Antep, 1920’ler. Ansırlıyan ailesi. Bu fotoğraf, MyHeritage.com kullanılarak dijital olarak renklendirilmiş.

Ansırlıyan [Anserlian] Arşivi - Los Angeles/Beyrut

Yazar: Sevan Boğos-Der Bedrosyan - Çeviren: Arlet İncidüzen, 16/06/23 (son değişiklik՝ 16/06/23)

Bu yazı Bedros Ansırlıyan’ın tanıklıkları üzerinden kaleme alınmıştır. Bedros,  Antep doğumlu Hagop Ansırlıyan ile Lusin Ansırlıyan’ın (bekârlık soyadı İskenyan) oğludur. Bedros yıllar içinde aile geçmişini ayakta tutmak amacıyla, hayatta kalan aile üyelerinden bilgiler derlemiş, biyografik notlar almış ve kilise arşivlerini taramıştır. Bütün bunların ışığında da aile tarihine dair bir kitap yayınlamıştır: Bedros Anserlian, Anserlian Dynasty, Los Angeles, 2022.

Bedros’un ataları Ansur veya Ansir köyündendir. Ailenin “Ansırlı” soyadı buradan gelmektedir. Ansur (günümüzde Buzluk), Malatya şehrinin kuzey-batısında ve Fırat nehri yakınlarında bir köydür. Bedros Ansırlıyan’ın aktardığı bilgilere göre aile Antep şehrine 18. yüzyılda yerleşmiştir. 1920’lerin başlarına kadar bu şehirde kalmışlardır.

Ailenin bilinen en eski atalarından Movses Ansırlıyan’ın 18. yüzyılın son on yılında doğmuş olduğu düşünülmektedir. Kendisinden sonra hatırlanan Hacı Avedis ve kardeşleri Ohannes ve Hagop/Yakup da 1840 ile 1850 arasında doğmuş olmalıdır. İsimleri geçen bu şahısların hepsi de taş ve duvar ustasıydı. Kendilerinden önce gelen atalarının birçoğu bakırcı v kalaycıydı. Kalaycı olduklarından, Antep yakınlarındaki şehir ve kasabaları birkaç günlüğüne ziyaret ederlerdi. Yolculuklarını eşekle gerçekleştirirlerdi. 8-9 yaşına ulaşan erkek çocuklar, çırak olarak babalarının yanında bakırcılık veya kalaycılık öğrenirdi. Antep’teki bakırcıların büyük çoğunluğunu Ermeniler oluşturmaktaydı; şehirde 50’den fazla atölye bulunmaktaydı ve her birinde 4 ila 10 arasında işçi çalışmaktaydı. Ansırlıyanlar haricinde Antep’in büyük bakırcıları arasında şu aileler bulunmaktaydı: Kalemkâryan, Arslanyan, Patanyan, Güleseryan, Kınacıyan, Mağakyan.

Ansırlılar daha çok bakır mutfak eşyaları üretmekteydiler. Bu bakırları parlatma konusunda da çok iyiydiler. Onların ürettikleri bakırların birçoğu Antepli tüccarlar tarafından Adana, Zeytun, Malatya, Urfa, Halep ve Şam’a satılırdı.

Hacı Avedis Ansırlıyan ve karısı Anna’nın 2 erkek (Movses ve Bedros), 4 kız (Mayrig, Siranuş, Nusya ve Ovsanna) toplam 6 çocukları vardı. Anna’nın vefatından sonra Hacı Avedis, Feride isimli bir kadınla evlenir ve iki kızları olur: Hayguhi ve Dikranuhi.

Hacı Avedis’in erkek kardeşi Ohannes, Sona’yla evliydi ve evliliklerinin başlarında çocukları olmamıştı. Bunun üzerine çift, Hovhannes ve Kevork isimli iki çocuğu evlat edinmişti. Ardından, Hacı Ohannes ile Sona’nın Mari/Merum ve Arşaluys isminde 2 kızları ve Nazar isminde bir oğulları olmuştur. Yıllar sonra evlatlık oğulları Kevork, üvey kardeşi Mari’yle evlenmiştir.

Hacı Avedis’in diğer erkek kardeşi Hagop, duvarcıydı, özellikle kuyu yapımıyla tanınırdı. Zanaatının yanı sıra çok iyi şarkı söylerdi. Antep kilisesinin muganni korosunda okurdu ve şehirdeki camilerden birinin müezziniydi. Çocuğu yoktu, kuzeni Bedros Ansırlıyan’ın oğlu Hagop’u evlat edinmişti.

Ansırlıyan ailesindeki kadınlar genellikle baskın karakterdeydi. Onlardan özellikle Hacı Avedis’in ve Anna’nın kızlarından Nusya bacı, Mayrig bacı, Hacı Ohannes ile Sona’nın kızlarından Mari/Merum, Hacı Avedis ile Anna’nın oğlu Bedros’un karısı Aznif bacı hatırlanmaktadır. Hacı Avedis ile Feride’nin kızı Hayguhi, Antep’teki Amerikan kolejinde okumuştur.

Ansırlıyanlar, Soykırım’a kadar Antep’te ev ve dükkân sahibiydiler. Yaşamlarını atalarından kalan malların üzerine kurmuşlardı. 1915’te, Antep Ermenilerinin çoğunluğu gibi Ansırlıyan ailesi de tehcir edilir. Halep taraflarına gönderilirler.

Tehcirin ilk ayağı trenle Antep’ten Halep’e gitmektir. Her ikisi de Antepli Ansırlıyan ve Beynerciyan aileleri aynı trende bulunmaktaydılar. Aile içinde anlatıldığına göre Bedros (Hacı Avedis ile Anna’nın oğlu), Aznif Beynerciyan’la ilk kez burada tanışmıştır. Tren sürgünlerle tıklım tıkış doludur. Bu şartlar altında Bedros, elleri ve dizlerini yere koyarak sandalye gibi bir pozisyon almış ve Aznif’in dışarıyı izlemesine olanak sağlamıştır. Aşık olurlar… Bedros ve Aznif, Tehcirden hemen sonra, Antep’e döndüklerinde evlenmişlerdir.

Soykırım’dan hayatta kalanlar, 1919 tarihinden itibaren Fransız hâkimiyeti altında yeni bir yaşamın yeşermeye başladığı Antep’e geri dönmüşlerdir. Fakat 1 Nisan 1920 tarihinde Türk güçleri Antep’teki Ermeni mahallelerine saldırırlar. O sırada Fransız güçleri zaten büyük oranda şehirden çekilmiş bulunmaktadır. Ermeniler müdafaaya başlarlar ve çatışmalar iki Fransız alayının şehre girdiği 17 Nisan 1920 tarihine kadar sürer. Bunun üzerine kısa bir süre ateşkes yaşanır lakin Haziran 1920 sonlarında bu sefer Fransız ve Türk güçleri arasında çatışmalar başlar. Çatışmalar 9 Şubat 1921 tarihine kadar devam eder, Türk güçleri Fransızlara teslim olur ve şehirde yaşam yine normale döner. 1921 ortalarında Fransız güçleri nihai olarak Antep’ten ayrılır, bunun üzerine çatışmalar sırasında şehri terk etmeye başlayan Ermeniler, kitlesel olarak göçe başlar. 1920 ile 1921 arasında, Ansırlıyan ailesi üyeleri de memleketleri Antep’ten ayrılarak Halep’e yerleşirler.

Antep’teki Ermeni direnişi sırasında, yeni evli Bedros ve Aznif çiftinin evi top isabet etmesi nedeniyle yıkılır. Aile hemen kaçmak ve başka bir eve sığınmak zorunda kalır lakin oğulları Hagop yıkıntılar altında kalır. Onun öldüğü varsayılır. Ne var ki ertesi gün harabeye dönmüş evlerine giden çift, Hagop’un ağlama sesini duyar ve onu bulup kurtarır. Hagop bir bez parçasına sarılı olarak boynuna asılmış olan lokum sayesinde hayatta kalmıştır. Yiyecek sıkıntısı yaşanan o günlerde lokum, bebekler için besin ve emzik niyetiyle kullanılırdı. Bu küçük Hagop, ileride, bize bu bilgileri aktaran Bedros Ansırlıyan’ın babası olacaktır.

Ansırlıyan ailesi Halep’te Davudiye mahallesine yerleşir. Başlangıçta kartonlarla ve tenekelerle çevrelenmiş bir odalı bir evde yaşarlar. Aznif ve Hagop’un Hagop, Alis, Corc ve Apraham isimlerinde dört çocukları olur. Ansırlıyan ailesi erkekleri burada da eski meslekleri bakırcılıkla uğraşmaya başlar. Atölyeleri, bakırcılar çarşısı üzerindeki Cidediya Kazancı Çarşısı veya Suk Al Nahhas’ta, amcaları, kardeşleri, kuzenleriyle yan yana bulunmaktaydı.

Ansırlıyan ailesinden birçok zat, Halep’te eğitim gördükten sonra başka mesleklere yönelmiştir. Kimileri öğretmen, memur, kuyumcu, elektrikçi, makineci ve tabii ki bakır ustası olmuştur.

Halep, Ansırlıyanların son durağı değildir. Bazıları buradan Kudüs, Beyrut, Amman ve Kuveyt’e geçmiştir. Beyrut’ta Avedis Balabanyan (Siranuş Ansırlıyan/Balabanyan’ın büyük oğlu), metal raflar üreten bir atölye kurmuştur. Avedis, Barkev ve Corc Ansırlıyan kardeşler, gümüş ve bakır eşya ürettikleri bir atölye açarlar. Hagop Ansırlıyan (Bedros’un babası), Halep’teki demiryolu şirketinde çalışmaktadır ve 1945’te işi gereği Beyrut’a taşınıp buradaki demiryolu şirketinde lokomotif tamircisi, ardından da memur olur.

Lübnan, 1946. Hagop Bedros Ansırlıyan (sağda, trenin üzerinde) Lübnan Demiryolu Şirketi memuruyken.
Lübnan Demiryolu Şirketi memuru Hagop Bedros Ansırlıyan.
Nusya İskenyan (bekârlık soyadı Ansırlıyan) ve kocası Sarkis İskenyan.

Ansırlıyan ailesi zanaatkârları ürettikleri bakır eşyalarla meşhurdur. Onlar bakır bir levhayı, çekiç darbeleriyle birkaç saat içinde hoş bir kazana, bardağa, tabağa, kaşığa, çatala, bıçağa, leğene dönüştürebilirlerdi. Kaplar ve etkileyici imbikler günlük işlerindendi. Bakır oyuncaklar da üretirlerdi. Mangallar ise şaheserleriydi, kapaklı ve bir metre yüksekliğinde, üzerleri süslemeli ve oymalı. Bu mangallar soba niyetiyle odanın ortasına konurdu. Bir başka şaheser ise Bedros Ansırlıyan tarafından hazırlanmış, üzerinde meşhur şahsiyetlerin simalarının işlenmiş olduğu kupaydı. Kupanın üzerinde Anastas Migoyan, Marşal Pağramyan ve Lenin resmedilmişti. Bu kupa, Ermenilerin 1946’da Ermenistan’a yerleştirildiği dönemde, İçgöç Komitesine hediye olarak hazırlanmış lakin Beyrut’ta kalmış, daha sonra ise Boston’a götürülmüştür.