ait özgeçmişlerin toplandığı dini bir kitap) içinde “Abuçekh köyünde, Surp Asdvadzadzin ve Surp Nışan riyasetinde, çilekeş şehit Surp Kevork” diye yazmaktadır ancak Surp Asdvadzadzin ve Surp Kevork kiliseleri Abuçekh köyünde değik, Eğin şehrinde bulunmaktadır. [28]

Kilise iki kere onarım görmüştür: 1691’de Markar Çobanyan’ın maddi desteğiyle ve 1706’da halkın maddi desteğiyle. [29]

Kilisede çok sayıda elyazması [30], değerli dini kıyafetler, gümüş eşyalar ve azizlere ait yağlıboya tablolar bulunmaktaydı. Özenle muhafaza edilmiş dini kıyafetler içinde özellikle Der Boğos’un ailesi tarafından hediye edilmiş ve 1915 felaketinden kurtarılmış olan papaz cübbesi özellikle çok değerlidir. [31] Rivayete göre bu cübbe, yedi genç kız tarafından yedi yılda tamamlanmıştır. Papaz, Noel ve Paskalya yortularında düzenlediği ayinler sırasında bu cübbeyi giyerdi. 1912 yılında, mütevelli heyetinin aldığı kara üzerine köyün son papazı Der Ardaşes Papazyan, nadir kıyafetleri, kilise perdelerini, değerli eşyaları ve elyazması İncilleri İstanbul’a getirip Ermeni Patrikhanesi’ne teslim etmiştir. [32]

1899 yılına gelindiğinde kilise eski şaşaasını ve heybetini kaybetmiştir. Köyün papazı Hovhannes Nalbantyan, eskimiş bulduğu sayısız fotoğrafı yakarak imha etmiştir. [33]

1847 tarihli verilere göre kilisenin 4 papazı bulunmaktadır. [34]

Kilisede, Ermeni takvimiyle 1100 yılında (Miladi 1651) başlayan bir kayıt defteri de tutulmuştur. Bu defterde, kiliseye yapılan bağışlar, hediye edilen haçlar ve bağışçıların isimleri kaydedilmiştir. Kayıt defteri 1915 tehcirine kadar saklanmıştır ancak 1899 tarihli bir kaynakta belirtildiğine göre köyün papazının bu kayıtları sürdürmüş olma ihtimali düşük görünmektedir. [35]

Eğin şehri, 1945 dolayları (Kaynak: PROJECT SAVE, Armenian Photograph Archives, Watertown, MA; Siranuş Movsisyan’a teşekkürlerimizle).

Abuçekh Köyündeki Ziyaret Yerleri

Ğ. İnciciyan, Abuçekh Köyünün 18.. tarihinde (19. yüzyıl) iki yıkık şapelinin, Surp Minas ve Surp Sahag, bulunduğunu yazar. [36] Surp Sahag’ın avlusunda yapılan kazıda bir insan eli bulunmultur ve yerliler bunun Aziz Sahag’ın eli olduğunu ileri sürmektedir. [37]

1847 “Salname verileri”ne göre köyde birkaç ziyaret yeri bulunmaktadır. [38]

  • Akarag adı da verilen Surp Asdvadzadzin şapeli
  • Surp Misan şapeli
  • Surp Toros, Surp Sahag ve Surp Hagop, köyün dışında bulunan üç yıkık kilise.

Köyde, ziyaret yeri işlevi gören Surp Toros isimli başka bir kilise daha mevcuttu. [39]

H. Canigyan, 1880 yılında sadece Surp Hagop, Surp Minas, Surp Sahag ve Surp Toros şapellerinden bahsetmektedir. [40]

A. Keçyan, mihrabı bulunan iki açıkhava kilisesinden bahseder. Biri köyün mezarlığı içinde, yüksek bir tepede bulunan Surp Hagop, diğeri de köyün karşısındaki bağların içinde bulunan Surp Minas. [41]

A. Şepigyan, aşağıdaki ziyaret yerlerinden bahsetmektedir: [42]

  • Akırıgner: 1847 “Salnamesi” kayıtlarında geçen Akrag’tır, burada Surp Asdvadzadzin isimli bir ziyaret yeri bulunmaktadır. Her sene, Meryem Ana’nın doğumgünü yortusu olan 8 Eylül tarihinde burada özel bir ayin tertiplenmekteydi. Bu ziyaret yerinin yakınlarında muhtemelen bir zamanlar bir de köy vardı çünkü Ğ. İnciciyan Akarag’ı Eğin’in Müslüman nüfusu da bulunan karma Ermeni köylerinden biri olarak anmaktadır. [43] Bu köy, Viyana Mıkhitaristlerinin Yevroba [Evrupa] isimli dergisinde de geçmektedir. [44] A. Keçyan’a göre bu köy Müslümanlaşmış ve Arç-Akrag ismini almıştır. [45]
  • Surp Hagop:  Aziz Hagop’a ithaf edilen bayram gününde, özellikle de akşam saatlerinde halk kafile şeklinde burayı ziyaret ederdi. [46]
  • Leran Surp Toros: Benzer kutlamalar bu ziyaret yerinde de gerçekleştiriliyordu. [47]
  • Surp Minas: Abuçakh sakinleri Surp Minas’a, insanların kayıp eşyalarını bulan aziz olarak saygı gösterirlerdi. 1898 yılında kadar her sene Vartavar yortusunun ertesi Pazartesi günü Abuçekh’teki bu ziyaret yeriden ayin düzenlenirdi ve köylüler kurban keserdi. [48]
    Surp Minas’ın bitişiğinde, Surp Minas’ın Kızkardeşi denilen küçük bir ziyaret yeri daha vardı. Gözleri tedavi etmesiyle ünlüydü. İnsanlar, gözlerini mihrabın önündeki suyla yıkar, çalılara çaputlar bağlar ve gözlerindeki hastalığın iyileşeceğine inanırlardı. [49]
  • Surp Sahag: Surp Sahag, sakatların şifacısıydı, Abuçekhliler bu ziyaret yerine şifa bulmaya gelirlerdi. [50]
  • Surp Toros: Bu ziyaret yerinde yılda bir kez ayin düzenlenirdi. [51] A. Şepigyan, makalesinde Gamaragab ve Abuçekh köyleri kiliselerinin, mezarlıkların içinde bulunan Surp Toros isimli şapellerinin olduğunu yazar. [52] Abuçekh’teki Surp Toros kilisesinden, Episkopos Kevork Arslanyan da bahsetmektedir. [53]

Çaraz Köyü

Marındunig Kilisesi (Çaraz Köyü)

Adı muhtemelen 19. yüzyılda Çeraz olarak değişen bu köy, Ğ. İnciciyan’a göre [54] Abuçekh’in yanında, H. Cancigyan’a göreyse [55] Abuçekh’ten 10 dakikalık uzaklıkta bulunmaktaydı.

A. Keçyan, Çeraz ve Marındunig köylerinin yok olduğundan bahseder. [56] Bu köylerin sakinlerinin bir kısmı göç etmiş, kalanlarsa Abuçakh köyündekilerle karışmıştır.

1847 “Salnamesine” göre Çaraz, Abuçekh’in bir mahallesidir ve burada Marındunig (Ermenice Mayr Diruhi [Diruhi Ana] ifadesinin bozulmasıyla meydana gelmiştir, zira birçok yerde Diruhi ismi bozularak Durig şeklinde telaffuz edilmektedir) adında harabe bir kilise bulunmaktadır. [57]

A. Şepigyan’a göre Marındunig, Çaraz’a  ilk yerleşen halkın kilisesidir ve o dönemde ameliyata ihtiyaç duyan hastalar için şifalı sayılan kutsal bir mekân olarak görülmüştür. Burada yılda bir kere ayin düzenlenir, hacılar dallara bez bağlayarak acılarından kurtulaya çalışırlardı. [58]

Gamaragab Köyü

Gamaragab, Eğin şehrinin güneydoğusunda, Fırat Nehri yakınındaki tepenin eteklerinde kuruluydu. Köyün tamamı bereketli meyveliklerle doluydu. [59]

Gamaragab’da Surp Asdvadzadzin ve Surp Kevork isimli iki kilise vardı.

Surp Asdvadzadzin Kilisesi

Ğ. İnciciyan Surp Asdvadzadzin Kilisesini “mükemmel yapılı” bir kilise olarak belirtmektedir, çıkan bir yangından sonra Sultan III. Osman (1754-1757) ve vezir Ragıp Paşa (1756-1763) döneminde yeniden inşa edilir. [60] Kilisenin yeniden inşasına 1757 yılında başlanır. H. Canigyan’a göre kilise 1835’te yenilenmiş durumdadır. A. Keçyan [61] kilisenin yeniden inşa tarihini 1766 yılı saymaktadır.

Surp Asdvadzadzin köyün merkezinde bulunuyordu. Kum ve kireçli taşla yapılmış, orta büyüklükte bir binadır. [62] Dönemin diğer binalarında olduğu gibi kilise yanana kadar ve yeniden inşasından sonra da ahşap tavana sahip olmuştur. [63]

Kilisenin sağ tarafında, büyük bir yeraltı mağarasında azize Surp Santukhd’un şapeli bulunmaktaydı. Kilisenin içinde Gamarabaglı kadınlar için kadınların çok evdiği bu azizenin bir resmi vardı. [64] A. H. Şepigyan, bu tablonun 1895 katliamlarında hasar gördüğünü düşünmektedir. [65] Surp Santukhd şapeli, göz hastalıkları olan kişiler tarafından ziyaret edilirdi. [66]

Surp Asdvadzadzin kilisesinin papazlarından biri Der Karekin Ardzruni, ayn zamanda bir araştırmacı ve filologtu ve 1875 yılında görevlendirildiği kilisede 1895 katliamında öldürülene kadar hizmet vermiştir. Uzun yıllar köyün okulunda ders vermiş ve kazanın ruhani meclis başkanlığını sürdürmüştür. Zengin bir kütüphanesi vardır, bir dizi Ermeni gazetesine ve bilimsel derginin abonesi olmuştur. [67]

Surp Asdvadzadzin Kilisesinde ağır kıyafetler, gümüş meşaleler, kandiller ve çok sayıda altın kap vardı. [68]

Surp Kevork Kilisesi

Surp Kevork Kilisesi de Surp Asdvadzadzin Kilisesiyle birlikte 1847 [69] yılında anılıyordu ve köyün güneyinde yer almaktaydı. Kumla karışık kireçli taşlarla inşa edilmiş kemerli bir yapıydı. A. Keçyan’a göre papaz Hovhannes Tertzagyan’a ait bir elyazmasında kilisenin 1767 yılında, Hoca Tavit Movsesyan’ın maddi desteğiyle yenilendiği yazmaktadır. [70]

Surp Kevork Kilisesine eskiden Anabad adı verilmekteydi, rivayete göre münzevi Kevork’un mezarı üzerinde inşa edilmiştir. [71]

Yıl içinde Surp Kevork şapeline özel ayin düzenlenmekteydi ve cumartesi günleri şapelin kapıları inananlara açıktı. [72]

Surp Kevork’ta birçok mucize gerçekleştiği kaydedilmişti. Azizin kulaklarının özellikle gözyaşlarıyla ayaklarını yıkayan hacıları duyduğu anlatılmaktaydı. Bu mucizelere bir örnek: [73]

Yaşlı bir dulun oğlu uzun yıllardır sıladadır ve kadın çocuğunun nerede olduğunu bilmiyordur. Dul kadın zaten her gün Surp Kevork’a “Eey Surp Kevork, oğlumu getir” diye yalvarmaktadır. Dul kadının oğlu, yabancı bir ülkede, zengin birinin hizmetlisi olarak çalışmaktadır. Bir gün, Surp Kevork atıyla onun yanına gider, adam o sırada efendisine çay doldurmaktadır. Aziz, delikanlıyı atının üzerine koyar ve annesi beklenmedik bir şekilde elinde çayla oğlunu karşısında bulur. [74]

1847 yılı “Salnamesine” göre Gamaragab’da iki kilise vardı ve üç papaz görevliydi ancak her bir kilisenin mi üçer papazı olup olmadığı ya da papazların Gamaragab’daki iki kilisede sırayla mı hizmet ettiği netleştirilememiştir. [75]

Gamaragab Köyü, 2008. (Kaynak: Ermeni mimarisini araştırma vakfı, HCUM, Erivan)

Gamaragab Köyü Ziyaret Yerleri

Gamaragab’da 9 ziyaret yeri vardı. Bunlar: Dört Lüle, Surp Haç, İsmir Hatun, Paşayents Adsvadzamar, Surp Nigoğos, Boğos-Bedros, Der Ampagumi Kerezmanı [Der Ampagum’un mezarı], Surp Hagop ve Surp Şınorhali.

  • Dört Lüle: Bu ziyaret yeri mitolojik dönemlerden kalmaydı. Kıdemli Papaz Garabed, eskiden Yeni Yıl günü köyün gelinlerinin ziyaret yerinde toplanarak süslendiklerini ve her birinin elinde makasla Dört Lüle denilen pınarın başına gidip şu şarkıyı söylediklerini anlatmıştır: [76]

Çırin parin, çırin morin,
Antıntayin takavorin,
Çur gağınder es?  [77]


Son dizeyi söylerken ellerindeki makasla akan suyu keserlermiş. 18. yüzyıl sonlarında Kıdemli papaz Der Krikor, bu putperest geleneğin uygulanmasını yasaklamasıyla birlikte bu alışkanlık son bulmuştur. [78]

  • Surp Haç ziyaret yeri Fırat Nehrinin kıyısında, vadinin ucunda bulunmaktaydı. Doğal olarak oluşmuş haç biçimli bir kayadır. 1880 yılında nehrin taşması yüzünden hasar görmüştür. [79] Ziyaret yeri, göz ağrısı ve çiçek hastalığını iyileştirmesiyle bilinir. Çocuklarını sütten kesmek isteyen anneler de burayı ziyaret ederlerdi. Paskalya haftasında Kutsal Perşembe günü hacılar sıralar halinde Surp Haç’a gider ve Meryem Ana ve Çocu İsa’dan kendilerine ve evlatlarına sabır vermesini dilerlerdi. [80] Gamaragab’daki Surp Haçator Kilisesi bu ziyaret yerine 1670 yılında bir İncil hediye etmiştir. [81]
  • İsmir Hatun Gamaragab girişindeki bir bahçenin köşesinde dikili bir ağacın altında bulunuyordu. İsmi Hatun şifacıydı, çocukların karınlarının sol tarafından oluşan sertlikleri (terliyken soğuk su içmekten kaynaklanan, “dalağı tutmak” da denen) tedavi ederdi. Bahçe bir kadına aitti, bu kadın hastaları ziyaret yerine götürür, bahçeden ot toplayıp tuzla birlikte hastalıklı yere koyar ve dua ederdi. “Dalak” yumuşar ve iyileşirdi. [82] A. Keçyan’a göre bu ziyaret yerinde İsmir veya İsbir Hatun denmekteydi Gaşo Ananın mezar yeriydi [83] (Gaşo Ana veya Nine hakkındaki efsane Eğin’in eski rivayetlerindendi. Rivayete göre Gaşo köyün papazının karısıydı ve din değiştirmelere karşı mücadele veriyordu. Bir gün Gaşo Ana Gamaragab köyüne gelir, Fırat kıyısında durur ve tüm Hıristiyanlara kendisini unutmamaları ve cumartesi akşamı günlük yakmaları için çağrıda bulunur. Bunun karşılğından da dolaşmış olan ipek iplikleri temizlemeyi vadeder. Bunun ardından Gaşo Ana kendisini nehre atar ve boğulur.) [84]

1) Eğin şehri, eski bir kapının madeni kulpu, 2008. (Kaynak: Ermeni mimarisini araştırma vakfı, HCUM, Erivan)

2) Eğin şehri. Su kenarındaki yapı büyük ihtimalle Surp Asdvadzadzin Kilisesi, fotoğrafın çekildiği 1945 tarihinde kilise artık camiye dönüştürülmüştür. (Kaynak: Arakel Keçyan ve Mıgırdiç Barsamyan, Eğin ve Eğinliler [Erm. Agın yev Agıntsik] Paris, 1952)

  • Paşatents Asdvadzamar hakkında anlatılan bir hikâye var. Gamaragab’da Paşayan soyadına sahip bir sülale vardır ve atalarından birinin adı Koran’dır. Koran’ın uzun süre çocuğu olmaz. Karısı sabah akşam Tanrı’ya çocuk sahibi olmak için yalvarır. Bir gece rüyasında bir ses kadına Fırat’ın kıyısına gelmesini söyler, oradan Meryem Ana’nın resmini alıp yanında eve götürmesini söyler. Şayet bunu yaparsa çocuk sahibi olacaktır. Ertesi akşam kadın nehir kıyısına gider ve suyun üzerinden kıyıya doğru üzerinde Meryem Ana’nın resminin olan bir tahta parçasının gelmekte olduğunu görür. Kadın tahtayı eve götürür ve kısa süre içinde evlat sahibi olur. O günden itibaren Paşayents Asdvadzamar çocuk sahibi olmak isteyenler için bir ziyaret yeri halini alır. [85]
  • Surp Nigoğos veya Khoşrugi kilisesi Gamaragab’ın kuzeydoğusundaki bağların içinde bulunan bir kayanın yanındadır. [86] Yen doğan bebeklerin bazıları 3-6 aylıkken, başlarında, yüzlerinde ve vücutlarının bazı kısımlarında kırmızı kabartılar çıkmasına neden olan bir deri hastalığına yakanlanmaktaydı. Bu hastalığa “khoşrug” denmekteydi. Halk, bu hastalığın ilaçlarla tedavi edilmesinin tehlike olduğuna, ilaçların kalbe etki ettiğine ve çocuğu öldüreceğine inanıyordu. Bu neden nineler torunlarını Surp Nigoğos’a şifa bulmaya götürürlerdi. Ziyaret yerinin yanında suyla dolu bir havuz vardı. Bebekleri burada yıkar, mum yakar, günlük tüttürür ve kayanın yanına yumurta veya bozukpara bırakırlardı. Ayrıca hastalığı toprağa akıtmak için kayanın yakındaki çalılara ben bağlarlardı. Kayanın üzerine çakıllar (çömlek kapları parlatmak kullanılan) koyarak, adaklarının aziz tarafından ne kabul gördüğünü denerler ve başarılı olunca da çok sevinerek adaklarının kabul edildiğine inanırlardı. [87]
  • Boğos-Bedros Gamaragab’ın güney tarafında, Hovid veya Ovid isimli pınarın yanındaydı. İnsanlar bu ziyaret yerine derileri üzerinde oluşan çatlaklardan kurtulmak için giderlerdi. Adakta bulunduktan sonra çalılara bez bağlar ve pınara birkaç parça tuz atarlardı. Çatlaklar yok olurdu. [88]
  • Der Ampagum’un mezarı en şifalı ziyaret yeri olarak sayılırdı. Rivayete göre Der Ampagum Gamaragab’ın papazlarından biriydi ve 19. yüzyılda vefat etmişti. Bir kış gecesi Der Ampagum, sabah ayinine hazırlanmak için kiliseye gider. Kilisenin kapısını henüz açmışken dağdan inen bir kurt papaza saldırır ama papaz kurdun karaciğerini söker. Ne var ki papaz o kadar korkar ki güç bela evine döner. Kırk gün sonra Der Ampagum, insanların dermansız hastalıklarına derman olacağına söz vererek vefat eder. [89] Hacılar, burayı ziyaret etmeden önce sabahın erken saatlerde yedi pınardan topladıkları suyla birlikte önce mezarlığa gider, mezarın üzerindeki yuvarlak oyukluğa bu suyu doldurur ve üç gün beklerlerdi. Üçüncü gün hastayı mezarın yanına götürür, o suyla yıkar, mum yakar ve hastanın gömleğini mezara sürerlerdi. Böylece hasta iyileşirdi. [90]
  • Surp Hagop kilisesi mezarlığın içindeydi ve mihrabı vardı. [91]
  • Surp Nerses veya Vıza kilisesi Vıza dağının diğer tarafındaki taşlık alandaydı. [92]

Garuşla Köyü

Gamaragab Köyünden genel görünüm. (Kaynak: Ermeni mimarisini araştırma vakfı, HCUM, Erivan)

Çukhdag Manastırı (Garuşla Köyü)

Garuşla, Gamaragab köyünün karşı tepesinden içeri, Fırat’a doğru inen eğim üzerindeydi. Garuşla, Eğin şehrinden yarım saatlik uzaklıktaydı. [93]

Köyde, Çarkhapan Surp Gazmos ve Surp Tamianos Anardzat Pıjişgneri veya Çukhdag Manastırı denilen bir kilise ve Surp Asdvadzadzin, Surp Makos Takavor veya Mokuts Bed ile Surp Nerses Şınorhali isimlerinde üç ziyaret yeri bulunuyordu.

Garuşladaki kilise Eğin şehrinin güneyinde, Garuşla ve Gamaragab köylerinin sol tarafındaki Morsınger vadisindeydi. Köylüler, Gazmos ve Surp Tamianos isimli azizlere Surp Çukhdag (çifte azizler) ismini vermiş ve manastıra da Çukhdag Manastırı demişlerdi. Garuşlalılar, manastıra Garuşla manastırı ve Areku Ukhd da diyorlardı. [94]

Manastır, tıraşlanmış sert kayalardan yapılma kare bir binaydı. Bizans mimarisine sahipti. Manastırın ismi, Rum yapısı ve Romalı Ermenilere ait bir bina olabileceğini anımsatmaktadır. [95]

Manastırın yapım tarihi belli değildir. A. Keçyan’a göre manastırın karşısında bulunan mezar taşları içinde 1172, 1176 ve 1194 tarihli mezarlar bulunmaktadır. Ona göre bu mezartaşları din adamlarının mezarlarına aittir ve mezarlar zaman içinde yağmurlar nedeniyle kaymıştır. [96]

Manastır kilisesi iki katlıdır. Asıl kilisenin iki (K. Sırvantzditants’a göre üç küçük) [97] mihrabı, antika bir haçlığı ve eski mühürlü resimleri vardır. Kilisenin ikinci katında da iki mihrab bulunmaktaydı. Pencereleri dardı ve kilisenin içinde genellikle karanlık hâkimdi. K. Sırvantzditants’a göre kilisenin damında üç yarı mihrab, Canigyan’a göreyse üzeri açık iki mihrab vardı. [98]

1) Garuşla Köyünün camiye dönüştürülmüş olan Çukhdag manastırı. (Kaynak: Ermeni mimarisini araştırma vakfı, HCUM, Erivan)

2) Garuşla Köyü içinde harabe bir eski yapı. (Kaynak: Ermeni mimarisini araştırma vakfı, HCUM, Erivan)

Kiliseye bitişik iki oda, ayin ekmeği odası, küçük bir mutfak ve hacılar için bir misafir odası vardı. Kilisenin bulunduğu yörede Garuşla ve Areki köylerinin, ağaçlarla ve haçkarlarla çevrili mezarlıkları. Eski mezartaşları ve mezarlar da oradaydı. [99]

Manastırın yanındaki bağların büyük bir kısmı Garuşlalılara aitti. Manastır yerleşkesi hem Ermeniler hem de Müslüman yolcular tarafından kullanılmaktaydı ve bu haliyle kiliseden çok bir ziyaret yerini çağrıştırıyordu. [100]

Yılın dört mevsiminde Müslümanlar ve Romalı-Ermeniler Çukhdag azizlerine adak ziyaretine gelirlerdi. [101]

Manastır bölgesinde dinlenme ve zaman geçirmek için özel günler vardı ve bunlar Büyük Perhiz’in pazartesi ve yeni Pazar günüydü. [102]

Büyük Perhiz’in pazartesi günü civar köylerden ve şehirden yüzlerce köylü, özellikle de sıladan dönenler ve işsizler manastıra gidip masantırın etrafında, damında, nehrin kenarında ve bağların içinde otururlardı. Bazıları kâğıt oyunları oynar, at yarışı yapar, keman, davul çalar, bazıları da dans edip eğlenirdi. Onlar için Büyük Perhiz başlamış olsa da Karnaval henüz sonlanmamıştır. Eğlenceler, hep birlikte akşam eve dönülene kadar sürerdi. [103]

H. Cangigyan’a göre yeni Pazar gününde de halk Surp Gazmos kilisesinda toplanırdı ancak ziyaretçiler pazartesi günü gelenlere oranla daha az sayıda olurdu. [104]

Bu günler haricinde, her Pazar güzü genç yaşlı, anneler ve gelin adayları adakta bulunduktan sonra dans edip, şarkı söyleyip oyunlar oynamak için buraya gelirlerdi. [105]

Eğin kazasının köylerinden Areki ve Garuşla ahalisi manastırın idaresiy her zaman ilgilenir ancak cumartesi ve pazr günleri sadece Garuşla’da ayin düzenlenirdi. Bu ayinlere, civar ve uzak köyler ve şehirdeki papazlar katılırdı. Azizlere ithaf edilen günlerse çok daha bütük bir coşkuyla kutlanır ve manastır başrahibi önderliğinde kurban kesilirdi. O gün, ziyaretçi sayısı binleri bulurdu. Dilenciler ve fakirler mutlaka mükellef kurban ziyafetinden faydalanır ve elleri kolları dolu halde evlerine dönerlerdi. [106]

Ziyaret edenlerin büyük kısmını yüksek ateş rahatsızlığı olan Ermeni, Rum ve Kürt Aleviler oluştururdu. Bunlardan bazıları şifa bulmak için manastıra iki-üç günlük yoldan gelip ulaşırlardı. Ziyarete gelemeyecek halde olanlar ise tanıdıkları vasıtasıyla ayin sırasında mihraba konacak hediyeler ve pamuk iplikler gönderirlerdi. Papaz üzerlerine Nareg [bir dua kitabı], Zebur ve İncil okuyup birkaç düğüm attıktan sonra bu telleri sahibine geri verirdi. [107]

Garuşla Köyünün çeşmesi. (Kaynak: Ermeni mimarisini araştırma vakfı, HCUM, Erivan)

Garuşla Köyü Ziyaret Yerleri

  • Garuşla’daki Çarkhapan Surp Asdvadzadzin, ana caddenin başındaydı. Zemini taşlıydı, manastır etrafında adak sahiplerinin hastalıklarını toprağa akıtmak niyetiyle bez parçaları bağladıkları çalılıklar vardı. İnsanları bu ziyaret yerine, herhangi bir doğal afet ihtimali karşısında gidiyordu. Ziyaretçilerin bir kısmı, buradan geçen ziyaretçilerin bazen periler tarafından taşlandığına inanıyordu. Bu nedenler hacılar, ziyaret yerinin yanına bir haç dikmişlerdi. [108]
  • Surp Makos Takavor veya Mokuts Bed ziyareti, Gamaragab’dan Garuşla’ya giden yolda, vadinin karşısındaki yüksek kaya mağarasındaydı. [109]
    H. Canigyan [110] ziyaret yerini Mokos Takavor, A. Keçyan ise [111] Surp Mokos Takavor, A. Şepigyan [112] da Mokuts Bed adıyla anar. [113] Episkopos Kevork Arslanyan’a göre Mokos Takavor, Garuşla ile Gamaragab köyleri ortasında bulunan yüksek bir kayanın adıdır. Rivayete göre haylaz periler mağaranın önünden geçenlere taş atarlardı. Papazlar, taştan bir haçı kutsayıp toprağa gömerek, taşa Mokuts Bed [Mok’un muhafızı] adını verdiler. Bunun ardından taşların atılması son buldu. [115]
    A. Şepigyan, Garuşlalıların aziz Mokuts Bed hakkında şöyle anlattıklarını yazar: 1890 civarında Gamaragab köyünün büyük evlerinden birinin komşusu, bitişikteki odalardan birinde sürekli bir ışık görüyor, ardından at nalı sesi duyuyordu. Komşular, kadına Mokuts Bed’in onu ziyaret ettiğini haber verirler ve kadın da o odayı düzenler, günlük tüttürür ve mum yakar. [116]
    Bir gün, Gamaragab’a gelen bir adamın atının nal sesini duyar ve etrafa bakınırlar. Köylüler Mokuts Bed’i sakallı, kızıl bir at süren, kafasında çalma [bir tür türban] sarılı, kalın bir hırka giyinmiş bir adam suretinde görürler, atlı kayaya çıkar ve köylülerin gözü önünde yok olur. [117]
  • Surp Nerses Şınorhali ziyareti, Garuşla köyüne bir veya bir buçuk saatlik uzaklıkaydı. Bu ziyaret yeri, bir zamanlar Garuşla’nın eski yerleşim yerinin kilisesiymiş. Kilise en fazla bir metre yüksekliğindeydi ve surlarla çevriliydi. Öncelikle doğuştan sağır olan kişiler şifa bulmak için bu harabe kiliseyi ziyaret ederlerdi. Ziyaret yerine varana kadar konuşmadan, çıplak ayakla o uzun yolu yürürlerdi. [118] Bellerine taş koyar ve üç kere kilisenin etrafını dönerlerdi. Sonra taşı yanlarına alarak eve dönerlerdi. Taşı birkaç gün sakladıktan sonra kulaklarına koyar, ardından yine kiliseye götürüp Nersen Şınorhali’ye iade ederlerdi. [119]

1) Garuşla Köyündeki Çukhdag manastırının anahtarı. (Kaynak: Ermeni mimarisini araştırma vakfı, HCUM, Erivan)

2) Garuşla Köyünden genel görünüm. (Kaynak: Ermeni mimarisini araştırma vakfı, HCUM, Erivan)

Areki Köyü

Surp Krikor Lusavoriç Ziyaret Yeri (Areki Köyü)

Eğin şehrine bağlı olan Areki Köyü, koruluklar içindeydi. Areki, Eğin şehrinden Hoğtar veya Cermag Tarug denile ıssız arazilerle ayrılırdı. [120]

Areki’de bir ziyaret yeri vardı, köyün tepeliğinde bulunan Surp Krikor. Açıkhavada damsız bir mahaldi ancak etrafı çevrili küçük bir mihrabı vardı, burada Lusavoriç yortusunda ayin düzenlenirdi. [121]

Narver Köyü

Surp Minas Kilisesi (Narver Köyü)

Narver Köyü, Eğin şehrinin kuzeyinde, Şırzi köprüsü yakınındaydı. Bu köprü soldaki Şırızv veya Vank [manastır] kayası ile sağdaki Narver kayasını birbirine bağlardı ve ardında Narver Köyü bulunurdu. [122]

Narver’in Surp Minas adında bir kilisesi ve Surp Asdvadzadzin, Khaçağpür, Khıntragadar, SurpNigoğayos, Surp Tateos, Navdur, Surp Sarkis, AragayiVank, Senegner, SurpKhatunig, Surp Şamam, Pert ve Averduk isimli on bir ziyaret yeri vardı.

Surp Minas kilisesi, cilalı taşlarla yapılmış sağlam bir yapıydı. Kilise resimler ve ikonalarla süslüydü, bunlarda Surp Minas şaha kalkmış beyaz atının parlak nallarıyle ejderhanın kafasını eziyor ve mızrağıyla boğazını deliyordu. 1847 tarihinde kilisede görevli iki papaz olduğu bilinmektedir. [123]

Narver Köyü Ziyaret Yerleri

  • Surp Asdvadzadzin harabe bir kiliseydi ve köyün ziyaret yeriydi, köyden 10-15 dakikalık bir uzaklıkta bulunuyordu. Rivayete göre 100 önce köyün kilisesi olarak hizmet vermekteydi. 1840 tarihinde, Navrerliler tarafından (köyün eski adı Navrer’miş) bir Haysımavurk [124] kopyasının Surp Asdvadzadzin kilisesine hediye edildiği bilinmektedir. Eğin kazasından Surp Asdvadzadzin isminde birden çok kilise mevcuttu ancak şayet Haysımavurk’u bir başka Surp Asdvadzadzin kilisesine hediye etmiş olsalardı, şehrin veya köyün adını mutlaka belirtmiş olmalıydılar. [125] Yerliler bu kilisenin yapılışını Havari Tateos’a dayandırmakta ve bu kiliseye Kedahayyats Surp Asdvadzadzin demektedirler. [126]
    Kilise, köyün papazlarının mesarlarının bulunduğu bir bahçenin içindeydi. Burada Surp Hagop isimli bir de mezar bulunmaktaydı. [127]
  • Köy civarında Khaçağpür ve Khıntragadar isimlerinde, Fırat’ın kıyısındaysa Surp Nigoğayos ve Surp Tateos isimli ziyaret yerleri mevcuttu. [128]
  • Buradan 5-10 dakikalık bir uzaklıkta, nehir kıyısında Navdur isimli, içinde haçkarlar olan bir mağara vardı. Bunun karşısında Narveri Kar denilen ve seyyahlara korku salan yekpare kaya bulunuyordu ki bazen gemi kazalarında da sebep olabiliyordu. [129]
  • Narver’den bir saatlik uzaklıktaki dağın tepesinde Surp Nigoğayos isimli ziyaret yeri vardı. Müslümanlar buraya Ziyaret Tepesi diyorlardı. Burayı Kürtler ve Türkler de ziyaret ederlerdi. Müslüman hacılar, âdet gereği elbiselerinden kestikerli bir parçayı veya bir ip parçasını ağaca bağlarlardı. Ermeniler bu âdeti uygulamıyordu. [130]
  • Narver ile Türk köyü Abrank arasında Surp Sarkis kilisesinin harabeleri vardı. Kilisenin karşısındaki kayalık üzerinde Surp Sarkis’in atının nal izleri olduğuna inanılır ve insanları buraları öperlerdi. [131]
  • Narver’den iki saat uzaklıktaki bir mesafede Aragayi Vankı bulunuyordu. Bu manastır ile Narver arasında arodagi veya arduci (ardıç) denilen bir ağaç vardı ve halk bu ağacı kutsal sayıp dallarına bezler bağlarlardı. [132]
  • Buradan 5 dakikalık uzaklıkta, Senegner denilen yıkık bir kilise vardı. Yeriler, bu kilisenin Kral Senekerim Ardzruni tarafından yaptırıldığını söylemekteydi. [133]
  • Narver’in bahçeleri içinde Surp Khatunig ve Surp Şamam (A. Keçyan’a göre bu isim Şamiram’dan gelmekteydi) [134] isimli ziyaret yerleri bulunmaktaydı ve hem Ermeniler hem de Türkler buraya Cennet diyorlardı. [135]
  • Köyün yukarısında, dağın tepesinde yerlilerin Pert adını verdikleri, taştan yapılmış bir manastır vardı. Dağın eteklerinde Averdunk denilen harabe ev kalıntıları bulunuyordu. Bu topraklarda mızrak, ok ve başka silahlar bulunmuştu. [136]

Lick Köyü

Surp Asdvadzadzin Kilisesi (Lic Köyü)

Yerlilerin Lişg de dediği, Lic veya Lick Köyü Eğin şehrinin kuzeydoğudunda, Fırat’ın sol kıyısında, şehirden 5 [137], 7 [138] veya 8 [139] saatlik bir uzaklıktaydı. [140]

Lick, 16. yüzyılda inşa edilmiş Surp Asdvadzadzin isimli, taştan yapılmış bir kiliseye sahipti, “salname”ye [141] göre 1847’de iki, 1896’da bir papazı vardı. [142]

Penga Köyü

Pegna veya Pingyan'daki Surp Hıreşdagabed Kilisesi (Kaynak: Arakel Keçyan ve Mıgırdiç Barsamyan, Eğin ve Eğinliler [Erm. Agın yev Agıntsik] Paris, 1952)

Surp Hıreşdagabed Kilisesi (Penga Köyü)

Pinga veya Pingyan Köyü, Fırat Nehri’nin sol kıyısında 1069 m yükseklikte bulunuyordu, sık dağlarla ve zorlu geçitlerle çevriliydi. [143]

1847 “salname”sine göre Penga Köyünde Surp Hıreşdagabed isimli bir kilise ve görevli iki papaz vardı. [144] H. D.’ye göre, bu kilise Jijyan amiralar tarafından yaptırılmıştı ve birkaç elyazmasına sahipti. [145]

1847 “salname”sine göre Surp Asdvadzdazin “köyün karşısında, Fırat Nehrinin sol kıyısında, köprünün önünde bulunuyordu.” Şapel eskiden yıkık haldeymiş ancak birkaç yıl önce sultanın izniyle yeniden yapılmış. H. D.’ye göre şapel, Nersesyan Amira’nın evlatları ve Peryan Ağa tarafıdan yaptırılmıştır. [146]

1847 “salname”sine göre, köyden yarım saatlik bir mesafede, Fırat Nehri üzerinde eski zamanlardan kalma, Surp Yerits Mangants isimli bir şapel bulunmaktaydı. [147]

Penga’nın papazlığını yürüten D. Hagop Can, yazdığı bir mektupta köyün içinde bulunan Surp Hıreşdagabed ve Surp Asdvadzdzin ile Fırat’ın diğer kıyısında bulunan Surp Yerits Mangants’la birlikte köyde üç kilise olduğundan bahsetmiştir. Bunların haricinde köyün içinde üç, köyün dışında da bir ziyaret yeri mevcuttur. Köyden yarım saatlik bir mesafede, Fırat Nehri yakınlarında zamanın kilise olan bir harabe vardı. [148]
Ne var ki A. Keçyan, köyde sadece bir kilise bulunduğunu, Surp Asdvadzadzin, Surp Yerits Mangants ve Surp Hagop’un ziyaret yerleri olduğunu tespit etmiştir. [149]

1791 tarihli bir elyazmasında “Pinga’daki Surp Sion Kilisesi” ibaresi geçmektedir ki bu isim başka hiçbir yerde karşımıza çıkmamaktadır. [150]

V. York, Eğin-Pingyan yolunda, Pingyan’a iki saatlik mesafe kala, “muhtemelen çok eski tarihli”, sade yapılı bir Ermeni kilisesine rastlamıştır. [151]
 

Eğin şehri, Halacyan ailesi. (Kaynak: Nubaryan Kütüphanesi arşivi, Paris)

Penga Köyü Ziyaret Yerleri

  • Surp Hagop sulak araziler ve bahçeler içindeydi. Ziyaret, kapısı kapanmayan küçük br kulübenin içerisinde bulunuyordu. İçeride birkaç tane haçkar vardı. [152] Kulübe, buradaki kutsal mekânı belirgin hale getirmek adına 1893 yılından birkaç yıl önce imanlı bir kadın tarafından yaptırılmıştı. Oradan geçenler, dizlerinin üzerine çöküp dua eder ve ıstavroz çıkarırlardı. [153]
  • K. Sırvantzditants, köyün yakınlarında Surp Takavor, Surp Haç, Surp Nigoğayos ve Surp Khanagdur kiliselerinin harabelerinden bahseder; Keçyan'a göre buralar ziyaret yerleridir. [154]
  • Bunların haricinde Pengan’da Vari Vankı [aşağı manastır] ve Yeveman Vankı isminde iki ziyaret yeri daha bulunuyordu.
    Vari Vankı veya Surp Yerets Mangants manastırı Fırat’ın kıyısında, Penga’ya üç saat on beş dakika uzaklıkta bulunmaktaydı. [155]
    Manastır binası yıkık, ihtişamını kaybetmiş haldeydi. Ancak toprakla kaplanmış kilisenin temelini ve kireçli bir taşla inşa edilmiş, Vari Manastırının bir zamanlar çok heybetli bir yapı olduğunu kanıtlayan kemerleri görmek mümkündü. Manastır etrafındaki tarlalar ve çayırlar zaten halkın mülküydü. 1895 yılından sonra sadece üç bahçe, birkaç tarla ve güzel havuzlu bir pınar korunabilmiştir. Fırat kıyısında, Mardiros Amira Ğonçegülyan [Goncagülyan] tarafından yaptırılmış yeni bir şapel vardı. [156]
    Kazılar sayesinde oraya çıkarılmış tarlalar içinde kalan kemerler, manastırın Roma döneminden kalma bir yapı olduğunu ve daha sonra Hıristiyan manastırı ve ibadethanesine dönüştürüldüğünü düşündürtmektedir. [157]
    Manastır, geçmişte dini bir merkez ve tarikat sahibi olduğu bilinmektedir. Manastırın tanınmış din adamları arasında Vartabed Krikor Taranağtsi, Levent Keşiş, Der Isdepan vd. bulunmaktaydı. [158]
    Bu tarikata ait birkaç elyazması Surp Eçmiadzin Kilise Merkezi kütüphanesinde muhafaza edilmektedir. İçlerinde, saf parşömen üzerine kaligrafiyle yazılmış, muhteşem resimler, çiçek motifleri ve yaldızlarla süslenmiş küçük İncil özellikle çok değerliydi. Bu İncil 19 yüzyılda İstanbul’da yeniden ciltlenmiş ve Penga’daki Surp Hıreşdagabed Kilisesine teslim edilmiştir. 200-300 Osmanlı altını değerinde sayılan bu İncil 1895’teki katliamlar sırasında yakılmıştır. [159]
    Episkopos Kevork Arslanyan, bu İncilde Fırat’ın diğer yakasından Surp Hagop isimli heybetli bir kilisenin adının geçtiğinden bahseder. [160] Bir tane de çiçek motifli kenarıklarla ve kuş motifli başharflerle süslü bir elyazması Haysımavurk vardı ve sonunda “tövbe”ler bölümü bulunuyordu. [161]
    Paskalya’nın ertesi günü gerçekleştirilen Merelots [mezarlık ziyaretleri] ayini Vari Manastırında yapılır, can yemekleri verilirdi. Hampartzum [göğe yükseliş] yortusunda da ayin düzenlenirdi. Bu ziyaret yerinde milli nizamname günü de kutlanırdı. [162]
    Bayram günlerinde Gasma, Narver, Zimara, Lick ve Hasan Ova’dan ziyaretçiler Vari Manastırına gelirlerdi. [163]
  • Manastır etrafında küçük şapeller (Surp Hagop, Surp Sarkis, Surp Hovhannes, Sırp Nigoğayos, Surp Haç, Dede veya Surp Takavor, Surp Hovhannes Vari Ağpür, Surp Hovannes Yeğigants, Khıntragadar) ve haçkarlar vardı. [164]
  • Penga’daki Yerevman Manastırı (ayrıca Surp Yerevum, Surp Pırgiç, Agni Vank, Penga Vank, Türkçe Pingyan manastırı veya Lice’deki Lıcats Manastırı) Fırat’ın sol kıyısında, Eğin şehrinden 6, Penga’dan 3, Lick’ten 1.5 saatlik bir uzaklıktaydı. [165]
    Rivayete göre manastır, MS 100-120 tarihlerinde, general Bladigos veya Abdaligos, Yevdakeos veya Yevsdateos tarafından yaptırılmıştır. “Vark Sırpots”ta [azizlerin hayatını anlatan kitaplar] manastıra 45 dakikalık bir uzaklıkta ikamet eden, Romalı general Abdaligos bir gün ava çıkar ve geyiklere rastlar. Geyikler hızla yakındaki kayay tırmanırlar ve ağacın arkasına saklanırlar. General tam okunu atacakken geyiklerin boynuzlarının ortasından parlayan bir haç görür. General okunu aşağı indirir ve kayanın yanına kare planlı bir şapel yaptırır. Rivayete göre o ağaç hâlâ çiçek vermektedir. [166]
    Manastıra ulaşmak için yüzlerce basamaklı bir merdiveni çıkmak gerekmekteydi. [167]
    Şapel inşa edildikten çok daha sonra, aynı yere yüksek duvarlarla çevrili büyük bir kilise yapılmıştır. 1880’li yıllarda manastırın başrahibi Kıdemli Vartabed Hagop Hopigyan’dır. Episkopos Kevork Arslanyan’a göre manastır yerleşkesinde başka binalar ve lojmanlar, ahır, tandır, fırın, ağıl, mutfak, kiler, hizmetli lojmanı, mürit odaları ve hacılar için geniş misafirhaneler vardı. Manastır içinden üç tane soğuk su pınarı akmaktaydı. [168]
    Manastır, yüksek konumu, yüksek surları ve sağlam demir kapılarıyla zaptedilemez bir kaleyi anımsatıyordu. 1611 tarihinde Penga manastırını ziyaret eden Vartabed Krikor Taranağtsi, burada İncil ve başka kitaplar okuyarak bir yıl geçirmiş ve manastır için “kaleydi ve insanlar kötülüklere karşı savaşan mücahitlerdi” diye yazmıştır. [169] Ardınan şöyle eklemiştir, “manastıra birçok bina eklenmiş ve eksikleri giderilmiştir.” [170]
    Manastırın avlusunda, ön bölümde uzun sıralar halinde söğüt ve kavak ağaçları vardı, sağ ve sol kenarlar dinlenme yerler çayırlıktı ve bir uçtan bir uca bir buçuk saatlik bir mesafe ediyordu. Manastırın hemen önünde güzel bir havuzu olan, asmalarla ve meyve ağaçlarıyla kaplı has bahçe bulunuyordu. Manastır avlusunda büyük bir kalabalık eşliğinde ve coşkuyla Müronatap ayini düzenlenirdi. [171] Manastırın ana geçim kaynağı yaklaşık 500er hayvanlık sürüleri olan kuzu, sığır, koyun sütünden ve samandan elde ediliyordu. [172] Manastır geliri ayrıca din adamlarına verilen ediyelerden, evlilik için ödenen vergilerden, hacıların ve ziyaretçilerin getirdikleri armağanlardan ve İstanbul’da bulunan birkaç mülkün (1884 yılında yıllık 10-12 altın gelir elde edilen Valide Han’ın üst katındaki, 54 numaralı oda ve Alaca Hamam’ın yıkın hanının üst katındaki bir oda) gelirinden sağlanıyordu. Bu gelirle, manastırın giderlerini karşılamaya yetiyordu ve Kıdemli Rahip Hagop Hopigyan döneminde manastırın hiç borcu yoktu. [173]
    Manastır, en verimli döneminde bir tarikate sahip olmuştu ve manastır başrahibi Eğin Piskoposluk Merkezi Dini Liderliğini yürütmüştür. 1623 yılında “Peng’in dini lideri” olarak Piskopos Der Hovhannes anılmaktadır. [174] Manastır başrahipliğini de Diyarbakırlı Episkopos Mıgırdiç Hıraşakordz, Sarı Vartabed vd. yürütmüştür. [175]
    Manastır başrahipleri yaz mevsimini Yerevman Manastırında geçirmekteydi. [176] Manastırın ziyaret günleri, Haç, Vartavar ve Meryem Ana Yortularının haftalarıydı. Yeveman Manastırına 4 günlük mesafelerden bile ziyaretçiler gelmekteydi. Dersim ve civar köylerindeki Müslümanlar, buraya Hıristiyanlardan daha fazla hürmet gösteriyor ve rağbet ediyorlardı. [177]
    Kıdemli Rahip Hagop Hopigyan, H. Can’a manastırda muhafaza edilen kitapların bir kısmının şehre nakledildiğinden bahsetmiştir. Bunların arasında o dönem için eski sayılamayacak elyazmaları da bulunmaktaydı. 1880 tarihinde manastırda iki adet elyazması İncil bulunmaktadır, bunlardan birinin tarihi belirsizdir, diğeri ise başrahibe göre 250-300 yıllık bir eserdir. Episkopos Kevork Arslanyan’a göre manastır yağmalanmış, bu kitaplar, eşyalar ve diğer değerli şeyler kaybolmuştur. Ancak H. Canigyan’a göre manastırda dini kıyafetler ve eşyalar mevcuttur. [178]
  • Manastırın aşağısında Çöpler Marin adı verilen bir su kaynağı vardı. Bu suya atılan metal, pirince dönüşmekteydi. Ne var ki Ğ. İnciciyan döneminde bu kaynak kapatılmıştır. [179]

Araga

Araga Köyünün çeşmesi. (Kaynak: Ermeni mimarisini araştırma vakfı, HCUM, Erivan)

Araga Köyü Ziyaret Yerleri

Araga Köyü, Eğin şehrinden altı, Penga’dan dört, Narver’den ise iki saatlik bir uzaklıktaydı. [180]

Köy, zamanında Eğin şehrine bağlıymış ancak daha sonra Divrig’e dahil edilmiş. [181]

  • Araga Köyünün yukarısındaki, Kürtlerin hayvanlarını otlattıkları düzlüklerden birinde, Araga isminde bir ziyaret yeri bulunuyordu ve buraya Naregavank da denmekteydi. Naregavank, halk ağzındaki ismiydi. Rivayete göre 11. yüzyılda Van’daki Naregavank manastırının ruhanileri Kral Senekerim’la birlikte Eğin’e kazası taraflarına yerleştiler ve Aziz Krikor Naregatsi’nin naaşını da yanlarında buraya getirdiler. Bir manastır ve kilise inşa edip, azizin bedenini de buraya yerleştirdiler. Köye Narega denmeye başlandı ancak zaman içinde isim bozularak Araga halini aldı. Keçyan, bu ismin hâlâ bozulmadan kullanıldığı birçok yer olduğu düşünüldüğünde Narega isminin bozulduğuna dair bu hikâyenin Araga ismini doğrulamak için uydurulduğunu belirtmektedir. [182] H. Nalyan, 1758 tarihinde Naregavank köyünün (Araga ismini kullanmamaktadır) ismini Naregavank manastırından aldığını yazmaktadır. [183]
    Naregavank, surlarla çevrilidir; 12 m uzukluğa ve 10 m yüksekliğe sahiptir. İçeride bir şapel, salon ve kurbanlık yeri vardır. [184] Kilisenin durumu hakkında günümüze ulaşan bilgiler çelişkilidir. H. Nalyan, bu kiliseden hiçbir yerde bahsetmez. Ğ. İnciciyan, sadece “köyün dışında, dağın yamacına Aziz Krikor Neragatsi’nin taş kaplı mezarı vardır, burada bir kilise olduğu ve yıkıldığı da anlatılmaktadır” diye yazar. Canigyan, “Şapelin mihrabı birkaç tahtayla kapatılmıştı, diğer kısımlarıysa açıktaydı” diye yazar. Daha sonra tanıtım kısmında şapel ve kurbanlık yerinin duvarlarının 1887 yılında inşa edildiği ve üzerinin tamamen kapatıldığı bilgisini ekler. 1934 tarihinde, Episkopos Kevork Arslanyan, şapelin “yarı kapalı” halde olduğunu ve manastırın sadece dört duvarının ayakta kaldığını yazar. Ard. Begyan, aynı tarihte, manastır ve “mabed”in, 1904 yılında Vartabed (daha sonra episkopos) Kevork Arslanyan önderliğinde yenilendiğini, “mabed” duvarlarının büyük haçkarlarla süslendiğini ve kutsanmasının da yine Arslanyan tarafından gerçekleştirildiğini yazar. A. Keçyan, Araga köyündeki Türklerin anlattıklarına göre manastırın Eğinli Misakyanların maddi desteğiyle yenilendiğini yazar. [185]
    Sımpad Tavityan, 1901 tarihinde, Araga’yı alçak duvarlı, çatısız bir manastır olarak aktarır, yakılan günlük ve mumların isiyle kararmış bir mihrabı vardır. [186] Manastırın yanında, ziyaretçilerin yağmurdan ve soğuktan korunmak için sığındığı sade bir bina mevcuttur. Hatıratlardan birinde, manastırın kapısının dışında, Misak Amira’nın karısı tarafından yaptırılmış, cilalı taşlarla inşa edilmiş bir çeşme olduğu yazmaktadır. Manastırın doğu kısmında da ziyaretçilerin konakladığı geniş bir bina bulunmaktadır. Manastırın güneyinde kurbanlık yeri, kapının bitişiğindeyse mezarlık vardı. Manastırın geniş bir zemini vardı, ziyaretçiler burada kurban keserlerdi. [187]
    Manastırda herhangi bir eşya veya dolap yoktu. Kapısı hep açıktı, manastırın temizliği ve bakımından köylülerden biri sorumluydu. Ğ. İnciciyan, 19. yüzyıl başlarında azizin mezarının bakımıyla Türk bir kadının ilgilendiğini aktarmaktadır. [188]
    Episkopos Kevork Arslanyan, herhangi bir kanıt sunmadan, manastırın Ardzruniler (yani Kral Senekerim veya onun soyundan prensler) tarafından yaptırıldığını, zamanın heybetli bir yapı olduğunu ve manastır gelirlerinin manastır arazisindeki Araga ve Gamkhu köylerinden Narver, Mangasar, Dillu, Kayl köylerinin Fırat nehrine uzanan yeşillik alanlar ve ormanlardan elde edildiğini yazmaktadır. [189]
    Araga, uzak yakın köylerden ve şehirlerden (Eğin, Abuçekh, Gamaragab, Garuşla, Areki, Penga, Lick, Zimara, Dantzeni, Giresun, Mırvana, Gasma, Odur, Arapgir, Divrig vb.) çok sayıda hacının geldiği meşhur bir ziyaret yeriydi. Yine de ziyarete gelenlerin büyük bir kısmı Eğin kazası yerlileriydi. [190]
    Alışılmış günler dışında, Lusavoriç, Meryam Ana ve Vartavar yortularında da ziyarete gelenler çok olurdu. Hacıların sayısı bazen binleri bulurdu. Ziyarete gelenlerin bir kısmı mağaralarda, bir kısmı da manastır yakınında kurdukları çadırlarda konaklardı. Çadır sayısı bazen 500-600’ü bulurdu. [191]
    Köyler, sakatlar, deliler ve akıl hastaları şifa bulmak umuduyla yola dökülürdü. Kimileri de sadece vakit geçirmek için gelirdi, ziyaret yeri delikanlılar için spor sahası, kadınlar ve genç kızlar içinse sabah erkenden gelip şarkılar söyledikler, dans ettikleri piknik yeri işlevi görüyordu. [192]
    Episkopos Kevork Arslanyan, ölüm döşeğindeyken Giresun’dan manastıra zor yetiştirilen Bedros Kuyumcuyan’ın kanama hastalığına burada derman bulduğunu belirtmektedir. [193]
    Papazlar ve vartabedler bazen davet üzerine, kimi zaman da davet edilmeden hacılara katılır, ayin düzenler ve kurbanları kutsarlardı. [194]
    Ziyaret Pazar günü ardından son bulurdu. [195]

Araga Köyündeki Naregavank manastırının planı ve genel görünümü. (Kaynak: Ermeni mimarisini araştırma vakfı, HCUM, Erivan)

  • A. Keçyan, hacıların getirdiklerini hediyelerin birkaç yıl Narver’deki Ermeni okuluna tesis edildiklerini yazar. Eğin şehrinde bulunan bir mütevelli heyeti (1887) manastırın hesaplarıyla ve idaresiyle ilgilenirdi. [196]
    1895 ve 1897 olaylarından sonra Aragalı Türkler manastıra el koymaya yeltendiler çünkü manastır açık bir düzlükte bulunuyordu ve yakınlarında hiç Ermeni köyü yoktu. Türkler, manastırın doğu mihrabını kapatıp, onun yerine Türk ve Kürt hacılar için güney kısmına bir türbe inşa etmişlerdi. [197]
    Ermenileri ziyaret günlerinde, Arapgir ve Eğin dini önderleri Vartabed Muşeğ Seropyan ve Episkopos Kevork Arslanyan hacılarla birlikte manastırın mihrabını açıp, Türk mezarını kapatıyor ancak ziyaretçiler ayrılınca Türkler türbeyi yine açıyorlardı. [198]
    A. Keçyan, Türklerin manastırın yanındaki Ermeni mezarlığına da sahip çıkmak istediklerini ve bu nedenle davalar yaşandığını yazmaktadır. Müslümanlar mezarlığın bir pire ait olduğunda ısrar ediyordu ancak nihayetinde Ermenilere ait olduğu ıspatlanabilmiştir. [199]
    A. Keçyan’a göre Araga manastırındaki kilise artık toprakla kapanmış olan daha eski tarihli bir kilisenin üzerine inşa edilmişti. Yukarıdaki kilisenin altında bir yapı daha olduğu yürürken çıkan ayakseslerinin yankılarından anlaşılabiliyordu. Rivayete göre bu yapı Aziz Krikor Naregatsi’nin naaşının kalıntılarının ve Ardzruniler tarafından manastıra bahşesilen zenginliklerin muhafaza edildiği manastırın ana binası ve mezarlığıdır. Söylendiğine göre zamanında bu eski kiliseye girilmiş ve zenginlikleri çalınmıştır. [200]
    Episkopos Kevork Arslanyan, mucizevi şekilde iyileşen Bedros Kuyumcuyan, gördüğü bir rüyanın ardından manastırın mihrabının arkasının kazılmasını istediğini anlatır. Kazı sonucunda bir metrelik yekpare bir geçit ortaya çıkarılmış ve bu sayede yerin altındaki kilisenin yedi metrelik bir derinliğe sahip olduğu görülmüştür. [201]
  • Manastırın kuzeyinde bulunan Çobni (Çobani) Mezarı da ziyaret yerleri arasında sayılıyordu. Mezarın yanında hacıların uzun yıllardın çaput bağladığı bir ardıç ağacı vardı. [202]
    Güneyde, manastırın 4-5 dakika yukarısında Aragalıların lusağpür dedikleri bir pınar vardı. [203]

Ermenice Konuşan Rum Ortodoks Köyleri (Hay-Horom)

Vank Köyündeki Hıristiyanlara ait dini izler. Küçük haçkar (solda) köyün çeşmesinin üzerine yerleştirilmiştir, Ermenice yazı (sağda) da başka bir yapı, büyük olasılıkla köyün Ay-Yorgi (Surp Kevork) Hay-horom kilisesi, üzerine eklenmiştir. (Kaynak: Ermeni mimarisini araştırma vakfı, HCUM, Erivan)

Surp Kevork Kilisesi (Vank Köyü)

Eğin kazasında Rum Ortodoks mezhebinden Ermenilerin yaşadığı köylerin en meşhuru Vank’tı. Vank, Fırat’ın sol kıyısında, Eğin şehrinin kuzey girişinin solunda, Sandıkbağ mahallesinin karşısındaydı. [204]

Vank’ta Ay-Yorgi (Surp Kevork) isimli bir kilise vardı ve köyün aşağısında Fırat’ın kıyısında yükselebir kayalığın üzerindeydi. Bir hatırata göre kilise Ermeni takvimiyle 1172 (Miladi, 1723) yılında yenilenmiştir. H. Canigyan kilisenin zamanında manastır olduğunu ve köyün de ismini Ermenice manastır anlamına gelen “vank” kelimesinden almış olmasını muhtemel görmektedir. [205]

Kilise, güzel çınarlarla çevrilidir. [206]

Kilisede uygulanan ayinler Rum ayinleriydi ancak Haysımavurk, Maşdots, Jamakirk ve ayin kitapları Rumcadan Ermeniceye çevrilmişti. Maşdots ve Jamakirk matbu, Haysımavurk ve ayin kitabı elyazmasıydı. Eski ve Yeni Ahit’in bir kısmı Ermenice ve matbuydu. Kilisede, Rumca matbu bir Kutsal Kitap da vardı. Ayine katılanlar Rumca biliyorsa Rumca Kutsal Kitabı, bilmiyorsa Ermenicesini okuyorlardı. Kilise içindeki Ermenice telaffuzda Rum aksanı o kadar belirgindi ki buna aşina olmayanların anlaması çok zordu. [207]

Ay-Yorgi, aynı zamanda Eğinliler için bir ziyaret yeriydi. Ermeniler, senede bir kez, Surp Sarkis şapelindeki ayine katılmak üzere Vank’a gelirlerdi. [208]

M. K. Vosganyan, Surp Sarkis ziyareti tarif etmiştir. [209]

Ahali Rumca bilmemesine rağmen Ay-Yorgi kilisesi içinde Rumca ayin tertip ediliyordu. İncil bazen Türkçe ve Ermenice okunuyordu. Hacılar şapele uzun duaların ardından giriyordu. Kilisenin üzerinde inşa tarihi yazıyordu ancak okunaklı değildi. [210]

Vank kilisesi ve okulu, İstanbul’daki mülklerinden elde edilen gelirlerle idare ediliyordu. [211]

Vank Köyünden bir başka bina, 2008. (Kaynak: Ermeni mimarisini araştırma vakfı, HCUM, Erivan)

Vank Köyü Ziyaret Yerleri

“Salname”ye göre köyün kilisesi general Surp Sarkis’e adanmış bir şapeldir ve ziyaret yeri sayılmaktadır. Şehirden en fazla yarım saat uzaklıkta, eski bir yapıdır. [212]A. Keçyan’a göre bu şapele Surp Sarkis ve Surp Mardiros (Sarkis’in oğlu) Şapeli adı verilmektedir. Şapelin bakımını Ay-Yorgi Kilisesinin Rum Ortodoks zangoçu yapmaktadır. [213]


Vank Köyünde bulunan Ermenice yazıtlar, 2008. (Kaynak: Ermeni mimarisini araştırma vakfı, HCUM, Erivan)

Surp Nigoğayos Kilisesi (Tzorag Köyü)

Tzorag, Eğin’e aksi istikamette, şehirden bir buçuk [214] ya da yarım [215] saatlik bir uzaklıktadır. Köy, Eğin’den görülmemektedir. [216]

Tzorag’da da Ay Nigol (Surp Nigoğayos) isimli güzel bir kilise vardı ve cephesindeki kitabede şöyle yazmaktaydı: [217]

Surp Hovhannu Vosgeperan Kilisesi, Göklerdeki Tanrı’nın izniyle, Eğin’in Vank köyünden rahmetli Isdefan Amira’nın oğlu Anasdas tarafından, rahmetli ebeveynlerinin anısına yenilendi; Amira ve karısının toprağı ve eseri daim olsun, amin, sene 1243 (tarih Arap rakamlarıyla), Miladi 1831 Mart ayında tamamlandı. [218]

Ne var ki H. Canigyan, kilisenin kapısının üzerinde “Surp Nigola kilisesi, 1794” yazdığını (Canigyan bu bilgiyi, Vank köyü doktoru Yanni’nin oğlu Lazari’den edinmiştir) belirtmektedir. [219]

A. Keçyan, aslında Surp Hovhannes Vosgeperan Kilisesinin Şırzu Köyünde olduğunu belirtmektedir. [220]

Tzorag Köyü Ziyaret Yerleri

  • Ay Nigol Kilisesinin yanında Surp Kevork isimli bir Ermeni şapeli bulunuyordu. [221]
  • Tzorag yakınlarında yerlilerin Sari Surp Sarkis adını verdikleri yüksek bir dağ vardı ve dağın tepesinde taş yapılı bir kule bulunuyordu. Kulenin temeli ve alt kısmı görülüyordu. Yer yer toprağın altında demir kargılara rastlanıyordu. [222]
    A. Keçyan, bu hisar hakkında efsaneler olduğunu ancak günümüze ulaşmadığını aktarmaktadır. [223]
    A. Keçyan’a göre Sari Surp Sarkis bir ziyaret yeriydi ancak Ğ. İnciciyan’a göre taş kule eski bir manastırın kalıntılarıydı. [224]

Muşeğga Köyü yakınlarından görülen tabiat fotoğrafı. (Kaynak: Ermeni mimarisini araştırma vakfı, HCUM, Erivan)

Surp Kevork Kilisesi (Muşeğga Köyü)

Kimi yerlerde Muşeğgan şeklinde de geçen Muşeğga Köyü, Tzorag’dan bir saat uzaklıkta, Eğin şehrinin kuzeydoğusundaydı. [225]

Muşeğga’da Surp Kevork isimli bir kilise vardı ve bu kilise içinde Ermenilerin şapel biçimli bir mihrabı olmuştu. [226]

H. Canigyan, bu şapelin Surp Kevork Kilisesinin yeniden inşası (1880) sırasında, Ermenilerin de kiliseden istifade edebilmeleri adına varılan anlaşmadan sonra yapıldığını belirtmektedir. [227]

Ğ. İnciciyan’a ve “Salname”ye göre kiliseye Surp Hovhan Vosgeperan denmektedir. [228]

Muşeğga Köyünün çeşmesi, 2008. (Kaynak: Ermeni mimarisini araştırma vakfı, HCUM, Erivan)

Hovhan Vosgeperan Kilisesi (Şırzu Köyü)

Şırzu veya Şozi [229] Köyü, Eğin şehrinin güneyinde bulunmasına ve bir köprüyle şehre bağlı olmasına rağmen şehirden görülmüyordu. [230]

Şırzu’da Hovhan Vosgeperan isiml bir kilise ve görevli bir papaz vardı. [231]

A. Keçyan, eskiden köyde Ermeni nüfus ve Surp Nigoğos isimli bir kilise olduğunu yazmaktadır. Bu kilisenin varlığına kanıt olarak da Yeremya Çelebi Kömürcüyan’ın “Vakayiname”sinde [232] yazan “Eğin şehri ve civarı”ını belirtmek için “Eğin’in Tzorag’ında” ibaresi kullanılmasını gösterir. Gel gör ki bahsi geçen sayfalarsa Şırzu Köyü ve Surp Nigoğos isimli bir kilise geçmemektedir. [233]

Şırzu Köyü. Bu yapı büyük olasılıkla köydeki tek kilise olan Hovhan Vosgeperan'ın kalıntılarıdır, 2008. (Kaynak: Ermeni mimarisini araştırma vakfı, HCUM, Erivan)

Şırzu Köyü Ziyaret Yerleri

Köyde kilise haricinde, köyün yukarı kısmında bulunan ve Khanıgdur denilen bir de ziyaret yeri mevcuttur. Bu ziyaret yerini ağırlıklı olarak karın ağrısı çeken hastalar ziyaret ederdi. [234]

Şırzu Köyü. Bu yapı büyük olasılıkla köydeki tek kilise olan Hovhan Vosgeperan'ın kalıntılarıdır, 2008. (Kaynak: Ermeni mimarisini araştırma vakfı, HCUM, Erivan)

Ermenice Konuşan Rum Ortodoks (Hay-Horom) Kiliselerinde Ermeni Şapellerinin Olma Nedeni

Vank, Tzorag ve Muşeğga köylerindeki Hay Horom kiliselerinin dahilinde Ermeni şapellerinin bulunma sebebi ilginçtir. Zamanın A. Keçyan, Vank Köyünden Hay Horom Lazari’ye başvurmuş ve kilisenin eski kayıtlarınıve fermanlarını gözden geçirmesini rica etmiştir. Deriyle kaplı bir defterdeki kayda göre 17. yüzyılda kiliselerin yenilenmesi zaruri hale gelmiştir ve Rum Ortodokslar Bab-ı Ali’ye yenileme izni için başvurur. Bab-ı Ali’den Rum Ortodoks kiliselerinin Ermeniler ait olduğu ve Hay Horom diye bir halk tanımladıkları cevabını alırlar. Rum Patrikhanesinin çabaları da sonuç vermez ve hayaykırıklığına uğrayan Hay Horomlar nüfuz sahibi Eğinli Amiralara başvururlar. Eğinli Minas Vatrabed’in (daha sonra Patrik ve Katolikos olur) tavsiyesiyle Yerevanlı Seğpos Amira’nın önderliğinde Türk yönetimine başvurup güçlükle yenileme fermanlarını alırlar ancak izin sadece Ermeni azizlerinin isimlerini taşıyan kiliseler için verilir. Bunun üzerine Hay Horom cemaati kendi kiliselerinin yanına bu azizler adına şapeller inşa etme ve Eğinlilere yılda bir kez, bu azizlere ait yortularda Ermeni ayini düzenlenmesine kara verirler ve hacıların bu kiliseleri ziyaret etmelerine müsade ederler. [235]

  1. [1] Arakel Keçyan ve Mıgırdiç Barsamyan, Agın yev Agıntsik [Eğin ve Eğinliler], Paris, 1952, s. 129.
  2. [2] A.g.e.
  3. [3] A.g.e., s. 138-139.
  4. [4] A.g.e., s. 139.
  5. [5] A.g.e.
  6. [6] Vicagakrutyunk Agna kağakin ve polor vicagatsın [Eğin şehri ve civarı istatistikleri], 11 Şubat 1847, Ermenistan, 11 nisan 1847.
  7. [7] Agın yev Agıntsik, s. 139:
  8. [8] Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Salnamesi, İstanbul, Der-Misanyan Matbaası, 1900, s. 146.
  9. [9] Kerakin Sırvantzditants , Toros Ağpar, I. Cilt, s. 230.
  10. [10] Agın yev Agıntsik, s. 139.
  11. [11] A.g.e.
  12. [12] Ğugas İnciciyan, Aşkharhakırutyn [Coğrafya], I. Kısım, Asya, Venedik, Surp Ğazar, 1806, s. 306.
  13. [13] Agın yev Agıntsik, s. 142; Episkopos Kevork Arslanyan, Pazmaveb, 1936, s. 435.
  14. [14] Agın yev Agıntsik,1952, s. 142.
  15. [15] Hovsep Canigyan, Hınutyunk Agna [Eğin Antikaları], Tiflis, 1895, s. 38.
  16. [16] Episkopos Kevork Arslanyan, Pazmaveb, 1936, s. 435.
  17. [17] Vicagakrutyunk Agna kağakin ve polor vicagatsın.
  18. [18] Agın yev Agıntsik, s. 142-143.
  19. [19] A.g.e., s. 143.
  20. [20] Hınutyunk Agna, s. 38; Vicagakrutyunk Agna kağakin ve polor vicagatsın.
  21. [21] Agın yev Agıntsik, s. 143.
  22. [22] A.g.e
  23. [23] A.g.e
  24. [24] Episkopos Kevork Arslanyan, Pazmaveb, 1936, s. 435.
  25. [25] Agın yev Agıntsik, s. 143.
  26. [26] A.g.e., s. 59.
  27. [27] A.g.e., ek, s. 171.
  28. [28] A.g.e., s. 62.
  29. [29] Arakel Keçyan, Agın yev Agıntsin, 1020-1915 [Eğin ve Eğinli, 1020-1915], Bükreş, 1942, s. 34.
  30. [30] Agın yev Agıntsik, ek, s. 149-156.
  31. [31] Agın yev Agıntsin, 1020-1915, s. 35.
  32. [32] Agın yev Agıntsik, s. 62.
  33. [33] A.g.e.
  34. [34] Vicagakrutyunk Agna kağakin ve polor vicagatsın.
  35. [35] Agın yev Agıntsik, s. 63.
  36. [36] Aşkharhakırutyun çorits masants aşkharhi, s. 307.
  37. [37] Agın yev Agıntsik, s. 64.
  38. [38] Vicagakrutyunk Agna kağakin ve polor vicagatsın.
  39. [39] Agın yev Agıntsik, s. 64.
  40. [40] Hınutyunk Agna, s. 46.
  41. [41] Agın yev Agıntsin, 1020-1915, s. 34.
  42. [42] “Agna Ukhdadeğiner” (Eğin Ziyaret Yerleri), Püragın, s. 90.
  43. [43] Aşkharhakırutyun çorits masants aşkharhi, s. 307.
  44. [44] Yevroba, Sayı 41, s. 163.
  45. [45] Agın yev Agıntsik, s. 65.
  46. [46] A.g.e.
  47. [47] A.g.e.
  48. [48] A.g.e.
  49. [49] A.g.e.
  50. [50] A.g.e.:
  51. [51] A.g.e.
  52. [52] A. Şepigyan, “Havadalik yev ukhdadeğiner Agna Küğerun”, Püragın, Kasım 1900, Sayı 44, s. 692.
  53. [53] Episkopos Kevork Arslanyan, Pazmaveb, 1934, s. 434.
  54. [54] Aşkharhakırutyun çorits masants aşkharhi, s. 307.
  55. [55] Hınutyunk Agna, s. 46.
  56. [56] Agın yev Agıntsik, s. 67.
  57. [57] Vicagakrutyunk Agna kağakin ve polor vicagatsın.
  58. [58] A. Şepigyan, Püragın, Ocak 1900, Sayı 2, s. 20.
  59. [59] Agın yev Agıntsik, s. 69.
  60. [60] Aşkharhakırutyun çorits masants aşkharhi, s. 307.
  61. [61] Agın yev Agıntsin, 1020-1915, s. 29.
  62. [62] Hınutyunk Agna, s. 47.
  63. [63] Agın yev Agıntsik, s. 75.
  64. [64] A.g.e.
  65. [65] A. Şepigyan, “Agna Gamaragabı”, Püragın, Ağustos 1899, Sayı 31-32, s. 494.
  66. [66] Hınutyunk Agna, s. 49.
  67. [67] OSB, Surhantag, 1899, Sayı 71.
  68. [68] Agın yev Agıntsik, s. 76.
  69. [69] Vicagakrutyunk Agna kağakin ve polor vicagatsın.
  70.  [70] Agın yev Agıntsin, 1020-1915, s. 29.
  71. [71] Hınutyunk Agna, s. 47.
  72. [72] Agın yev Agıntsik, s. 76.
  73. [73] A.g.e.
  74. [74] “Havadalik yev ukhdadeğiner Agna Küğerun”, Püragın, s. 692.
  75. [75] Vicagakrutyunk Agna kağakin ve polor vicagatsın.
  76. [76] Agın yev Agıntsik, s. 78.
  77. [77] A.g.e.
  78. [78] Hınutyunk Agna, s. 48-49.
  79. [79] Episkopos Kevork Arslanyan, Pazmaveb, 1936, s. 434; Agın yev Agıntsik, s. 79.
  80. [80] A.g.e.
  81. [81] A.g.e., ek, s. 162.
  82. [82] “Agna Ukhdadeğiner”, Püragın, s. 90.
  83. [83] Agın yev Agıntsin, 1020-1915, s. 30.
  84. [84] “Agna Ukhdadeğiner”, Püragın, s. 92.
  85. [85] “Havadalik yev ukhdadeğiner Agna Küğerun”, Püragın, s. 692.
  86. [86] Agın yev Agıntsik, s. 80.
  87. [87] “Agna Ukhdadeğiner”, Püragın, s. 91.
  88. [88] A.g.e.
  89. [89] Agın yev Agıntsik, s. 81.
  90. [90] “Agna Ukhdadeğiner”, Püragın, s. 91-92.
  91. [91] Hınutyunk Agna, s. 49.
  92. [92] A.g.e.; Agın yev Agıntsin, 1020-1915, s. 30.
  93. [93] Agın yev Agıntsik, s. 87.
  94. [94] A.g.e., s. 88.
  95. [95] A.g.e., s. 89.
  96. [96] A.g.e.
  97. [97] Toros Ağpar, I., s. 249.
  98. [98] Agın yev Agıntsik, s. 89.
  99. [99] A.g.e.
  100. [100] A.g.e.
  101. [101] A.g.e.
  102. [102] A.g.e., s. 90.
  103. [103] A.g.e.
  104. [104] Hınutyunk Agna, s. 106.
  105. [105] Agın yev Agıntsik, s. 90.
  106. [106] A.g.e.
  107. [107] A.g.e., s. 90-91.
  108. [108] A.g.e., s. 88.
  109. [109] A.g.e., s. 92.
  110. [110] Hınutyunk Agna, s. 51.
  111. [111] Agın yev Agıntsin, 1020-1915, s. 36.
  112. [112] Hınutyunk Agna, s. 51, tanıtım, 1.
  113. [113] Hayots Lezvi Parparayin Pararan, Hıraçya Acaryan Enstitüsü, s. 81.
  114. [114] Episkopos Kevork Arslanyan, Pazmaveb, 1936, s. 435
  115. [115] Agın yev Agıntsik, s. 92.
  116. [116] “Havadalik yev ukhdadeğiner Agna Küğerun”, Püragın, s. 692.
  117. [117] A.g.e.
  118. [118] Agın yev Agıntsik, s. 93.
  119. [119] “Havadalik yev ukhdadeğiner Agna Küğerun”, Püragın, s. 692.
  120. [120] Agın yev Agıntsik, s. 94.
  121. [121] A.g.e.
  122. [122] A.g.e., s. 95.
  123. [123] A.g.e.
  124. [124] A.g.e., ek, s. 169.
  125. [125] A.g.e., s. 96-97.
  126. [126] A.g.e., s. 97.
  127. [127] A.g.e.
  128. [128] A.g.e.
  129. [129] A.g.e.
  130. [130] A.g.e.
  131. [131] A.g.e.
  132. [132] A.g.e., s. 98.
  133. [133] A.g.e.
  134. [134] Agın yev Agıntsin, 1020-1915, s. 41.
  135. [135] Agın yev Agıntsik, s. 98.
  136. [136] A.g.e.
  137. [137] Toros Ağpar, I., s. 251.
  138. [138] Agın yev Agıntsin, 1020-1915, s. 42.
  139. [139] Hınutyunk Agna, s. 53.
  140. [140] Agın yev Agıntsik, s. 99.
  141. [141] Vicagakrutyunk Agna kağakin ve polor vicagatsın.
  142. [142] Agın yev Agıntsin, 1020-1915, s. 44.
  143. [143] Agın yev Agıntsik, s. 101.
  144. [144] Vicagakrutyunk Agna kağakin ve polor vicagatsın.
  145. [145] H. D., Arevelk, 22 Aralık 1893.
  146. [146] Vicagakrutyunk Agna kağakin ve polor vicagatsın; H. D., Arevelk, 22 Aralık 1893.
  147. [147] Vicagakrutyunk Agna kağakin ve polor vicagatsın.
  148. [148] Hınutyunk Agna, s. 54.
  149. [149] Agın yev Agıntsik, s. 107.
  150. [150] A.g.e., ek, s. 160.
  151. [151] Vincent Yorke, “A Journey in the Valley of the upper Euphrates”, the Geographical Journal, VIII (1896), Londra, s. 334.
  152. [152] Agın yev Agıntsik, s. 107.
  153. [153] H. D., Arevelk, 11 Aralık 1893.
  154. [154] Agın yev Agıntsin, 1020-1915, s. 39.
  155. [155] Agın yev Agıntsik, s. 110.
  156. [156] A.g.e.
  157. [157] A.g.e.
  158. [158] A.g.e.
  159. [159] A.g.e.
  160. [160] Episkopos Kevork Arslanyan, Pazmaveb, 1934, s. 301.
  161. [161] Agın yev Agıntsik, s. 111.
  162. [162] A.g.e.
  163. [163] A.g.e.
  164. [164] Episkopos Kevork Arslanyan, “Badarigner lusadzir şapatatsyal vankeren”, Pazmaveb, 1934, s. 300-301.
  165. [165] Agın yev Agıntsik, s. 111.
  166. [166] Vark parots harants yev kağakavarutyunk notsin ısd tarkmanutyan nakhnıyats, 6. Cilt, Venedik, 1855, s. 251-255.
  167. [167] A.g.e., s. 112.
  168. [168] “Badarigner lusadzir şapatatsyal vankeren”, Pazmaveb, 1934, s. 301-303.
  169. [169] Krikor Tarağantsi, Jamanagakırutyun, Erivan, 1951, s. 162.
  170. [170] A.g.e., s. 163.
  171. [171] Agın yev Agıntsik, s. 113.
  172. [172] A.g.e.
  173. [173] A.g.e.
  174. [174] A.g.e., ek, s. 159.
  175. [175] A.g.e., s. 113.
  176. [176] A.g.e.
  177. [177] A.g.e., s. 114.
  178. [178] A.g.e.
  179. [179] A.g.e., s. 307.
  180. [180] A.g.e., s. 116.
  181. [181] A.g.e.
  182. [182] A.g.e.
  183. [183] A.g.e.
  184. [184] A.g.e.
  185. [185] A.g.e., s. 116-117.
  186. [186] A.g.e., s. 117.
  187. [187] A.g.e.
  188. [188] A.g.e.
  189. [189] A.g.e., s. 117-118.
  190. [190] A.g.e., s. 118.
  191. [191] A.g.e.
  192. [192] A.g.e.
  193. [193] A.g.e., s. 119.
  194. [194] A.g.e.
  195. [195] A.g.e.
  196. [196] A.g.e.
  197. [197] A.g.e., s. 119-120.
  198. [198] A.g.e., s. 120.
  199. [199] A.g.e.
  200. [200] A.g.e.
  201. [201] A.g.e.
  202. [202] A.g.e., s. 117.
  203. [203] A.g.e.
  204. [204] A.g.e., s. 121.
  205. [205] Hınutyunk Agna, s. 58; Agın yev Agıntsin, 1020-1915, s. 50.
  206. [206] Agın yev Agıntsik, s. 123.
  207. [207] Hınutyunk Agna, s. 56.
  208. [208] Toros Ağpar, I., s. 251.
  209. [209] M. K. Vosganyan, Arevelk, 26 Ekim 1892.
  210. [210] Agın yev Agıntsik, s. 124.
  211. [211] A.g.e.
  212. [212] Vicagakrutyunk Agna kağakin ve polor vicagatsın.
  213. [213] Agın yev Agıntsik, s. 124.
  214. [214] Agın yev Agıntsin, 1020-1915, s. 51.
  215. [215] Hınutyunk Agna, s. 59.
  216. [216] Agın yev Agıntsik, s. 124.
  217. [217] A.g.e., s. 125.
  218. [218] V. Kuyumcuyan, Arevmudk, 29 Eylül 1946.
  219. [219] Hınutyunk Agna, s. 101.
  220. [220] Agın yev Agıntsik, s. 125.
  221. [221] A.g.e.
  222. [222] A.g.e.
  223. [223] Agın yev Agıntsin, 1020-1915, s. 51.
  224. [224] Agın yev Agıntsik, s. 125.
  225. [225] A.g.e., s. 126.
  226. [226] A.g.e.
  227. [227] Hınutyunk Agna, s. 60.
  228. [228] Aşkharhakırutyun çorits masants aşkharhi, s. 30; Vicagakrutyunk Agna kağakin ve polor vicagatsın.
  229. [229] Tevroba, Sayı 4, s. 163.
  230. [230] Agın yev Agıntsik, s. 126.
  231. [231] A.g.e.
  232. [232] Yeremya Çelebi Kömürcüyan, Orakırutyun, 1939, Kudüs, s. 360-361.
  233. [233] Agın yev Agıntsin, 1020-1915, s. 52.
  234. [234] Agın yev Agıntsik, s. 127.
  235. [235] Agın yev Agıntsin, 1020-1915, s. 52-53; Agın yev Agıntsik, s. 128.