Eğin, 1914. Maryam ve Harutyun Narlıyan ve kızları Arşaluys (Kaynak: Bedros Kasparyan Arşivi, Kıbrıs).

Eğin Kazası - Kıyafetler

Yazar: Khajag Trampyan 08/03/2018 (son değişiklik: 08/03/2018), Çeviren: Arlet İncidüzen

Bu makalede Eğin kazasında farklı tarihi dönemlere ait kıyafetlerin incelenmesi ve yeniden tesis edilmesi amaçlanmaktadır. Bunlar belirli aralıklara, nüfus göçleri ve hareketleri, komşu dini veya milli topluluklarla etkileşim vb. etkenler nedeniyle değişiklere uğraşmıştır. Eğin kazası kıyafetlerine dair korunmuş olan değerli bilgiler, bu kazadaki hayat, gelenek ve görenekler hakkında daha sağlam bir yapı oluşturulmasına yardım etmektedir.

Tarihi Ermenistan’ın büyük merkezleri Van ve Ani’den Eğin’e gelen göç dalgasından (Arakel Keçyan’a göre 1021 ve 1300-131 tarihlerinde) [1] sonra, bu bölgelerin Ermenileri kendilerine özgü kıyafetlerini de yöreye getirdiler ve bu kıyafetlerini bir süre Eğin’de de korudular. Daha sonra ise yukarıda bahsedilen karşılıklı ilişkiler nedeniyle Eğinliler büyük oranda yabancı etkisinde kalmıştır. [2]

İstanbul’un fethinden sonra, Eğinliler daha sık İstanbul’a seyahat etmeye ve Osmanlı İmparatorluğu’nun başkentinden yüksek mevkilere gelmeye başladıkça İstanbul’un kılık kıyafetlerini ve resmi kıyafetler giymeye başladılar. [3]

Bu tarz kıyafetler düz yakalı veya kenarlı ceket, şalvar, hermani (uzun palto), cübbe (çuhadan dikilmiş üstlük) ve kürk barındırmaktaydı. Başlıklar genellikle sarık veya kavuklardan oluşuyor, belde kemer ve ayaklarına ise mest ya da lapçın –daha sonra kundura halini alacak- olurdu. Aynı şekilde palto ve şalvar yerini avrupai istanbuline (yakası kapalı bir tür redingot), redingot ve bonjoura [özel günlerde giyilen], kavuk ve sarık ise yerini Osmanlı fesine bırakmıştır [4]

Eğinli çocuklar, büyük fotoğraftan ayrıntı (Kaynak: Jamgoçyan Arşivi, ABD).

1) Eğin, 1892 civarı. Eliza Jamgoçyan, büyük fotoğraftan ayrıntı (Kaynak: Jamgoçyan Arşivi, ABD).

2) Eğin, 1890 civarı. Markarid Jamgoçyan (Kaynak: Jamgoçyan Arşivi, ABD).

3) Hayganuş Keçyan (Kharasancıyan), Eğin tarihi kitabının yazarı Arakel Keçyan'ın karısı, Eğin geleneksel kıyafetleriyle (Kaynak: Arakel Keçyan,
Agın yev agıntsin, 1020-1915 (Eğin ve Eğinliler, 1020-1915), 1. Cilt, Bükreş, 1942).

Gümüş gelin kemeri, Eğin. Sahibi Almas Kabulyan. Almas’ın vefatından kemer gelini Roza’ya (Keğam Kabulyan’ın karısı) kalır ve onunla birlikte Birleşik Devletler’e kadar gelir. Kemer, günümüzde bir aile yadigârı olarak Birleşik Devletler’de bulunmaktadır (Kaynak: Kabulyan Arşivi, ABD).

Eğin geleneksel giyim şekli

Böylece, Eğin’de iki türde kıyafet mevcuttu: İstanbul’dan getirilen resmi kıyafetler ve eski giyim kuşam. Eski giyimler şalvar, entari veya zıbuni (kadın üstlüğü), üstlük olarak hermani veya salta (genç kızların, gelinlerin ve damatların giydiği kısa üstlükler), kışlık olarak da kürklü veya kürksüz cübbelerden oluşmaktaydı. [5]

Keçyan’a göre amiralar döneminden (16.-18. yüzyıllar) başlayarak Eğinli erkekler, kadınların kıyafetlerine ve kişiliklerine eskilerden daha fazla önem vermekteydiler. Eğinli kadınlar, ana evinden getirdiği değerli çeyizinin yanı sıra yıl içinde bayramlarda, kocasının sıladan dönüşünde ve başka vesilelerle yeni süsler ve kıyafetler ediniyor, uzun yıllar bunları kullanıyordu. Bunlara ağır kürkler, yün veya ipek kumaştan hazırlanmış giysiler, içlikler, sıklıkla yaldızlı işlemeleri olan kaftanlar dahildi. Bu kıyafetlere sahip olan genç kız evlenince, elbiselerinin ve süslerinin büyük kısmını taşıyordu. [6]

Kadın giyim kuşamı çoğunlukla şöyleydi: gövdeyi saran bir içlik, üzerine narin ipek bir kumaştan yapılmış gömlek. Bu gömlek omuzlardan ayaklara kadar bütün vücudu kaplıyordu, sadece göğüs ve kol kısmı açıkta kalmaktaydı. Gömleğin üzerine çiçek motifli veya iğneişi ağır kaftan giyilirdi, yine bunun da göğüs ve kol kısmı açık olurdu. Gömleğin eteklerinden, içliğin işlemeli dantel uçları sarkar ve kaftanın eteklerine kadar uzanan iğneişi süslemeleriyle karışırdı. Kadınlara hoş bir görünüm veren bu iğeişi süslemelerde kullanılan en yaygın renkler kırmızı ve sarıydı. [7]

Eğin, 1889 civarı. Soldan sağa: Markarid  Jamgoçyan, Markarid'in annesi (ismi bilinmiyor), kucağında Eliza Jamgoçyan (Avedis ve Akabi Jamgoçyan'ın kızları), Akabi Jamgoçyan (Avedis'in karısı) (Kaynak: Jamgoçyan Arşivi, ABD).

Eğin haritası. Hazırlayan: Krikor Bahri (Kaynak: Arakel Keçyan, Agın yev agıntsin, 1020-1915 (Eğin ve Eğinliler, 1020-1915), 1. Cilt, Bükreş, 1942).

Gençlerin beline gümüş veya altın işlemeli kemer bağlarlardı. Üzerinden gövdeyi ve beli örten, kenar süslemeleri altın yaldızlı kısa kürk, soğuk kış günlerinde ise bunun üzerine beyaz veya kırmızı samur, beyaz sansar ve değerli tilki kürkünden dikilmiş uzun kürk paltolar giyerlerdi. [8]

Saçlarının uçlarını altın püskülle sağlamlaştırırlardı. Kafalarına, alın kısmında altın bulunan, tepeliğine incili püsküller bulunan, kenarları altın işlemeli ve elmas süslemeli yün başlık takarlardı. [9]

Altın yaldız kenarlı göğüs kısmını “beşi bir yerde” veya “beş tane beşlik” ya da “Mahmudiye altını” denilen altın boyunlukla süslerlerdi. Elması yıldızla kıyafetin altın şeridi üzerine sabitlerlerdi. Kulaklarına altın veya elmas küpeler, parmaklarına her biri bir mana taşıyan (İstanbul’dan döndüklerinde, nişan veya düğün hediye olarak babaları veya kocaları tarafından alınmış) ağır yüzükler takarlardı. [10]

Ancak zamanla amiralık yerini esnaflığa bıraktıkça Eğinliler de zor yaşam koşullarını hissettiler ve daha mütevazı yaşamaya başladılar. Bu durum neticesinde eski müsrifliklerini kısıtlayıp belli konularda değişiklikler yapmak mecburiyetinde kaldılar. [11]

1) Eğin, 1900 civarı. Boğos Kabulyan ve Rebeka Nacaryan’ın düğün fotoğrafı (Kaynak: Kabulyan Arşivi, ABD).

2) Eğin, 1914. Maryam ve Harutyun Narlıyan ve kızları Arşaluys. Maryam ve Harutyun'un kıyafetlerinde kemer olarak kullanılan şallar dikkar çekmektedir. Bu şallar, genellikle İran'da boyanmaktaydı (Kaynak: Bedros Kasparyan Arşivi, Kıbrıs).

19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında Eğin’de kılık kıyafet

1870 tarihinden sonra, milli Zartonk fikirlerini özümsemiş yeni nesil sık sık Ermeni asillerinin hayatını ve yaşam biçimlerini, bunların yanı sıra kendi kişiliklerine uygun ve mütevazi oldukları için Eğinli kadınlar tarafından çok beğenilen asilzade kıyafetlerinden örnekleri gösteren oyunlar sergilemekteydiler. Belki de Osmanlı saray kıyafetlerinin zamanla yine geleneksel hallerine dönmesinin bir sebebi de buydu. [12]

Ne var ki 1870-1900 yıllarında geleneksel kıyafetlerde yeni değişiklikle yaşandı. 19. yüzyıl başlarından Avrupai kıyafet ve alışkanlıkların özümsenmesi insanların bakış açılarını ve düşüncelerini de değiştirdi. Özellikle kadınlar para kazanmaya başladılar, kadınların eski değerli kıyafet ve süslerin kullanımı hakkındaki tavırları da değişti. Yurtdışına göç eden memleketlilerinin fikirlerine uyarak Avrupai giyim şeklini uygulamaya başladılar. [13]

1) Eğin, 1880 civarı. Avedis Jamgoçyan (1861-1940) (Kaynak: Jamgoçyan Arşivi, ABD).

2) Şair Siamanto'nun annesinin gelinlik kaftanı (Ermenistan Tarih Müzesinde muhafaza edilmektedir) (Kaynak: Flora Krikoryan,
Ermeni ulusal kıyafetleri, "Andares" Yayıncılık, 2011, Erivan).

Hagop Canigyan’a göre, 19. yüzyıl sonların Eğin’deki erkek giyimi siyah kalpak, çaşgır (çuhadan yapılma kısa şalvar), kuşak, cübbe ve mest-pabuçtan oluşur. [14]

Kadın kıyafetleri tağna (Eğin’deki genç kız başlığı), hasaba (Eğin’de yeni gelin başlığı), entari, belde kemer veya İran malı tsıpsi (keçi yününden yapılan, kalın, kaba kemer, belbağı), çeşitli kürklü paltolar, birincik, keten veya kırmızı boyalı gömlek ve terlikten oluşmaktaydı. Canigyan, kalpak, çaşğır, tağna, hasaba ve kırmızı gömleğin neredeyse 40-50 yıldır kullanılmadığını ve kendisinin de uzun süredir hiç kullanıldığına şahit olmadığını belirtir. [15]

Canigyan’a göre erkeklerin %50’si fes takardı, Peria (İran’ın İsfahan vilayetinde bir Ermeni kazası) ve civarından gelen ipek veya Peria, Antep ve çoğunlukla Eğin’de kullanılan Manisa malı entari ve ceket, çuha palto, İran yünü, civar yerlerde veya Eğin’de işlenmiş kemer, ince kumaştan gömlek, Eğin’de üretilen, Zile derisi terlik ve Harput, Arapgir, Sivas ve başka şehirlerden gelen seg (genellikle keçi derisinden hazırlanan, yumuşak, çeşitli renklerde ince deri) kullanırlardı. Meşin ise ya Eğin’de üretiliyor ya da dışarıdan getirtiliyordu. [16]

Bu aile de çok büyük ihtimalle Eğinli, fotoğraf Eğin’de veya yakınlarındaki bir şehirde çekilmiş. Fotoğraftaki kişilerin kimlikleri bilinmiyor ancak Jamgoçyanların aile arşivi içinde bulunduğundan, bu şahısların akrabaları veya yakın dostları oldukları varsayılabilir (Kaynak: Jamgoçyan Arşivi, ABD).

Jamgoçyan (Eğinli) ailesine ait bir gelinlik. Günümüzde Los Angeles’ta “Ararat Eskiciyan” Müzesi’nde sergilenmektedir.

Birçoğu çivitle (Hindistan’da yetişen çivitotundan elde edilen mavi boya maddesi) boyanmış kumaş şalvar giyer, zenginler ve İstanbul gibi büyük şehirlere gidenlerse aslen Avrupai kıyafetler, setri, pantolon, potin, kundura vb. giyinirdi. [17]

Canigyan, ihtiyarlardan eskinden kadınların “çoban yaka” isimli,  içten ve dıştan kürk kaplı, ön ve arka tarafı birkaç parçalı bir palto giyindiklerini duyduğunu aktarır. Tağna ve hasaba yerine kadınlar başlarına keçe takmaya başlamışlardır. [18]

Keçe genellikle kadının kafasını kaplayan, dik kenarlı ve yuvarlak tepeli, içi astarlı, dışı ise fesli olurdu. Şapkanın ortasından kenarlara doğru siyah püskül yayılır, buna yarım boy görünen, üzerinde 5, 10 ve 20 kuruşluklar bulunan “alın” dikilirdi. Şapkanın iç kısmında 3-4 parmak kalınlığında çiçekli yazma bağlanırdı. Bu şapkada ortadan üçgen katlanan şapkanın tepesinden arkaya doğru aşağı bağlanan bir tül olurdu. İki ucu çene kenarlarından karşılıklı çevrilip iğneyle şapkanın tepesine sabitlenirdi. Bu tülün ince, beyaz bir kumaştan olanına “içlik” adı verilirdi. [19]

1) Soldan sağa: Akabi Jamgoçyan (evlenmeden önceki soyadı Canigyan, Avedis Jamgoçyan'ın karısı, 1861-1940), oturan Avedis'in annesi (ismi bilinmiyor), kucağında Araksi Jamgoçyan (Avedis Jamgoçyan'ın erkek kardeşi Melkon'un kızı). Fotoğraf 1894 civarında çekilmiş. Fotoğrafta, şehir kültüründen (İstanbul) etkilenmiş giyim tarzı (Akabi'nin kıyafeti) ile geleneksel giyim tarzı (Avedis'in annesinin kıyafeti) yan yana görülmektedir. Avedis'in annesinin başında başörtüsü, üzerinde ise kalın deri, pahalı manto bulunmaktadır. (Kaynak: Jamgoçyan arşivi, Birleşik Devletler).

2) Eğin, 1909. Oturan Parseğ Şahbaz (1883-1915). Erkekler de soğuk kış günlerinde bunun gibi farklı hayvanların derilerinden dikilmiş mantolar kullanmaktaydı (Kaynak; Nubaryan Kitaplığı, Paris).

1. Eğin, 1885 dolayları; Nikola Kaprielyan ve Makruhi Der Ğazaryan’ın evlilik resmi. Fotoğraf: A.F. Kaprielyan (Kaynak: PROJECT SAVE, Armenian Photograph Archives, Watertown, MA; Siranuş Movsisyan’a teşekkürlerimizle).

2. Eğin, 1897 dolayları; Makruhi Kaprielyan (doğumu Der Ğazaryan) ve Nikola Kaprielyan çocuklarıyla. Bu, daha sonra Amerika Birleşik Devletlerine göç ettiklerini ve New Jersey’e yerleştiklerini düşünecek olursak, ailenin Eğin’deki son fotoğrafıdır (Kaynak: PROJECT SAVE, Armenian Photograph Archives, Watertown, MA; Siranuş Movsisyan’a teşekkürlerimizle).

Canigyan, bu tip şapkaların günden güne daha az kullanıldığını belirtmektedir. 20-30 boyunca kullanılan feslere, başlarda püskül, alın ve yazma bağlanırken artık iç yazmanın artık kullanılmamaktadır. Onun yerini şapkanın tepesinden arkaya doğru 30 cm civarında uzunluğu bulunan püsküller alıyordu. Bu şapkalar 150-200 gr ağırlığındaydı ve omuzlara kadar uzanıyordu. [20]

Canigyan’a göre, kimileri birkaç yıldır, ağırlık olarak eskilerden pek farklı olmadığı için bu şapkaları kullanmayı bırakmış ve sadece ipek yazma bağlamaya başlamıştı. Örneğin, çoğunluk ev içinde sadece yazma bağlıyordu. [21]

Kemere gelince, Canigyan birkaç yıldır fistanlarda kullanımının azaldığını belirtmektedir. Fistanlar, ipekli ve yünlü rengârenk kumaşlardan ve Eğin’de kullanılan pamuklu Manisa kumaşından dikiliyordu. Fistanın üzerinden kemer niyetine kullandıkları İran şallarını bağlıyorlardı. Fistanın üzerine, rengârenk Avrupa kumaşları, çuha, kaşmir vb. kaplı çeşit çeşit kürkler (karaca, kakım, sincap, düve ve başka hayvanların derisinden hazırlanmış) giyerlerdi. [22]

Canigyan, eskiden kadınların evden dışarı çıkarken çuhadan yapılma kalın palto (biniş) giydiklerini, bu alışkanlığın zamanla yerini feraceye bıraktığını aktarır. Ferace çuha, atlas ve çeşitli kumaşlardan dikilirdi. Canigyan, o dönemde kadınların Diyarbakır ve diğer yörelere ait ipekli rengârenk çarşaflar giymeye başladıklarını da aktarmaktadır. [23]

Bazıları, feraceyi yüzlerini örtmek için kullanmaktaydı. Ancak Canigyan’a göre o dönemde yüz kapatılması alışkanlığı zaten azalmıştı ve yaşlı kadınların ferace kullanmadan kiliseye veya misafirliğe gitmeleri artık ayıp sayılmıyordu. [24]

Oturanlar, soldan sağa: Melkon Jamgoçyan (Avedis Jamgoçyan’ın erkek kardeşi), Maryam Jamgoçyan (Melkon’un karısı). Çocuklar, soldan sağa: Avedis ve Akabi Jamgoçyan’ın evlatları Madteos ve Eliza. Fotoğraf 1892 yılı civarında çekilmiş. Melkon, 1895’te Eğin’de yaşanan Ermeni karşıtı katliamlara kurban gider (Kaynak: Jamgoçyan arşivi, Birleşik Devletler).

Kıyafetlerin yöresel isimleri hakkında kullanılan kaynaklar:

  • Nazig Avakyan, Haygagan joğovırtagan darazı (Ermeni halk giysileri), Erivan, 1983.
  • Hraçya Acaryan, Turkerene pokharyal parerı Bolsi hay joğovırtagan lezvin meç hamemadutyamp Vani, Ğarabaği yev Nor-Nakhiçevan parparnerun (İstanbul Ermeni ağzına Türkçe’den geçen kelimeler, Van, Karabağ ve Nahçevan lehçelerine kıyasla), Moskova/Vağarşabad, 1902.
  • Jamanagagits hayots lezvi patsadragan pararan (Çağdaş Ermenice açıklamalı sözlük), Cilt 1, 3 ve 4, Hraçya Acaryan Dil Enstitüsü, Erivan, 1980.
  • Hayots Lezvi parparayin pararan (Ermenice lehçe sözlüğü), Cilt 4, Hraçya Acaryan Dil Enstitüsü, Erivan, 2007.
  • Isdepan Malkhasyants, Hareyen patsadragan pararan (Ermenice açıklamalı sözlük), 1944.
  • Yetvart Ağayan, Arti hayereni patsadragan pararan (Modern Ermenice açıklamalı sözlük), Cilt 2, Erivan, 1976.
  • Türkçe/Osmanlıca-İngilizce Redhouse sözlüğü, Redhouse Turkish/Ottoman-English dictionary, SEV Matbaacılık, İstanbul, 2000.

Eğinli Ermeni bir aile (Kaynak: Pierre Ter-Sarkissian, Jean-Claude Kebabdjian, Michel Pazoumian, Photographies arméniennes: Scènes et portraits, 1880-1930, Paris, 1983).

  • [1] Arakel Keçyan, Agın yev agıntsin, 1020-1915 (Eğin ve Eğinliler, 1020-1915), 1. Cilt, Bükreş, 1942, s. 15.
  • [2] A.g.e., s. 92.
  • [3] A.g.e.
  • [4] A.g.e.
  • [5] A.g.e., s. 93.
  • [6] A.g.e.
  • [7] A.g.e., s. 94.
  • [8] A.g.e.
  • [9] A.g.e.
  • [10] A.g.e.
  • [11] A.g.e.
  • [12] A.g.e., s. 95.
  • [13] A.g.e.
  • [14] H. G. Canigyan, Hnutyunk Agna (Eğin antikaları), Tiflis, 1895, s. 136.
  • [16] A.g.e.
  • [17] A.g.e., s. 137.
  • [18] A.g.e.
  • [19] A.g.e.
  • [20] A.g.e.
  • [21] A.g.e.
  • [22] A.g.e., s. 138.
  • [23] A.g.e.
  • [24] A.g.e.