III. PAYLAŞIM: II. Dünya Savaşı Sonrasına Kadar Romanya'ya Yerleşen Kayserili Parseğ Aşıkyan’ın Soyundan Gelenler
Yazar: Anny Bakalyan, New York, 25/03/2022 (son değişiklik: 25/03/2022), çeviren: Arlet İncidüzen
Aşıkyan ailesinin atası Parseğ Uzun Aşıkyan 19. yüzyılın başında Osmanlı İmparatorluğu’nda, Kayseri’ye yerleşmiştir. Soyu çoğalmış ve zenginleşmiştir. I. Dünya Savaşı sırasında Soykırım’da, Ermeniler atalarının topraklarından ve evlerinden sürülüp çöllere gönderilmiş ve açlıktan ölüme mahkûm edilmiştir. Kayserili Aşıkyan sülalesi şanslıydı; aile üyeleri birbirlerine maddi olarak destek oldular. Osmanlı İmparatorluğu Ordusu Adana’daki Aşıkyan-Bakalyan un değirmenin idaresini aldı ve Kilikya’da bulunan Ermeni erkekler un değirmeninde işçi oldular, böylece tehcir edilmediler.
Bu, 1894’ten 1960’lara kadar Romanya’ya yerleşenlerin hikâyesidir. Avedis Antreas Bohcelyan, 1896’da Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılarak Romanya’ya yerleşti. Fabrikasını tesis ettiği Köstence ve Galați’de ticari işletmeler kurdu. Ailenin atasının büyük-büyük (dördüncü kuşak) torunuydu. Romanya Krallığı, Soykırım’dan sonra Ermenilere siyasi sığınma hakkı veren ilk devlet oldu. Ardından kardeşi Armenag Antreas Bohcelyan onu takip etti ve 1920’de Allahverdiyan, Ayanyan, Aşıkyan, İğneciyan ve Süzmeyan aileleri çoğunlukla Köstence ve Bükreş’e yerleşmişti. 1940’a gelindiğinde, Romanya’daki Ermenilerin sayısının 40.000’den 70.000’e çıktığı tahmin ediliyordu.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra Sovyetler, diasporadaki Ermenileri ülkelerine geri dönmeye, Nerkağt’a yani “eve dönmeye” teşvik etti. 100.000’den fazla erkek, kadın ve çocuk Sovyet Ermenistan’a gitti. Garabed Aşıkyan kitabında Harutyun (Artin) Allahverdiyan ve ailesinin 1947’de Erivan’a taşındığını doğrular (ayrıca Nerkağt için bkz. I. PAYLAŞIM).
Sovyetler 1945 baharında Romanya’ya müdahale etti ve Kral Michael’ı Romanya hükümetini kurmak için bir komünist yanlısını atamaya zorladı. Başka şansı olmayan Kral 30 Aralık 1947’de tahttan çekildi ve Romanya, Sovyetler Birliği’ne üye oldu.
Parti Kongresi’nin merkezileştirilmiş sistemi yurttaşların hayatını perişan etti. Gıda, giyim, ayakkabı ve konut gibi tüketim malları yeterince üretilmiyor ve eşit olarak dağıtılmıyordu. Ayrıca ev, dükkân ve fabrika gibi kişisel mallara da el konuldu; altın saklamakla veya burjuva gibi davranmakla suçlanan bazı kişiler hapis cezasına çarptırıldı. 1951 ile 1965 yılları arasında, Ulusal Amerikan Evsiz Ermenilere Yardım Komitesi (UAEEY) [American National Committee to Aid Homeless Armenians (ANCHA)] [1] Beyrut temsilcisi Hovanes Çakıryan aracılığıyla, Kayserili aile üyelerinin ABD vizelerini işleme koymalarına yardımcı oldu. Sonunda Amerika Birleşik Devletleri’ne yerleştiler. Birkaçı da Kanada’ya yerleşti.
George Mardikyan [2] ve Suren Saroyan [3], Ulusal Amerikan Evsiz Ermenilere Yardım Komitesi’ni (UAEEY), II. Dünya Savaşı’ndan sonra, 1947’de Avrupa’daki Vatansızlara yardım etmek için kurmuştu. UAEEY 60’tan fazla ofis açtı ve ABD genelinde yaklaşık 300 ile 400 Ermeni gönüllüyü seferber etti. Amaç, fon toplamak, Birleşik Devletler hükümetine lobi yapmak, yiyecek ve giysi göndermek ve zor durumdaki yurttaşlara barınak sağlamaktı. UAEEY, Vatansızlar Yasası 1952’de sona erene kadar 3.500’den fazla Ermeni Vatansız’a yardım etti. Suren Saroyan’ın yasal becerileri, UAEEY’de 1953 Mülteci Yardım Yasası aracılığıyla ABD’ye göçün finanse edilmesinde ve desteklenmesinde kritik öneme sahipti.[4] Hraç Zadoyan’ın UAEEY hakkındaki kitabında belirttiğine göre, “Romanya ve Bulgaristan en baskıcı komünist rejimler arasındaydı. Ayrılmak isteyenler için çıkış vizesi almak neredeyse imkânsızdı.”[5]
Genellikle istisnalar yaşanır, Garabed Aşıkyan ve ailesi, yeğenleri (Bakalyanlar) onlara Lübnan pasaportu ayarladıkları için Köstence’den ayrılıp Haziran 1951’de Beyrut’a geldiler. Ve Haygazun İran vatandaşı olduğu için Haygazun Süzmeyan ve eşi Mari (evlenmeden önce Hovhannes İğneciyan) ve üç oğulları, 1951’de Beyrut’a gittiler.
Ekim 1956’daki Macar Devrimi ve Polonya Çözülmesinden sonra, “seyahat kısıtlamaları tedrici, isteksizce ‘serbest bırakılmadı’ ve bu, Ermeni ve Yahudi topluluklarının çoğunluğunun yararına oldu.” [6] Ermenilere Lübnan’daki “aileleriyle birleşmek” için çıkış vizesi talep etme hakkı verildi. Bununla birlikte, Ermeni göçmenlerin Romanya’daki son ayları bürokrasi nedeniyle ve evlerini “temizlenmiş, boyanmış ve iyi durumda” [7] hükümete “hediye etmeleri” talep edildiğinden zorlu geçti. Ailenin her bir üyesine 75 kg bagaj hakkı tanındı lakin yanlarına altın veya değerli eşya almalarına izin verilmedi. Romanyalı yetkililer çıkış vizesi (Certificat de Calatorie) talep ettiler. Beyrut’taki akrabaları veya oraya daha önce gidenler, Lübnan vizesi için bir aracıya bir kişi için 100 ABD Doları ve bir aile için 200 ile 300 ABD Doları arasında değişen bir meblağ ödemek zorundaydı. Lübnan Cumhuriyeti’ni Bükreş’teki Fransız Büyükelçiliği temsil ediyordu.[8] Allahverdiyan, Aşıkyan, Ayanyan, Bohcelyan, Cirikyan ve Süzmeyan aileleri gemiyle Beyrut’a geçtiler.[9] Romanya’dan ayrılan 3500 Ermeni arasındaydılar. [10]
Garabed Aşıkyan ve ailesi 1951’de Beyrut’a vardıklarında, yeğenleri onlara Mar Mikael semtinde, Burç Hamud yakınlarındaki Saint Michel Maruni Kilisesi’nin karşısında bir daire kiraladı. Oğulları ve kızları Kanada’ya gittikten sonra, 1959 başlarında Garabed ve Bercuhi onlara katıldı. Birkaç ay sonra kardeşi Hagop Aşıkyan, karısı, oğlu ve kayınbiraderi Vahram İğneciyan’la birlikte Beyrut’a geldi. Yeni bir banliyö olan Badaro’ya taşınan Bakalyanlar, Khandaq el-Ghamiq’teki evlerini akrabalarına bıraktılar. Onlarla birlikte Hripsime (evlenmeden önceki Taniel Allahverdiyan) Ayanyan, büyük oğlu Garabed ile eşi ve oğlu, kızı Hermine Cirikyan, kocası ve oğluyla birlikte seyahat ediyordu. Hep birlikte üç kuşak, 11 kişi bir apartman dairesinde yaşıyordu. Aşıkyanlarla akraba olan diğer aileler de ev kiralayarak ABD evrakları hazır olana kadar iş aradılar. Kayserili Aşıkyanlar gibi aileler için Hraç Zadoyan şöyle diyor: “Birçok aile iki veya üç nesli temsil ediyor: yaşlı ebeveynler, çoğunlukla Türkiye’den kaçmış Soykırımdan kurtulanlar, Romanya’da eğitim görmüş ve istihdam edilmiş genç nesil ve çoğu durumda onların çocukları.” [11]
1953’te çıkan bir Mülteci Yardım Yasası, yalnızca “büyük risk altındaki yasadışı mültecilerin” [12] Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etmesine olanak sağladı. Amerika Birleşik Devletleri Beyrut Büyükelçiliği personeli, Romanya’da siyasi, ekonomik ve sosyal olarak zulüm gördüklerini doğrulamak için Ermenilerin periyodik olarak sorguya çekilmesini istedi. Daha sonra 1965’te ABD göçmenlik yasası değiştiğinde, prosedür çok daha kolaylaştı. Suren Saroyan, 1957’de Beyrut’a geldi ve misyonunu hızlandırmak için sık sık burayı ziyaret etti. Beyrut’tan New York’a veya diğer şehirlere uçakla seyahat etmek pahalıydı ve büyük grupları ayarlamak karmaşıktı. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, Romanya’dan gelen Ermenilerin mülteci sayılmasını onaylayınca, UAEEY taleplerini Dünya Kiliseler Konseyi (DKK) [World Council of Churches (WCC)], Kilise Dünya Hizmetleri (KDH) [Church World Service (CWS)] ve Hükümetlerarası Avrupa Göç Komisyonu (HAGK) [Intergovernmental Commission for European Migration (ICEM)] gibi hayır kurumları aracılığıyla ABD’ye göndermeye başladı. Amerika Birleşik Devletleri, Romanyalı Ermenilerin geldiklerinde ülkeye yük olmayacaklarına dair kanıt talep ediyordu. Bu nedenle UAEEY, akrabalarından veya garantör olan Amerikalı Ermenilerden yeminli ifadeler aldı. [13]
1973 yılında Tolstoy Vakfı ve Uluslararası Kurtarma Komitesi (IRC) Romanya ve Bulgaristan’dan gelen Ermenileri Roma’da soruşturmaya başladı. Her durumda, İç Savaş (1975-1990) Lübnan için bir dönemi kapattı ve nihayetinde UAEEY’nin sonunu getirdi.
Güldudu (evlenmeden önce Hacı Harutyun İğneciyan) Antreas Bohcelyan (1860 civarı, Osmanlı İmparatorluğu-1957, Romanya, Bükreş)[14] Kayserili Hacı Harutyun İğneciyan’ın en büyük çocuğuydu; 14 yaşında Kayseri’de Antreas Bohcelyan’laevlendi. Kocası yüksek tahsilli bir hukukçuydu ve Ermenice harfli Türkçe bir gazete çıkarıyordu. Garabed Aşıkyan kitabında Andreas Bohcelyan’ın kumar düşkünü olduğundan ve kumar oynamak için sık sık Kayseri dışına çıktığından bahseder.
Çiftin bir kızı ve ardından iki oğlu oldu:
- Mannik (evlenmeden önce Antreas Bohcelyan) Hampartsum Allahverdiyan (1873, Kayseri-1971, New York)
- Avedis Antreas Bohcelyan (1877, Kayseri-28 Şubat 1941, Romanya, Bükreş)
- Armenag Antreas Bohcelyan (1879, Kayseri- Eylül 1942’de Romanya’da dağlık bir tatil yeri olan Predeal’de ölmüştür)
Avedis Bohcelyan genç yaşta ailesini Bandırma’ya götürdü. Kısa bir süre sonra Güldudu’nun kız kardeşi Nevrig (evlenmeden önce Harutyun İğneciyan) Taniel Allahverdiyan (1868 civarı, Kayseri-1967, İstanbul) kocasıyla birlikte Bandırma’ya yerleşti. Çok geçmeden Güldudu, kızı Mannik’i Nevrig’in kayınbiraderi Hampartsum Allahverdiyan’la evlendirdi. Allahverdiyan kardeşler Hampartsum ve Taniel’in fes üretimi yaptıkları bir dükkânı vardı. Ayrıca koyun ve diğer hayvan postlarını da satmakaydılar. Bandırma’da evleri ve meyve bahçeleri vardı.
Güldudu’nun kocası Bandırma’da öldü. Oğulları zaten Romanya’daydı, bu yüzden onların yanına gitti. I. Dünya Savaşı sırasında çocukları ve akrabalarıyla birlikte Odessa’ya sığındı; 1918 Mütarekesi’nden sonra Romanya’ya döndüler. Uzun bir hayat yaşadı, hatta oğulları Avedis ve Armenag’dan bile uzun ve II. Dünya Savaşı’na tanık oldu. 1944 ateşkesinden sonra, Sovyet birlikleri Romanya’nın tamamını işgal etti. Torununun oğlu Bedrig Armenag Bohcelyan Romanya’dan ayrılmaya hazırlanırken 1957’de öldü.
Güldudu ve kız kardeşi Diruhi (kendisinden küçük) sadece Türkçe konuşabiliyor, okuma yazma bilmiyorlardı ve torunlarını Türkçe öğrenmeye zorladılar; tam anlamıyla anaerkillerdi; erkeler onları dinlerdi.
Diruhi (evlenmeden önce İğneciyan) Aşıkyan (1864 civarı, Kayseri-11 Haziran 1968, Beyrut) [bkz. I. PAYLAŞIM]
Dikranuhi (evlenmeden önce İğneciyan) Torosyan (1866 civarı, Kayseri-26 Aralık 1946’da, İstanbul) [ bkz. II. PAYLAŞIM]
Nevrig (evlenmeden önce İğneciyan) Allahverdiyan (1868 civarı, Kayseri-1967, İstanbul) [bkz. II. PAYLAŞIM]
Hovhannes Hacı Harutyun İğneciyan (1870 civarı, Osmanlı İmparatorluğu, Kayseri-ö. Romanya) iş kurmak için Kastamonu’ya gitti ve başarılı oldu. Yerli halk, hem piyasadakiler hem de yetkililer Hovhannes’e saygı duyardı. Kumaş satışına başladığı dükkân sonunda İstanbul’daki Orosdi-Back gibi modern bir mağazaya dönüştü. Çini ve cam eşyalar, mutfak eşyaları ve halı gibi ev materyalleri sattı.
Hovhannes Asanet ( evlenmeden önce Harutyun Süzmeyan) Hovhannes İğneciyan’la evliydi; Asanet’in babası İstanbul’daki Ermeni divanının üyelerindendi. Doğum sırasına göre altı çocukları oldu:
- Harutyun Hovhannes İğneciyan (1895 civarı, Kastamonu-ö. Romanya, Köstence)
- Mari (evlenmeden önce Hovhannes İğneciyan) Süzmeyan (30 Aralık 1887, Kastamonu-23 Kasım 1982, Los Angeles)
- Vahram Hovhannes İğneciyan (28 Mayıs 1901, Kastamonu-21 Nisan 1983, Los Angeles)
- Hayg Hovhannes İğneciyan (1904 civarı, Kastamonu-ö. Bükreş)
- Ovsanna (evlenmeden önce Hovhannes İğneciyan) Hagop Aşıkyan (3 Ağustos 1907, Kastamonu-22 Ocak 2001, Los Angeles)
- Nubar Hovhannes İğneciyan (1910 civarı, Kastamonu-ö. Bükreş)
1915 yılında aile Kastamonu’da yaşıyordu. En büyük oğlu Harutyun, İstanbul’da olduğu için kurtuldu. Hovhannes ve oğlu Vahram tehcir edilerek Halep’e gönderilmiş ve hayatta kalmışlardır. Hovhannes oğlu Vahram’la birlikte, Mütarekeden sonra İstanbul’a giderken kız kardeşi Diruhi’yi ziyaret etmek için Adana’ya uğradı. Karısı Asanet, diğer çocuklarıyla birlikte yakınlardaki bir köye sürülmüştü ve hepsi hayatta kalmıştı. Aile Kastamonu’dan ayrıldı ve İstanbul’darandevuları vardı zira Hovhannes’in babası ve kız kardeşi zaten oradaydı. Ancak kendisine borçlu olan Türklerden alacaklarını tahsil etmek için düzenli olarak Kastamonu’ya giderdi.
Harutyun Hovhannes İğneciyan Romanya’ya taşındı ve Köstence’de bir mağaza açtı (1920 dolaylarında) ve ailesi ardından gitti. Büyük kızları Mari, I. Dünya Savaşı’ndan önce Kastamonu’ya yerleşen Asanet’in amcasının oğlu Haygazun Süzmeyan’la zaten nişanlıydı. Onlar da İstanbul’a yerleştiler.
Küçük kızı Ovsanna ve üç erkek kardeş -Hayg, Nubar ve Vahram Süzmeyan- Bükreş’e yerleştiler. Hayg ve Nubar orada öldüler. Anneleri Asanet kedere boğuldu. Gözleri de görmez oldu. O da öldü ve Bükreş’teki bir Ermeni mezarlığına defnedildi.
Vahram, iki kız kardeşi, Mari ve Ovsanna’nın yanı sıra, ailenin ileri yaşlarına kadar hayatta kalan tek oğluydu. [Hacı Harutyun İğneciyan’ın diğer çocukları için bkz. II. PAYLAŞIM ]
Nazaret Harutyun İğneciyan (1872 civarı, Kayseri- Ermeni Soykırımı sırasında Halep yakınlarında ölmüştür) [Bkz. II. PAYLAŞIM]
Bedros Harutyun İğneciyan (1874, Kayseri- 1961, Lozan) [Bkz. II. PAYLAŞIM]
Mannik (evlenmeden önce Antreas Bohcelyan) Bohcelyan (1873, Kayseri-8 Mayıs 1971, New York) aslen Kayserili olan ancak maddi sebeplerle Bandırma’ya yerleşmiş Hampartsum Allahverdiyan’la evliydi; Bandrıma Marmara Denizi’nin doğu kıyısında, Konstantinopolis ve Smyrna arasında yer almaktadır. [15] Hampartsum, kardeşi Taniel’le birlikte Bandırma’da başka zanaatların yanı sıra fes kalıpları ürettikleri bir dükkân kurdu. Ayrıca koyun ve başka hayvan postlarının da ticaretini yaptılar. Bandırma’da evleri ve meyve bahçeleri vardı. Ne var ki satın aldıkları bir çiftlik onlara endişeler, uzun davalar ve maddi kayıplar yaşattı. Aşıkyan soyunun tarihçisine göre, bu iki kardeş toplumları tarafından sevilen düzgün ve dindar adamlardı.
Bu çiftin bir oğlu ve iki kızı vardı fakat Elizabet bebekken vefat etti:
- Istepan Hampartsum Allahverdiyan (26 Ağustos 1890, Bandırma-5 Aralık 1981, New York)
- Luiz Hampartsum Allahverdiyan (Aralık 1900, Bandırma-1965, New York)
Mannik’in kocası I. Dünya Savaşı’ndan önce öldü, erkek kardeşleri Avedis ve Armenag Bohcelyan Romanya’daki işlerinde başarılı oldukları için çocuklarıyla birlikte Köstence’ye taşındı. Mülklerini satmak için Bandırma’ya döndüğünde, Türkiye Cumhuriyeti zaten tüm mallarına el koymuştu.
Romanya I. Dünya Savaşı’na girdiğinde Mannik ve akrabaları Rusya’nın Odessa kentine sığındılar. 1918’de Köstence’ye döndüler, oğlu IIstepan amcası Avedis’in manifatura dükkânını yönetti ve Mannik de kasada duruyordu. Ardından Avedis birileriyle ortak olarak “Galatziana” adında bir tekstil fabrikası kurdu.
1933’te Avedis, kız kardeşi Mannik ve erkek kardeşi Armenag’la birlikte Köstence’deki Carol Bulvarı üzerinde büyük bir bina inşa etti; zemin katı ticarethane ve perakende satış alanıydı ve üst katlar kiralık dairelerdi. Daha sonra, Köstence’deki Tomis Bulvarı’nda 69 numarada başka bir bina satın aldılar ve buraya Hotel Paris adını verdiler.
Oğlu Istepan, Mari (evlenmeden önce Misak Dilsizyan) Allahverdiyan’la evlendi; 4 Şubat 1934’te Köstence’de büyük bir düğün düzenlendi. Çiftin Vartuhi adını verdikleri bir kızı oldu.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra Istepan, karısı ve kızıyla birlikte Bükreş’e yerleşti. Yaklaşık bir yıl sonra, Mari kanserden öldü. Vartuhi 11 yaşındaydı ve büyükannesi Mannik tarafından büyütüldü. 1947’de Romanya, Sovyetler Birliği’ne katıldı. Mannik’in ve erkek kardeşlerinin soyundan gelenlerin servetine el konuldu. 1963’te Mannik, Istepan, Luiz ve Vartuhi Lübnan’a geçti. Yaklaşık iki yıl sonra 1965’te Beyrut Havalimanı’ndan ayrıldılar. Ağır kanser hastası olan Luiz uçak New York’a indikten birkaç saat sonra öldü.
Mannik ABD’ye geldiğinde 92 yaşındaydı. Bacakları zayıftı ve hareket etmekte zorlanıyordu; iyi göremiyordu ve İngilizce bilmiyordu. Torunu Vartuhi, elinden geldiğince ona yardımcı oldu. 1971’de New York’ta öldü ve kızı Luiz’in yanına, Flushing, Queens’deki Cedar Grove Mezarlığı’na gömüldü.
Avedis Antreas Bohcelyan (1877, Kayseri-28 Şubat 1941, Bükreş) Bandırma’da büyüdü. Sultan II. Abdülhamid döneminde, Ermeniler 1894’ten 1896’ya kadar katliamlara maruz kaldılar. Ermeni Devrimci Federasyonu, Avrupa’nın dikkatini çekmek için 26 Ağustos 1896’da İstanbul’daki Osmanlı Bankası’na saldırıda bulundu. Ancak amaç gayesini aşıp daha fazla vahşet yarattı; başkentte çeteler, azınlık topluluklarına saldırdı, kırsal kesimde katliamlar yaşandı. Avedis o sırada 19 yaşındaydı ve geleceğin pek güvenli olmadığını tahmin ederek Köstence’ye yerleşti.
Avedis Romanya’da yerel dillerden birkaçını hızla özümsedi ve manifatura ticaretini inceledi. Garabed Aşıkyan kitabında “Akıllı, uyanık ve çalışkan bir gençti, kısa sürede kendi dükkânını açmayı başardı ve toplumun saygın bir üyesi oldu” diyor. [16]
Romanya Krallığı, I. Dünya Savaşı’nda Ağustos 1916’da Müttefik Devletler (Rus İmparatorluğu, Fransa ve Birleşik Krallık) saflarında savaş ilan etti. Rus kuvvetleri Moldova’ya çekildi. Romanya, Merkezi Güçlerin (Almanya ve Avusturya-Macaristan ile Osmanlı İmparatorluğu dahil) kontrolü altındaydı, bu nedenle Avedis, savaşın sonlanana kadar Odessa’ya (Rus İmparatorluğu) geçti.
1918’deki Mütareke’den sonra Avedis, Galați’ye yerleşti ve Romanya’nın yedi şehrinde yedi dükkân açtı; hepsi de manifaturacıydı. İçlerinden biri Köstence’deydi ve başına yeğeni Istepan Allahverdiyan’ı koydu; sonunda Istepan hepsini başardı. Daha sonra Avedis, ortakları Seferyan kardeşlerle birlikte bir tekstil fabrikası kurdu. “Galatziana” şirketi şehirde iyi biliniyordu.
Yaklaşık 1920’de Avedis, Rozika (Rosa) (evlenmeden önce Lazarovici) Avedis Bohcelyan’la (Ağustos 1897, Romanya-Mart 1986, New York) evlendi; Roza’nın ailesi Ermeniydi, şimdi olan Romanya tarihi olarak Moldavya’da, Galați’ye yakınFocşani şehrinde yaşıyorlardı. Dört kız kardeşi ve dört erkek kardeşi vardı.
Bu çiftin 1923 yılında bir kızı oldu ama bebeklik döneminde öldü; sonra bir oğulları ve bir kızları oldu:
- Andrei Berc Avedis Bohcelyan ( 12 Nisan 1925, Galati-2005, Philadelphia)
- Alis (evlenmeden önce Avedis Bohcelyan) Bedrig Armenag Bohcelyan (1928, Galați-24 Aralık 2020, Philadelphia)
1933’te Avedis, kız kardeşi Mannik ve erkek kardeşi Armenag’la birlikte Köstence’deki Carol Bulvarı üzerinde büyük bir bina inşa etti; zemin katı ticarethane ve perakende satış alanıydı ve üst katlar kiralık dairelerdi. Daha sonra, Köstence’deki 69 Tomis Bulvarı’nda başka bir bina satın aldılar ve buraya Hotel Paris adını verdiler.
Avedis, 28 Şubat 1941’de erken öldü ve Bükreş’te toprağa verildi. 30 Aralık 1947’de Komünist Parti’nin gücü pekiştirildi ve Kral Michael tahttan çekildi ve Romanya sonunda Sosyalist Cumhuriyet oldu. Hükümet tüm özel mülklere el koydu, bu yüzden Rozika ve çocukları Bükreş’e taşındı. Romanya’dan ayrılan çoğu Ermeni gibi, Rozika ve Berc Beyrut’a gittiler ve Amerika Birleşik Devletleri vizeleri gelince 1962’de Los Angeles’a geçtiler. Lakin Berc 1966’da New York’ta iyi bir iş buldu ve ikisi de oraya taşındı. Rozika, 89 yaşında Queens’te öldü.
Armenag Antreas Bohcelyan (1879, Kayseri- Eylül 1942, Predeal [Romanya’da dağlık tatil beldesi]) Kayserili Aşıkyan soyundaki erkeklerinin çoğu gibi girişimcilik becerilerini erken yaşta, ilk olarak Bandırma’da öğrendi. Balkan Birliği (Sırbistan, Yunanistan ve Karadağ ) Osmanlı İmparatorluğu’na karşı savaşıp kazandığında (Ekim 1912-Mayıs 1913), Armenag Köstence’ye taşındı. Önce sarraf, ardından bakır tüccarı oldu.
1915 civarında Armenag, Armenuhi (evlenmeden önce Khaçadur Semizyan) Armenag Bohcelyan’la (1895 civarı, Romanya-Ocak 1934) evlendi, Armenuhi’nin ailesi Kayseri’nin küçük bir kasabası olan Everek/Develi’dendi. I. Dünya Savaşı sırasında Armenag ve Armenuhi, Rus İmparatorluğu’na, Odessa’ya gittiler, gel gör ki Avedis ve Armenag kardeşler boş durmadılar, para kazanmak al-sat yaptılar.
Armenag ile Armenuhi’nin iki oğlu oldu; üçüncü çocukları bebekken ölen bir kızdı:
- Bedrig Armenag Bohcelyan (1917, Odessa-1984, Philadelphia)
- Aram Armenag Bohcelyan (1919, Köstence-21 Mayıs 1937, Romanya, Brateş Gölü’nde boğularak vefat etmiştir)
Savaş sonunda, Armenag Köstence’ye döndü ve bir altın ipek mağazası açtı. Varlıklı biri olduğundan, bir giyim mağazası, evi ve mülkü vardı. Armenag, Avedis’in Galați’de kurduğu fabrikaya hissedar oldu. Galați’de yaşamak için evini ve dükkânlarını sattı. Ardından Armenag, huzur ve rahatlık başkentin keyfini içinde çıkarmak için Bükreş’te bir bina satın aldı. Ne yazık ki eşi Armenuhi tüberküloza yakalanıp Ocak 1934’te öldü; onu Köstence’ye gömdüler. [17]
Kasım 1936’da Armenag, Ağavani (evlenmeden önce Eranosyan) Armenag Bohcelyan’la (1893, Varna- 1977, Philadelphia) yeniden evlendi. Ağavani Bay Benliyan’ın dul eşiydi; her iki evliliğinden de çocuğu olmadı.
21 Mayıs 1937 tarihi Armenag için bir trajedi oldu. En küçük oğlu Aram, okul tatilinde arkadaşlarıyla Brateş Gölü’nde yüzerken çamura saplanıp öldü. Arkadaşları onu kurtarmaya çalıştı ama başaramadı. Daha sonra cesedi bulundu ve Galați mezarlığına defnedildi. Cesedi daha sonra mezardan çıkarılıp Köstence’deki Ermeni mezarlığında ailesinin yanına defnedildi.
Birkaç yıl sonra Armenag boğaz kanserine yakalandı. Tedavi için Viyana’ya gitti ama işe yaramadı. Eylül 1942’de Romanya’ya dönüp dağlık bir tatil yeri olan Predeal’de öldü. Cesedi ilk karısının yanına gömülmek üzere Köstence’ye getirildi. O arsayı bir şapel inşa etmek ve oğlunun cesedini oraya taşımak amacıyla satın almıştı lakin planlarını gerçekleştiremeden oraya kendisi gömüldü.
1947’de Romanya’daki komünist hükümet Armenag’ın mülklerine el koydu. Armenag’ın annesi Güldudu, ikinci karısı Ağavani ve oğlu Bedrig, 1934’ten önce Bükreş’te satın aldığı Spataru Caddesi 32 numaradaki binada yaşıyorlardı. Kısa süre sonra hükümet bu ailenin tüm servetine el koydu. Güldudu, 1957 yılında Bükreş’te öldü.
Aralık 1962’de Bedrig Bohcelyan, eşi, oğlu ve üvey annesi Ağavani, Amerika Birleşik Devletleri’ne giriş belgelerini almak üzere Beyrut’a gittiler. Aralık 1964’te Greater Philadelphia bölgesine yerleştiler.
Harutyun (Haygaz) Hovhannes İğneciyan (1896 civarı, Kastamonu-ö. Köstence) I. Dünya Savaşı sırasında İstanbul’daydı, bu yüzden hayatta kaldı. Sonra Köstence’ye geçti ve bir dükkân açtı. Ailesi onun Romanya’ya geldi. Genç yaşta öldü.
Mari (evlenmeden önce Hovhannes İğneciyan) Haygazun Süzmeyan (30 Aralık 1887, Kastamonu-23 Kasım 1982, Los Angeles) 1913 dolaylarında Haygazun Süzmeyan’la (1890 civarı, Kastamonu-1967 civarı, Los Angeles) evlendi. Kayserili Aşıkyan ailesindeki evliliklerinin çoğu gibi, onlar da akrabaydı; damat Asanet’in (gelinin annesi) yeğeniydi ve erkeklerin çoğu gibi o da bir tüccarlık öğreniyordu.
Soykırım sırasında Mari, annesi Asanet ve küçük kardeşleri Hayg, Ovsanna ve Nubar’la birlikte Kastamonu’ya uzak olmayan bir köye sürüldü. Haygazun askere çağrıldı lakin bu ölüm anlamına geliyordu. Rum ve Türk arkadaşlarının evlerinde saklandı. Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi, Müttefikler ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki savaşı sona erdirdi. Haygazun yeniden ortaya çıktı, İstanbul’daki eşinin ve ailesinin yanına gitti.
Haygazun, Üsküdar’da Ermenilerin, Rumların ve diğer azınlıkların yaşadığı bir ev buldu. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ithalatçılara satılacak işlemeli kadın kıyafetleri yapmak için mahallenin genç kadınlarını tuttu. Çalışanları, onlara verdiği numuneyi renk, tasarım, boyut vb. Uygun olarak çoğalttılar. Sonra, amcası Hampartsum Ağa (Peruz’un babası) [bkz. II. PAYLAŞIM], ondan Lozan’daki Bedros İğneciyan’a doğu halıları göndermesini istedi ve o da gönderdi. 1920’lerin ortalarında Haygazun, Mustafa Kemal’in (Atatürk) 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’ni kurması ve köklü değişiklikler yapması nedeniyle ailesini Köstence’ye yerleştirdi [bkz. II. PAYLAŞIM].
Haygazun, kardeşi Levon tıbbi tedaviye ihtiyaç duyunca onu İsviçre’ye götürdü. Köstence’deki ailesinden ayrılmadan önce, kız kardeşinin oğlu Taniel Camcıyan’ı tuhafiye/manifatura dükkânın başına yerleştirdi. Bu genç adam görevinde başarısız oldu; onun yerine bir bakkal dükkânı açtı.
Haygazun’un Lozan’da kalacağı süre uzundu ve burada geçimini sağlamak için bir halı mağazası açtı. Kardeşi Levon İsviçre’de ölünce Hayguzan Romanya’ya döndü. Avrupa deneyimi, Ermeni toplumu içinde yaşamayı özlemesine neden oldu, bu yüzden oğulları için iyi Ermeni okullarına sahip Bükreş’e yerleşmeye karar verdi.
Mari (evlenmeden önce Hovhannes İğneciyan) ve Haygazun Süzmeyan’ın dört çocuğu vardı:
- Hagop Haygazun Süzmeyan (1919 civarı, İstanbul-genç yaşta apandisitten Bükreş’te ölmüştür)
- Berc Haygazun Süzmeyan (15 Eylül 1918, Köstence-21 Ekim 2000, Los Angeles)
- Hagop/Jacob Haygazun Süzmeyan (20 Eylül 1925, Bükreş-2 Ağustos 2010, Los Angeles)
- Levon/Leo/Leofet Haygazun Süzmeyan (30 Aralık 1926, İsviçre-2 Eylül 2004, Los Angeles)
Mari ve Haygazun’un ilk çocukları Hagop’un apandisiti vardı. Onu Bükreş’teki bir hastaneye götürdüler fakat operasyon sırasında öldü. Onu Köstence Ermeni mezarlığına gömdüler. Başka bir oğulları daha olunca ona da Hagop adını verdiler.
Oğulları, yeni mesleki beceriler öğrendikleri Sighisoara Alman yatılı okuluna yerleştirildi. Romanya 1948’de Sosyalist Cumhuriyet olunca, tüm Ermeni işadamları gibi Haygazun da malvarlığını, dükkânlarını, fabrikalarını, mülklerini ve evlerini kaybetti. Bu aile, İran’ın tebaası olduklarından Romanya’yı erken terk edebildikleri için şanslıydı. Çıkış vizeleri gelir gelmez 1951’de Beyrut’a gittiler. Birkaç yıl sonra Levon Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etmeye karar verdi ve ardından kardeşleri onu takip edip ebeveynlerini de yanlarına aldılar. Hepsi Los Angeles’a yerleşti ve ebeveynleri Kaliforniya’da öldü.
Vahram Hovhannes İğneciyan (28 Mayıs 1901, Kastamonu-21 Nisan 1983, Los Angeles) Hovhannes ve Asanet’in ileri yaşlara kadar hayatta kalan tek oğluydu. Soykırım sırasında Vahram ve babası tehcir edilerek Halep’e gönderilmiş ve hayatta kalmışlardır. Vahram ve babası Haygazun, İstanbul’a giderken akrabalarını görmek için Adana/Mersin’e uğradı.
Vahram’ın en büyük erkek kardeşi Harutyun Hovhannes İğneciyan 1920 dolaylarında Köstence’de bir mağaza açtı ve ailesi onun yanında gitti. Harutyun’un ölümünden sonra aile Bükreş’e taşındı.
Eğlenceli bir adam olan Vahram evlenmedi. Kız kardeşi Ovsanna, 1929’da Hagop Parseğ Aşıkyan’la evlendikten sonra, Vahram ve Hagop kayınbiraderi oldular ama daha da önemlisi son günlerine kadar onunla iş ortaklıklarını sürdürdüler. Hagop, Beyrut’taki kayınbiraderi Sarkis Bakalyan’dan Bükreş’te büyük bir bakkal dükkânına yatırım yapmasını istedi ve Sarkis parayı gönderdi. Hagop ve Vahram, II. Dünya Savaşı’na kadar Piatsa Grevitsa’daki bakkalı işlettiler. Sonra Hagop ve Vahram evlerinden çorap ve tuhafiye malzemesi üretmek için bir makine aldılar. 1944’te Sovyet birlikleri Romanya’ya girdi ve ülke 1947’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne (SSCB) bağlandı. Hagop ve Vahram kooperatiflerde çalışmaya zorlandı.
Romanya’da on yıllık bir sefaletten sonra Hagop, ailesinin Lübnan’a gidebilmesi için gereken vizeyi aldı. 1959’da Hagop, eşi Ovsanna, oğlu Pakrat ve kayınbiraderi Vahram Beyrut’a geldiler. O tarihte Bakalyanlar Badaro’da asansörlü modern bir binaya taşınmışlardı. Hagop’un ailesi, Beyrut şehir merkezindeki Bashoura, Khandaq al-Ghamiq’teki eski dairelerine yerleşti.
Hagop’un ağabeyi Garabed 1951’de Beyrut’a gitmek için Romanya’dan ayrılıp Mar Mikael/Beyrut’ta yerleşerek yeğenlerinin Karantina’daki un değirmeninde kahve işine başlamıştı. En önce Garabed’in çocukları Lübnan’dan ayrıldı, ardından 1959’da anne ve babası onları izledi. Vahram İğneciyan ve Hagop Aşıkyan, kahve kavurma ve öğütme işini kardeşi Garabed’den devraldı. 1961’de Vahram, Hagop ve ailesiyle birlikte Los Angeles’a yerleşti.
Hayg Hovhannes İğneciyan (1906 civarı, Kastamonu- ö. Bükreş) I. Dünya Savaşı sırasında bir çocuktu, annesi ve kardeşleri Kastamonu’daki evlerine yakın bir köye sürüldü. Ailesiyle birlikte İstanbul’a taşındı ve ardından Köstence’ye doğru yola çıktı. Bükreş’te genç yaşta öldü.
Ovsanna (evlenmeden önce Hovhannes İğneciyan) Hagop Aşıkyan (3 Ağustos 1907, Kastamonu-22 Ocak 2001, Los Angeles) Soykırım başladığında yaklaşık sekiz yaşındaydı. Annesi Asanet, ablası Mari, kardeşleri Hayg ve Nubar’la birlikte Kastamonu’daki evlerinden çok uzakta olmayan bir köye sürüldü. Daha sonra İstanbul’da babaları ve erkek kardeşleri Vahram’a katıldılar. En büyük erkek kardeşi Harutyun, Köstence’ye yerleştiğinden, ailenin geri kalanı da Romanya’ya taşındı. Romanya’da okumuş olmalı.
Ovsanna 4 Nisan 1929’da Hagop Parseğ Aşıkyan’la (1901, Adana-10 Ocak 1989, Los Angeles) evlendi. Damat ve gelin, Hacı Harutyun İğneciyan’ın torunlarıydı; Hagop’un annesi Diruhi (evlenmeden önce Hacı Harutyun İğneciyan), Parseğ Aşıkyan, Ovsanna’nın babası ise Hovhannes Harutyun İğneciyan’dır.
Çiftin bir oğlu oldu:
- Hovhannes-Pakrat Hagop Aşıkyan (1930, Köstence-1996, Los Angeles)
1959 sonbaharında Ovsanna ile Hagop, oğulları Pakrat ve Vahram Beyrut’a geldi. Amerika Birleşik Devletleri’ne gidiş belgelerini temin etmek için yaklaşık iki yıl beklediler. Bu arada, Khandaq al-Ghamiq’deki dairede yaşıyorlardı. Hripsime’nin en büyük oğlu ve kızının ailesi de onlarla birlikte aynı dairede yaşıyordu.
Hagop ve Ovsanna’nın oğlu Pakrat, Malifer Şirketi’nde (Malikyan ailesine ait) çalışırken, Hagop ve Vahram Garabed’in kahve işine devam etti.
Ovsanna, Hagop, Pakrat ve Vahram, 1961’de Los Angeles’a geldiler. Ailenin erkekleri, Encino’daki Moorpark Caddesi’nde bir ev alana kadar çok çalıştılar. Ovsanna mutfağının ve bahçesinin tadını çıkardı. Oğlu evlendi, Hayg ve Sarkis adında iki oğlu oldu. Kocası, erkek kardeşi, oğlu ve gelininden sonra vefat etti.
Nubar Hovhannes İğneciyan (1913 civarı, Kastamonu-ö. Bükreş) I. Dünya Savaşı sırasında bir bebekti. Annesi ve kardeşleri Kastamonu’daki evlerine yakın bir köye sürüldü. Sonra annesi onu babası ve kardeşi Vahram’ın yaşadığı İstanbul’a götürdü. Ardından Bükreş ve genç yaşta öldüğü Köstence’ye taşındılar.
Hripsime (evlenmeden önce Taniel Allahverdiyan) Karekin Ayanyan (1883 civarı, Bandırma-12 Ocak 1984, Knoxville) [18] I. Dünya Savaşı’ndan önce Karekin Garabed Ayanyan’la (d. Bandırma-1947, Köstence) evliydi.
Karekin, Bandırma’da bir Ermeni okulunda öğretmendi. Daha sonra Köstence’deki Ermeni okulunda öğretmenlik yaptı. 27 Ağustos 1916’da Romanya Krallığı I. Dünya Savaşı’na Müttefikler safında girince Karekin, Hripsime ve oğulları Garabed akrabalarının yanına Rusya’nın Odessa şehrine geçtiler. Karekin burada para kazanmak için ticaret yapmaya başladı. Kızları Hermine de orada doğdu.
Ayanyan ailesi savaştan sonra 1918’de, Hripsimé’nin anne babası, kız kardeşi Nıvart ve erkek kardeşi Kevork’un yaşadığı İstanbul’a gitti. Karekin, Mahmutpaşa Çarşısı’nın önemli bir yerinde ( Kapalı Çarşı ile Eminönü arasında ) bir tezgah açtı ve kumaş sattı.
Mustafa Kemal 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı olup Ankara’yı başkent ilan edince, gerçekleştirdiği radikal reformlar Ermenileri korkuttu. Hripsime, çocuklarını anneannelerinin yanında bırakarak Karekin’le birlikte Lozan’a dayısı Bedros İğneciyan ve eşi Peruz’u ziyarete gitti. Gelecekleri için oradaki fırsatları araştırdılar ve belki de kalmaya teşvik edilmediler.
Çift çocuklarını almak için İstanbul’a döndü ve ikinci kez son çocuklarının doğduğu Köstence’ye yerleşti. Karekin, Garabed Aşıkyan’la tahıl ticareti işinde ortak oldu. Bir iki yıl sonra ayrıldılar. Ardından Karekin bir kumaş mağazası açtı ve başarılı oldu.
Hripsime ve Karekin’in üç çocuğu oldu.
- Garabed Karekin Ayanyan (7 Eylül 1914, Bandırma-21 Kasım 1991, Philadelphia)
- Hermine (evlenmeden önce Karekin Ayanyan) Hagop Cirikyan (12 Mayıs 1918, Odessa-12 Şubat 2014, Knoxville)
- Serko Karekin Ayanyan (15 Aralık 1923, Köstence-26 Mayıs 2019, Jamaika)
Karekin’in göğüs ağrıları vardı; doktorları ona anjin olduğunu söyledi. 1947’de öldü ve Köstence Ermeni mezarlığına gömüldü. Ayrıca o yıl Romanya Sosyalist Cumhuriyet oldu. Nüfusun çoğunluğu servetini ve işlerini kaybetti. Hripsime ve çocukları Bükreş’e taşındı. Siyasi iklime rağmen Garabed, Hermine ve Serko evlenip Hripsime’ye beş torun verdi. Yine de azimlerinin sınırları vardı; 1960 sonlarında Ayanyanların/Cirikyanların tamamı Beyrut’a gitti. Hripsime, Garabed, karısı ve oğlu; Hermine, kocası ve oğlu, Hagop Aşıkyan’ın ailesiyle birlikte Bakalyanların Hendek el-Ghamiq’teki eski dairesinde yaşıyordu. Serko’nun ailesi, eşi ve üç kızı başka bir daire kiraladı. UAEEY Amerika Birleşik Devletleri’ne girmeleri için gerekli bir yıldan biraz fazla bir sürede temin edebildi.
1961’de Hripsime, Garabed ve Hermine’nin aileleriyle birlikte Philadelphia’ya yerleşti. Serko’nun ailesi sonunda New York’a yerleşti. Hermine’nin oğlu Ara Cirikyan, Knoxville’de bir iş bulunca, Hripsime onlarla birlikte taşındı ve ölene kadar orada yaşadı. Knoxville’e gömüldü; ne yolculuk!
Harutyun (ismi diğer Artin) Taniel Allahverdiyan (1885 civarı, Bandırma-1970’ler, Erivan) Bandırma’da büyüdü ve 1913 dolaylarına kadar orada yaşadı. Ailesi Köstence’ye taşınınca onlara katıldı. Romanya Krallığı 27 Ağustos 1916’da Müttefiklerin safına girdiğinde akrabalarının peşinden Odessa’ya (Rusya İmparatorluğu) geçti.
Kayserili Aşıkyanların çoğu gibi Harutyun da para kazanmak için at-sat yapıyordu. Fakat gönüllü Ermeni birliklerine katılmak konusunda benzersizdi: Önce 1917’ye kadar Rus İmparatorluk Ordusu’na katıldı ve ardından Rus Devrimi’ni (8 Mart 1917-7 Kasım 1917) gözlemledi. Daha sonra Birinci Ermeni Cumhuriyeti’ne (1918-1920) tanıklık etmek için Erivan’a gitti. Oradan İstanbul’a, oradan da Kilikya’ya geçti. Kilikya Seferi (La campagne de Cilicia) olarak da bilinen Fransız-Türk Savaşı’nda Fransız Ermeni Lejyonu’nda (La Légion Arménienne) gönüllü olarak görev yaptı. Ekim 1921’e kadar gerçekleştirilen birkaç savaşın ardından Fransızlar, Türkleri desteklemek için Ermenileri terk etti. Harutyun, annesini, kız kardeşini ve erkek kardeşini görmek için İstanbul’a döndü ve oradan Köstence’ye gitti.
1924 civarında, Harutyun Elena’yla (evlenmeden önceki soyadı bilinmiyor) evlendi; Çernivtsili (Batı Ukrayna) olan Elena’nın ataları Polonyalıydı; 20. yüzyılın başında bu bölgede hem Romanya hem de Ukrayna ulusal hareketleri başladı.
Çiftin iki oğlu oldu:
- Taniel Harutyun Allahverdiyan (1927, Köstence- ö. Erivan)
- Istepan Harutyun Allahverdiyan (1931, Köstence-ö. Erivan)
Garabed Aşıkyan’ın kitabına göre, Harutyun Allahverdiyan savaş yıllarında kârlı işlerle meşgul olmuş ve Rusça bilgisinin faydasını görmüştür.
Sovyetler, II. Dünya Savaşı sırasında nüfusunun önemli bir bölümünü kaybetği için Ermenice Nerkağt, geri dönme çağrısında bulundu. 25 Kasım 1945’te radyo duyuruları Moskova, Erivan, Bulgaristan, Romanya, Londra, Paris ve Beyrut’ta haberler yayınladı. Sovyet delegeleri, yolculukları düzenlemek ve yerel kurullara yardımcı olmak için diasporadaki Ermeni topluluklarına gönderildi. 1946’dan 1948’e kadar “2.866 Romanyalı Ermeni” [19] Sovyet Ermenistan’a gönderildi; aralarında Harutyun Allahverdiyan’ın ailesi de vardı.
Harutyun’un karısı Elena çok kibar bir kadın olmalı ve oğullarına iyi bakmış. Ermenistan’da yeni bir kültüre uyum sağladı ve Ermenice öğrendi. Erivan’ın kuzeyinde bir semt olan Nor Arapgir’de yaşıyorlardı. Harutyun tramvay bileti sattı, Taniel ve Istepan da evde saat tamir etti. Oğullarının ikisi de evlendi ve her biri kendine ayrı bir ev inşa edip çoluk çocuğa karıştı. 1960’larda Harutyun emekli oldu ve hükümetten emekli maaşı aldı.
Yazar Garabed Aşıkyan, Uzun Aşıkyan Tarihi’nde Harutyun’u sinsi ve kurnaz biri olarak şöyle anlatıyor: “sokaklarda yaptığı anlaşmalarla yaşar. İyi kazanıyor ama akılsızca harcıyor.” [20] Bu bize bir fikir verebilir lakin Harutyun farklı zamanlarda yaşamış olsaydı, orduda subay olabilirdi denilebilir, kuzu olmadığı kesindir.
Nıvart (evlenmeden önce Taniel Allahverdiyan) Garabed Baltayan (1889 civarı, Bandırma-1965 civarı, İstanbul) [Bkz. III. PAYLAŞIM]
Kevork Taniel Allahverdiyan/1923 sonrası Allahverdi (1891, Bandırma’da-8 Mayıs 1970, İstanbul) [Bkz. II. PAYLAŞIM ]
Garabed Parseğ Aşıkyan (13 Ekim 1889, Adana-1983, Güney Kaliforniya) Uzun Aşıkyan Tarihi’nin yazarıdır; babası ailenin Kayseri’ye yerleşen atasının torunudur. Babası Parseğ, Adana’da ticaret ilişkileri kuran ve zenginleşen ilk kişiydi; kardeşleri Dikran Parseğ Aşıkyan, Mihran Aşıkyan (bkz. I. PAYLAŞIM) ve diğerleri onu takip etti. Garabed, Adana’da Surp Asdvadzadzin Ermeni Kilisesi ve yüksek çan kulesinin bitişiğindeki büyük bir blokta yaşıyordu. Bu binanın bir bölümünde ailesi -babası Parseğ, annesi Diruhi, kız kardeşi Hayguhi, Marina ve küçük erkek kardeşi Hagop- kalıyordu. Amcaları Dikran ve Mihran ile aileleri, dedesi Parseğ ve büyükannesi Hripsime de evin farklı bölümlerinde yaşıyordu.
Garabed, Adana’da Ermeni Apkaryan Okulu’na kaydoldu ve eğitimine bir Fransız okulunda devam etti. 1901 yılında babası öldüğünde Garabed 16 yaşındaydı ve annesi Diruhi kardeşi Hagop’a hamileydi. Babasının çiftliğini ve gayrimenkullerini yönetmeye başladı; kısa bir süre sonra devlet sözleşmelerinin nasıl işlediğini öğrenmek için avukat Mihran Efendi Kasarcıyan’ın ofisinde kuzeni Murad Dikran Aşıkyan’ın (bkz. I. PAYLAŞIM) yanında çıraklık yaptı.
Zengin bir ailenin oğulları olan kuzenler Garabed ve Murad Aşıkyan şımarık gençlerdi; kendi atları vardı, kadınların peşindeydiler ve fotoğraf toplamayı seviyorlardı. Garabed kitabında babasının ölümünden sonra sahip olduğu atın hikâyesini anlatır. Üç yaşında bir taydı. Birçok kişi bu atı satın almak istemiş ancak bir gün, 1909 Ermeni Katliamı’ndan sonra Adana Valisi olan Cemal Paşa atı görmüş ve satın almak istemiştir. Garabed Kahire’de olduğundan satışı amcası Dikran Aşıkyan gerçekleştirmiştir. Paşa, at için 25 altın ödemiş (oysa atı 14 altına satın almışlar) ve gemiyle İstanbul’a göndermiş. Daha da önemlisi, daha sonra Cemal Paşa, savaşın çoğunu Halep’te geçiren Dikran Aşıkyan’ın ailesinin hayatını kurtarmış. [Bkz. I. PAYLAŞIM]
13 Nisan 1909’da başlayan Adana Katliamı sırasında, Garabed, annesi Diruhi’yle Kahire’deki akrabalarını ziyaret etmekteydi. Kardeşleri katliamlara tanık olmuş [bkz. I. PAYLAŞIM]; evlerinden kaçmışlardı. Döndüklerinde evde hiçbir eşya kalmamıştı. Aşıkyanlar evlerini Mersin’e taşıdılar; erkekler haftayı Adana’da geçirir, pazar ve tatil günleri Mersin’e giderdi.
Dikran Aşıkyan ve kayınbiraderi Sarkis Bakalyan 1908’de Zürih’ten modern, mekanik bir un değirmeni satın alıp 1 Ocak 1909’da “Aşıkyan-Bakalyan” firmasını tesis ettiler. [Bkz. I. PAYLAŞIM] Osmanlı İmparatorluğu I. Dünya Savaşı’na girdiğinde ordu, Adana’daki Aşıkyan-Bakalyan un değirmeninin komutasına el koydu. Şanslıydılar çünkü Garabed Aşıkyan ve Kayserili Uzun Aşıkyan ailesinin Kilikya’daki erkekleri hem askerlikten hem de tehcirden muaf tutuldu. Her “işçi”nin fabrikada bir görevi vardı ve Osmanlı İmparatorluğu Dairesi sık sık defterleri teftiş ediyordu. I. Dünya Savaşı 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi’yle Osmanlı Devleti için sona erdi.
I. Dünya Savaşı boyunca, Aşıkyan ve Bakalyan un değirmenine yüksek bir subay nezaret ediyordu. 1919’da bu subay, Aşıkyan-Bakalyan ailelerini bir an önce şehri terk etmeleri için uyardı. Hemen hemen bütün aile Kıbrıs’a geçti ama Garabed kitabında ayrılıp ayrılmadığını belirtmiyor. 1920 yılına kadar Kilikya’da bulunduğu anlaşılmaktadır.
I. Dünya Savaşı’ndan sonra Kilikya, Müttefik (İngiliz, ardından Fransız) kuvvetleri tarafından işgal edildi ve Soykırım’dan kurtulan Ermeniler için yeni bir hayat başladı. Garabed Aşıkyan, 1918’den 1920’ye kadar Adana’da aileye liderlik etti. Birinci Ermeni Ulusal Birliği feshedildikten sonra, ikinci bir Ermeni Ulusal Birliği kuruldu ve üç adam –Yesayi Bızdikyan, Setrak Gebenliyan ve Garabed Aşıkyan– birliğin sorumluluğunu üstlendi. Aşıkyan ayrıca saymanlık görevini de üstlendi; kitabında herhangi bir Ermeni siyasi partisine üye olmadığı için bu görevi aldığını belirtiyor. Fransızlar, Adana mahallelerini gözetlemek için Elli Adamlık Milis Güçleri oluşturmuştu ve komuta Garabed Aşıkyan’daydı.
20 Eylül 1920’de, aralarında Garabed Aşıkyan’ın da bulunduğu Ermeni Ulusal Birliği’nin altı üyesi, Fransızların artık Ermenileri desteklemediği için İskenderun’a sürgün edildi. İskenderun’a vardıklarında Şam’a ve Beyrut’a geçmelerine izin verilmedi. Garabed, kitabında Adana’da doğup büyüdüğünü ama yeni düzenlemeler nedeniyle Adana’ya gitmesi halinde hapse atılacağını açıklıyor. İskenderun’daki görevliler İstanbul’a gitmesine izin verdiler. Başkentte, Adana’ya gitmek etmek için Fransızlara başvurdu ama talebi reddedildi.
Garabed, 18 Nisan 1921’de İstanbul’da Bercuhi (evlenmeden önce Hovagimyan) Garabed Aşıkyan’la (1 Mayıs 1895, Kartal, İstanbul-24 Temmuz 1983, Sherbrooke) evlendi. Bercuhi, Bağdasar ve Zaruhi (evlenmeden önce Baronyan) Hovagimyan’ın en küçük kızıydı ve iki kız kardeşi, Fransuhi, Roksan ile bir erkek kardeşi, Hrant, vardı. Hovagimyanlar Kartal’da yaşıyorlardı; babasının bir çiftliği, meyveliği, inekleri, koyunları vb. vardı. Bercuhi, Kartal Ermeni okulundan mezun olduktan sonra eğitimini Adapazarı Amerikan Hayuhyats Okulu’nda tamamladı.
Bercuhi, torunlarına, büyükbabalarının, sonunda kabul etmeden önce üç kez kendisine evlenme teklif ettiğini anlatmıştı. Ermenice, Türkçe ve İngilizce biliyordu. Çağdaşı çoğu kadınının aksine fikirlere, kitaplara, yazmaya ve okumaya ilgi duyuyordu. Bercuhi ayrıca okul arkadaşlarıyla mektuplar, kartpostallar aracılığıyla iletişimini sürdürdü ve Kanada’ya göç ettiğinde çocukları onu Verjin, Nazeli ve Roz’la yeniden bir araya gelmesi için Boston’a götürdü. Ayrıca Köstence ve Beyrut’ta edebi kuruluşlar kurdu. Kendi kuşağının Ermeni kadınlarının çoğunluğu, yemek pişirme, hamurişleri, örgü, nakış, dantel ve oya becerileriyle evlerini ve çocuklarını gururlandırırken Bercuhi’nin başka meziyetleri vardı.
Evlendikten sonra Garabed, Bercuhi’yi annesi, erkek kardeşi Hagop, kız kardeşleri Hayguhi Bakalyan ve Marina Aşıkyan ve akrabalarıyla tanıştırmak için Kıbrıs’a, Larnaka’ya götürdü [Bkz. I. PAYLAŞIM]. Kıbrıs’ta ikinci yıl ardından Garabed, Larnaka’da yazlar çok nemli olduğu için İstanbul’a geçmek ve Kilikya’ya dönmeyi umuyordu. Karısı Bercuhi’yi, annesi Diruhi’yi ve kardeşi Hagop’u alıp İstanbul’a doğru yola çıktı.
Garabed Aşıkyan, İstanbul’da kalmasının kendisi için tehlikeli olduğunu, özellikle de adının kara listede olduğunu için, fark etti. Garabed, Bercuhi, Diruhi ve Hagop, gece İstanbul’dan Köstence’ye giden bir gemiye bindiler. Kayserili Aşıkyanların çoğu çoktan rahat bir şekilde Romanya’ya yerleşmiş ve refaha kavuşmuştu. Garabed’in tutkusu Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeni siyaseti yürütmek olsa da ailesine bakmakla yükümlüydü; o ve kardeşi Hagop, Köstence’de tahıl ticaretine başladılar.
Bercuhi ve Garabed’in bir erkek ve ardından bir kız-erkek ikizler olmak üzere üç çocukları oldu:
- Parseğ-Mıher Aşıkyan (1923, Köstence-1931, Mamaia’da boğularak vefat etmiştir)
- Ayda-Zaruhi Garabed Aşıkyan (13 Kasım 1927, Köstence-24 Nisan 2001, Güney Kaliforniya’da)
- Baruyr-Bağdasar Aşıkyan (13 Kasım 1927, Köstence-2006, Ottawa)
1929’da Bercuhi, kayınvalidesi Diruhi ve oğlu Parseğ, ikizleri Ayda ve Baruyr’u yanına alarak baldızları Hayguhi Bakalyan ve Marina Aşıkyan’la çocuklarını ziyaret etmek üzere Kıbrıs’ın Larnaka kentine gitti. İkizler kuzenleri Mampile, Şake, Vasken ve Sirarpi’yle oynamak için çok küçüktü ama Parseğ bu ziyaretin tadını çıkardı.
Parseğ parlak bir çocuktu ve gelecek vaat ediyordu. Ne yazık ki ailesi güneşlenirken Mamaia Plajı’nda (Karadeniz’de Köstence’nin kuzeyinde) boğuldu.
Ayda ve Baruyr Köstence’de okudular, orada Rumence ve daha sonra Fransızca öğrendiler. İkizler anne-babalarıyla Ermenice, babaanneleri Diruhi’yle Türkçe konuşuyorlardı. Hayguhi (evlenmeden önce Aşıkyan) Bakalyan 1937’de dul kaldı; ertesi yaz kızı Mampile (19 yaşında), oğlu Vasken (17 yaşında) ve yeğeni Şake (17 yaşında) [kız kardeşi Marina Aşıkyan’ın kızı] ile Romanya’ya gitti. Köstence ve Bükreş’teki akrabalarını ziyaret ettiler. Beyrut’a döndüklerinde gemide Diruhi de onların yanındaydı.
Liseyi bitirdikten sonra Ayda ve Baruyr, Bükreş’te üniversiteye gittiler. Ayda eczacı, Baruiyr ise mühendis oldu ve uçaklar konusunda uzmanlaştı. İki dünya savaşı arasında Romanya’da sanayi ve kentleşme arttı fakat dengeli değildi. Romanya, 30 Aralık 1947’de Sosyalist Cumhuriyet olunca, rejim, modern liberal siyasi ve ekonomik modelden totaliter bir rejime doğru kökten değişti. Parti, tarafından “Securitate” (Devlet Güvenlik Bakanlığı) kuruldu ve 1960 yılına kadar Sovyetleştirme veya Ruslaştırma politikaları uygulandı.
Garabed Aşıkyan, yeğenleri Pakrat ve Vasken Bakalyan’dan ailesi içim Lübnan vatandaşlığı edinmelerini istedi ve onlar da gerekeni yaptılar. Garabed, Bercuhi, Ayda ve Baruyr, Köstence’den gemiyle ayrılarak Haziran 1951’de Beyrut Limanı’na vardılar.
Kız kardeşleri Hayguhi ve Marina, annesi, yeğenleri Garabed ve ailesini Lübnan’da karşıladılar. Mar Mikael’de, Saint Mikael Maruni Kilisesi’nin (Burj Hammud’un güneyinde) karşısında birinci katta bir daire buldular. Hayguhi, Beyrut Saint-Joseph Üniversitesi’nde Eczacılık Fakültesine devam edebilmesi için Ayda’nın eğitim ücretini ödedi. Baruyr, Orta Doğu Havayolu’nda işe girdi ve Beyrut havaalanında çalıştı.
Garabed’in yeğenleri, kahve işi için Karantina’daki un değirmeninde ona küçük bir yer verdi. Kahve çekirdeklerini alır, kavurur, öğütür ve sonra satardı. Garabed 1959’da Kanada’ya göç ettikten birkaç ay sonra kardeşi Hagop ve kayınbiraderi Vahram İğneciyan kahve işini devraldı.
Bercuhi Beyrut’ta mutluydu çünkü Veradzınunt’un (yeniden doğuş) faaliyetlerine katıldı; kulüp evlerinden yürüyerek birkaç blok ötedeydi. Veradzınunt, 1940’ların sonlarında, Ermeni siyasi partilerine (Taşnak, Hınçak ve Ramgavar) üye olmayan bağımsızlar için kurulmuş, Ermeni ve Arap kültürlerini birbirine tanıtmayı amaçlayan bir oluşumdu. Pakrat Bakalyan, Veradzınunt’un kurucularından ve idarecilerinden biriydi. [Bkz. I. PAYLAŞIM]
Bercuhi, Azounieh Sanatoryumu, Bikfaya’daki Surp Asdvadzadzin Şapeli ve Ruhban Okulu’na giden bayanlarla derslere, konserlere ve yoksul çocuklar için düzenlenen Noel Baba etkinliklerine katıldı.
Kanada’ya göç etmiş olan Baruyr Aşıkyan, anne ve babasını yanına çağırdı. Montreal’de, Saint Jean şehrinin Iberville köyündeki uçak şirketinin yakınında bir ev kiralamıştı. Ayda, Ocak 1959’da Saint Catherine’deki, Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi’nde Hagop Lafciyan’la evlenmişti. Daha sonra kocası Los Angeles’tan iyi bir teklif aldı ve Ayda onunla gitti. Baruyr, 17 Aralık 1960’ta Montreal’de Angel Bediryan’la evlendi.
Garabed ve Bercuhi’nin beş torunu vardı, onlara Ermenice konuşmayı öğrettiler, hatta onlara Ermenice okuma yazma öğretmeye de çalıştılar.
Bercuhi ve Garabed, kızları Aida’yı Güney Kaliforniya, Santa Ana’daki evinde ziyaret ettiler. Montreal’den farklı olarak, Los Angeles’ta birçok Ermeni ve akraba yaşıyordu ve Hagop Aşıkyan, karısı Ovsanna’yı ve Mari’nin (evlenmeden önce İğneciyan) oğlu Haygazun Süzmeyan’ı ve kardeşi Vahram’ı ziyaret etmekten keyif alıyorlardı. Ayrıca New York ve Philadelphia’dan ziyaretçileri de oluyordu.
Garabed, kendisine zamanın en iyisi olarak kabul edilen bir eğitim imkanı sunan ayrıcalıklı bir ailede dünyaya gelmişti; annesiyle gezilere gitmiş ve kuzeni Murad Dikran Aşıkyan’la ata binme keyfi sürmüştü. Ermeni Soykırımı sırasında Osmanlı Ordusuna alınmadığı ve sınır dışı edilmediği için şanslıydı. Bununla birlikte, iki dünya savaşına ve Joseph Stalin’in Romanya’daki sert yönetimine de tanık oldu. Ticaretle uğraştı ama kalbi ticarette değildi. Barışçıl bir zaman diliminde, bir politikacı olabilirdi.
Kanada’ya geldiğinde 70 yaşındaydı. Garabed P. Aşıkyan “emekliliği” sırasında Ermenice Uzun Aşıkyan Tarihi adlı bir kitap yazma fırsatını yakaladı. Kızı Ayda, baskı bedelini Beyrut’taki Donikian Press’e seve seve ödedi ve cilt 1968’de yayınlandı.
Garabed kitabında şöyle yazıyor: “Oğlumuz ve torunlarımızla vakit geçiriyoruz. Sherbrooke 80.000 nüfuslu bir şehir ve oradaki tek Ermeni aile biziz. Sadece bir Arapça konuşan Mardinli Ermeni Katolik bir doktor var. Annesi ve doktor yeğeni Mari Besmargyan’la birlikte yaşamaktadır. Ermenilerin azlığı biz yaşlılar için can sıkıcı bir durum ama daha da kötüsü çocukların Ermeni olmayan bir ortamda büyüyor olması.”[21]
Hiç şüphe yok ki Garabed kitabına ciddi şekilde odaklanmıştı; sadece torunlarına değil, Allahverdiyan, Ayanyan, Bakalyan, Baltayan, Bohcelyan, Kazancıyan, İğneciyan ve soyundan gelen diğerlerine mirasıydı; hepimiz ona borçluyuz.
Bercuhi, Sherbrooke’da öldüğünde, oğlu Baruyr’un Sherbrooke Üniversitesi’nde havacılık mühendisliği profesörüydü ve Garabed Aşıkyan kızı Ayda’yla birlikte yaşamak için Güney Kaliforniya’ya taşındı. Bir gün Ayda işteyken düştü ve kalçasını kırdı. Hastaneye kaldırıldı lakin kısa bir süre sonra vefat etti. Kaliforniya’da yakıldı.
Hayguhi (evlenmeden önce Aşıkyan) Sarkis Bakalyan (24 Mart 1892, Adana-1966 Lübnan, Beit-Mery) [Bkz. I. PAYLAŞIM]
Marina ( evlenmeden önce Aşıkyan ) Bedros Aşıkyan (1896, Adana-1974, Beyrut) [Bkz. I. PAYLAŞIM]
Hagop [Akop] Parseğ Aşıkyan (15 Mayıs 1901, Adana-10 Ocak 1989, Encino, ABD) kardeşleri Garabed, Hayguhi ve Marina’yla birlikte geniş avlulu büyük bir blokta yaşadı. Büyükanne ve büyükbabalar, teyzeler, amcalar ve kuzenlerle birlikte. Evleri Adana’da Surp Asdvadzadzin Ermeni Kilisesi’nin yanındaydı. Dedesi Garabed Uzun Aşıkyan ve eşi Hripsime; üç oğulları Parseğ, Dikran ve Mihran ile onların eşleri ve çocuklarıyla birlikte aynı evde yaşamaktaydılar.
Aşıkyanlar Adana’da yaşarken Kayserili olmaktan gurur duymuşlar ve köklerinden hep bahsetmişlerdir. Adel ve Murad Dikran Aşıkyan dışındaki tüm çocukları Adana’da doğmuştu. Parseğ, Dikran ve Mihran Aşıkyan’ın her birinin 1901’de Adana’da bir çocuğu oldu. Oğlu Hagop Parseğ’in ölümünden sonra doğdu. Tsolin, Dikran ve Mari Aşıkyan’ın son çocuğuydu. Luiz, Mihran’ın ikinci kızıydı; hiç erkek çocuğu olmadığı için mutsuz öldü. [Bkz. I. PAYLAŞIM]
Hagop ilköğrenimini Adana’daki Ermeni okulunda aldı. Nisan 1909’daki Adana Katliamı’ndan sonra ailesi Mersin’e taşındı. Erkekler Adana’da çalışıyor, pazar ve tatil günlerinde Mersin’e gidip geliyordu.
1913’te ailesi Hagop’u İstanbul’a götürdü ve burada Amerikan Robert Koleji’ne yatılı öğrenci olarak kaydoldu. İlk yıl tamamlanmadan önce ailesi müdürden bir mektup aldı: “Gelecek yıl onu geri göndermeyin. Okulumuz için hazır değil.” [22]
Hagop okul tatilinde Mersin’e döndü. Ertesi yıl Tarsus’daki Amerikan Koleji’ne girdi; bir aile dostunun oğlu Kevork Damlayan orada okuyordu. Kısa bir süre sonra hükümet, yaklaşmakta olan savaşta, askerlere yer temin etmek için bu kuruma el koydu. Hagop tekrar eve döndü.
I. Dünya Savaşı’nın kargaşası içinde ailesi Hagop’u Adana’ya, eczanesi de olan Amerikalı misyonerlerin yanına gönderdi. Misyonerlerin onu koruyabileceğini düşündüler; ayrıca İngilizcesini de geliştirebilirdi. 5 Kasım 1914’te Osmanlı İmparatorluğu I. Dünya Savaşı’na girdi ve Ordu Adana’daki Aşıkyan-Bakalyan un değirmeninin idaresine el koydu. Aşıkyan, Bakalyan ve çalışan listesindeki diğer akrabalar ne askere alındı ne de sınır dışı edildi. Mondros Mütarekesi’nden sonra Hagop, Berberyan Koleji’nde okumak için İstanbul’a gitti.
I. Dünya Savaşı boyunca, Aşıkyan ve Bakalyan un değirmenine yüksek rütbeli bir subay nezaret ediyordu. 1919’da Sarkis Bakalyan’a (un değirmeninin iki kurucusundan biri olan, diğer kurucu Dikran Aşıkyan ailesiyle birlikte Halep’teydi) Kilikya’yı bir an önce terk [Bkz. I. PAYLAŞIM] etmelerini söyledi. İki gün içinde Adana ve Mersin’den getirebildikleri her şeyi Kıbrıs’a taşıdılar. Tabii ki değirmeni, evlerini, mülklerini, çiftliklerini, taşıyamadıkları her şeyi bıraktılar. Hagop, kız kardeşleri Hayguhi ve Marina, annesi Diruhi ve kuzenlerinin yanına gitti.
1921’de Hagop’un en büyük ağabeyi Garabed Aşıkyan İstanbul’da evlendi. Düğünden sonra karısını annesi Diruhi ve kız kardeşleri Hayguhi, Marina ve ailenin geri kalanıyla tanıştırmak için Kıbrıs’a götürdü. Bercuhi ve Garabed Kıbrıs’ta bir yıldan biraz fazla kalmış olmalı. Yazın nemli havayı rahatsız edici bulup Larnaka’dan ayrılmaya karar verdiler. Garabed, İstanbul’a yerleşmeye karar verdi; eşi Bercuhi, annesi Diruhi ve küçük kardeşi Hagop da onunla birlikte yola çıktılar. 1922’deki İzmir yangınından sonra Garabed, artık Osmanlı İmparatorluğu’nda güvenle yaşayamayacağını anladı. Aşıkyanlar, kardeşler bir gece gemiyle Köstence’ye geçtiler ve burada tahıl işine başladılar.
Hagop Parseğ Aşıkyan, 4 Nisan 1929’da Romanya, Köstence’de Ovsanna (evlenmeden önce Hovhannes İğneciyan) Hagop Aşıkyan’la (1907, Kastamonu- 2002, Los Angeles) evlendi. Damat ve gelin Hacı Harutyun İğneciyan’ın torunlarıydı.
Evlendikten sonra Hagop, kardeşi Garabed’le olan ticari ilişkilerini keserek Köstence’den ayrıldı ve kayınbiraderi Vahram İğneciyan’la ortak oldu. Daha sonra Hagop, Beyrut’taki kayınbiraderi Sarkis Bakalyan’dan kendisine Bükreş’te büyük bir bakkal dükkânı açması için sermaye vermesini istedi ve Sarkis parayı gönderdi. Hagop ve Vahram, II. Dünya Savaşı’na kadar Piatsa Grevitsa’da başarılı bir bakkal idare ettiler.
Hagop ve Ovsanna’nın bir oğlu vardı:
- Ohaness-Pakrat Hagop/Akop Aşıkyan (Şubat 1930, Köstence- 1996, Los Angeles)
Hagop ve Vahram evlerinden çorap ve tuhafiye üretimi yapmak için bir makine aldılar. 1944’te Sovyet birlikleri Romanya’ya girdi ve ülke 1948’de Romanya Sosyalist Cumhuriyeti oldu. Hagop ve Vahram kooperatiflerde çalışmak zorunda kaldılar.
Hagop, eşi Ovsanna, oğlu Pakrat ve kayınbiraderi Vahram’dan oluşan ailesi için vize aldı ve 1959 sonbaharına doğru Beyrut’a geldi. O zamana kadar kız kardeşi Hayguhi Bakalyan, Khandaq al-Ghamiq mahallesinden ayrılmış ve oğluyla birlikte Badaro’da yeni bir apartman dairesinde yaşıyordu. Hagop’un ailesi ve Romanya’dan gelen diğer akrabaları, Hayguhi’nin Beyrut’ta şehir merkezine yakın olan dairesine yerleşti. Ayanyan ailesi -Hripsime, en büyük oğlu Garabed, karısı ve oğlu ve kızı Hermine, kocası Hagop Cirikyan ve oğulları Ara- de onlarla birlikte yollara düşmüştü.
Pakrat, Malifer Şirketi’nde (Malikyan ailesine ait) iyi bir iş buldu. Çamaşır makinelerini, buzdolaplarını, fırınları, sobaları ve elektronik ısıtıcıları öğrendi.
Garabed Aşıkyan, kardeşi Hagop’u birkaç aydır görmüyordu. Ne var ki Karantina’daki un değirmenindeki kahve işini yeğenlerine ve ona bıraktı. Hagop ve Vahram, 1961’de Amerika Birleşik Devletleri vizeleri gelene kadar kahve çekirdekleri satın almaya, kavurmaya ve öğütmeye devam ettiler.
Hagop ve ailesi Los Angeles’a yerleşti. Aşıkyanlar, Encino’da, Moorpark Caddesi’nde bir ev satın aldılar.
Istepan Hampartsum Allahverdiyan (26 Ağustos 1890, Bandırma-5 Aralık 1981, New York) Bandırma’da Ermeni ilkokuluna, ardından İstanbul Kadıköy’de bir Fransız ortaokuluna gitti. Babası Hampartsum Allahverdiyan 1907 dolaylarında Bandırma’da öldü. Annesi, kardeşlerinin yanına Romanya’ya gitmeye karar verdi; Avedis 1896’da buraya yerleşmiş ve Armenag daha sonra ona katılmıştı.
Köstence’de Istepan, Avedis Bohcelyan’ın manifatura dükkânının müdürüydü. Istepan delikanlılığında keskin hatlı bir sakal bırakmıştı; yerliler ona “Sakallı Istepan” derdi. 27 Ağustos 1916’da Romanya I. Dünya Savaşı’nda Müttefiklerin safına girdi. Allahverdiyanlar akrabalarının peşinden Romanya’dan ayrıldı ve savaşın sonuna kadar Rusya’nın Odessa kentinde kaldı.
1918’de I. Dünya Savaşı sona erdiğinde, Istepan ve ailesi Köstence’ye döndü. Bu kez Istepan’ın dayısı Avedis, annesinin de kasada durduğu Carol Caddesi’ndeki daha büyük ve daha yoğun bir mağazanın idaresini ona verdi. 1918’deki Mütareke’den sonra Avedis, Galați’ye yerleşti ve Romanya’nın yedi şehrinde yedi dükkân açtı; hepsi de manifatura dükkânıydı. Nihayetinde, yedi dükkânı da Istepan denetliyordu. Dayısı ortaklarıyla birlikte “Galatziana” adında bir tekstil fabrikası kurdu. Ayrıca, 1933’te Istepan’ın annesi Mannik ve kardeşleri, Köstence’deki Carol Bulvarı’nda büyük bir bina inşa ettiler; zemin katı ticarethane ve perakende satış alanıydı ve üst katlar kiralık dairelerdi. Daha sonra, Köstence’deki Tomis Bulvarı 69 numarada başka bir bina satın aldılar ve buraya Hotel Paris adını verdiler.
Istepan ve Mari Allahverdiyan’ın bir kızı vardı:
- Vartuhi Istepan Allahverdiyan (d. 30 Mart 1935, Köstence) 1965 yılında babasıyla birlikte Amerika Birleşik Devletleri’ne geldi. 1980’lerden beri Saratoga Spring’de yaşamaktadır.
Istepan 1937’de karısını ve kızını, dayısı Avedis Bohcelyan’ın ortaklarıyla birlikte bir tekstil fabrikası kurduğu Galați’ye götürdü; fabrikanın ismi “Galaziana” şehrin adı Galați’den geliyordu.
II. Dünya Savaşı sırasında Istepan, ailesini, hava ve kara saldırılarından korumak için Bükreş’in kuzeyindeki Karpat Dağları bölgesindeki Braşov şehrine götürdü. 12 Mayıs 1945’te Romanya’daki savaş sona erdi; Istepan, karısı ve kızıyla birlikte Bükreş’e yerleşti. Bir yıldan biraz daha uzun bir süre sonra Istepan’ın karısı Mari kanserden öldü; külleri Milano’ya gönderildi ve babasının yanına kondu. Annesi öldüğünde Vartuhi 11 yaşındaydı; onu halası Luiz ve büyükannesi Mannik büyüttü ve babasıyla da çok yakındı.
30 Aralık 1947’de Romanya, Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne bağlandı. Istepan’ın dayıları Avedis ve Armenag zaten ölmüştü lakin 1948’de “Galaziana” fabrikası da dahil olmak üzere servetlerine de el konmuştu. Romanya’daki Kayserili Aşıkyan ailesi üyeleri kooperatiflerde çalışmaya başladı.
Istepan iki kez (13 Ocak 1956 ve Ekim 1961) altın saklamakla suçlandı ve hapsedildi. Istepan, Nisan 1963’te hapisten çıktığında, Romanya’yı çoktan terk etmiş olan akrabalarının izinden gitmeye karar verdi. Istepan, Vartuhi, Mannik ve Luiz, 15 Eylül 1963’te Beyrut’a geldiler. Evrak işleri yaklaşık iki yıl sürdü. 7 Ocak 1965’te Beyrut Havalimanı’ndan ayrıldılar.
Istepan ve kızı New York’ta iş buldu. Los Angeles’taki akrabalarını ve New York’tan geçenleri ziyaret ettiler. Istepan 91 yaşında öldü.
Luiz Hampartsum Allahverdiyan (Aralık 1900, Bandırma-8 Ocak 1965, New York) Bandırma’da Ermeni okuluna gitti. Babası 1907 civarında öldünce, annesi Mannik iki çocuğu Istepan ve Luiz’i Romanya’ya götürdü. Luiz’in Avedis ve Armenag adında iki dayısı vardı, Köstence’ye yerleşmiş, zengin ve rahat bir hayat kurmuşlardı. I. Dünya Savaşı sırasında tüm akrabaları, 1918 yılında savaşın bitene kadar Odessa’ya gitti.
Luiz Parseğ Kubeseryan’la (Talas doğumlu) evlendi; Parseğ bir sarraftı. Bu çift birbirine uygun değildi ve kısa sürede ayrıldılar.
1933’te annesi ve dayıları Köstence’deki Carol Bulvarı’na devasa bir bina inşa ettiler; zemin kat ticarethane ve perakende satış alanıydı ve üst katlar kiralık dairelerdi. Daha sonra, Köstence’deki Tomis Bulvarı 69 numarada başka bir bina satın aldılar ve buraya Hotel Paris adını verdiler. Daha sonra Luiz ve annesi Galați’de erkek kardeşinin ve onun “Galaziana” fabrikasının yakınlarında yaşadılar ve onun başarılarıyla hep gurur duydular.
Romanya komünist rejimi benimsediğinde, tüm fabrikalara, mağazalara, binalara ve evlere veya apartmanlara el konuldu. Dayıları çoktan ölmüştü. Luiz ve annesi Bükreş’te bir daire kiraladı. Luiz’in bir kamu fabrikasında çalışıyordu.
Luiz’in erkek kardeşi Istepan, sözde altın sakladığı için iki kez hapse atıldı, bu yüzden Romanya’dan ayrılmaya karar verdi. 15 Eylül 1963’te Istepan, Vartuhi, Mannik ve Luiz Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etmek için Beyrut’a geldi.
Andrei Berc Avedis Bohcelyan (12 Nisan 1925, Galați-2005, Philadelphia) Romanya’daki ilköğreniminin ardından Venedik’te Murad Rafaelyan Koleji’ne girdi çünkü ailesi onun Ermenice öğrenmesini istiyordu. Berc, San Lazzaro adasındaki Mıkhitarist Ermeni Katolik Tarikatı manastırını ziyaret etmiş olmalı. Ancak II. Dünya Savaşı’nın başlaması nedeniyle eğitimini tamamlayamadı.
1948’de Romanya komünist bir ülke oldu ve ertesi yıl hükümet tüm özel mülklere el koydu. Babası Avedis 1941’de ölünce, fabrika, dükkân ve evler, hatta ziynetleri de içeren mirasına el konuldu. Annesi Rozica, Alis’in Bükreş Üniversitesi’ne ve Berc’in de bir ticaret okuluna gidebilmesi için çocuklarını Bükreş’e götürdü. Alis ve Berc, eğitimlerini tamamladıktan sonra kooperatiflerde çalıştılar.
1957’de Berc, kuzeni Bedrig Armenag Bohcelyan’a kız kardeşi Alis’le evlenmesini önerdi. Yine 1957’de Güldudu (evlenmeden önce Hacı Harutyun İğneciyan) Antreas Bohcelyan Bükreş’te öldü. Torunları Berc, Alis ve Bedrig yanındaydı.
1962’de Berc, annesi Rozica’yla birlikte Romanya’dan ayrıldı; Amerika Birleşik Devletleri’ne göçmenlik statüsü için başvurmak için önce Beyrut’a gittiler ve ardından 1964’te Los Angeles’a geçtiler. 1966’da Berc, British Press yayıncılık şirketi Pergamon Press’te daha iyi bir konuma geldi. New York’a yerleşti ve Queens ilçesindeki Flushing’de yaşadı; annesi Rozica, onun yanına taşındı. Berc, Amerikalı Margret (Mandy) Ruth Gagliardi’yle evlendi.
Rozica 1986’da New York’ta ileri yaşlarında öldü. Berc 1996’da Pergamon Press’ten emekli oldunca, o ve karısı, kız kardeşinin ailesine yakın olmak için Philadelphia bölgesine taşındılar. Berc, yirmi yıl boyunca böbrek hastalığıyla mücadele ettikten sonra öldü.
Alis (evlenmeden önce Avedis Bohcelyan) Bedrig Bohcelyan (1928, Galați-24 Aralık 2020, Philadelphia) iyi bir öğrenciydi. Babası Avedis 1941’de erken yaşta öldü. Annesi Rozica, Galați’deki evlerini terk etmeye ve Bükreş’te yaşamaya karar verdi; Alis okulunu çoktan bitirmişti ve Bükreş Üniversitesi’ne gidecekti; lisans derecesini tamamladı.
1948’de ülke komünist oldu ve babasının, bıraktığı mirasa el konuldu. Kooperatiflerde de çalıştı.
Kardeşi Berc, kuzeni Bedrig Armenag Bohcelyan’ı Alis’le evlenmeye teşvik etti. 1957’de Alis ve Bedrig, resmi nikâhla basit bir evlilik yaptılar; gelinin bir buket çiçeği vardı ve şahitler Rozica, Berc, Ağavni ve bir kız arkadaşıydı.
Alis ve Bedrig’in bir oğlu oldu; 1937’de 18 yaşında boğulan Aram’ın hatırasını yaşatmak için ona Aram adını verdiler. Rahmetli Aram’ın annesi Armenuhi 1934’te öldü ama babası Armenag da 1942’de ölene kadar oğlunun yasını tuttu.
- Aram Bohcelyan (1960, Bükreş)
Alis, Bedrig, oğulları Aram ve Bedrig’in üvey annesi Ağavni, 1962’de vizelerini alıp Lübnan’a geldiler ve daha sonra Aralık 1964’te Philadelphia bölgesine yerleştiler.
Alis ABD’de, eğitimi sayesinde tatmin edici bir iş buldu ve emekli olana kadar çalıştı.
Bedrig Armenag Bohcelyan (1917, Odessa-1984, Philadelphia) I. Dünya Savaşı sırasında Rusya’da doğdu ve savaş bittiğinde ailesi Romanya’ya döndü. O ve erkek kardeşi Aram, Galați’de eğitim gördü. Bedrig, teknik resim öğrenmek için bir koleje gitti.
Annesi Armenuhi Tüberküloz hastasıydı ve babası onu Păltiniș Sibiu Dağları’ndaki (Bükreş’e 300 km) bir sanatoryuma götürdü ancak Armenuhi 1934 yılının Ocak ayında öldü. Kayseri kolu 4 Şubat 1934’te Köstence’de Istepan Hampartsum Allahverdiyan ile babası 1918’den beri Milano’da yaşayan Mari’nin (evlenmeden önce Misak Dilsizyan) düğününü kutladı. Armenag ve oğulları düğüne, yas belirtisi olarak sol kollarına taktıkları siyah kol bandıyla katıldılar.
1936’nın sonunda, Armenag Ağavni’yle (evlenmeden önce Eranosyan) evlenmişti; Ağavni Varna doğumluydu, dul ve çocuksuz bir kadındı. 1937’de Armenag’ın küçük oğlu Aram, 18 yaşında arkadaşlarıyla tatildeyken Brateş Gölü’nde boğuldu. Babası kedere gömüldü ve birkaç yıl sonra kendisine gırtlak kanseri teşhisi kondu. Avrupa’da çareler aradı, sonunda 1942’de Predeal dağlarında vefat etti.
1947’de Romanya’daki komünist hükümet Armenag’ın mülküne ve servetine el koydu. Bedrig, büyükannesi Güldudu ve üvey annesi Ağavni’yle birlikte babasının 1934’ten önce satın aldığı, Bükreş’teki Spataru Caddesi 32 numaradaki binada yaşıyordu. Kısa süre sonra hükümet o daireye de el koydu.
1957’de Güldudu Bükreş’te öldü. Yine o yıl, kuzeni Berc, Bedrig’e kız kardeşi Alis’le (evlenmeden önce Avedis Bohcelyan) evlenmesini önerdi. Evlendiklerinde Bedrig 40, Alis ise 29 yaşındaydı.
Bedrig ve Alice’in bir oğlu vardı;
- Aram Bohcelyan (1960, Bükreş) Drexel Üniversitesi’nde Elektrik mühendisliği okudu ve robotik otomasyon endüstrisinde yazılım mühendisliği alanında uzmanlaştı. 1990 yılında Linda’yla (evlenmeden önce Giragosyan) ve iki oğlu oldu.
Bedrig’in, karaborsada satılan gözlük çerçevelerini üretiyordu. Altın saklamakla suçlandı ve 25 yıl hapis cezasına çarptırıldı lakin bir aftan faydalandı. Hapisten çıkar çıkmaz aile, Romanya’yı terk etmek için hükümete başvurdu. Bedrig, Alis, oğulları Aram ve üvey annesi Ağavni için aile vizesi aceleyle hazırlandı. Aralık 1962’de Beyrut’a geldiler ve ardından Aralık 1964’te Philadelphia’ya uçtular.
Amerika’da Bedrig, teknik çizim alanında bir kariyere başladı. Alis emekli olana kadar muhasebeci olarak çalıştı. Ağavni, 1977’de 84 yaşında öldü. Bedrig, yedi yıllık kanser mücadelesinin ardından 1984’te öldü.
Garabed (namı diğer Garbis) Karekin Ayanyan (1914, Bandırma-1991, Philadelphia) savaş haberleri duyulurken doğdu. Babası Karekin Ayanyan, annesi Hripsime (evlenmeden önce Taniel Allahverdiyan) Karekin Ayanyan, onu Köstence’ye götürdüler ve kısa bir süre sonra Romanya, Ağustos 1916’da Müttefiklerin safında I. Dünya Savaşı’na girdi. Bunun üzerine, ebeveynleri ve bebek Garabed kaçıp Rusya’nın Odessa kentine sığındı. Kız kardeşi Hermine, savaşın sonunda Odessa’da doğdu.
Mütareke’den sonra Ayanyan ailesi, Hripsime’nin kardeşleri Nıvart ve Kevork Allahverdiyan’ın yanına İstanbul’a gitti. Ancak Mustafa Kemal Atatürk 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı olunca Köstence’ye döndüler. Garabed, Köstence’de bir Ermeni ilkokuluna, ardından bir devlet lisesine gitti. 1923’te Garabed’in bir erkek kardeşi daha oldu; ona Serko adını verdiler.
1943’te Garabed’in kız kardeşi Hermine, Hagop Cirikyan’la evlendi ve babası Karekin Ayanyan 1947’de öldü. Daha sonra Garabed, annesi Hripsime ve erkek kardeşi Serko’yu Bükreş’e yerleştirdi.
18 Aralık 1947’de Garabed, Hayganuş (evlenmeden önce Nevşehirliyan) Garabed Ayanyan’la (15 Ocak 1922, Romanya’ya giden bir gemide doğdu-28 Aralık 2018, Philadelphia) evlendi.
Hayganuş, Kayserili Istepan ve Dikranuhi Nevşehirliyan’ın kızıydı. Kardeşlerinin isimleri Manuş, Ardemis, Anjel, Zaruhi ve Kevork’tu. Soykırımdan sağ kurtulan ebeveynleri Romanya’da hayatlarını yeniden kurdular; Istepan, Bükreş’te başarılı bir tüccardı. Hayganuş’un kız kardeşi Zaruhi, 1941’de doğum yaparken yaşanan komplikasyonlar nedeniyle öldü. Neticede, çocuğunu Hayganuş ve annesi büyüttüler.
Romanya, 30 Aralık 1947’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne bağlandı. Mülklerine ve servetlerine el konuldu. Birçok insan aile servetlerini veya altınlarını sakladıkları için hapse atıldı; bir keresinde Hayganuş bile tutuklandı. Devlet, özel işletmeler ve mağazalar yerine kooperatifler kurup kadın ve erkekleri sanayide istihdam etti. Garabed bir süre Bükreş’te bir fabrikada çalıştı.
Hayganuş ve Garabed’in bir oğlu oldu:
- Karekin Garabed Ayanyan (1949, Köstence)
Ayanyanlar -Garabed Ayanyan, karısı Hayganuş ve oğlu Karekin ve büyükanne Hripsime- Lübnan’a gitmek için vizelerini aldılar ve Köstence’den gemiyle ayrıldılar. Kardeşi Serko Ayanyan, karısı ve üç kızı, kız kardeşi Hermine Cirikyan, kocası Hagop ve oğlu Ara ile Hagop Aşıkyan, karısı Ovsanna, oğlu Pakrat ve Ovsanna’nın erkek kardeşi Vahram İğneciyan da onlarla birlikte yola çıktı. Bu aileler Kayserili Hacı Harutyun İğneciyan’ın soyundan gelenlerdi (Bkz. II. PAYLAŞIM): Hagop Parseğ Aşıkyan, Diruhi (evlenmeden önce Hacı Harutyun İğneciyan) Parseğ Aşıkyan’ın oğluydu; Hripsime’nin annesi Nevrig (evlenmeden önce Hacı Harutyun İğneciyan) Taniel Allahverdyan’dı, Vahram ve Ovsanna’nın babası ise Hovhannes Hacı Harutyun İğneciyan’dı.
Grup 1959 sonbaharında Beyrut Limanı’na vardı. Hagop’un kız kardeşi Hayguhi (evlenmeden önce Parseğ Aşıkyan) Sarkis Bakalyan, Khandaq el-Ghamiq’teki evinden yeni bir mahalledeki Badaro’daki oğlunun evine taşınmıştı. Khandaq el-Ghamiq’in dairesinde beş odayla çevrili geniş bir oturma odası ve bir mutfak, bir tuvalet/banyo, bir çatı katı ve çamaşır kurutmak için bir teras vardı. Alan dar olsa da bedava kalınıyordu ve konumu mükemmeldi. Bu grup ABD’ye vizelerini beklerken, Ulusal Amerikan Evsiz Ermenilere Yardım Komitesi (UAEEY) yardımıyla ABD’ye göç belgelerini alana kadar burada yaşadı. Karekin, Hamazkayin’in okuluna (Cemaran) kaydoldu.
Ayanyan ve Cirikyan aileleri 30 Haziran 1961’de Philadelphia’ya yerleşti ve Hagop Aşıkyan’ın ailesi Los Angeles’a gitti. Surp Krikor Ermeni Apostolik Kilisesi’nden (Ridge Caddesi, Philadelphia) Peder Arsen Hagopyan, Hayganuş’u terzi olarak işe aldı, Garabed de iş buldu ve Karekin okula gitti. Zaman geçti, Ayanlar bir ev aldılar ve kimya okuyan Karekin’in kolej parasını ödeyebildiler. Romanya’dan daha fazla akraba ve arkadaş geldikçe, Upper Darby/Batı Philadelphia’ya yerleştiler ve birbirlerinden bir blok ötede yaşayan bir topluluk kurdular.
Hayganuş ve Garabed, oğulları Karekin 1972’de Ardemis (evlenmeden önce Nazret Nazaryan) Karekin Ayanyan’la evlenince çok heyecanlandılar. Ardemis Filistin/İsrail doğumluydu ve 1960’ların başında babası Nazaret ve annesi Ankine ve kız kardeşleriyle birlikte ABD’ye göç etmişti.
Karekin kimya öğretmenliği yaptı, bir kuru temizlemeci işletti ve nihayetinde 1994 yılında kendi işletmesini açtı: Upper Darby’de “Akdeniz Yemekleri” dükkânı. Sucuk ve çıtır lahmacun yapıyordu; Amerika Birleşik Devletleri’nin doğusundaki en iyilerden biri olarak nam saldılar. Karekin Philadelphia, Washington ve New Jersey’e teslimatları kendi yapar ve başka yerlere gönderir. Ardemis’in ebeveynleri ve Karekin’in annesi, güçleri yettiğince ona yardım ettiler, karısı ve çocukları hâlâ onunla birlikte çalışmaktadır.
Karekin ve Ardemis’in üç çocuğu oldu:
- Garo Ayanyan (1979, Philadelphia) Drexel Üniversitesi’nde ticaret ve mühendislik okudu. Stephanie (evlenmden önce Garoyan) ile evlendi [23] ve iki kızı var.
- Lorig (evlenmeden önce Ayanyan) Antranig Baronyan (1981, Philadelphia) Drexel Üniversitesi’nde makine mühendisliği okudu. Çiftin üç kızı var.
- Nora (evlenmeden önce Ayanyan) Edwin Zargaryan (1982, Philadelphia) Pennsylvania Üniversitesi’nden makine mühendisliği alanında Doktora derecesi aldı ve akademide çalışıyor. Çiftin iki oğlu var.
Garabed 1991 yılında Philadelphia’da kalp krizinden öldü.
Hayganuş, 90 yaşına kadar kendi evinde yaşadı; son yıllarını oğlu ve gelininin yanında geçirdi. Ayrıca altı torununun torununu gördü.
Hermine (evlenmeden önce Karekin Ayanyan) Hagop Cirikyan (12 Mayıs 1918, Odessa-12 Şubat 2014, Knoxville) Köstence’de Ermeni okullarında okudu ve daha sonra bir terzi okuluna gitti. O zamanlar Hermine gibi genç kızlar yemek yapmayı, fırın işlerini, nakış işleme, örgü gibi bir eş ve anne olmak için gerekli görülen birçok beceriyi öğrenmeliydi.
Hermine, Hagop Cirikyan’la (6 Eylül 1909, Osmanlı İmparatorluğu-4 Eylül 1981, Knoxville) 18 Aralık 1943’te evlendi. Hagop Kütahya’lıydı. Osmanlı İmparatorluğu’nda oraya yerleşen Ermeniler çini yapımı ve seramik üretiminde öne çıktılar. Hagop Soykırımdan sağ kurtuldu ve Bükreş’e yerleşti. El çantası, cüzdan ve kese yapmak için deri işlemeyi öğrenmişti.
Hermine ve Hagop’un bir oğlu oldu:
- Ara Hagop Cirikyan (1 Ağustos 1945, Bükreş-20 Haziran 2017, Knoxville)
Hermine’nin kardeşi Garabed Ayanyan ve ailesi göç edecekleri zaman, o, kocası Hagop ve oğlu Ara da Lübnan vizesi aldı. Cirikyanlar 1959 sonlarında Beyrut’a geldi. Şehir merkezine yakın Khandaq el-Ghamiq’deki dairede yaşadılar. Çiftler, yetişkin erkekler, çocuklar ve büyükanne arasında denge kurmak zordu. Hermine ağabeyine daha büyük bir oda vermeyi tercih etti; kendisi, kocası ve oğlu çatı katını aldı. [24] Ara, Hamazkayin’in okuluna gitti, Hermine bir terzide çalıştı ve Hagop bir Ermeni işletmesinde deri çanta dikmeye başladı. Hermine ve kuzeni Sona (evlenmeden önce Kevork Allahverdi) Pakrat Bakalyan birbirlerini çocukken görmüşleri; Beyrut’ta yetişkin olarak yeniden bağlantı kurdular ve ölümlerine kadar yakın oldular.
Göçmenlik belgeleri hazırlanınca, 30 Haziran 1961’de Philadelphia’ya geldiler. Hermine yaşadıkları evin ön tarafında bir kuru temizleme ve tadilat dükkânı işletiyordu. Hagop bir Ermeni girişimci için çalıştı.
Ara Cirikyan, 1963’te ABD Ordusu’na katılana kadar lisede okudu. Almanya’da görev yaptı ve tankçıydı. Ne yazık ki buzlu bir akşam iki asker arkadaşıyla birlikte geçirdiği bir trafik kazasında ağır yaralandı. İki arkadaşı öldü ve o da iki bacağından yaralandı. Hava yoluyla Washington DC’deki Walter Reed Tıp Merkezi’ne tahliye edildi. Cerrahlar aldığı ciddi hasar nedeniyle sol bacağını kesti ve yerine protez bacak koydular. Rehabilitasyon için Walter Reed’de toplam iki buçuk yıl kaldı. Philadelphia’da yaşayan ailesi, birkaç ayda bir onu ziyaret etti.
Ara, karısı Nancy Brentalynn Moore ile 1966’da Walter Reed’de bir pizzacıda tanıştı. Nancy hemşirelik eğitimi alıyordu; Lexington, Kentucky’dendi. 1968’de Washington DC’de evlendiler. Nancy hemşirelik derecesini aldı ve Ara da 1973’te Amerika Katolik Üniversitesi elektronik mühendisliği bölümünden mezun oldu.
1974’te Cirikyan ailesi, Hagop ve büyükanne Hripsime dahil olmak üzere Knoxville’e taşındı. Ara, öncelikle Hollywood, Alabama’daki Sequoyah Nükleer Santrali’nde Elektrik ve Nükleer Mühendisi olarak çalıştı. Watts Bar Nükleer Santralinde de çalıştı. Ara, Tennessee Nehri üzerindeki nükleer santrallerin tüm elektronik aksamından sorumluydu. Ancak, 1979’da Three Mile Island Nükleer Santrali (TMI) kazası sonrasında, hükümet nükleer santralleri durdurdu ve Ara tek yetkiliydi.
Ara ve Nancy’nin iki oğlu oldu:
- David Cirikyan (1972’de, Washington) hukuk okudu ve sigortacılık yaptı. Theresa (evlenmeden önce Talbott) ile evlidir.
- Daren Cirikyan (1974, Knoxville) Delaware Üniversitesi Biyokimya ve Halk Sağlığı bölümünden mezun oldu.
Ara emekli olduğunda, bir engelli için ev planları tasarladı. İnşaatın dokuz ay içinde bitmesi için işçilerin başında durdu.Ara arabalardan ve araba kullanmaktan hoşlanırdı. Ailesini Almanya, Fransa, İtalya ve Avrupa’nın diğer bölgelerine götürdü.
Hermine, 1976’dan 1984’e kadar Penny’s West Town’da tadilat departmanında çalıştı, emekli olunca bir yaşlılar evinde yaşamaya başladı. Torunları David ve Daren’e düşkündü. Sık sık seyahat etti, şifalı suları ve doğal kaplıcaları için Montecatini Terme’yi (Floransa’nın kuzeyi) ziyaret etti; Ermenistan Cumhuriyeti’ni ziyaret etti ve Erivan’dayken kuzenleri Taniel ve Istepan Allahverdiyan ve aileleriyle tanıştı. Ölmeden hemen önce hafızasını kaybetmişti ve tek oğlunu bile tanıyamıyordu.
Serko Karekin Ayanyan (15 Aralık 1923, Köstence-26 Mayıs 2019, Jamaika) eğitimini yerel okullarda aldı. Bükreş’te serbest çalışan bir elektronik ve televizyon uzmanıydı.
Serko Ayanyan, Arus (evlenmeden önce Buduğyan) Ayanyan’la (26 Temmuz 1928, Bükreş- 4 Eylül 2019, Queens) 1949’da Bükreş’te evlendi. Arus’un babası Karnig Buduğyan Gelibolulu bir kunduracıydı.
Çiftin üç kızı oldu:
- Mary (evlenmeden önce Ayanyan) Avedis Boyacıyan (1948, Bükreş) bilgisayar okudu.
- Louisa Ayanyan (1952, Bükreş) New York’ta işletme okudu ve sigorta tazminatları alanında çalışıyor.
- Loretta Ayanyan (1954, Bükreş) New York’ta okuduktan sonra Romanya’ya giderek tıp doktoru unvanını aldı. Psikiyatrist ve New York’ta çalışıyor.
Ayanyan ve Cirikyan aileleri 1959 sonlarında Lübnan’a vardıklarında, hepsi de Khandaq el-Ghamiq’teki üçüncü kattaki dairede kaldılar. Serko, eşi Arus ve üç kızı bu sıkışık ortamda iki ay yaşadı. Daha sonra, Dora’da (Bourj Hammoud’un kuzeyinde) bir daire kiraladılar, ev sahipleri orduda görevli bir Ermeniydi ve karısı Lübnanlıydı. Serko Ayanyan, Boulos Freres & Co.’da çalıştı.Alman GRUNDIG tüketici elektroniği ürünlerinin tek distribütörü oldu ve televizyon tamir etmeyi öğrendi.
Serko Ayanyan ve ailesi 1961’de ABD’ye gelip önce Philadelphia’ya yerleşti. Serko bir ekmek fabrikasında çalıştı. Bir tanıdığının yardımıyla New York’a taşınarak Saint Regis Hotel, Carlyle Hotel ve hastanelerin havalandırma bakımlarını üstlendi. Serko ve Arus, kızlarının lise ve üniversiteyi bitirmelerine destek oldu.
Daha sonra Serko Ayanyan’ın Queens’te kendi işini kurdu. Futbolu severdi ve kızlarını New York ve New Jersey’deki bütün Ermeni maçlarını izlemeye götürürdü.
Mary, 1973’te Avedis Boyacıyan’la (3 Mayıs 1930, Romanya-22 Eylül 2019, New Jersey) evlendi. Balayında İsviçre, Lübnan, Romanya ve iki günlüğüne Viyana’yı ziyaret ettiler.
Çiftin iki oğlu oldu:
- Avedis Jr. Boyacıyan (1975, New Jersey) eczacılık okudu.
- Ara Boyacıyan (1976, New Jersey) kimya mühendisliği okudu.
Taniel Harutyun Allahverdiyan (1927, Köstence-bilinmiyor) Romanya’daki Ermeni okullarına gitti; 1947’de babası Ermenistan’a geri dönmek istediğinde ailesiyle birlikte gitti. Erivan’da saatçiydi. Romanya’dan Ermenistan’a dönmüş bir Ermeni olan Arşaluys’la evlendi. Nor Arapgir’de (Erivan’da bir mahalle) yaşadı.
Çiftin bir oğlu ve iki kızı oldu:
- Harutyun Taniel Allahverdiyan (1952, Erivan-bilinmiyor)
- Hripsime Taniel Allahverdiyan (1955, Erivan-bilinmiyor)
- Hayguhi Taniel Allahverdiyan (1960, Erivan-bilinmiyor)
Istepan Harutyun Allahverdiyan (1931, Köstence-bilinmiyor) Romanya’daki Ermeni okullarına gitti; 1947’de babası Ermenistan’a geri dönmek istediğinde, ailesiyle birlikte Erivan’a gitti. 1960’larda bir kamu lokantasında şef olarak çalıştı. Erivan’da Seta’yla tanışıp evlendi. Nor Arapgir’de yaşadılar.
İki oğulları oldu:
- Kevork Istepan Allahverdiyan (1955, Erivan-bilinmiyor)
- Karekin Istepan Allahverdiyan (1957, Erivan-bilinmiyor)
Sona (evlenmeden önce Allahverdi) Bakalyan, 1981’de Lübnan’dan bir kilise grubuyla Sovyet Ermenistan’a gitti. Bu vesileyle kuzenleri Taniel ve Istepan’ı ziyaret etti. Birkaç yıl sonra Hermine Cirikyan da Erivan’da kuzenlerini ziyaret etti.
Sona, 2006’daki ölümüne kadar, Los Angeles’a taşınan Taniel Allahverdiyan’ın kızı Hripsime’yle düzenli olarak telefonlaşmayı sürdürdü.
BercHaygazun Süzmeyan’ın (15 Eylül 1918, Köstence-21 Ekim 2000, Los Angeles) annesi Mari (evlenmeden önce Hovhannes İğneciyan), dedesi Kayserili Hacı Harutyun İğneciyan’dı. Berc, Romanya’da bir yatılı Alman okuluna gitti. Daha sonra mühendislik projeleri için tasarımcı oldu.
Romanya 1948’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne bağlanınca halkın evlerine, malvarlıklarına ve hatta mücevherlerine el konuldu. Berc’in babası İran uyruklu olduğu için şanslıydı; ailesi ve kardeşleri Hagop ve Levon’la birlikte Romanya’dan ayrılıp 1951’de Lübnan’a gitti. Üç kardeş Beyrut’ta geldiklerinde yirmili yaşlarındaydılar; her biri uygun işler buldu. Levon, Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etmeye karar verdiğinde, ailesini de yanına aldı. Berc ve Hagop da Los Angeles’a yerleşti.
Berc, Bağdasaryan adında bir Ermeni mühendisin yanında tasarımcı olarak işe girdi.
Berc, Nargiz’le (evlenmeden önce Papazyan) (3 Ekim 1926-2 Ekim 1998, Los Angeles) evlendi. Nargiz Halepliydi . Bu çiftin bir oğlu oldu:
- Şahan Berc Süzmeyan (1964, Los Angeles) Kaliforniya’da yaşıyor.
Hagop/Jacob Haygazun Süzmeyan (20 Eylül 1925, Bükreş-2 Ağustos 2010, Los Angeles) Romanya’daki erkek kardeşi gibi yatılı bir Alman okuluna gitti. Romanya Sosyalist Cumhuriyet olunca hayat perişan oldu. Süzmeyan ailesi, babaların İran pasaportuna sahip olduğu için Lübnan’a geçti.
Hagop Beyrut’ta bir Alman uçak şirketinde çalıştı; şirketin New York’ta da şubeleri vardı, bu yüzden Hagop Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etti.
Nisan 1968’de Hagop tatil için Yunanistan’a gitti. Orada Meline’yle tanıştı, Meline Şuşan (evlenmeden önce Sarkis Istanbulyan) Ohanes-Pakrat Aşıkyan’ın kız kardeşiydi ve ondan hoşlandı.
Hagop Süzmeyan, Meline (evlenmeden önce Sarkis Istanbulyan) Hagop Süzmeyan’la (23 Temmuz 1938, Yunanistan-11 Mayıs 2002, Los Angeles) evlendi. Meline’nin babası Sarkis Istanbulyan aslen Kayserili, annesinin adı Eliza’ydı (evlenmeden önce Lafcıyan); erkek kardeşi Hagop Lafcıyan Ayda Aşıkyan’ın eski kocasıydı.
Meline’nin Amerika Birleşik Devletleri göçmenlik belgeleri gelince, 1970’lerin başında bankada çalışan kocası Hagop’la birlikte Los Angeles’a yerleşti.
Levon/Leo/Leofet Haygazun Süzmeyan (30 Aralık 1926, İsviçre-2 Eylül 2004, Los Angeles) kardeşleri gibi Bükreş’teki bir Alman yatılı okuluna gitti. 1948’den sonra Romanya’daki koşullar giderek daha acımasız hale geldi; babasının İran pasaportu vardı, bu yüzden 1951’de ailesini Lübnan’a götürdü.
Levon Beyrut’ta araba tamircisi oldu. İşvereni onu Alman arabalarında uzmanlaşması için Almanya’ya gönderdi ve döndüğünde yeni motorlar üzerinde çalıştı.
Beyrut’taki bir Ermeni arkadaşı, Levon’u bir kadınla tanıştırdı ve ABD’ye gitmeden önce onunla evlenmeye teşvik etti. Aniden bu Ermeni kadınla evlendi ve Los Angeles’taki ailesinin yanına gitti; karısı da daha sonra ona katılacaktı. Bir süre sonra, Levon’un karısı Los Angeles’a geldi fakat onunla sadece bir hafta yaşadı. Kadının zaten ABD’de yaşayan bir kız kardeşi olduğu ortaya çıktı. İki kız kardeş, kadının ABD’ye gelişini hızlandırmak için bu planı yapmışlardı ve dahası kadının onu bekleyen bir de kocası vardı. İki kız kardeş, Levon’un iyi niyetinden faydalanmıştı.
Boşandıktan sonra, Mardin, Türkiye’den Arapça konuşan Ermeni Katolik bir kadına âşık oldu. Onunla evlenmek istedi ama kadın Montreal’deki ailesinin yanında olmak istiyordu.
Levon, özel hayatında başarılı olamasa da işinde olağanüstüydü, bir benzin istasyonu ve bir tamirhane satın aldı.
Ayda-Zaruhi Garabed Aşıkyan (13 Kasım 1927, Köstence-24 Nisan 2001, Güney Kaliforniya). İkiz kardeşi Baruyr ve 1931’de sekiz yaşında boğulan ağabeyi Parseğ, anne babası Garabed ve Bercuhi, anneannesi Diruhi ve amcası Hagop Aşıkyan’la birlikte yaşıyordu. Anne ve babasıyla Ermenice konuşmuş ve Türkçeyi büyükannesinden öğrenmiş; okulda Rumence, ardından Fransızca ve İngilizce öğrendi. 1937 yazında, teyzesi Hayguhi, kızı Mampile, oğlu Vasken ve halası Marine’nin kızı Şake onları ziyaret etti. Hayguhi’nin kocası önceki yaz ölmüştü; bir değişikliğe ihtiyacı vardı. Beyrut’a döndüklerinde Diruhi de onlarla birlikte gitti.
Ayda, ilköğretim ve lise eğitimini Köstence devlet okullarında aldı ve ardından Bükreş Üniversitesi’nin eczacılık fakültesine kabul edildi; ne var ki bir hastalık nedeniyle eğitimini tamamlayamadı. 1948’de Romanya Sosyalist Cumhuriyet olunca hayatları çekilmez oldu. Hayguhi’nin oğulları, Garabed Aşıkyan’ın ailesi için Lübnan pasaportu çıkarmıştı. Mayıs 1951’de bir gemiyle Köstence’den ayrıldılar ve Haziran’da Beyrut Limanı’na vardılar. Yeğenler, çarşı/pazardan çok uzak olmayan bir mahalle olan Mar Mikael’de onlar için bir daire buldular. Hayguhi, Ayda’nın Beyrut Saint Joseph Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ne devam etmesi için gereken eğitim ücretini ödedi. 1954’te Diplôme Français de Pharmacien’i aldı; 1958’de istifasını sunup Kanada’daki kardeşinin yanına gelinceye kadar üniversitenin laboratuvarında çalıştı.
Ayda, İstanbul doğumlu ve Amerika Birleşik Devletleri’nde Evanston’da fizikçi olarak çalışan Hagop Lafcıyan’laevlendi. Düğün, Ocak 1959’da Sainte-Catherine’deki (Quebec’in güneybatısındaki) Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi’nde ve ayini Rahip Vasken Tatoyan yönetti.
Kısa bir süre sonra Hagop Lafcıyan, aynı şirketin bir şubesinin bulunduğu El Monte’ye taşındı ve eşi de Amerika Birleşik Devletleri’ne geldi. Ayda zaten Bükreş’te Rumence, Beyrut’ta Fransızca ve Kaliforniya’da İngilizce eczane okullarına gitmişti. Eczacılık denkliği almak için Kaliforniya Üniversitesi’nin Los Angeles’taki kurslarına katıldı. Haziran 1961’de Ayda nihayet lisansını onaylattı ve Kaliforniya’da eczacılık yapmak için bir ruhsat aldı.
Ayda’nın kocası şirketten ayrılıp Santa Ana’da yeni bir iş buldu ve o mahallede bir ev satın aldılar. Ayda o bölgede bir eczanede çalıştı. Eczane sahibinin ruhsatı yoktu, bu yüzden eczane onun adıyla işletiliyordu.
Ayda, 1970 yılında Hagop Lafcıyan’dan boşandı, onunla iyi ilişkilerini sürdürdü ve birlikte satın aldıkları mülkleri korudular. Operayı severdi ve elinden geldiğince sık izlemeye çalışırdı, bazen arkadaşlarıyla San Francesco Operası’na giderdi. Yeğenleri Hilda ve Anahid’i Avrupa’ya götürdü ve kardeşi Baruyr, baldızı Anjel ve çocuklarıyla yakındı.
Aida emekli olduğunda, Santa Ana’daki evini sattı ve Dana Point’te (Orange Country’de) bir apartman dairesine taşındı. Misafirleri manzaranın tadını çıkarır ve Pasifik Okyanusu boyunca yürüyüş yaparlardı.
Baruyr-Bağdasar Garabed Aşıkyan (13 Kasım 1927, Köstence-2006, Ottawa) ikizi Ayda gibi ilköğrenimini Köstence’deki yerel devlet okulunda aldı. Daha sonra Baruyr Bükreş Üniversitesi’ne girdi ve 1951’de uçak mühendisi olarak mezun oldu ve hemen Transilvanya Havayolları Transavia ona bir iş teklif etti fakat onları geri çevirdi.
Lübnan’da Middle East Airline’da müfettiş olarak bir iş bulan Baruyr, önce şehir merkezine çok yakın olan eski havaalanı Bir Hassan Havaalanı’ndaki çalıştı. 1954’te Akdeniz kıyısında ve şehrin güneyinde daha büyük ve modern bir havalimanı olan Beyrut Havalimanı inşa edildi; Baruyr, uzmanlaşmak için üç aylığına Londra’ya gitti ve stratejik planlama dersleri aldı. Beyrut’a döndüğünde şube şefliğine atandı.
Altı yıl Lübnan’da yaşadıktan sonra Baruyr, Lübnan’ın geleceğine güvenmediğinden 1957’de buradan ayrıldı. 1958’de Müslüman ve Hıristiyan Lübnanlılar arasında bir sivil savaş çıktı ve daha sonra yaşanan İç Savaş (1975-1990) onun karamsarlığını haklı çıkardı. Kız kardeşi Ayda 1958’de Lübnan’dan ayrıldı ve ailesini 1959’da Kanada’ya göç etmeye çağırdı.
Kanada vatandaşlığı olmayan Baruyr’in birçok zorlukla karşılaştı; yine de Air Canada’da çalışıp çalışamayacağını görmek için Kanadalı tanıdıklarıyla temasa geçti; Ontario’da bir şirket denedi ama pek iyi satışları olmadı. Sonuç olarak, Montreal’in güneybatısında Quebec’te, Saint-Jean-sur-Richelieu Havaalanında müfettişlik işi buldu. Ayrıca Iberville’de kendisi ve anne babası için iki odalı bir ev kiraladı; bu ev havaalanından yaklaşık 15 dakika uzaklıktaydı.
Saint-Jean-sur-Richelieu Havaalanı, orman yangınlarını söndürmek için tasarlanmış uçaklara ihtiyaç duyuyordu. Baruyr tasarımı hazırladı, iki su deposunu bir uçağın kanatlarının altına yerleştirdi ve başarıyla test etti.
Baruyr, 17 Aralık 1960’ta Montreal’deki Saint John the Evanjelik Kilisesi’nde Anjel (evlenmeden önce Bediryan) Aşıkyan’la (Mart 1935, Halep) evlendi. 1958 dolaylarında Montreal’de çok az Ermeni vardı ve orada olanlar etkinliklerde bir araya gelirdi, Baruyr ve Anjel’in ortak Ermeni tanıdıkları vardı.
Anjel’in babası Sarkis Bediryan (Antep doğumlu-1959 civarı, Quebec) ve annesi Merum’du (evlenmeden önce Kuzukyan/Antep doğumlu-1964 civarı, Quebec). Sarkis’in işi kumaş boyamaktı. Çiftin dört kızı ve iki oğlu vardı:
- Lusin (1914-1990)
- Yeranik (evlenmeden önce Bediryan] Antoine Aysseh (1915-2002) [25]
- Nubar (1918-2007)
- Juliet (evlenmeden önce Bediryan) Angelo Bartolini (1922-1998)
- Albert (1928)
- Anjel (evlenmeden önce Bediryan) Aşıkyan (1935)
Soykırım sırasında Bediryan ailesi evlerini ve mülklerini bıraktı ve son iki çocuklarının doğduğu Halep’e kadar yürüdü. 1942’de aile Tahran’a gitti çünkü Yeranik (evlenmeden önce Bediryan) Antoine Aysseh orada yaşıyordu; kocasının bir araba galerisi vardı. Ablası Yeranik’ten 20 yaş küçük olan Anjel, yeğenleriyle birlikte büyümüş ve bir Amerikan okuluna gitmiştir. Sonra Anjel, Kuzey Carolina’da bir üniversiteye gitti ama eğitimini tamamlamadı ve 1958 dolaylarında Montreal’deki kardeşlerine katıldı. İki çocuklu kız kardeşi Juliet Bartolini, Montreal’de yaşıyordu ve erkek kardeşi Albert Bediryan, McGill Üniversitesi’nin MacDonald kampüsünde ziraat öğrencisiydi ve mezun olduktan sonra Quebec, St-Hyacinthe’de bir çiftlik satın aldı. Ayrıca, ebeveynleri de İran’dan ayrıldı ve çiftliğe yerleşti. Güzel bir bahçeleri vardı, Albert sebze, çiçek ve meyve ağaçları yetiştirdi.
Baruyr, Nubar ve Albert’le arkadaş oldu ve ikisiyle de ölümüne kadar çok iyi geçindi. Nubar, çocukken annesini mutfakta izleyip harika bir aşçı olmuştu; o ve kız kardeşi Lusin aynı zamanda Bediryan ailesinin kayıtçılarıydı. Albert ve Baruyr’un yaşları birbirine daha yakındı ve ikisi de açık havayı seviyordu, birlikte kamp yapmaya ve kano kullanmaya gittiler, Quebec’in doğal alanlarının tadını çıkardılar ve balık avlama gezileri yaptılar.
Anjel ve Baruyr’un iki kızı ve üç oğlu oldu:
- Hilda-Ayda (evlenmeden önce Aşıkyan) Philippe Florentin (Haziran 1962, Saint John’s/Quebec) üç kızı var ve Quebec, Hatley’deki turistik kulübe tesisi işletmektedir.
- Anahid Miranda (evlenmeden önce Aşıkyan) Alec Güleseryan (Nisan 1964, Montreal) San Jose’de yaşıyor ve Ermenistan’dan bir kız ve bir erkek çocuk evlat edinmiştir.
- Hayg-Garabed Aşıkyan (1965, Sherbrooke) Kanada, Ottawa’da tıp okuyor. Hermine ( evlenmeden önce Ohanyan ) ile evli ve iki kızı var.
- Ara-Sarkis Aşıkyan (1965, Sherbrooke) köprü konusunda uzmanlaşmıştır. Evli, bir kızı ve bir oğlu var ve Vancouver’da yaşıyor.
- Dikran-Jirayr Aşıkyan (Mart 1968, Sherbrooke) mühendis ve Montreal’de yaşıyor.
Bir tam yıl boyunca hem gündüz hem akşam derslerine katıldıktan sonra Baruyr, 5 Ekim 1962’de McGill Üniversitesi’nden Makine Mühendisliği Yüksek Lisans derecesiyle mezun oldu. Ayrıca, o dönemde Kanada vatandaşlığını da aldı. Montreal’de çalışıyordu, Pierrefonds-Roxboro banliyösünde bir ev satın aldı. Anjel, öğretmenlik branşında kolej diplomasını 1 Haziran 1962’de aldı.
1964’te Sherbrooke Üniversitesi’nde bir makine mühendisliği profesörüne ihtiyaç vardı, McGill Üniversitesi’yle temasa geçtiler ve onlar da Baruyr’u tavsiye etti. Maaşını makul ve işi gelecek vaat eden buldu, teklifi kabul etti. İlk yıl boyunca, Baruyr Montreal ve Sherbrooke arasında gidip geldi; Pazartesileri işe gitti ve Cuma akşamları eve geldi. İkinci yıl bir ev kiraladı, Anjel, çocuklar ve ailesi Sherbrooke’a taşındı. Kayınbiraderi Albert, annesi ölünce çiftliğini sattı ve Aşıkyanların Pierrefonds-Roxboro’daki evini satın aldı. 1965’ten sonra Anjel, Sherbrooke’daki Lennoxville lisesinde ücretli öğretmenlik yaptı ve Fransızca derslerine girdi.
Baruyr 2006’da kanserden öldükten sonra Anjel kendi evinde yaşamaya devam etti. Ertesi yıl, 2007’de ağabeyi Nubar vefat etti; kardeşi Albert, Pierrefonds’daki evini sattı ve kız kardeşi Anjel’le birlikte iki katlı bir daireye taşındı. 2016’da Bediryanların en küçük çocukları Albert ve Anjel, Ottawa’daki bir huzurevine yerleştiler.
Baruyr’un kuzeni Sirarpi (evlenmeden önce Aşıkyan) Yağcıyan, oğlu Viken’in düğünü için bir davetiye gönderdi; 28 Kasım 2004’te New Jersey’de düzenlenen törene Baruyr, Anjgel, kızı Anahid, oğlu Hayg ve eşi katıldı. Kayserili Aşıkyan Sülalesinin Beşinci Kuşağı birbirlerini son kez gördüler. Baruyr kanserdi ve üç yıl içinde öldü.
Ohaness-Pakrat Hagop/Akop Aşikyan [isimlerini farklı yazıyorlar] (25 Şubat 1930, Köstence-29 Ağustos 1996, Los Angeles) bir Ermeni ilkokulunda eğitim gördü ve ardından Bükreş’te bir Alman lisesine gitti. 1948’den sonra Romanya’daki komünist rejimi tüm özel mülklere el koydu. Pakrat, ailesiyle birlikte 1951’de Lübnan’a gelene kadar Bükreş’teki kooperatiflerde çalıştı.
Pakrat, Beyrut’ta Malikyan ailesine ait Malifer Corporation’da iyi bir iş buldu. Orada çamaşır makineleri, buzdolapları, fırınlar ve sobalar ve elektronik ısıtıcılar hakkında bilgi edindi. Kısa süre sonra ticaretin sırlarında ustalaştı.
Pakrat Los Angeles’a vardığında tamirci bir Ermeni’nin yanında çalışıyordu. Sonunda kendi işini kurdu. Pakrat Aşıkyan, Şuşan (evlenmeden önce Sarkis Istanbulyan) Ohanes-Pakrat Aşıkyan’la (11 Kasım 1933, Atina-1990, Los Angeles) 1 Eylül 1964’te evlendi.
Şuşan’ın babası aslen Kayseriliydi ve Soykırım’dan sonra Yunanistan’a yerleşmişti; annesi ise Ayda Aşıkyan’ın eski kocası Hagop Lafcıyan’ın kız kardeşiydi. Ekim 1964’te Pakrat, Şuşan’ı Los Angeles’a getirmek için Yunanistan’a gitti.
Pakrat ve Şuşan’ın iki oğlu oldu:
- Hayg-Parseğ Aşıkyan (1966, Los Angeles) Hayg hukuk okudu, hukuk doktorasını LosAngeles’ta aldı ve burada avukatlık yaptı. Marcela’yla (evlenmeden önce Hamparsumyan) evli ve iki oğlu var.
- Sarkis-Harutyun Aşıkyan (1968, Los Angeles) işletme okudu ve Finans alanında çalıştı.
İki erkek kardeş, ebeveynleri, büyükanne ve büyükbabaları ve büyükannesinin erkek kardeşi Vahram’la birlikte yaşıyordu. Encino’daki Moorpark Caddesi’ndeki evlerinden çok uzakta olmayan Sırpots Nahadagats Ferahyan Lisesi’ne gittiler.
- [1] Hraç Zadoyan, 2012, Our Brothers’ Keepers: The American National Committee to Aid Homeless Armenians (ANCHA) – Kısmi Tarih, New York: Amerika Ermeni Apostolik Kilisesi-SIS Yayınları.
- [2] Mardikyan (1903-1977) Bayburt’ta doğmuş (Trabzon’un yaklaşık 140 km güneyinde, Karadeniz) İstanbul, Üsküdar’da eğitim görmüştür. Babası 24 Nisan 1915’te tutuklanan aydınlardandı, dayısı Krikor Amiryan Ermeni bir devrimciydi ve ilk Ermenistan Cumhuriyeti’ni (1918-1920) desteklemiştir. 1922’de Ellis Adası’na geldi ve San Francisco’ya gitti; bir kafede bulaşıkçı olarak çalışt. II. Dünya Savaşı sırasında ABD Ordusu’nun levazım subayı oldu ve Avrupa’daki birçok Ermeni Vatansıza yardım etti. O ve Suren Saroyan ANCHA’yı kurdular. San Francesco’daki Omar Kahayyam restoranında ünlü şahısları ağırladı. [Why I close my Restaurant: A “This I Believe” Essay, George Mardikian; Jay Allison and Dan Gediman, eds. Macmillan Audio, 2006; www.armeniapedia.org/wiki/George_Mardikian]
- [3] Suren Saroyan (1905-1995), Fresno doğumluydu, yazar William Saroyan’ın kuzeniydi ve 1929 Stanford Hukuk Fakültesi’nden mezundu. [https://www.findagrave.com/memorial/156632432/suren-saroyan ]
- [4] 1965 Göç Yasası, 1953 Yasasının yerini almıştır. 12 yıl boyunca Romanya, Bulgaristan, Suriye, Kıbrıs, Mısır, Irak, Sovyet Ermenistan ve Sovyetler Birliği’nden on binlerce Ermeni, bkz. Zadoyan.
- [5] Zadoyan, s. 60. Ayrıca, şöyle yazıyor: “1948’den 1956’ya kadar, Romanya makamları, yabancı vatandaşlar ve kendine özgü kimlik kartları taşıyan ve ikamet vergisi ödemek zorunda olan Nansen Pasaportu sahipleri için bile çıkış vizesi taleplerini doğrudan reddetti. Çıkış vizesi talepleri, rejime karşı sadakatten şüphe edilmesine yol açtı. Çok az kişi ülkeyi yasal olarak terk edebildi”, s. 62.
- [6] age, s. 60.
- [7] A.g.e., s. 63.
- [8] A.g.e.
- [9] Zadoyan, 1965’ten sonra Beyrut’a uçmanın mümkün olduğunu yazar (a.g.e., s. 63).
- [10] A.g.e., s. 64.
- [11] A.g.e.
- [12] A.g.e., s. 70.
- [13] A.g.e.
- [14] Garabed P. Aşıkyan, Uzun Aşıkyan Tarihinde Güldudu’nun 105 yaşında öldüğünü yazar. Bedrig Bohcelyan’ın 1957’de ölümüne tanık olduğu düşünülürse, 1854 doğumlu olmalı. Hesaplamaları İğneciyan kız kardeşlerin doğum tarihleri arasında ciddi boşluklar meydana getiriyor. 19. yüzyılın başlarındaki doğum tarihleri güvenilmezdir; bu nedenle, gerçek bir tarih değil de, tahmini ölüm yaşı olarak değerlendirmek gerekir.
- [15] Konstantinopolis ve Smyrna, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra İstanbul ve İzmir oldu.
- [16] Garabed P. Aşıkyan, The History of Uzun Aşıkyan, Donikian Press, Beyrut, 1968, sayfa 17. Çeviren Vatche Ghazarian (Monterey, CA, 2013).
- [17] Istepan Allahverdiyan’ın Mari Dilsizyan’la 1934’teki düğün fotoğrafında Armenag, koluna siyah bir kurdele takarak hâlâ karısı Armenuhi’nin yasını tutuyor.
- [18] 19. yüzyılda Anadolu’daki Ermenilerin (ve muhtemelen diğerlerinin) doğum ve ölüm tarihlerinin çoğu doğru değildir. Hripsime’nin doğum tarihi, mezar taşında 26 Haziran 1891’dir. Ancak en küçük kardeşi Kevork Allahverdiyan 1891 doğumludur, doğum tarihi 1883 civarında olmalıdır.
- [19] AGBU Resmi Geri Dönüş Raporu, The Hairenik Weekly, 1 Eylül 1949.
- [20] Aşıkyan, Garabed P. 1968, sayfa 30. Uzun Aşıkyan’ın Tarihi. Beyrut: Donikian Press. İngilizce’ye Vatche Ghazarian tarafından çevrilmiştir (Monterey, CA, 2013).
- [21] Garabed P. Aşıkyan History of Uzun Aşıkyan, Donikian Press, Beyrut, 1968, sayfa 77. Çeviren Vatche Ghazarian (Monterey, CA, 2013).
- [22] Garabed P. Aşıkyan, History of Uzun Aşıkyan, Donikian Press, Beyrut, 1968, sayfa 83. Çeviren Vatche Ghazarian (Monterey, CA, 2013).
- [23] Stepahnie (evlenmeden önce Garoyan) Ayanyan, “What Will Become of Us” 2020 filminin yönetmeni ve yapımcısıdır.
- [24] Ara Cirikyan, Anny Bakalyan’a ölmeden önce Khandaq el-Ghamiq’te nasıl yaşadıklarını anlatmıştır.
- [25] Yeranik (evlenmeden önce Bediryan) Antoine Aysseh’in kızı Linda Şirinyan, 1986 yılında “Yemek Pişirmenin Sırları: Ermeni/Lübnan/Fars” kitabının yazarıdır.